MALİ PİYASALARIN DENETİMİ, YAŞANAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI

Nusret İlker ÇOLAK*

GİRİŞ

Mali piyasaların işleyişinde ortaya çıkması olası sorunların önlenmesi ve ulusal ve bireysel çıkarların korunması amacıyla devlet,  mali piyasalara ilişkin olarak düzenlemelerde bulunmak, gözetim ve denetim yapmak yükümlülüğü altındadır.  Mali piyasalara ilişkin olarak gerçekleştirilecek düzenlemelerin ülkenin idari ve ekonomik yapılanmasına uygun olması, düzenlemelerle hedeflenen sonuçların elde edilebilmesi için zorunludur. Düzenlemeler yapılırken, ekonomik, sosyal ve siyasi gerçekliklerin dikkate alınması gerekir.

Ülkemiz açısından mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi ve amaca yönelik uzmanlaşmış idari yapılanmaya gidilmesi yeni sayılabilecek bir konudur ve kısa bir geçmişe sahiptir. Uzmanlaşmış ve siyasi etkilerden uzaklaştırılmış düzenleme ve denetim uygulamalarının gerçekleştirilmesini sağlayacak idari birimlerin kurulması yönündeki ulusal ve uluslar arası yaklaşımların uygulamaya geçirilmesinden önce mali piyasaların denetimi genel idari yapı içerisindeki birimler tarafından gerçekleştirilmekteydi[1].

Ulusal ve uluslar arası ekonomik dengelerin korunabilmesi için ulusal düzeydeki mali piyasaların kontrol altında tutulması gerektiği yönündeki yaklaşımlar yeni düzenleme ve denetleme birimlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Ulusal ekonomik krizlerin uluslar arası ülke sınırlarını aşan etkilere sahip olması, ulusal ekonomilerdeki dengesizliklerin ve dalgalanmaların uluslar arası sorunlara neden olması mali piyasaların denetlenmesinde uluslar arası düzlemde kabul gören bir standarda ulaşılması çabalarını doğurmuştur. Mali piyasaların denetiminde uygulanacak uluslar arası ilkelerin belirlenmesi sürecinde varılan temel tespitler; mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde teknik alt yapı oluşturulması ve uzmanlaşmanın sağlanması gerekliliği ile mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde siyasi tercihlerden uzak kalınması zorunluluğu olmuştur.

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi uygulamalarını gerçekleştirecek ulusal kurumların oluşturulmasında belirlenen temel ilkeler doğrultusunda ülkeler, tercihlerine göre idari yapılanma yoluna gitmişlerdir. Ülkeler, yönetim anlayışlarına, sosyal ve ekonomik yapılarına göre mali piyasalarda düzenlemeler ve denetlemeler yapmakla görevli kurumlar oluşturmuşlardır.

Ülkemizde de, ulusal ve uluslar arası gelişmeler paralelinde, mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi konularında görevli idari birimler oluşturulmuştur. Mali piyasaları düzenlemek ve denetlemekle görevli idari kurum ve kurullar oluşturulurken teknik altyapı ve uzmanlaşmanın sağlanması gerekliliği ile mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde siyasi etkilerden uzak kalınması zorunluluğuna uygun bir yapılanma modeli kurulmaya çalışılmıştır.

Sermaye piyasasına ilişkin konularda Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), bankacılık sektörünün düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)  ve tasarruf mevduatı konusunda gerekli yönetim, düzenleme ve denetleme faaliyetlerinde bulunmak üzere de Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kurulmuştur.

Yapılandırılan bu idari kurum ve kurulların varlık nedeni, görev alanlarına giren konularda, temel kuruluş hedeflerinde belirtildiği gibi; teknik altyapı ve uzmanlaşmayı sağlama ve mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde siyasi etkilerden uzak karar alabilecek bir yapı oluşturmaktır. Buna karşılık, mali piyasaların denetiminde görevli idari kurum ve kurullar, görevlerinin yerine getirilmesine ilişkin olarak yaşadıkları ciddi sorunların yanında düzenleme ve denetleme uygulamalarında ciddi koordinasyon sorunlarıyla da yüz yüze gelmiş ve gelmektedirler. Bu sorunlar, mevduat kabul etme ve bankacılık yapma izni kaldırılarak yönetim ve denetimi, BDDK karar organı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca, TMSF’na devredilen İmar Bankası A.Ş. olayında iyice gün yüzüne çıkmıştır.

 

I-MALİ PİYASALARIN DENETLENMESİ

En ilkel yapılısından en karmaşık yönetim sistemine sahip olanına kadar insan toplulukların ortaya çıkan temel ihtiyaçlardan birisi güvenli bir toplumsal yaşamın sağlanmasıdır. Toplumun güven içerisinde yaşama ihtiyacının bir boyutunda, toplumun dışarıdan gelen saldırılara karşı korunması bulunurken diğer yanında topluma ve toplumu oluşturan bireylere karşı olası iç tehlikelerin önlenmesi zorunluluğu ve beklentisi yer alır. Bu zorunluluğun gereği olarak devlet, toplumda ortaya çıkan iç güvenlik beklentilerini karşılamak üzere gerekli örgütlenmeleri gerçekleştirerek yeterli bir denetim mekanizması oluşturmakla yükümlüdür. Kamusal düzenin korunması amacıyla gerçekleştirilen kolluk faaliyetlerinin bir boyutunda da ekonomik alanın denetlenmesi yer alır[2].

Mali piyasalar üzerinde gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi gereken denetimlerin kapsamında, bu piyasaların gerçek durumlarının tespiti ve yatırımcıların ve tasarruf sahiplerinin doğru bilgilendirilmesi amacıyla gerçekleştirilen bağımsız denetim kuruluşlarca yapılan denetimler bulunduğu gibi, mali piyasalarla bağlantılı meslek örgütlerinin yaptığı mesleki denetimler ve devlet adına idari kurul ve kurumlar tarafından gerçekleştirilen denetimler de bulunmaktadır.

 

1-DENETİM KAVRAMI VE KAPSAMI

Mali piyasaların denetlenmesi; para ve sermaye piyasalarının bireysel ve toplumsal ekonomi açısından taşıdığı önem ve istikrarının bozulması durumunda kamu düzeni üzerinde oluşturacağı olumsuzluklar nedeniyle, düzenlenmesi, gözetim altında bulundurulması ve gerekli durumlarda inceleme ve araştırmaya tabi tutulmasıdır. Özerk idari kurumlar tarafından gerçekleştirilen, mali piyasaların düzenlenmesi, gözetimi ve denetlenmesi faaliyetlerinin kapsamında, bu sektörlere ilişkin çalışma düzeni oluşturacak düzenleyici idari metinlerin oluşturulması(Genel düzenleyici işlemler), murakabe, nezaret, gözetim, kontrol, denetim, inceleme, tahkikat, soruşturma, teftiş ve benzeri uygulamalar yer almaktadır[3].

 

2-MALİ PİYASALAR KAVRAMI VE KAPSAMI

Piyasa kavramı; bir yere bağlı olma koşulu aranmaksızın, alıcı ile satıcının bir araya gelerek alıcı ile satıcı arasında değişimin gerçekleşmesi durumunu ve bu değişimin gerçekleştiği yeri ifade eder[4].

Mali Piyasalar kavram olarak; piyasanın işleyişini sağlayan temel değerlerin doğrudan para ya da para benzeri ekonomik varlıklardan oluşmasını ifade eder. Devlet ve özel sektöre ait menkul kıymetler ile ülke parası ve yabancı paralara ilişkin olarak yürütülen ekonomik faaliyetler mali piyasa faaliyetleridir. Geniş anlamıyla Mali Piyasa; bir ülkede fon kullananlar ile fon arz edenler arasında fon akımlarını düzenleyen kurumlar, akımı sağlayan araç ve gereçler ile bunları düzenleyen hukuki ve idari kurallardan oluşan yapı mali piyasa olarak tanımlanabilir[5].

Mali Piyasalar kavramı; 4389 Sayılı Bankalar Kanunda(Ban. K.) yer alan bir kavram olmakla birlikte yasal düzenlemelerde bir tanımlaması yapılmamıştır. 4389 Sayılı Bankalar Kanununda Kanunun amacı; “tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerini korumak, mali piyasalarda güven ve istikrarı ve ekonomik kalkınmanın gereklerini de dikkate alarak kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak üzere bankaların kuruluş, yönetim, çalışma, devir, birleşme, tasfiye ve denetlenmelerine ilişkin esasları düzenlemek” olarak açıklanmıştır(Ban. K. m.1/1)[6]. Yasa koyucu Bankalar Kanununun amaçları arasında “mali piyasalarda güven ve istikrarın” sağlanmasını da düzenlenmiş olmakla birlikte mali piyasalar kavramının ne olduğuna ilişkin bir açıklık getirmemiştir.

Mali Piyasalar kavramının altında, sermaye ve para piyasaları bulunmaktadır. Para piyasası; kısa vadeli parasal kaynak gereksinimi içerisinde bulunan kişilerle bu gereksinimi karşılayacak fona sahip kişilerin karşı karşıya gelerek değişimi gerçekleştirdikleri piyasadır. Sermaye piyasası ise; orta ve uzun vadeli fon gereksinimlerinin karşılanmasına yönelik olarak arz ve talep sahiplerinin karşılıklı olarak bir araya gelerek değişimi gerçekleştirdikleri piyasadır[7]. Para Piyasasında olduğu gibi, Sermaye Piyasasında da gereksinim duyulan kaynak(fon) tasarruf sahiplerinin birikimleridir. Mali Piyasaları oluşturan para ve sermaye piyasalarının temel farkı piyasalarda değişim konusu yapılan fonların vadesidir. Para piyasasında arz ve talebe konu fonlar kısa vadelidir, sermaye piyasasında arz-talep konusu olan fonlar ise orta ya da uzun vadelidir.

 

3-MALİ PİYASALARDA DEVLET DENETİMİ VE GEREKLİLİĞİ

Bireysel çıkarların korunması, ülke ekonomisinin istikrarlı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi ve kamu düzeninin korunması amaçlarıyla mali piyasaların denetlenmesi zorunludur. Çünkü mali piyasalarda yaşanan olumsuzluklar, mali piyasalarla doğrudan ilgili olmasa dahi, bütün toplumu yakından ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Mali piyasaların duyarlı ve kırılgan yapısı nedeniyle bu piyasalarda yaşanan sorunlar ulusal ekonomide ciddi zararlara neden olma[8] ve kamu düzenini bozma riski taşımaktadırlar. Bireyler açısından mülkiyet hakkının korunması çoğunlukla diğer hak ve özgürlüklerin korunmasından önce gelmektedir[9]. Mülkiyet hakkına yönelmiş olan saldırılar karşısında bireylerin sahip olduğu duyarlılık, mali piyasalarda yaşanan sorunların kamu düzenini olumsuz etkilemesi riskini doğurmaktadır. Mali piyasalarda yaşanan sorunların kamu düzeni üzerinde oluşturdukları risklerin milli güvenliği[10] tehdit boyutuna kadar vardığı durumlar yaşanabilmektedir[11]. Ekonomik istikrarın sağlanması, kamu düzeninin korunması ve devam ettirilmesi açısından taşıdığı önem nedeniyle kamu düzeni kapsamında kolluğun amaçları arasında yer almaktadır[12].

