KENTSEL DÖNÜŞÜM/KENTİ DÖNÜŞTÜRME VE UYGULANMA ŞEKİLLERİ

                                                                                    N. İlker ÇOLAK*

Kentsel dönüşüm, ilk bakışta sıcak ve pozitif bir kavram olarak karşımıza çıkmakla birlikte, uygulanma süreci ve etki alanları bakımından birçok hak ve özgürlüğü doğrudan ve derinden etkileme potansiyeline sahiptir. İnsanların yerleşme özgürlüğü kapsamında, yasal sınırlar içerisinde ya da sonradan yasallık kazanmak suretiyle oluşturdukları yerleşim yerlerinin beklentileri karşılamaktan uzak olması ya da zaman içerisinde uzak kalması, bu alanlarda bir dönüşüm yaşanmasını kaçınılmaz kılmaktadır.

Bir kentsel yerleşimden beklenen, düzenli olması, sağlıklı yaşama imkân sağlaması ve estetik bir değerinin bulunması şeklinde üç temel hedefi gerçekleştirmesidir. İmar planlama ve bu planlar doğrultusunda imar uygulamalarının yapılması esas olarak bu hedeflerin hayata geçirilmesi amacına yöneliktir. Düzenli, sağlıklı ve estetik bir şehirleşmeyi esas almayan bir yerleşim yerinde, kamusal hizmet ve görevlerin gereği gibi icra edilmesi mümkün olmayacağı gibi, ruh ve beden sağlığını koruyan bir yaşam olanağı da sağlanamayacaktır. Bu sorunların ortadan kaldırılması, bu tür sorunların ortaya çıkmasının önlenmesi ya da mutlu ve sağlıklı bir toplum yaşamımın gerçekleştirilmesi düzenli, sağlıklı ve estetik şehirleşmeyle mümkün olacaktır. Bu noktada, düzenli, sağlıklı ve estetik bir kentleşmenin varlığı temel bir toplumsal ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır[1].

Esas olan, yerleşim yerlerinin ilk kuruluşlarında düzenli, sağlıklı ve estetik kentleşmenin gereklerine göre kurulması olmakla birlikte, çeşitli nedenlerle bu koşullar sağlanamamış olabileceği gibi, bu özellikler sonradan da yitirilmiş olabilir. Düzenli, sağlıklı ve estetik kentleşme hedeflerinden kısmen ya da tamamen uzaklaşılması durumunda bu niteliklerin tekrar kazanılması yönünde bir çaba ortaya konulması kaçınılmazdır. Düzenli, sağlıklı ve estetik bir şehirde yaşama ihtiyacı içerisinde olan bireyler, bu ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak kendileri çaba üretmeye çalışsalar dahi, bu çabaların beklenen sonuçları tam anlamıyla ortaya çıkarması genel olarak mümkün olmayacaktır.

Düzenli, sağlıklı ve estetik bir şehir yaşamının sağlanması hedefine ulaşılmasında özel hukuk kişilerinin çabaları önemli olmakla birlikte, yapılaşma faaliyetlerinin tabi olduğu hukuki düzenin kamusal görünümü bu alanda idarenin de devreye girmesini zorunlu kılmaktadır. Düzenli, sağlıklı ve estetik kentleşme denilen süreçte, imar planlarının hazırlanması, imar programlarının şekillendirilmesi, parselasyon işlemlerinin yapılması, yapılaşma ruhsatı ve iskan sürecinin gözetim ve denetimi gibi konular, idarenin aktif olarak rol alması gereken süreçlerdir. Düzenli, sağlıklı ve estetik bir kent yaşamının oluşturulmasına yönelik süreçte idareye tanınan yetkilerin kapsamı, ilk kez yerleşime açılan bir alan olması ya da yerleşik alanların dönüştürülmesi durumlarında ciddi sayılacak bir farklılık göstermemektedir. Bu durum, yerleşik bir alanın düzenli, sağlıklı ve estetik şehirleşme gereklerine göre dönüştürülmesi sürecinde idarenin etkin rol almasını gerektirmektedir.