Mali piyasaların düzenlenmesi konusunun devlet kurumlarının görevi olduğuna ilişkin bir tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık mali piyasaların gözetimi ve denetlenmesi konusunda kamu kurum ve birimlerinin yanında özel sektör kuruluşları, bir başka deyimle, serbest denetim kuruluşları da görev yapmaktadır. İnceleme konumuz mali piyasalarda kamunun yaptığı düzenlemeler, gözetim ve denetim faaliyetleri olduğundan serbest denetim konusu ve kuruluşları irdelenmeyecektir[13].

Devlet kamu düzenini bozacak bu riski azaltmak için gerekli düzenlemeleri yapmak, gözetim ve denetimlerde bulunmakla görevlidir. Bu görev Anayasanın 167.maddesinde, “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır…” şeklinde açıkça düzenlenmiş bulunan bir görevdir.

Devlet, mali piyasalarda yaşanan ya da yaşanacak sorunları önlemek ve vatandaşlarının mal varlıklarına yönelik tehditleri ortadan kaldırmakla görevli bir yapıdır. Bireyler hak ve özgürlüklerinin bir kısmından vazgeçme pahasına devletin varlığını kabul ederken, bu fedakârlıklarına karşılık olarak devletten bazı beklentiler içerisinde bulunabilirler. Devlet, kendisini oluşturan bireylerin güvenliğin sağlanmasına ilişkin beklentilerinin en önemli boyutunu oluşturan mal güvenliğinin sağlanması kapsamında gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Vatandaşın mal güvenliğinin sağlanmasına ek olarak ulusal ekonominin sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde işleyebilmesi açısından da devlet mali piyasaları denetlemek zorundadır.

Devlet tarafından düzenlenmeyen, gözetim ve denetim altında bulundurulmayan mali piyasalarda, faaliyette bulunan kuruluşlar mevcut konumlarını kötüye kullanarak yasa dışı yollardan kendilerine gelir elde edeceklerdir[14]. Mali piyasalarda yaşanacak olumsuzluklara bağlı olarak küçük tasarruf sahibi bireylerin mal varlıkları hukuk dışı yollarla ellerinden alınacak ve çok zengin her insanın yanında yüzlerce fakir birey ortaya çıkacaktır[15].

Mali piyasaların denetlenmesi konusunda belirtilen ulusal gerekçelerin yanında, tarafı olduğumuz ya da olmaya çalıştığımız uluslar arası kuruluşlar tarafından ortaya konulan gerekçeler nedeniyle de devlet, yeni bir düzenleme, gözetim ve denetim sistemi oluşturma yoluna gitmek zorunda kalmıştır[16].

 

 

 

4-MALİ PİYASALARIN DENETLENMESİ VE İLGİLİ KURUMLAR

Mali piyasalar konusunda devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu düzenleme, gözetim ve denetim görevlerinin merkezi idare tarafından gerçekleştirilmesi durumunda yaşanmış ve yaşanacak olumsuzluklara paralel olarak uluslar arası yaklaşımlar sonucunda denetimin örgütsel yapısı farklılaşmıştır. Mali piyasaların yapısal özellikleri nedeniyle bu piyasalar üzerinde gerçekleştirilecek düzenleme, gözetim ve denetimin, örgütlenmesi, çalışma ilkeleri, personeli ve altyapı oluşumu kendine özgü nitelikler taşımaktadır.

 

A-MALİ PİYASALARDA ÖZERK DENETİM GEREKÇELERİ

Mali piyasaların kırılgan bir yapıya sahip olması, sektörsel duyarlılığa ek olarak, piyasalarda yer alan piyasa elemanlarının risklerinin bütün sektörü, özellikle de kurallara uygun faaliyette bulunan diğer mali piyasa kurumlarının durumlarını olumsuz etkileyebilme riskini taşıyor olması ve mali piyasalarda yaşanan sorunların ülke ekonomisi ve kamu düzeni üzerinde büyük tehlikeler doğurması, bu piyasaların denetimine özel önem verilmesi sonucunu doğurmuştur. Mali piyasaların denetlenmesinden beklenen yararlara ulaşılabilmesi ve özel bir öneme sahip olan bu piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi faaliyetlerinde başarı sağlanması özerk bir düzenleme, gözetim ve denetim sistemi ile başarılı olabilecektir. Özerkliği bulunmayan düzenleme, gözetim ve denetim faaliyetlerinde başarılı olunamamıştır. Mali piyasaların özerk yapılı bir gözetim ve denetim yapılanmasına tabi tutulmasının gerekçeleri;

i.Mali piyasaların kırılgan ve duyarlı bir yapıya sahip olmaları nedeniyle siyasi etkilerden uzak tutulması zorunluluğu[17],

ii.Mali piyasalarda yer alan elemanların taşımakta oldukları bireysel olumsuzlukların diğer elemanları etkileyerek sektörsel düzeyde sorunlara  yol açması, bir başka ifadeyle sistemik riskler oluşturması nedeniyle özel bir düzenleme, gözetim ve denetim sistemine gereksinim duyulması,

iii.Mali piyasaların denetimi konusunun duyarlı, kırılgan ve sistemik riskler taşıması nedeniyle bu alanda görev alacak personelin özel bir uzmanlaşmaya gereksinim duyması,

iv.Mali piyasaların denetimi konusunun uzmanlaşmayla birlikte teknik altyapı kurulması ve teknik donanım gerektirmesidir.

Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetimi konusunda yukarıda sayılan zorunluluklar nedeniyle özel, özerk ve karmaşık bir düzenleme, gözetim ve denetim sistemi oluşturulmuştur.

 

B-MALİ PİYASALARI DÜZENLEYEN VE DENETLEYEN KURUMLAR

1980’li yılların başlarında, dünyada mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımını ifade eden küreselleşme-modern ekonomi teorisi ve politik ekonomi uygulamaları sonucu, devletin serbest piyasa ekonomisine müdahalelerini asgariye indirmek ve devletin ekonomik hayattaki aktif rolünü serbest piyasa oyuncuları üzerinde sadece etkin ve şeffaf denetim, gözetim ve müdahale ile sınırlamak için, devlet tüzel kişiliği adına, bu görevin yeni kurulacak “Bağımsız kurum ve kurullar” tarafından yerine getirilmesi düşünülmüş ve bu kurum ve kurullar yasalarda düzenlenerek faaliyete geçirilmiştir[18].

Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetim altında bulundurulması görevini yerine getirmek üzere kurulmuş bulunan ya da asli görevlerinin yanında bu piyasalara ilişkin görevleri de olan kurum ve kuruluşlar mali piyasaları ilgilendiren görevler yapmaktadırlar.  Mali piyasaların güven ve istikrar içerisinde faaliyetlerine devam edebilmeleri için farklı kurum ve kuruluşlar düzenleme, gözetim ve denetim işlevine sahip bulunmaktadırlar. Mali piyasalar üzerinde düzenleme, gözetim ve denetim faaliyetlerinde bulunan kurumların kimilerinin asli görevleri farklı olabilmekte, kimileri ise kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olarak faaliyet yürütmektedir.

 

a-Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, 4389 Sayılı Bankalar Kanunu ve ilgili diğer mevzuatın, Kanunda gösterilen yetkiler çerçevesinde düzenlemeler de yapmak suretiyle uygulanmasını sağlamak, uygulamayı denetlemek ve sonuçlandırmak, tasarrufların güvence altına alınmasını temin etmek ve Kanunla verilen diğer görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu kurulmuştur. Kurum, tasarruf sahiplerinin haklarını ve bankaların düzenli ve emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye sokabilecek ve ekonomide önemli zararlar doğurabilecek her türlü işlem ve uygulamaları önlemek, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak üzere gerekli karar ve tedbirleri almak ve uygulamakla yükümlü ve yetkilidir(Ban. K.m.3/1). Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu para piyasalarının güven ve istikrar içerisinde faaliyetlerini sürdürebilmesi, tasarruf sahiplerinin haklarının korunabilmesi ve para piyasalarında yaşanacak olumsuzluklar nedeniyle ülke ekonomisinde büyük zararlar doğmasının önüne geçilebilmesi için gereksinim duyulan düzenleme, gözetim, denetim ve uygulamaları yapmakla görevlidir.

BDDK para piyasalarına ilişkin düzenleme, gözetim ve denetim uygulamalarını yapmak üzere kurulmuş bulunan bir kamu kurumudur ve karar organı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruludur[19]. Para piyasalarının güven ve istikrar içerisinde faaliyetlerini sürdürmesini sağlamakla görevli olan BDDK, ekonomik alanda kolluk yetkileriyle donatılmış bir hizmet yerinden yönetim kuruluşu yani bir kamu kurumudur[20].

 

b-Sermaye Piyasası Kurulu

Ülkemiz ekonomisinde önemli bir yere sahip olan sermaye piyasalarının oluşumu, gelişimi, düzenlenmesi ve denetlenmesi, ekonomik yaşamın güven ve istikrar içerisinde işleyişinin sağlanması ve ekonomik kaynakların ülke kalkınmasına yönlendirilmesi açısından son derece önemlidir. Ekonomik yaşamın güven ve istikrar içerisinde sürmesi ve kalkınmanın sağlanmasını amaçlayan her ülke gibi Türkiye de sermaye piyasalarının düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda gerekli tedbirleri almış ve almaktadır[21].

Sermaye piyasalarının var olabilmesi, gelişmesi ve ülke ekonomilerine katkı sağlayabilmesi için, birikim sahiplerinin bu piyasalara güvenlerinin sağlanması gerekir. Güven duyulmayan bir alana yatırım yapılması ve tasarrufların yönlendirilmesi söz konusu olmayacaktır. Devlet, vatandaşlarının birikimlerinin korunması konusunda gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu yükümlülük kapsamında sermaye piyasalarına ilişkin olarak doğru bilgilerin birikim sahip vatandaşlara, bir başka deyimle sermaye piyasaları yatırımcılarına ulaştırılması gerekir[22]. Yasa koyucu, sermaye piyasalarına ilişkin olarak vatandaşların beklentileri ve kamu yararı[23] zorunlulukları dikkate alarak Sermaye Piyasası Kurulu’nun kurulmasına karar vermiştir.