Kentsel yerleşik alanların, toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir yerleşim alanına dönüştürülmesi süreçlerinin, kamunun önderliğinde, zorlama tedbirlerinin bulunduğu, idarenin yakın gözetim ve denetimi altında sürdürülmesi bir gereklilik olarak ortaya çıkmıştır. Kanun koyucu, birçok hak ve özgürlüğü doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyecek dönüşüm sürecini, zaman, mekân ve benzeri şartları dikkate alarak, farklı yöntemler öngörmek suretiyle düzenlemiştir. Kentsel dönüşüm ihtiyacının ortaya çıkmış olduğu alanın nitelikleri, ihtiyacın acil olup olmaması gibi gerekçelere bağlı olarak farklı dönüşüm modelleri tanımlanmıştır. Bu çalışmada, idare hukuku/imar hukuku bağlamında kendisini imar hukuku uzmanı olarak tanıtan ve tanımlayan akademisyenlerin her ne hikmetse ilgisine mazhar olmamakla birlikte toplumun yoğun ilgisini çeken kentsel dönüşüm kavramı, amaç ve gerekçelerli üzerinde durularak uygulama modelleri irdelenecektir.

 

 

I-KENTSEL DÖNÜŞÜM/KENTİ DÖNÜŞTÜRME KAVRAMI VE TANIMI

Kentsel dönüşüm, yerleşime konu olmuş bir alan üzerinde gerçekleştirilecek değişimin adı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekonomik, sosyal veya kamusal gereklilikler bakımından beklentileri karşılamayacak hale geldiği düşünülen alanlarda bir dönüştürme yapılması, bu konuda teşviklerin yanında kimi zorlayıcı tedbirlerin de devreye konulması suretiyle gerçekleştirilecek olması karşısında “dönüşüm” kavramının içeriğine daha dikkatli bakılmasında yarar vardır.

A-Kentsel Dönüşüm ya da Kenti Dönüştürme Kavramı

Kentsel dönüşüm uygulamalarının kavramsal boyutunda, 5393 sayılı Belediye Kanununun 73.maddesinde yer alan düzenleme doğrultusunda yapılacak uygulamanın hak ve özgürlükler üzerinde muhtemel olumsuz etkileri dikkate alınarak, daha sorunsuz bir ifade olarak “dönüşüm” tercih edilmiştir. Kanunun bu düzenlemesi, kentsel alanlarda yaşanacak dönüşüm ya da dönüştürmenin adı olarak genel kabul görmüştür[2].

Dönüşüm, doğal süreçler içerisinde, zorlama olmadan, kendi dinamikleri içerisinde mevcut durumdan bir başka duruma geçişi ifade eder. Dönüşüm, değişimin doğal olarak yaşanmasının adıdır. Belli bir plan ve takvime bağlanmış bir değişimi dönüşüm olarak ifade etmek isabetli olmayacaktır. Dış etkenlerin devreye girdiği, planlı bir şekilde ve hedeflenen şekle ulaşmak üzere oluşturulan bir takvim söz konusu ise bu durumu dönüşüm olarak tanımlamak ne kadar mümkündür?[3] Dönüşüm, dış müdahaleler söz konusu edilmeden, en azından zorlama tedbirleri uygulanmadan gerçekleşecek bir iyi yönde değişim olması durumunda, dönüşüm olarak kabul edilebilir.

Kamu gücü kullanılarak, dönüştürülen alanda yerleşik kişilerin başta mülkiyet hakkı olmak üzere, kimi hak ve özgürlükleri baskılanarak ya da rızası dışında ortadan kaldırılarak, bir plan ve takvime göre bir hedef belirlenerek gerçekleştirilecek değişimin adı dönüşüm olamamalıdır. Böyle bir yaklaşım üzerinden gerçekleştirilen kentsel alan yenilenmesinin adı kenti dönüştürme olmalıdır. Yasa koyucu, özellikle zorlayıcı idari tedbirlerle, kentsel alanlarda dönüşüm sağlamak üzere ortaya koyduğu düzenlemelerde kentsel dönüşüm adını kullanmamasına, hatta afet riskinin giderilmesine yönelik yürütülecek idari faaliyetleri düzenleyen Kanunda “dönüştürülme” ifadesi Kanunun ismi olarak açıkça kullanılmasına rağmen[4], kentin yenilenmesine yönelik faaliyetlerin genel olarak adının kentsel dönüşüm olarak ifade edilmesi doğru bir yaklaşım değildir. Bu noktada, 5393 sayılı Belediye Kanununun 73.maddesinde tanımlanmış bulunan ve yıpranan bir kentsel alanın dönüştürülmesinde bir model olarak karşımıza çıkan kentsel dönüşüm uygulamasının bütün dönüştürmelerin genel adı olarak kabul edilmesi ve kullanılması kavramsal olarak yerinde olmayan bir tercihtir.

Kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme uygulamalarının kavramsal boyutunun kavranılmasında, dönüşüm ya da dönüştürme uygulamalarına hangi yönden bakıldığı da önemlidir. Sosyolojik açıdan kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme kavramı farklı bir boyutta karşımıza çıkarken planlama açısından daha farklı bir anlam içerecektir. Kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme kavramının hukuki boyutunda, sorunlu kentsel mekânların sorunlarının giderilmesi suretiyle daha yaşanılabilir bir ortamın sağlanması anlaşılmaktadır. Hukuki yönüyle dönüşüm ya da dönüştürme, kentin niteliklerinin artırılması ve sorunlarının giderilmesi şeklinde bir kavramsal içeriğe sahiptir. Kentin ya da yapıların sorunlarının giderilmesi ya da niteliklerinin artırılması uygulamasında kamusal güç kullanılarak muhatapların rızası aranmaksızın hak ve özgürlüklerine müdahalede bulunulmakta ve sürece ilişkin giderlerin bir kısmı kamu kaynaklarından karşılanmaktadır. Bu durumda, kamu gücünün etkin olarak kullanıldığı ve kamu kaynaklarından finanse edilen bir uygulamanın doğal bir süreç olmadığı ve dönüşümden çok dönüştürme şeklinde ortaya çıktığı açıktır.

B-Kentsel Dönüşüm ya da Kenti Dönüştürme Tanımı

Kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme uygulaması, kamu gücünün devreye konulmasıyla gerçekleştirilebilecek bir süreç olarak öngörülmüştür. Çünkü tarihi değerlerin kaybedilmesi ya da depremde yapıların yıkılması riskine bağlı olarak can ve mal güvenliğinin tehdit altında olması, fiziki olarak kent mekânlarının ivedilikle dönüştürülmesini zorunlu hale getirmiştir. Risk oluşturan faktörleri güçlendiren kentsel olumsuzlukların bir an önce ortadan kaldırılması gerekliliği, kenti dönüştürme sürecinde idarenin aktif olarak devreye girmesini sonuç vermiştir. İdareye verilen kamusal yetkilerin kullanılması suretiyle kentin dönüştürülmesi uygulamasının sınırlarının belirlenmesinde önem taşıyan konulardan biri de kenti dönüştürme kavramının tanımlanmasıdır. Kenti dönüştürme uygulamalarında idarenin sahip olduğu yetkiler, muhataplarının hak ve özgürlükleri üzerinde olumsuz etkiler doğurabilecektir. Hak ve özgürlük alanına yapılacak müdahalenin hukuk sınırları içerisinde kalmasının sağlanması, idarenin faaliyet alanının tanımlanmasıyla yakından ilişkilidir.

Kentin dönüştürülmesi uygulaması, plansız yapılanmış ya da planlı yapılanmakla birlikte zaman içerisinde ekonomik, soysal ve fiziki bakımdan yetersiz hale gelmiş bir kentsel mekânın taşımakta olduğu riskler ortadan kaldırılarak güncel ihtiyaçlar doğrultusunda yenilenmesine kenti dönüştürme denir[5]. Kenti dönüştürme uygulamasında risklerin ortadan kaldırılması ve ihtiyaca cevap verebilirliğin sağlanması ön plana çıkmaktadır.

 

 

II-KENTSEL DÖNÜŞÜM YA DA DÖNÜŞTÜRME GEREKÇELERİ VE AMAÇ

Kenti dönüştürme uygulamaları söz konusu olduğunda, dönüştürmeye konu alanda yapılacak uygulamaların hak ve özgürlükler üzerinde olumsuz etkiler doğurması kaçınılmazdır. Başta mülkiyet hakkı olmak üzere, yerleşme hakkı, konu hakkı ve benzeri haklar yapılacak uygulamadan etkilenecektir[6]. Kentin dönüştürülmesi sürecinde bireysel hak ve özgürlüklerin uygulamadan etkilenecek olması, yapılacak uygulamanın gerekçelerinin açıkça ortaya konulmasını ve hedeflerinin netleştirilmesini zorunlu hale getirmektedir. Bu zorunluluk doğrultusunda yasa koyucu, idareye kenti dönüştürme konusunda yetki verirken bu yetkinin hangi gerekçelere dayalı olarak kullanılacağını da açıkça ortaya koymak durumundadır.

A-Kenti Dönüştürme Uygulamalarının Gerekçeleri

Kenti dönüştürme uygulamaları, kamu gücü kullanılarak kentsel mekânların yenilenmesi faaliyetleri olduğuna göre, kanunlarda yer alan düzenleme gerekçeleri, kimi kentsel alanların neden dönüştürülmesi gerektiği sorusuna verilecek cevaptan yola çıkılarak belirlenebilecektir. Kenti dönüştürme uygulama gereksiniminin ortaya çıkmasının arka planında yer alan sosyo-ekonomik konular dönüştürmenin bir gereksinim olarak kabul edilmesini sağlamakla birlikte yapılacak uygulamanın birincil gerekçeleri olarak kabul edilemeyecektir. Dönüşüm ya da dönüştürmenin gerekçeleri arasında, kentsel yaşamda karşımıza çıkan olumsuzların ortadan kaldırılması, can ve mal emniyeti bakımından var olan risklerin önlenmesi ve kentsel yaşam kalitesinin artırılmasına yönelik olarak şehrin niteliklerinin artırılması hedefleri ilk bakışta karşımıza çıkan gerekçelerdir.

1.Fiziki Olumsuzluklar ve Afet Riski

Kenti dönüştürme konusunda kamusal yetkilerin kullanılmasına yönelik yasal düzenlemeler doğrultusunda hak ve özgürlüklere müdahale edilmesine izin verilmesinin arkasında kentin fiziksel yetersizliğine bağlı olarak afet riskinin can ve mal güvenliği üzerinde oluşturduğu baskı yer almaktadır. Yapılış sürecinde yaşanan denetimsizlikler ya da zaman içinde ortaya çıkan yıpranmalar nedeniyle riskli hale gelmiş yapıların ya da yapılaşma alanının niteliklerinden kaynaklanan riskler nedeniyle tehlikeli hale gelmiş bölgelerin, sahip olduğu tehlikenin bertaraf edilmesine yönelik olarak dönüştürme uygulamasının yapılması idarenin varlık nedeni olan görevler kapsamında bulunmaktadır. Toplum yaşamına yönelmiş tehditlerin ortadan kaldırılması ve güvenliğin sağlanması idareye verilen kolluk yetkilerinin ilk gerekçesini oluşturmaktadır. Kamu düzeninin sağlanmasında güvenlik unsurunun önemine yapılan vurgu, tehlike arz eden yerleşim alanının ya da tek başına tehlikeli hale gelmiş bir yapının riskinin ortadan kaldırılması noktasında kendini gösterecektir.

Tehlike arz eden yapıların ortadan kaldırılması belki can ve mal emniyeti bakımından güvenliği sağlamaya yönelik bir tedbir olarak yeterli kabul edilse dahi, yıkılması ya da yıktırılması yönünde kamusal uygulama yapılan bina ya da alanda yerleşik bulunan kişilerin mağdur olması riskini de beraberinde getirecektir. Bu noktada kanun koyucu, idareye ilave bir sorumluluk yükleyerek, riskin bertaraf edilmesine paralel olarak, yapıların sağlıklaştırılması veya yenilenmesi yönünde uygulamaların da yapılmasını öngörmüştür. 16.5.2012 tarih ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun amaç başlığını taşıyan 1.maddesinde yer alan düzenlemeye bakıldığında, bir bölgenin afet riski altında bulunması ya da tek bir yapının riskli olması durumunda dönüştürülme sürecinin devreye gireceği görülmektedir.