SPK, tasarrufların menkul kıymetlere yatırılmasını sağlayarak, etkin ve yaygın bir şekilde kalkınmaya katılmasını sağlamak amacıyla, sermaye piyasalarının güven, açıklık ve kararlılık içerisinde çalışmasını, tasarruf sahiplerinin hak ve çıkarlarının korunması sağlayabilmek için kurulmuş bir kamu kurumudur(Sermaye Piyasası Kanunu-Ser.PK m.1)[24].  SPK’nun amacı;

i.Sermaye piyasalarının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalışmasını sağlamak,

ii.Tasarruf sahiplerinin hak ve çıkarlarını korumak,

iii.Menkul kıymetler borsalarının gelişmesi için tedbirler almak,

iv.Tasarrufları sermaye piyasasına yönlendirerek, halkın iktisadi kalkınmaya etkin ve yaygın bir şekilde katılmasını  sağlamak[25] üzere gerekli düzenleme, gözetim ve denetim faaliyetlerinde bulunmaktır.

Mali piyasaların alt bölümü olan sermaye piyasalarının düzenlenmesi, gözetim ve denetim altında bulundurulmasına ilişkin temel görev SPK’na verilmiştir.

 

c-Hazine Müsteşarlığı

Mali piyasaların idare hukuku anlamında düzenlenmesi, gözetim ve denetim altında tutulması faaliyetleri ulusal ve uluslar arası gereklilikler nedeniyle özerk idari yapıdaki düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurullara bırakılmış olmakla, Hazine Müsteşarlığının bu piyasalara ilişkin görevleri de sınırlandırılmıştır. Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetimi her ne kadar özerk idari kurumlara bırakılmışsa da, bu piyasalara ilişkin temel düzenlemeler yasa koyucu tarafından gerçekleştirilmeye devam etmektedir. Yasama tarafından gerçekleştirilen düzenlemelerin yöntem sürecinde hükümetlerin yasa hazırlanması sürecine katkıları dikkate alındığında Hazine Müsteşarlığının mali piyasalar üzerinde etkinliğinin tamamen yok olduğu söylenemez. Hazine Müsteşarlığı hükümete mali piyasaların işleyişi, işleyişte yaşanan sorunlar konusunda danışmanlık hizmeti vermekle görevli olduğundan, mali piyasalara ilişkin yasal düzenlemeler konusunda görüş sunarak mali piyasalara ilişkin yasal düzenlemeler üzerinde etkin olmanın yanında, bakanlar kurulu tarafından mali piyasalara ilişkin olarak gerçekleştirilen düzenleyici işlemler konusunda da görüş bildirerek uygulamayı yönlendirme gücüne sahiptir[26].

 

d-Merkez Bankası

Merkez Bankası, ekonomik alanda kamusal görevler yerine getiren, devletin para ve kredi politikalarının yürütülmesinde görev alan özel hukuk hükümlerine tabi bir kamu tüzel kişidir[27]. Merkez Bankasının mali piyasalara, özellikle de para piyasalarına ilişkin görevleri yerine getirirken, siyasi etkilerden uzak tutulması son derece önemlidir. Mali piyasaların düzenleme, gözetim ve denetim görevi ve yetkilerinin özerk yapılı kamu kurumlarına devrine ilişkin olarak sunulan gerekçelere bağlı olarak özel statülü bir kamu tüzel kişisi olarak yapılandırılması yönünde düzenlenmesi zorunluluğu doğmuştur. Merkez Bankası, bir yandan uluslar arası yaklaşımlar ve yerel gerekliliklere paralel olarak siyasi iradeden bağımsızlaştırılmak istenirken diğer yandan kamu iştiraki olması ve kamu hisselerinin en büyük hisse payını oluşturması nedeniyle, en azından yöneticilerinin belirlenmesi konusunda hükümete bağlı kalmak durumunda olduğu görülen bir yapıya sahiptir[28].

Merkez Bankasının görev alanına giren ve mali piyasaları ilgilendiren en önemli konu, para politikasının Merkez Bankası organlarından Para Politikası Kurulunca oluşturulmakta olmasıdır. Ülkemizde uygulanacak para politikasının para piyasaları konusunda birincil olarak yetkili ve görevli kamu kurumu olan BDDK’na verilmek yerine Merkez Bankası içerisinde yapılandırılan Para Politikası Kuruluna verilmiş olması, görev alanının duyarlılık ve önemi dikkate alınarak kurumlar arasında karşılıklı bir denge oluşturulmaya çalışıldığı izlenimini verse de, yapısal karmaşanın doğuracağı sorunlar gözden kaçırılmış gözükmektedir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun özerk yapısı nedeniyle sorunlara yol açmakta olduğu yönündeki iddialar nedeniyle para politikası konusundaki görev ve yetkinin Merkez Bankasına verildiği yönünde görüşler bulunmaktadır[29].

 

e-Türkiye Bankalar Birliği

Yönetimde demokrasiyi[30] sağlamış, bir başka ifadeyle yönetilenlerin yönetime katılmasının yolunun açılmış olduğu toplumlarda, gerçek ya da tüzel özel hukuk kişilerinin kendi aralarında örgütlenmelerinin yolu da açılmıştır[31]. Özel hukuk kişilerinin kendi aralarında kuracakları meslek birliklerinin üyelerinin haklarını koruyacak ve geliştirecek olmaları nedeniyle hem üyelerine hem de, meslek ilkelerinin belirlenmesi yoluyla yürütülecek mesleki faaliyetlere bir standart getirilerek sunulan hizmetin kalitesinin artması sağlanacağından, bireylere olumlu katkıları olacaktır.

Bankalar Kanununa tabi bankalar faaliyet izni aldıkları tarihten itibaren bir ay içinde Türkiye Bankalar Birliğine üye olmak zorundadırlar(Ban.K.m.19/1). Tüzel kişiliği haiz ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan bu Birliğin amacı;

     i. Bankacılık mesleğinin gelişmesini temin etmek,

     ii. Bankaların birlik ve bankacılık mesleğinin gerektirdiği vakar ve disiplin içinde ekonominin ihtiyaçlarına uygun olarak çalışmalarını sağlamak,

    iii. Bankalar arasındaki haksız rekabeti önlemek amacıyla, gerekli her türlü tedbiri almak ve uygulamak,

    iv. İlan ve reklamlarında bankaların uyacakları esas ve şartları tür, şekil, nitelik ve miktarları itibarıyla Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun uygun görüşünü alarak tespit etmek,

    v.Bankacılık konusundaki mevzuatı ve aldığı karar ve önlemlerin uygulanmasını takip etmek ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca alınması istenen tedbirleri almaktır.

Türkiye Bankalar Birliği aldığı genel ya da özel nitelikteki karar ve tedbirlere  zamanında ve tam olarak uymayan üyeler hakkında birlik yönetim kurulu kararıyla, idari para cezası uygulayabilme yetkisine sahiptir(Ban.K.m.19/5).

f-Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

4389 Sayılı Bankalar Kanunu, tasarruf mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sigorta edileceğini hükme bağlamıştır(Ban. K.m.15/1). Denetlemeler sonucunda Bankalar Kanununa ve Bankalar Kanununa dayanılarak alınan kararlara ve yapılan düzenlemelere, bankacılık ilke ve teamüllerine aykırı ve bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek nitelikte işlemlerin tespit olunması halinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun, vereceği süreler içinde söz konusu işlemlerin düzeltilmesi ve tekrarına meydan verilmemesi için gerekli tedbirlerin alınması hususunda ilgili bankayı uyarması, bankanın, verilen süreler içinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca istenen tedbirleri alma ve aldığı tedbirleri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna bildirmek zorunluluğuna uymaması ve istenen tedbirlerin alınmaması veya bankanın emin bir şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek nitelikteki işlemlerin tekerrürü halinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun, işlemlerin mahiyet ve önemine göre;  göre hisseleri ve/veya yönetim ve denetimi kendisine intikal eden bankaların mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması ve üçüncü kişilere devri de dahil gerekli tedbirleri almakla görevli ve yetkilidir. Bu kapsamda BDDK bir bankanın;

     i. Kendisinden alınması istenen tedbirleri kısmen ya da tamamen almadığını, bu tedbirlerin kısmen veya tamamen alınmış olmasına rağmen mali bünyesinin güçlendirilmesine imkan bulunmadığını ya da mali bünyesinin bu tedbirler alınsa dahi güçlendirilemeyecek derecede zayıflamış olduğunu,

     ii. Yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediğini,

     iii. Bu madde hükümlerinin uygulanmasında Kurulca belirlenecek değerleme esasları çerçevesinde yükümlülüklerinin toplam değerinin varlıklarının toplam değerini aştığını,

     iv. Faaliyetine devamının mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz ettiğini, tespit ettiği takdirde, Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oylarıyla alınan kararla temettü hariç ortaklık hakları ile bankanın yönetim ve denetimini Fona devretmeye yetkilidir(Ban. K.m.14).

Bunlara ek olarak BDDK, bir bankanın yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak, tek başına veya birlikte elinde bulunduran ortakların, banka kaynaklarını bankanın emin şekilde çalışmasını tehlikeye düşürecek biçimde doğrudan veya dolaylı olarak kendi lehlerine kullandıklarını veya bankayı bu suretle zarara uğrattıklarını tespit ettiği takdirde Kurul, en az beş üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bunların temettü hariç ortaklık hakları ile bankanın yönetim ve denetimini Fona devretmeye yetkilidir.

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, hisseleri ve/veya yönetim ve denetimi kendisine intikal eden bankaların mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması ve üçüncü kişilere devri ve bu Kanun ile kendisine verilen diğer işleri de yapmakla görevli ve yetkilidir(Ban.K.m.15/1).

 

g-Özel Finans Kurumları Birliği

Özel Finansa Kurumları Birliği, para piyasalarında faaliyette bulunan ve mevduat kabul etme dışındaki bütün bankacılık hizmet ve faaliyetlerini gerçekleştirmeye yetkili kılınmış bulunan kurumların kurmuş oldukları ve sistemde faaliyette bulunabilmek için üyeliğin zorunlu olduğu bir kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Özel Finans Kurumları Birliği bankacılık sektöründe mesleki faaliyette bulunan ikinci meslek kuruluşudur.

4389 sayılı Bankalar Kanunu Özel Finans Kuruluşları Birliğinin amacını; “Kanun ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde özel finans kurumlarının faaliyetlerine uygun şekilde çalışmalarını ve mesleğin gelişmesini temin etmek, malî kurum olmanın gerektirdiği vakar, disiplin ve birlik içinde ekonominin ihtiyaçlarına uygun olarak çalışmalarını sağlamak, özel finans kurumları arasındaki haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli her türlü tedbiri almak ve uygulamak, ilan ve reklâmlarında özel finans kurumlarının uyacakları esas ve şartları tür, şekil, nitelik ve miktarları itibariyle Kurumun uygun görüşünü alarak tespit etmek ve bu Kanun ile kendisine verilen diğer işleri yapmak” olarak düzenlemiştir(Ban. K.m.20/6). 4389 Sayılı Bankalar Kanununda yer alan düzenlemeye göre Özel Finans Kurumları Birliği tüzel kişiliği haiz ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak kurulmuştur. Özel finans kurumları, faaliyet izni aldıkları tarihten itibaren bir ay içinde Özel Finans Kurumları Birliğine üye olmak zorundadır.