2.Düzenli, Sağlıklı ve Estetik Kentleşmenin Sağlanması

Yerleşim alanlarının düzenli, sağlıklı ve estetik olarak şekillendirilmesi imar planlama ve uygulama yetkilerinin temelini oluşturmaktadır. Bu temel doğrultusunda, kentsel alanda 5393 sayılı Belediye Kanununun 73.maddesi kapsamında yapılacak yenilemelerin temel gerekçesi şehrin yapılaşma sürecinde düzenli, sağlıklı ve estetik yapılaşma koşullarının gerçekleştirilememiş ya da sonradan kaybedilmiş olmasıdır. Bu noktada idareler, yapılaşma faaliyetlerini düzenleme ve denetleme yetkisinin temel gerekliliğine ulaşmaya yönelik kentin dönüştürülmesine yönelik yetkiler kullanacaktır.

3.Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması

Taşınmaz kültür varlıkları, milli kültürün somutlaşmış değerleri olarak korunması gereken yapılardır. Bu yapıların korunmasına yönelik olarak idari teşkilat kurulması ve faaliyetlerde bulunulması 1982 Anayasasının 63.maddesinde Devlete verilmiş olan bir görevdir. Devletin tarihi, kültürel ve doğal varlıkları koruma görevi, sürekli bir idari teşkilat ve görev olarak yerine getirilmekle birlikte, taşınmaz kültür varlıklarının korunmasında kamu gücü kullanılarak belli bir alanda dönüşüm yapılması gerekliliği doğması durumunda, toplu yenilemeler yapılması yasal dayanağa kavuşturulmuştur. 5366 Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunla idareye verilen yetkinin gerekçesi, sit alanı ilan edilerek alan ölçeğinde topluca korunmasına karar verilen alanlarda ortaya çıkan sosyal, ekonomik ve mekânsal olumsuzlukların giderilmesine yönelik olarak idareye tanınan dönüştürme yetkisinin gerekçesi taşınmaz kültür varlıklarının korunmasıdır.

Taşınmaz kültür varlıklarının korunması, milli kültürün şekillenmesinde ve anlaşılmasında etkili olmuş, ulusal ya da evrensel değerlerin korunması anlamına gelmekte olduğundan, tespit ve tescili yapılmış taşınmaz kültür varlıklarının yok olmasının önlenmesi Anayasal bir görevdir. Devlet, Anayasayla teminat altına alınmış bulunan kültür, tarih ve tabiat varlıklarını koruma bağlamında, sit alanlarında yer alan taşınmaz kültür varlığı yapıların korunması konusunda bütüncül bir yaklaşımla sit alanlarında dönüştürme yapma yoluna gitmektedir.

B-Kenti Dönüştürme Uygulamalarının Amaç ve Hedefleri

Kenti dönüştürme uygulamalarının gerekçelerine bakıldığında, amaç ve hedeflerinin ne olduğu da anlaşılacaktır. Gerekçede ortaya konulan eksiklik, aksaklık ya da risklerin ortadan kaldırılması suretiyle kamu yararının sağlanması dönüştürme ve dönüşüm uygulamalarının amacını, bahse konu sorunların giderilmesi ise uygulamaların hedeflerini oluşturmaktadır. Bununla birlikte, kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme faaliyetlerinin hedeflerinin toplumsal yaşama ve şehre sağlamış olduğu fayda bakımından başlıklandırmak mümkündür. Buna göre;

i.Kent içindeki terk edilmiş çöküntü alanlarının canlandırması suretiyle ekonomik, sosyal ve idari sorunların çözüme kavuşturulması sağlanacaktır.

ii. Kentin sağlıklı ve etkili bir şekilde geliştirilmesi mümkün olacaktır. Şehrin sağlıklı yapılaşamamış olması ya da sonradan bu niteliğinin kaybedilmesi, üstesinden gelinmesi gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmakta olduğundan, kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme uygulamalarında sağlıklı hale getirilme veya etkili bir şekilde geliştirilme hedefler arasında yer alacaktır.

iii. Kent ekonomisinin güçlendirmesi, kentsel dönüşüm ya da dönüştürmenin ekonomik boyutunu ifade etmektedir. Kenti dönüştürme girişimlerinin başarılı olup olmamasından belirleyici faktör konunun ekonomik yeterliliğe sahip olup olmasıdır.

iv. Kentsel yaşam kalitesinin ve toplumda yaşam tatminin artırılması yer almaktadır. Kent yaşamının insanları mutlu etmesi, beklentilere ve standartlara uygun bir yapılanmanın hâkim olmasıyla mümkün olacaktır[7].