Özel Finans Kurumları Birliği, özel finans kurumları ile ilgili mevzuatı ve aldığı karar ve önlemlerin uygulanmasını takip etmek ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunca alınması istenen tedbirleri almakla görevlidir.

 

II-MALİ PİYASALARIN DENETİMİNDE ULUSLAR ARASI UYGULAMALAR

Mali sistemin etkin ve verimli bir şekilde faaliyet göstermesi için son yıllarda Türkiye’de olduğu gibi, diğer ülkelerde de finansal kesimi düzenleyen mevzuatlarda önemli değişiklikler yapılmıştır. Mali piyasaların denetimi konusunda ülkelerin uygulamaları birbirlerinden farklılıklar göstermektedir. Mali piyasaların denetim uygulamaları, ülkelerin siyasi yapısını, ekonomik tercihlerine ve kalkınmışlık durumuna göre farklı olabilmekle birlikte, temel olarak iki başlık altında toplanabilmektedir. Bu ayrımlar; mali piyasaların denetimleri konusunda farklı düzenleyici ve denetleyici kuruluşların görevlendirilmesi ile düzenleme ve denetlemenin bir çatı altında toplanması şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

 

1-ABD UYGULAMASI

Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetim altında tutulmasına ilişkin ABD uygulaması federal yapıya uygun olarak şekillendirilmiştir. ABD uygulamasında, mali piyasaları ilgilendiren temel ayrımlar farklı bağımsız düzenleyici idari makamlar tarafından düzenlenmekte, gözetim altında tutulmakta ve denetlenmektedir. Bankacılık sektörünün düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda Federal Hazine Kurulu (Federal Reserve Board-Board of Governors)[32], tasarruf mevduatına güvence sağlanması konusunda Federal Mevduat Sigortası Birliği[33] (Federal Deposit İnsurance Corparation)(US Code, Title 12,Chapter 16, Section 1811) ve sermaye piyasası konusunda da Sermaye Piyasası Komisyonu (Securities and Exchange Commission)[34], düzenlemeler yapmakta, uygulamaları izleme ve denetim faaliyetlerinde bulunmaktadır. ABD Mali Piyasalarının düzenlenmesi, gözetim ve denetim faaliyetlerini yerine getirmek üzere görevlendirilmiş bulunan bağımsız düzenleyici kurullardan başka, ABD Maliye Bakanlığı da, Para Kontrol Bürosu (Office of the Comptroller of Currency-OCC)  aracılığıyla mali piyasaların işleyişine müdahalelerde bulunmaktadır[35].

Ülkenin siyasi yapılanmasına uygun olarak yapılandırılmış olan ABD mali piyasalar denetim sistemi, ülke ekonomisinin büyümesinde ve dünyanın en büyük ve önemli ekonomisi haline gelmesinde en etkin rolü oynamıştır. ABD mali piyasalarının düzenlenmesi, gözetim ve denetim görevini yerine getiren kurumlar, faaliyetlerinin ulusal-federal etkisinin yanında uluslar arası etkisini ve gücünü de dikkate alarak hareket etmektedirler[36].

ABD uygulaması mali piyasalarla ilgili olarak, elbette ki siyasi yapılanmaya uygun bir düzenleme, gözetim ve denetim sistemi oluşturmuştur. Mali piyasaların alt ayrımları olan, para ve sermaye piyasası konusunda düzenleme, gözetim ve denetim uygulamalarını gerçekleştiren kurumlar federal yapıya uygun bir sistem oluşturmuşlardır. Para ve sermaye piyasaları konusunda tek yetkili hükümetin federal hükümet olmaması ve yerel hükümetlerin de katkıları ile mali piyasaların denetleniyor olması sonucunda düzenleyici ve denetleyici kurumların bir birlerinden bağımsız olarak faaliyette bulunmaları sonucu doğmuştur. Federal yapılanmada başarılı olan bu sistemin üniter yapılı bir siyasi sistemde başarılı olma olasılığı federal yapılı ülkeler kadar yüksek olmayacaktır.

ABD mali piyasalar sisteminin dikkat çeken yönlerinden biri de, ulusal para politikasının bankacılık düzenleme, gözetim ve denetim otoritesi olan Federal Hazine Kurulu tarafından belirleniyor olmasıdır[37]. ABD yaklaşımına göre, para politikası bankacılık sektörüyle birlikte düşünülmesi gereken bir kavramdır ve bankacılık sektörüyle birlikte gerçekleştirilmelidir.

Federal yönetim sistemine sahip bir ülke olmasına karşın, ABD’de mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde görevli kurumlar arasında bir koordinasyon ve yakın işbirliği mevcuttur. Gözetim ve denetim stratejileri kurumlar arası yakın işbirliği ve bilgi paylaşımı ile oluşturulmaktadır[38].

2-İNGİLTERE UYGULAMASI

İngiltere mali piyasaları ülke ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Gayri safi milli hasılanın ve iç gücü istihdamının önemli bir bölümü mali piyasalarla sağlanmaktadır[39]. İngiltere mali piyasalarının ekonomi ve istihdam alanında sahip olduğu önem nedeniyle ortaya çıkması olası sorunların aşılabilmesi amacıyla siyasetten bağımsız, teknik altyapı donanımına sahip uzmanlaşmış bir kurum oluşturulması yoluna gidilmiş ve 1997 yılında Mali Hizmetler Otoritesi (Financial Services Authority- FSA) kurulmuştur. Mali Hizmetler Otoritesi yeni bin yıla girerken İngiltere mali piyasaları konusunda esas yetkili kurum olarak düzenleme, gözetim ve denetim görevine başlamıştır[40].

İngiltere Mali Hizmetler Otoritesi, hem para piyasaları hem de sermaye piyasası konusunda görevlendirilmiş bulunan bütünüyle mali piyasaları düzenleyen, gözeten ve denetleyen bir kurumdur. Bu yönüyle İngiltere Mali Hizmetler Otoritesi, üniter yapılı ülkeler açısından bir model olma niteliğindedir. Yönetim anlayışı ve hukuk sistemi açısından ABD ile paralel uygulamalara sahip olan İngiltere’nin mali piyasaların denetimi konusunda farklı bir sistem tercih etmesi mali piyasaların duyarlı ve kırılgan olmasından dolayı en uygun çözümün bulunmaya çalışılması sonucunda tek çatılı düzenleme ve denetlemenin daha verimli olacağının tespit edilmesidir.

İngiltere mali piyasalarının denetimi konusunda tek çatılı bir yapı oluşturulmasına ek olarak, sistem üzerinde etkin olan Merkez Bankasının uygulamalarının kontrol dışı bir etki oluşturmasının önüne geçebilmek ya da uygulamalarda koordinasyonu sağlamak için, Mali Hizmetler Otoritesi ile Merkez Bankası temsilcilerinden oluşan bir daimi komite de oluşturulmuştur. Komite aylık periyotlarla toplanarak mali piyasalarda istikrarın sağlanmasına ilişkin sorunları ve mali piyasalara ilişkin gelişmeleri değerlendirmektedir[41].

 

3-SİNGAPUR UYGULAMASI

Singapur mali piyasalarının denetiminde tek çatılı bir yapılanma bulunmaktadır.  Monetary Authority of Singapore (MAS)-Singapur Para Otoritesi 2 Eylül 1970 tarihinde yasal olarak düzenlenmiş[42] ve Ocak 1971 kurulmuştur. Singapur Cumhuriyetinin ekonomik kalkınmasında hükümetlerin oynadığı etkin rollerin temel oyuncusu Singapur Para Kuruludur[43]. Singapur Para Kurulunun varlığıyla ülke ekonomisi otuz yıllık dönemde önemli gelişmeler sağlamıştır[44].

Singapur Para Kurulu kurulmadan önce, mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetimine ilişkin Singapur uygulaması dağınık bir yapılanma arz etmekteydi. Mali piyasalara ilişkin pek çok hükümet kuruluşu ve departmanı görev yapmaktaydı. Bankacılık sektörünün düzenlenmesi ve izin verilmesi sürecinde bir komisyon, mali şirketlerin denetiminde farklı bir birim, döviz alım satımında bir başka birim görev yapmaktaydı. Çok sayıda kurum, birim ya da bölümün mali piyasalara ilişkin olarak yürüttükleri düzenleme, gözetim ve denetim faaliyetlerinde tarihsel görevlerini başarılı bir şekilde yerine getirmiş olmalarına karşın, 1960’lı yıllarda yaşanan olumsuzluklara paralel olarak, bu kurumların güvenli ve istikrarlı bir şekilde faaliyetlerini devam ettirerek verimliliği arttırmaları amacıyla tek çatı altında toplanması gereği duyulmuştur[45].

Singapur Para Kurulu devlet tarafından kurulmuş, hisseleri ve yönetimi devlete ait olan bir kurumdur. Para Kurulu yönetiminde hükümetin bakanları görev almaktadırlar. Singapur’da Merkez Bankası olarak Singapur Para Kurulu (Monetory Authority of Sigapore MAS) görev yapmaktadır. Para Kurulu hükümet ile para ve maliye politikalarının uygulanmasında koordineli olarak çalışmaktadır. Singapur’un ekonomik ve finansal gelişmesine yardımcı olmak, Kurul’un yükümlülükleri arasındadır.

Singapur Para Kurulunun temel misyonu, sürdürülebilir ve enflasyonist olmayan bir ekonomik büyümenin gerçekleştirilmesi ve istikrarlı ve kalkınma hedefli bir mali hizmetler piyasasının oluşturulmasıdır. Bu misyonu yerine getirmek için, para politikasının oluşturulması, devlete ait menkul kıymet ürünlerinin yönetimini gerçekleştirmek, bankacılık, sigorta ve sermaye piyasalarını gözetim altında bulundurmak, özel sektörle işbirliği içerisinde geleceği kuracak proje ve stratejileri geliştirmek suretiyle, tercih edilebilir bir ortak yapılandırmayı oluşturarak mükemmele ulaşmak Singapur Para Kurulunun temel hedefleridir[46].

Singapur Para Kurulu ülke kalkınmasının sağlanması ve bunun sürdürülebilmesi için büyük hedeflere sahip bir kamu kurumu olarak, ülkenin mali piyasalarına ilişkin temel kararları yasalar çerçevesinde almakta, uygulamasını gerçekleştirmekte, uygulamayı izlemekte ve denetimini gerçekleştirmektedir. Singapur Para Kurulu ülkenin Merkez Bankası işlevini de yerine getirerek mali piyasaların yönetimini başarılı bir şekilde gerçekleştirmektedir.

 

4-GÜNEY KORE UYGULAMASI

Son yıllarda Kore hızlı bir ekonomik büyüme kaydetmiştir. Ancak, mali piyasaların yapısı böylesine hızlı büyüyen bir ekonomiye uyum gösterememiştir. 1997 yılında Kore’de yaşanan mali krizden sonra, Kore Hükümeti, mali piyasalarda denetim mekanizmasının etkinlik kazanmasını sağlamak amacıyla, diğer denetim otoritelerini de bünyesinde toplayan Mali Denetim Komisyonu (Financial Supervisory Commision-FSC) adı altında bir üst komisyon oluşturmuştur. Bu komisyonun kurulması hem yurtiçinde, hem de yurt dışında olumlu tepkiler almıştır. Mali problemlere kalıcı ve acil çözümler üretmek, mali piyasalarda etkinliği artırmak, mali sistemin düzenlenmesine ve denetimine ilişkin yapının tutarlı, esnek ve duyarlı hale gelmesini sağlamak Mali Denetim Komisyonunun temel görevlerindendir[47].

Yeni mali sistemin diğer bir amacı da gözetim ve denetim sistemini uluslararası standartlara taşıyarak, Güney Kore mali piyasalarına ilişkin faaliyetlerde bulunmaktır. Aynı zamanda şeffaf ve adil bir mali yapılanma, piyasalara katılımı ve dolayısıyla derinliği de artırıcı bir etki doğuracaktır. Komisyonun hedeflerine ulaşması, sadece finansal kuruluşların değil, mali hizmetlerden faydalanan tüketicilerin de yarar sağlayabileceği bir ekonomik iyileşmenin gerçekleşmesi anlamına gelecektir.

Mali Piyasalar Denetim Komisyonu 1 Nisan 1998 tarihinde kurulmuştur. IMF gibi uluslararası kuruluşlar ve diğer organizasyonlarla işbirliği çerçevesinde, komisyon ulusal ekonomi için güçlü bir mali alt yapının oluşturulmasından sorumlu tutulmaktadır. Tüm mali piyasalar için tek bir denetim mekanizmasının oluşturulması aslında Kore için yeni bir model değildir. Zira 1980’lerden beri bu konuda bir çok argüman ortaya atılmıştır. Nihayet 1997 yılının başlarında Güney Kore’de mali reform çalışmaları hızlanmıştır[48].

İlk olarak Merkez Bankası ve mali piyasalar denetim yapısının ele alınması önerilmiştir. Bunun üzerine Hükümet mevcut dört mali denetim otoritelerinin birleştirilmesinin gerekliliğini ileri sürmüştür. Bu denetim otoriteleri; Bankalar Denetim Ofisi, Menkul Kıymetler Denetim Kurulu, Sigortacılık Denetim Kurulu ve Bankacılık Dışı Denetim Otoritesidir. Haziran 1997’de Hükümet tarafından mali reform olarak hazırlanan Kanun Tasarısında Kore Merkez Bankası’nın iyileştirilmesi ve Mali Piyasalar Denetim Organizasyonunun oluşturulması yer almakta idi. 1997 yılsonu itibariyle yasalaşan yeni mali denetim sistemi, 1 Nisan 1998 tarihinden itibaren faaliyetlerine başlamıştır. Mali Piyasalar Denetim Komisyonu ülkedeki tüm mali hizmetlerin düzenlenmesi ve denetlenmesinden sorumlu kılınmıştır[49].

Güney Kore Mali Piyasalar Denetim Komisyonu, mali piyasaların kendi alt düzenleme ve denetim birimlerinin yaptığı düzenlemeler, mevzuat ve ilkelere uygun hareket edip etmediklerini gözetlemekle görevli bir üst yapı olarak düşünülmüştür. Ülkenin mali piyasalarının güven ve istikrar içerisinde faaliyetlerini sürdürebilmeleri açısından gereksinim duyulan tedbirlerin alınması Mali Piyasalar Denetim Komisyonunun görevidir.

 

III-MALİ PİYASALARININ DENETİM SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Önceki bölümlerde Türk Mali Piyasalarının düzenlenmesi, gözetim ve denetim altında bulundurulması konusunda görev alan kuruluşlarının yapısı ve bu konudaki uluslar arası uygulamalardan bazı örneklere bakıldığında, ABD dışındaki ülkelerin mali piyasalara ilişkin düzenleme, gözetim ve denetim uygulamaları genel olarak tek çatı altında toplanmış bulunmaktadır. Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetiminden sorumlu kurumların tek merkezli hareket etmelerinin zorunluluğu ülkelerin ekonomik alanda yaşadıkları olaylardan edindikleri tecrübelerden doğmuştur.

Ülkesel, bölgesel ya da dünya ölçeğinde ortaya çıkan sorunların aşılabilmesi için hem ulusal düzeyde hem de uluslar arası düzeyde çalışmalar yapılarak, mali piyasaların ulusal sınırlara bağlı kalmaksızın birbirlerinden etkilenmeye açık olmalarının doğuracağı sorunların önüne geçilmek istenmiştir.

 

        1-DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ BİRİMLERDE YAŞANAN SORUNLAR

Ülkemizde mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetiminin sağlanması konusunda görevli olan kurum ve kuruluşların çeşitliliğine ilişkin önceki başlıklarda yapılan incelemede de görüldüğü gibi, mali piyasalar konusunda yetki kurum ve kurullar birden çok ve birbirlerinden bağımsız olarak faaliyette bulunmaktadırlar.

Mali piyasalarda görev yapan düzenleyici ve denetleyici kurulların siyasi etkiden uzak tutulması yönündeki gereksinimin gereğinden fazla önemsenmesinin sonucu olarak bu kurumların yargı denetimi dışında her hangi bir denetime tabi tutulmaması olumsuzluklara neden olmuştur.

Mali piyasalarda faaliyet gösteren kurum ve kurulların birden fazlasının görev alanına giren konularda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların denetlenmesinde koordinasyon sorunları yaşanmaktadır.

Türk Mali Piyasalarının düzenlenmesi ve denetlenmesinde iki sorun öne çıkmaktadır;

i.Mali piyasaları düzenleme ve denetleme görev ve yetkisine sahip kurum ve kurulların faaliyetlerinin denetiminde var olan boşluklar,

ii. Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi sürecinde kurum ve kurullar arasında koordinasyon sorunu.

 

A-DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUM VE KURULLARIN DENETİMİ SORUNU

Türk Mali Piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda görevlendirilmiş bulunan kurumlar üzerinde yargısal denetim dışında bir denetim yolu, özellikle de idari denetim yolu etkinliği konusunda bir standart bulunmamakta ve idari denetim yolunun etkinliği hatta varlığı tartışmaya açık hale gelmektedir[50]. Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetiminin gerçekleştirilmesiyle görevli kurum ve kurulların görevlerini yerine getirmeleri sırasında özerk olmaları, kendi görev alanına giren konularda karar alabilme gücüne sahip olabilmeleri elbette ki çok önemlidir. Ancak, bu kurum ve kurulların görevlerini yerine getirmeleri sırasında yetkilerinin dışına çıkarak, hukuka aykırı davranışlar sergilemeleri durumunda bir yargı denetimine ek olarak idari bir denetimin bulunmasında yarar vardır.

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesine ilişkin olarak görev yapan, BDDK, TMSF ve SPK görevlilerinin hukuka aykırı davranmaları durumunda idari olarak öngörülmüş sınırlı denetimler sonucunda bu kurum ve kurulda görev alan kişilere karşı uygulanabilecek yaptırımların varlığı ve neler olduğu konusunda açıklık bulunmamaktadır.

Sermaye Piyasası Kurulu uygulamalarına ilişkin olarak yasada yer alan “Kurulun ilgili olduğu bakanlık Maliye Bakanlığıdır. Maliye Bakanlığı Kurulun yıllık hesapları ile her türlü işlemlerini denetlemeye ve gerekli gördüğü tedbirleri almaya yetkilidir. Denetim sonuçları ile bunlara ilişkin işlemler ve alınan tedbirleri gösterir bir rapor Kurulun yıllık faaliyet raporu ile birlikte Maliye Bakanı tarafından Bakanlar Kuruluna sunulur(Ser. PK m.17” şeklindeki düzenlemeden, kurulun idari denetiminde ne tür yaptırım uygulayabileceği konusunda açık bir sonuç çıkarmak olanaksızdır.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna ilişkin olarak 4389 Sayılı Bankalar Kanununda düzenlenmiş bulunan “İlgili Bakan, Fon dahil olmak üzere Kurumun yıllık hesapları ile harcamalarına ilişkin işlemlerini Sayıştay denetçisi, Başbakanlık müfettişi ve maliye müfettişinden oluşan bir komisyona denetletir; denetleme sonuçlarıyla ilgili gerekli tedbirleri alır. Denetim sonuçları ile bunlara ilişkin işlemleri ve alınan tedbirleri gösterir bir rapor, Kurumun yıllık faaliyet raporu ile birlikte ilgili Bakan tarafından Bakanlar Kuruluna sunulur (Ban.K.m.3/2)” şeklindeki düzenlemeden de alınacak tedbirlerin neler olduğu konusunda bir sonuca varmak zordur.

Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetim altında bulundurulması konusunda görev yapan kurum ve kurulların, işlemlerinin, yıllık harcamalarının ve faaliyet raporlarının denetlenmesi sonrasında hukuka aykırı bir durum tespit eden ilgili bakan ve bu durum kendisine bir raporla intikal ettirilen bakanlar kurulu ne yapacaktır?

 

B-DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ BİRİMLER ARASINDA KOORDİNASYON SORUNU

Mali piyasalarda faaliyette bulunan ve düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurulların görev alanına giren bir özel hukuk kişisinin faaliyetlerde bulunurken hem para piyasalarında hem de sermaye piyasasında olma olasılığı her zaman vardır.  Bir bankanın bankacılık faaliyeti dışında, sermaye piyasasına ilişkin işlemler gerçekleştirmesi durumunda ortaya çıkacak denetim kargaşası ya da denetim boşluğu mali sistem açısından sorunlara neden olacaktır.

Mali piyasalara ilişkin düzenleme, gözetim ve denetim faaliyetleri gerçekleştirilirken kurum ve kurulların uygulamaları arasında çatışma ortaya çıkması olasılığı vardır. Ortaya çıkacak karmaşadan hem piyasalarda faaliyette bulunan özel hukuk kişileri zarar görecek hem de güven ve istikrar içerisinde faaliyette bulunma gereksinimi içerisindeki piyasalar zarar görecektir. Mali piyasaların duyarlı, kırılgan ve sistemik risk taşıyan bir yapıda olması bu piyasalara ilişkin olarak yürütülen faaliyetlerin daha düzenli olmasını zorunlu kılmaktadır.