 

 

III-KENTİ DÖNÜŞTÜRME MODELLERİ VE UYGULAMALARI

Yerleşik bir alanın ihtiyaçlara cevap veremez hale gelmesi nedeniyle dönüşüm ya da dönüştürme gereksiniminin doğması sonrasında uygulama süreci karşımıza çıkar. Kentsel mekânların dönüşümü ya da dönüştürülmesine yönelik olarak çeşitli alternatifler üzerinden hedeflenen sonuçlara ulaşılabilecektir. Sorunlu bir kentin ya da kent mekânının dönüştürülmesi söz konusu olduğunda, dönüşüm ihtiyacı duyulan alan ya da yapıların niteliklerine, konumuna, dönüşme ihtiyacının yoğunluğuna ve aciliyetine bağlı olarak dönüşüm ya da dönüştürme modelleri karşımıza çıkacaktır.

Kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme uygulamalarında hangi modelin uygulanacağına karar verme sürecinde, dönüşüm ihtiyacı, dönüşecek alanın ya da yapının nitelikleri ve durumun aciliyetine göre bir model belirlenecek olsa da, modeli belirleme işi bir siyasi tercih olarak ortaya çıkacaktır. Kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme uygulamalarının hak ve özgürlüklerle olan ilgisi bu konuda yasal düzenleme yapılmasını gerektirmektedir. Bir başka ifadeyle, mülkiyet hakkı, konut hakkı, yerleşme özgürlüğü, girişim özgürlüğü gibi birçok konuyu doğrudan etkileyecek olan kentsel dönüşüm ya da dönüştürme konusunda uygulanacak yöntemin belirlenmesi siyasi iradenin bir tercihi olarak yasama iradesi olarak ortaya çıkacaktır.

A-Kenti Dönüştürme ya da Kentsel Dönüşüm Modelleri

Eskiyen, yıpranan, çöküntü alanı haline gelen, şehir yaşamının gerektirdiği fiziksel ve mekânsal ihtiyaçlara cevap veremez hale gelen kent kısımlarının dönüştürülmesinde yasa koyucu yöntem belirlerken alanın niteliklerine, sorunun büyüklüğüne, dönüştürme maliyetinin kaynak finansmanı ve benzeri konulara bakarak tercihini düzenlemeye dökecektir.

Türkiye’de kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme konusunda sosyal hayatta yaşanan değişime paralel olarak, kent bütünlüğünde ya da belli kısımlarında dönüşüm sağlanarak yaşam kalitesinin artırılması hedeflenmiştir. Kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme süreçlerinin hukuki boyutunda, kentsel mekânların iyileştirilmesi ve kent yaşamının sorunlarının çözümlenmesi amacıyla hep iyileştirmeye yönelik düzenlemeler karşımıza çıkmaktadır. Kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme uygulamalarına yönelik yasal düzenlemelerde kent yaşamını iyileştirmek suretiyle kamu yararını gerçekleştirme hedefi egemendir. Hukuki boyutu itibariyle kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme, değişimin pozitif olarak gerçekleştirilmesini ifade etmektedir. Kanun koyucu, kentin dönüşmesi ihtiyacı doğrultusunda zamana, şartlara ve siyasi tercihlerine bağlı olarak dönüşüm ya da dönüştürme modelleri öngörmüştür

1.Tapu Tahsis Verilmesi Yoluyla Dönüşüm Uygulaması

Gecekondulaşma Türkiye’de kent sorunlarının temelini oluşturan kontrolsüz ve altyapısız yapılaşmanın adıdır. Yetkili idarelerden izin alınmaksızın, onaylı projesi ya da inşaat ruhsatı olmadan, çoğunlukla kamu arazisi üzerinde tamamen hukuk dışı bir şekilde ortaya çıkan yerleşimler, kent sorunlarına kaynaklık etmiş ve etmektedir.