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda, birden çok düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurulun birbirlerinin görev alanına girerek uygulamalarda bulunmaları kadar, bu kurum ve kurulların kendi görev alanına giren bir konuda diğer kurum/kurul ya da kurumları/kurulları görevli kabul ederek hareketsiz kalmalarıdır. Mali piyasalar konusunda yetkilendirilmiş kurum ya da kurulların hareketsiz kalmaları durumunda mali piyasalar ülke ekonomileri ve piyasalar açısından ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Para piyasalarında faaliyette bulunan bankaların sahip olduğu mevduata getirilen güvencelerin kamu maliyesine getirdiği yüklerin yaşatacağı sıkıntılar göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Devlet İç Borçlanma Senedi satışında aracılık etmek isteyen bir bankanın denetiminde yaşanan zafiyet nedeniyle tasarruf sahibi vatandaşlara verdiği zararın boyutu oldukça büyük olmuştur[51].

Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim altında tutulması ve denetlenmesi görevini yerine getirecek kurum ve kurulların birbirlerinden bağımsız olarak yapılandırılması ülkemizin üniter yapısına uygun değildir. ABD’den alındığı izlenimini veren bankacılık sektörünün denetimi konusunda görevli bulunan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Sermaye Piyasası Kuruluyla birbirlerinden bağımsız ve koordinasyonsuz faaliyette bulunacak olması ülkemiz açısından uygun değildir. Bir kamu tüzel kişisi olarak Tasarruf mevduatı Sigorta Fonunun BDDK bünyesinde bir daire başkanlığı gibi yapılandırılmış olması eleştirilmiş olmakla birlikte kamu yararına daha uygun olan tek çatı altında faaliyette bulunma seçeneği yerine, Bankalar Kanununda gerçekleştirilen bir değişiklikle bağımsız hale getirilmesi yerinde olmamıştır[52].

 

2-DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ BİRİMLERİN YENİDEN DÜZENLENMESİ

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinden beklenen yararların elde edilebilmesi için sistemi düzenleyen ve denetleyen kurum ve kurulların yeniden düzenlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Çalışma konumuz kapsamında tespit edilmiş bulunan denetim ve koordinasyon sorunlarının çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

 

 

 

A-KURUM VE KURULLAR ÜZERİNDE İDARİ DENETİMİN YENİDEN DÜZENLENMESİ

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi konularında görev yapan kurum ve kurulların siyasi etkilerden uzak faaliyette bulunabilmelerinin sağlanması açısından üyelerin seçilmeleri ve seçilme niteliklerinin açıkça düzenlemesi yoluyla siyasi iradenin etkisinin azaltılması önem taşımaktadır. Siyasi etkilerden uzak tutulmaya çalışan kurum ve kurul üyelerinin görevlerinin gereğini yerine getirmekten kaçınmaları ya da getiremeyecek durumda olmaları durumunda görevlerinin başında kalmaları en az siyasi etkiye açık olmaları kadar mali piyasalar üzerinde olumsuz etki yapacaktır. Seçilme nitelikleri yasal olarak açıkça düzenlenmiş bulunan bir kurum ya da kurul üyesinin seçilme yeterliliğini taşımadığının sonradan anlaşılması ya da seçilme yeterliliğini kaybettiği durumda görevde kalması kamu yararına aykırı olacaktır.

 

a-Kurul ve Kurum Üyelerinin Atanması ve Nitelikleri

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi görevini yerine getiren üst düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurul üyelerinin atanma ölçütlerinin açık ve nesnel kurallar olarak düzenlenmesi gereklidir. Kurum ve kurul üyeliklerine atanacak görevlilerin, eğitim, uzmanlaşma ve deneyimine ilişkin hangi nitelikleri taşımaları gerektiğinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde düzenlenmesi tek başına beklenen yararı sağlayamayacaktır. Belirlenen nitelikteki kişiler arasından, siyasi iradeden bağımsız kurum ve kuruluşlarca uygun kişilerin aday gösterilmesi ve bu adaylar arasından Bakanlar Kurulunca atama yapılması ve bu atamaların Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanması yolunun düzenlenmesi gerekir. Atanmaya ilişkin açık ve nesnel nitelikleri taşıyan kişilerin aday gösterilmesi ve aday belirleme yetkisinin geniş tabanlı ve katılımcı bir şekilde kullanımı sonrasında Bakanlar Kurulunun atama yapacak olması, siyasi iktidara yakın kişiler arasından seçim yapılması olasılığını ortadan kaldırmaya yarayacaktır. Meclis tarafından Bakanlar Kurulu kararlarının onaya tabi tutulması ise, düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurul üyeliklerine atamada ortaya çıkması olası siyasi etkilerin yasama meclisi önünde tartışılmasını sağlayarak kamuoyu denetimini de devreye sokacaktır.

 

b-Düzenleyici ve Denetleyici Kurum ve Kurul Üyelerinin Görevden Alınması

Mali piyasalar üzerinde düzenleme ve denetleme faaliyetlerinde bulunan kurum ve kurul üyelerinin görevleri sırasında hukuka aykırı davranışlar sergilemesi ya da görevlerinin gereğini yerine getirmede sürekli ihmal göstermeleri durumunda idarenin yaptırım uygulama yetkisinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Sermaye Piyasası Kanunu ve Bankalar Kanununda yer alan ilgili bakanın BDDK, SPK ve TMSF hesapları, işlemleri ya da faaliyet raporları üzerinde gerçekleştirdikleri denetim sonucunda, sorumlulukları bulunan görevliler konusunda ilgili bakan ya da bakanlar kurulunun uygulayabileceği tedbirlerin belirlenmesinde zorunluluk vardır. Yaptırım yetkisi düzenlenmeden düzenleyici ve denetleyici kurum ya da kurulların mali hesaplarının ya da faaliyet raporlarının incelenmesinin bir anlamı yoktur.

Gerçekleştirilecek bir yasal düzenlemeyle, mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinden sorunlu kurum ve kurulların görevlilerinin kurum ya da kurulun amacına ulaşmasını engelleyici bir tutum ve davranış içerisinde olmalarının, ilgili bakan tarafından, kurum ya da kurulun hesapları ve faaliyet raporları üzerinde gerçekleştirilecek denetimler sonrasında tespit edilmesi durumunda, görevine son verilebilmesi ya da bir başka kuruma atanabilmesi yolunun açılması gerekir. Mali piyasaların düzenlenmesinde ve denetiminde görevli kurum ya da kuruluşların siyasi etkilerden uzak bir şekilde görev yapmalarında kamu yararı olduğu kuşkusuzdur. Ancak, bu kurum ya da kurullarda görev alan kişilerin görevlerini kötüye kullanmalarının veya görevlerini ihmal ederek mali piyasalarda sorunlara yol açmalarının da önlenmesi gerekir. Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi görevini yerine getirmekle görevli kurum ve kurullarda görev alan kişilerin görevlerini yerine getirirken hukuk dışı uygulamalara sapmaları durumunda cezai sorumlulukları yoluna gidilmesi olanağı elbette mevcuttur. Ancak, mali piyasaların aşırı duyarlılığı ve ortaya çıkacak olumsuzlukların sermaye ya da para piyasalarında faaliyet gösteren kuruluşların bütününü etkileme riskini taşıması nedeniyle görevini ısrarla ihmal eden ya da görevini kötüye kullanan görevlilerin idari olarak görevden alınabilmesi ya da bir başka kuruma atanmasında zorunluluk vardır. Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetimini gerçekleştirecek kurum ve kurullarda görev alacak üst düzey görevlileri ile uzman personelin, görevleri başında kalmalarının kamu yararı ve yürütülen hizmetin gerekleriyle bağdaşmaması durumunda, kurul üyelerinin görevden alınabilmelerine, uzman personelin ise görevden alınma ya da başka bir kuruma atanma yolunun, nedenleri yasada açıkça düzenlenmek koşuluyla, yeniden düzenlenmesi gerekir.

 

B-KURUM VE KURULLARIN KOORDİNASYONUNUN YENİDEN DÜZENLENMESİ

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetimiyle görevli kurum ve kurulların görevlerini yerine getirmeleri sırasında birbirlerinden bağımsız/habersiz bir şekilde faaliyette bulunmaları durumunda bu piyasalar olumsuz etkilenecektir. Olumsuzluğun kaynağında bazen kargaşa, bazen de denetimsizlik bulunacaktır. Mali piyasaların her iki duruma da aşırı tepki vermesi olasıdır. Ülkemizde yaşanan para piyasası krizlerinin ülke ekonomisine ve vatandaşlara vermiş olduğu zararların etkisi henüz tam olarak telafi edilememiştir. Yaşanması olası sorunlarla ilgili olarak alınması gereken en önemli tedbir mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde koordinasyonun sağlanmasıdır. Mali piyasaların denetiminde görülen koordinasyon sorunlarının aşılabilmesi için yapılması gereken düzenlemeler iki başlık altında toplanabilir. Bu düzenlemeler, mali piyasalarda görevli kurum ve kurulların karar organlarının oluşumuna ilişkin kuralların yeniden düzenlenmesi ve mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinden sorumlu birimlerin koordinasyonunu sağlayacak bir üst yapının oluşturulmasıdır. Birbiriyle yakından ilgili, iç içe geçmiş sektörlerin düzenlenmesi ve denetlenmesinde koordinasyon sağlanmaması durumunda, mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde görev alan/sorumlu olan kurum ve kurulların yetkilendirilmeden sorumlu tutulmaları olasılığı çok yüksektir[53].

Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetimi konusunda yaşanan koordinasyon sorununun aşılmasında, birden çok çözüm seçeneği geliştirilebilir. Bu seçeneklerden her hangi birinin uygulamaya konulması durumunda mali piyasalarda yaşanan denetim sorunları aşılabilecektir. Bu çözüm seçenekleri üç başlık altında incelenebilir. Bu seçenekler; düzenleyici ve denetleyici kurum ve kuruluşların karar organlarının oluşumunun yeniden düzenlenmesi, kurumların faaliyetlerini koordine eden bir üst yapının oluşturulması ve düzenleme ve denetleme faaliyetlerinin tek bir yapı içerisinde toplanması olarak incelenebilir.

 

a-Düzenleme ve Denetleme Birimlerinin Karar Organlarının Yeniden Yapılandırılması

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi faaliyetlerinde yaşanan sorunların aşılabilmesi için mali piyasalarda görev yapan kurum ve kurulların paralel uygulamalar içerisinde olmaları zorunluluktur. Mali piyasalar bir bütün olarak ele alınmadan, kurum ve kurulların uygulamaları arasında paralellik sağlanmadan ve kurum ve kurulların uygulamaları konusunda birbirleriyle sağlıklı bir iletişim kurmaları yolu açılmadan, düzenleme ve denetlemelerden beklenen yararlar elde edilemez.

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi görevini yerine getiren kurum ve kurulların uygulamalarına ilişkin koordinasyon sorunlarının aşılabilmesi için öncelikli olarak, düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurulların karar organlarının oluşumunun koordinasyon sağlamaya uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Kurum ve kurulların başkan veya karar organlarının ikinci başkan ya da üyelerinin, mali piyasalarda düzenleme ve denetleme yapmakla görevli diğer kurum ve kurulların karar organlarına katılmalarının yolu açılmalıdır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı, ikinci başkanı ya da üyelerinden biri, Sermaye Piyasası Kuruluna, bir başkası ise Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kuruluna üye olarak katılmasının yolunu açacak yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Bu yapıya paralel olarak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkan ya da Fon Kurulu üyelerinden birinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu karar organlarında üye olarak görev yapmalarının yolu açılmalıdır. Bu düzenlemelere ek olarak, Sermaye Piyasası Kurulu Başkan ya da üyelerinden birinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunda, bir diğerinin ise Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulunda üye olarak bulunmalarına ilişkin düzenlemeler yapılmalıdır.

Yapılacak bu düzenlemelerle mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde görev alan kurum ve kurulların karar organı olan kurulların üyeleri arasında iki adet üyenin mali piyasaların diğer bölümlerinde faaliyette bulunan kurum ya da kurullarda görev yapıyor olması alınacak kararların ve yapılacak uygulamaların başarısını artıracaktır.

 

b-Mali Piyasaların Düzenlenmesi ve Denetlenmesine İlişkin Bir Üst Yapı Kurulması

Mali piyasaların denetimi konusunda uluslar arası genel uygulamaya paralel olarak düzenleme ve denetleme görevi görev kurum ve kurulların koordinasyon içerisinde bulunması gereklidir. Koordinasyonun sağlanmasına ilişkin olarak bir üst çatı oluşturularak farklı kurum ve kuruluşların görevlerine devam etmeleri sağlanabilir. Kurulacak üst yapı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Sermaye Piyasası Kurulundan gelecek üyelerden oluşan üst kurul, mali piyasaların alt bölümleri olan para piyasalarının ve sermaye piyasalarının sağlıklı bir düzenleme, gözetim ve denetime tabi tutulabilmesi için gerekli olan koordinasyonu sağlamakla görevli olacaktır. Üst kurulun görevi mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi olmayıp, düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurulların görevlerini koordinasyon içerisinde yerine getirmelerinin sağlanması olacaktır.

 

c-Mali Piyasaların Düzenlenmesi ve Denetlenmesi Görevinin Tek Tüzel Kişilikte Toplanması

Türkiye’nin İdari Yapılanması dikkate alındığında, Bankacılık Düzenlenme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun tek çatı altında-tek kamu tüzel kişisi olarak yapılandırılması, mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda başarıyı artıracaktır. Ülkemizin mali sisteminin yeterince derinliğe sahip olmaması ve para piyasaları ve sermaye piyasalarının birlikte düşünülmesinin sağlayacağı yararlar nedeniyle mali piyasalarının düzenlenmesi ve denetlenmesinin kurulacak yeni bir kamu tüzel kişiliği altında gerçekleştirilmesinde yarar vardır. Çünkü, mali piyasalarda faaliyet gösteren kuruluşlar, birden çok düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurulun görev alanına giren farklı işler yapabileceği gibi, bu kuruluşların bazı faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi aynı anda birden çok idari birimi de ilgilendirebilmektedir. Mali piyasaların gelişmesine paralel olarak para ve sermaye piyasalarında faaliyet gösteren kuruluşlar arasında var olan farklılıklar ortadan kalkmaktadır. Bunun yanında, mali piyasaların tek elden düzenlenmesi, gözetimi ve denetlenmesi, idari kurum ya da kurula belli bir esneklik kazandıracak ve mali piyasalarda ortaya çıkan sorunların giderilmesinde etkinliği artıracaktır[54].

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Sermaye Piyasası Kurulunun kamu tüzel kişilikleri sona erdirilerek, Mali Piyasalar Düzenleme ve Denetleme Kurumu oluşturulması yoluna gidilmesi, hem para piyasalarının hem de sermaye piyasalarının düzenlenmesi ve denetlenmesinde koordinasyon eksikliği nedeniyle yaşanan ve mali piyasalara duyulan güveni derinden sarsan sorunların önüne geçilmesini sağlayacaktır.

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda görevli tek kamu tüzel kişisi olarak yapılandırılacak olan Mali Piyasalar Düzenleme ve Denetleme Kurumu bünyesinde, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Kurulu, Mevduat Sigortası Kurulu gibi kurullar oluşturularak mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi tek merkezden ve koordinasyon içerisinde gerçekleştirilebilecektir.

 

 

SONUÇ

Mali piyasaları oluşturan para ve sermaye piyasalarının birbirlerinden bağımsız olarak düşünülmesi olanaksızdır. Para ve sermaye piyasalarına ilişkin düzenlemelerin, gözetim ve denetim faaliyetlerinin ortak bir standarda sahip olması, uygulamaların piyasalar arasında paralel olarak yürütülmesi ve düzenleme ve denetleme faaliyetleri arasında koordinasyonun sağlanması mali piyasaların sağlıklı işlemesi için zorunludur.

Mali piyasaların, özellikle de para piyasalarının, düzenli ve istikrarlı bir şekilde faaliyette bulunması durumunda ülke kalkınmasına ve ekonomisine katkısı büyük olacaktır. Mali piyasalara duyulan güvenin sarsılması, piyasalarda istikrarın kaybolması durumunda bireysel ve ulusal düzeyde ciddi ekonomik zararlar ortaya çıkacaktır. Mali piyasalardaki tasarruf mevduatı ve diğer değerlerin parasal karşılığı,  gayri safi milli hasılaya zaman zaman eşit bazen de fazla olabilmektedir. Bir ülkenin yıllık milli gelirine denk bir ekonomik potansiyelin, düzenlenmesi, gözetim ve denetim altında bulundurulmasında açık kamu yararı olduğu yadsınamaz.

Mali piyasaların düzenlenmesi, gözetim ve denetim altında bulundurulmasında var olan açık kamu yararı nedeniyle düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurulların oluşturulmasına karşılık, mali piyasaların güven ve istikrar içerisinde faaliyetlerini sürdürmesine engel olan sorunlar tam olarak çözüme kavuşturulamamıştır. Mali piyasaların denetim konusunda iki temel sorun öne çıkmaktadır; bunlardan birincisi, mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde görev alan kurum ve kurulların üyelerinin atanmasına ve gerektiğinde görevden alınmasına ilişkin kuralların açıkça düzenlenmemiş ve belirsiz olması, ikincisi ise, mali piyasaları oluşturan para ve sermaye piyasalarının düzenlenmesi ve denetlenmesinde yaşanan koordinasyon eksiklikleridir.

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinden sorumlu kurum ve kurul üyelerinin, seçilebilme niteliklerinin ve aday göstermeye yetkili kurum ve kuruluşların katılımcı demokratik yönetime uygun olarak yeniden düzenlenmesine ve görevleri sırasında, seçilebilme niteliklerini kaybetmeleri ya da görevlerinin gereğini yerine getirmemeleri/getirememeleri durumlarında görevden alınabilmeleri yolunun açıkça düzenlenmesi gerekmektedir. Kurum ve kurul üyelerinin seçilme yeterlilik ve niteliklerinin açıkça düzenlenmesine ve bakanlar kurulu tarafından atanan bu kişilerin atanmalarının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından uygun bulunmasına ilişkin bir düzenlemeye gidilerek, siyasi iradenin sektör üzerinde etkinliğinin örtülü olarak devam etmesinin önüne geçilmelidir. Aday olabilme nitelikleri açık bir şekilde düzenlenen kişilerin aday gösterilme sürecinde hükümet üyelerinin ya da ilgili bakanın bireysel tercihinden çok ve kimi kurum, kuruluş ve meslek örgütlerinin göstereceği adaylar arasından seçilmesi yolu düzenlenmelidir. Buna karşılık, siyasi etkiden uzak olarak atanmış ve göreve başlamış görevlilerin görevlerinin gereğini yerine getirmekten kaçınmaları ya da yetersiz kalmaları ile atanma koşullarına uygun olmadıklarının ya da sonradan kaybettiklerinin ortaya çıkması durumunda görevden alınabilmelerine ilişkin yöntem kurallarının açıkça düzenlenmesi gerekmektedir.

Mali piyasaların alt bölümleri olan para ve sermaye piyasalarının düzenlenmesi ve denetlenmesi faaliyetlerinde bir koordinasyon eksikliği bulunduğu açıkça görülmektedir. Düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurulların faaliyetleri arasında bir koordinasyon sağlanarak, hem düzenleme ve denetlemelerde bir standart oluşturulması hem de denetim kargaşasının veya denetim boşluğunun önüne geçilmesi zorunluluktur. Mevcut haliyle mali piyasaların düzenleme ve denetim amaçlarını gerçekleştirmekte yetersiz kalan düzenleyici ve denetleyici kurum ve kurulların(BDDK, SPK ve TMSF), yeniden düzenlenerek tek çatılı bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir. Tek çatılı bir yapı bu kurum ve kurulların tek bir kamu tüzel kişiliği altında daire başkanlıkları şeklinde yapılandırılması yoluyla sağlanabileceği gibi, mevcut kamu tüzel kişilikleri devam ettirilerek, sadece koordinasyon amaçlı ve kurum ve kurul üyelerinden belli oranda üye alınarak oluşturulacak bir üst/koordinasyon kurulu oluşturulması yoluyla da gerçekleştirilebilir. Mevcut yapının devam ettirilmesi yönünde bir yaklaşımın öne çıkması durumunda ise, mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesinde görev alan bu üç idari birimin karar organı olan kurul üyeleri arasından en az bir tanesinin bir diğer kurulda da görev alması şeklinde bir düzenlemeye gidilerek uygulamalar arasında paralellik ve etkinlik sağlanması yoluna gidilmelidir.

Mali piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesi konusunda yaşanan sorunların çözüme kavuşturularak, güven ve istikrar içerisinde faaliyetlerini devam ettiren ve ülkenin ekonomik kalkınmasına yardımcı olacak mali piyasalar oluşturulmasında hem bireylerin, hem de toplumun büyük çıkarı vardır.

 

 

 

 



*Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İdare Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

[1] Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı vb. birimler mali piyasaların denetimi görevini yerine getirmekle yükümlü tutulmuşlardı.

[2] YILDIRIM, Turan.  Türk İhracat Rejimi ve İlgili Mevzuat. İstanbul 1991, s.29,30.

[3] ÖNDER, Mehmet Fahrettin. Türk Hukukunda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Bankaları Denetimi ve Hukuki Sonuçları, İstanbul, 2002. s.9

[5] Piyasa Kavramı, a.g.h.

[6] 18.06.1999 Tarihli 4389 Sayılı Bankalar Kanunu

[7] Piyasa Kavramı, a.g.h.

[8] ENGLAND, Catherine. Are Banks Special? CATO Institute, Regulation, Volume 14, Number 2, Spring 1991.

[9]  Temel hak ve özgürlüklerin güvenceye kavuşturulmasına yönelik özgürlük mücadelelerinde bireyler öncelikli olarak mülkiyet hakkını güvenceye alma savaşı vermişlerdir.

[10]Milli Güvenlik kavramının ekonomik bir yönünün olduğu tartışmasızdır. Ekonomik boyutu olmayan bir Milli Güvenlik Yaklaşımının yaşama geçirilme şansı olmayacaktır. Milli Güvenlik kavramının ekonomik boyutuyla ilgili olarak bakınız, AKGÜNER, Tayfun,  1961 Anayasasına Göre Milli Güvenlik Kavramı ve Milli Güvenlik Kurumu, İstanbul 1983, s.56

[11] Son yıllarda Arnavutluk ve Arjantin’de yaşanan ekonomik krizler, kamu düzeninin de ötesinde devletin varlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır.

[12] ASLAN, Zehreddin/BERK, Kahraman. Rekabet Kurumunun Oluşumu, Görev ve Yetkileri ile Yargısal Denetimi, İstanbul 2000, s.49.

[13] Mali(para) piyasaların serbest denetimi konusunda bakz. KAYA, İdil Atalay.Bankaların Bağımsız Dış Denetimi ve Türkiye Uygulaması, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1991.

[14] HALL, Kenneth F.1998-1999 Deposit Accounts Regulation Manual. West Group Publishing.s.9-12.-FRİERSON, Robert DeV. Legal Developments. Federal Reserve Bulletin, Washington, August 2001.

[15] CHUA, Amy L. The Paradox of Free Market Democracy. Harward International Law Journal, Spring 2000, Volume 41,Number 2.

[16] BADER, Udo-Olaf. Regulation by the European Communities. İn, Gruson, Michael/Resiner, Ralph. Regulation Of Foreign Banks-United States and International,  Amerika Birleşik Devletleri-New Hampshire, 1991, s.11-2,11-3.

[17]ENGLAND, Catherine. Stabilizing The Banking System. Policy Analysis, no:54, June 21, 1985.

[18] 5020 Sayılı Bankalar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun genel gerekçesi.

[19] BDDK hakkında bakz. ÇOLAK, N. İlker. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve ABD Örneği, Seçkin Yayınları, Ankara 2003.

[20] ÇOLAK, a.g.e., s.91 vd.-BDDK, SPK vb. Kamu kurumlarının, Türk İdari teşkilatlanması içerisinde yeri olmayan, mevcut anayasal yapıya aykırı bir tanımlamayla bağımsız idari otorite olarak tanımlanması elbette ki anayasa hukuku açısından bir temenni olarak ortaya konulabilir. Özerk yapılı idari kurumların yapısal olarak farklı bir sınıflandırılmaya konulması yönündeki Anayasa Hukukçularının yaklaşımlarının bir anayasa değişikliğiyle elbette ki teknik olarak idare hukuku kapsamına alınması olanaklıdır. BDDK, SPK vb kurumların farklı bir idari yapı olarak tanımlanmak istenmesi sürecinde, bu kurumların ortaya çıkış yeri olan ABD’den alan Fransa’nın uygulamasının tek doğru gibi sunulması idare hukuku öğretisinde haklı olarak eleştirilmiştir. Bu konuda bakz.; DURAN, Lütfi. Türkiye’de Bağımsız İdari Otoriteler. AİD, C.30, S.1.-SANCAKDAR, Oğuz. İdare Hukuku Yönüyle BDDK’nun Kısa Bir Değerlendirmesi, Bankacılar Dergisi, S. 37, Yıl 2001.-YASIN, Melikşah, Sernaye Piyasası Kurulu ve İşlemleri, Seçkin Yayınları, Ankara 2002, s.168-17.

[21] YASİN. a.g.e. s.59.

[22] YASİN, a.g.e. s.60

[23] Amme menfaati olarak da ifade edilen kamu yararının tanımlanması zordur. Kamu yararı farklı açılardan, politik, hukuki, dar veya geniş olarak, tanımlanabilen bir kavramdır. Devlet kamu yararı gereği özel girişim özgürlüğünün kullanımına müdahalelerde bulunmaktadır. AKGÜNER, Tayfun. Özel Girişim Özgürlüğü ve Yatırımları Teşvik Tedbirleri, İstanbul 1979, s.46-49.

[24]28.07.1981 Tarih ve 2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu

[25] YASİN, a.g.e., 60,61

[26]Bkz. 9.12.1994 tarih ve 4059 Sayılı Hazine Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun.

[27] TAN, Turgut. Ekonomik Kamu Hukuku,  Ankara 1984, s.98

[28] TAN, 98,99.

[29] ÇOLAK, a.g.e. s.74

[30] Yönetimde demokrasi, demokratik yönetimden farklı bir kavramdır ve son zamanlarda gündeme gelen yönetişim kavramının karşılığıdır. Ülkeyi yönetenlerin yönetim sırasında ilgililerin ve toplumun yönetime katılmasını sağlayarak yönetme işlevini gerçekleştirmelerine yönetimde demokrasi denilmektedir. Bu konuda bakz. ÖZAY, İl Han. Gün Işığında Yönetim. İstanbul 2002. s.1 ve devamı.

[31]Egemenliğin sahibi olan millet, demokratik seçimlerle temsilcilerini belirlemekte, yetkilendirmektedir. Halkın ülkeyi yönetme yetkisi verdiği kişilerin, ülkeyi yönetirken, öncelikli olarak, seçim kampanyasında, parti programında, tüzüğünde topluma duyurmuş olduğu/vaat ettiği hedeflet doğrultusunda hareket etmesi demokrasinin varlığı açısından son derece önemlidir. Temsilcilerin temsile ilişkin ulustan aldıkları vekalet yönetim konusunda genel bir vekalet olarak kabul edilse de bu temsil yetkisinin hukuki sınırlarının yanında bir de etik sınırı olmalıdır. bu etik sınır, çeşitli belge ve aşamalarda topluma yapılmış olan vaatler ve ulaşılacağı açıklanan hedefler olmalıdır.

 

[32] KEMMERER, Edwin Wolter. The A B C Of Federal Reserve System, Princeton University Press. 1932, s.100

[33] Federal Mevduat Sigortası Birliği ile ilgili olarak bakz. MACEY, Jonathan R./MİLLER, Geoffrey P. Banking Law And Regulation. Second Edition. Apsen&Business  1997, s.67.

[34] ABD Sermaye Piyasası Komisyonu’nu hakkında ve tarihsel gelişimine ilişkin olarak bakz. YASİN.a.g.e.s.46,47.

[35] SOROHAN, Mike. OCC Accused of by Passing Federal Law. Real Estate Finance Today, Washington; Jan. 8, 2001.

[36] MEYER, Laurence H/ GREENSPAN, Alan. Statement to The Congress, Federal Reserve Bulletin, Washington, April 2000.

[37] PHALLE, Thibuat de Saint. The Federal Reserve-An Intentinonal Mystery,  New York 1985, s.148

[38] MEYER/GREENSPAN. Statement. April 2000.

[39] GÖNÜL, Ayşenur/EROĞLU, Zeynep Ada. Etkin Bankacılık Denetiminde Temel Prensipler-Türkiye ve Diğer Ülke Uygulamaları, s.38, DPT Yayını, Mart 1999.

[40]  Mali Hizmetler Otoritesi-Financial Services Authority-FSA’in hazırlık çalışmaları İngiltere Hükümeti tarafından 1997 yılında başlatılmış, kurum hakkında kapsamlı yasal düzenleme 14 haziran 2000 tarihli Financial Services And Markets Act ile gerçekleştirilmiştir.

[41] GÖNÜL/EROĞLU, a.g.e. s.43

[42] ‘2 Eylül 1970 tarihli Monetary Authority of Singapore Act ile  Singapur Para Kurulu kurulması yönünde yasal düzenleme gerçekleştirilmiştir.

[43] HUAT, Tan Chwee. Financial Markets And Institutions in Singapore, Fourth Edition, Singapore University Press, 1985, s.247

[44] 30 Years of Central Banking Excellence, Monetary Authority of Singapore. Monetary Authority of Singapore Pres, Tarihsiz Bası, s.6

[45] HUAT.a.g.e.,s.248.

[46] Broadening Horizons, Annual Report,  Monetary Authority of Singapore, 2000/2001-Mission and Objectives.

[47] GÖNÜL/EROĞLU.ag.e.s.20

[48] id,s,21.

[49] GÖNÜL/EROĞLU, a.g.e., s,21.

[50] Kamu kurumları üzerinde idari vesayet denetiminin bir standardı olmadığı gibi, kimi durumlarda bir kamu tüzel kişiliğiyle bağdaşmayacak boyutlarda müdahaleler yapılıp denetim hiyerarşi yoğunluğuna ulaşırken, kimi durumunlar da ise, özerklik sınırları da aşılarak bağımsız sayılabilecek boyutlarda bir denetim boşluğu ortaya çıkmaktadır. Paralel görüş için bakz. YILDIRIM, Turan. Türkiye’nin İdari Teşkilatı, 2.Bası, Alkım Yayınları, İstanbul 1999, s.184,185-YILDIRIM, Turan. Bağımsız İdari Otoritelerin Yargısal Denetimi. 2000 Yılı İdari Yargı Sempozyumu Tebliği, www.danistay.gov.tr, erişim tarihi:10.04.2005

[51] BDDK “İmar Bankası Olayı” başlıklı Ekim 2003 tarihli raporunda İmar Bankası A.Ş.’nin olmayan Devlet İç Borçlanma Senetlerini satarak halkı yaklaşım 728.Trilyon TL dolandırdığını ifade etmektedir. İmar Bankası A.Ş.’nin neden olduğu zararlardan, sadece Hazine Bonosu olayında kişilerin uğramış oldukları zararların faiziyle birlikte kamu hazinesinden dava yoluyla talep edilen miktarı 1.5 Katrilyon TL civarındadır. www.bddk.org.tr erişim tarihi: 24.12.2003.

[52] 12.12.2003 Tarihli 5020 Sayılı Bankalar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun.

[53] DOWD, Kevin. Too Big to Fail? Long Term Capital Management and the Federal Reserve. CATO Institute Briefing Papers, no:52, September, 23, 1999. s.9

[54] BAKDUR, Alper. Bankacılık Sektörünü Düzenleyen Kurumların Yapıları: Ülke Uygulamaları ve Türkiye İçin Öneri. DPT Yayını Eylül 2003. s.7,8.