Gecekondulaşmanın ortaya çıkardığı sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik geri dönüşüm imkânlarının ortadan kalkmış olduğuna yönelik olarak ortaya çıkan siyasi kanaatin neticesinde, gecekondulaşma sonuçlarının dönüştürülmesine yönelik çözüm arayışları, kamu arazilerinde yerleşmiş kişilere bu alanlarda mülkiyet hakkı verilmesi suretiyle çözümlenmek istenilmiştir. Gecekondulaşmış alanlarda, gecekondu sahiplerine 400m2’ye kadar arazi tapusu verilmeyi vadeden tapu tahsis belgeleri verilmesi ve bu tapu tahsis belgelerinin ıslah imar planları ya da kadastro planları yapıldıktan sonra tapuya dönüştürülmüştür. 24.02.1984 tarih ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunda tapu tahsis belgesi düzenlenmesi ve ıslah imar planı yapılması suretiyle kentsel alanda dönüşüm yapılması hükme bağlanmıştı. Bu Kanun gecekondu yerleşimine konu kentsel alanların dönüşümünde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilmesi gereken bir düzenleme olarak karşımıza çıkmıştır[8]. 2981 sayılı Kanun, 16.05.2012 tarih ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 23.maddesiyle yürürlükten kaldırılıncaya kadar uygulamada kalmıştır. Bu süreçte gecekondu oluşumlarının en azından altyapıya ilişkin sorunlarının çözümlenmesi suretiyle kentsel dönüşüm sağlanması yolunda çabalar ortaya konulmuştur.

Gecekondulaşmış kent kısımlarının dönüştürülmesine yönelik tapu tahsis belgesi verilmek suretiyle kamu arazilerini ele geçirenlere verilen ve siyasal bir yaklaşımın sonucu olan mülkiyete sahip olma hakkı, kamusal alanları yağmalayanlara ve hukuk tanımayanlara bir ödül olarak görülebilir. Bununla birlikte, arazilerin kısmi olarak bedelinin alınması, tapu tahsise konu edilebilecek arazinin sınırının 400m2 olarak sınırlanması ve planlama yoluyla dönüşüm sağlanmadan tapu verilmeyecek olması gibi temel ilkeleri nedeniyle bu uygulamanın önemli bir dönüştürme girişimi olduğunu kabul etmek gerekir. Gecekondu alanlarının dönüşümünde önemli bir girişim olmakla birlikte, tapu tahsis düzenlenmesi suretiyle yapılmak istenen dönüşümün gerçekleşme sürecinin uzaması ve ıslah imar planları ya da kadastro planları yapılarak altyapı sorunlarının giderilmesine yönelik işlemlerin ilgili idareler tarafından zamanında yapılmamış olması Kanundan beklenen yararın ortaya çıkmasını engellemiştir.

2981 sayılı Kanunun 18 yıl yürürlükte kalmış olmasına rağmen hala ıslah imar planları ya da kadastro planları yapılarak tapuya dönüştürme işlemi tamamlanmamış tapu tahsis belgelerinin varlığı karşısında, yasa koyucunun iradesinin yerel idareler tarafından tam olarak kabullenilmemiş olduğu sonucunu çıkarmak mümkündür. tapu tahsis belgesi düzenlenmek suretiyle gecekonduda yaşayanlara bir hak veren, sosyolojik olarak sorunlara yol açmayan bir dönüşüm fırsatı, idarelerin görevlerini yapma konusunda isteksiz davranmasına bağlı olarak etkin ve verimli değerlendirilememiştir. Gereği gibi değerlendirilmeyen bu fırsat, sonrasında daha büyük sorunlar olarak topluma daha ağır maliyetler getirmiş ve yeni dönüşüm ya da dönüştürme modelleri arayışını ortaya çıkarmıştır.

2.Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Uygulaması

Kentsel dönüşüm ya da dönüştürme uygulamasında yapılan çalışmalara genel olarak isim olmuş olan yöntem, kentsel dönüşüm uygulamasıdır. Kentsel dönüşüm uygulaması modeli, yerel yönetimlerin şehirlerde yapacakları iyileştirme çabaları olarak karşımıza çıkar. 5393 sayılı Belediye Kanunu, belediyelerinin görev bölgelerinde ortaya çıkan kentsel sorunlara çözüm üretmekle görevli olduklarını ve bu görevlerin yerine getirilmesine yönelik yetki ve usulleri düzenlemiştir. Belediyelerin görev alanındaki beldeye karşı yerine getirmeleri gereken görevler arasında kentin düzenli, sağlıklı ve estetik şekilde yapılaşması ve varsa aykırı durumların giderilmesi görevi de yer almaktadır. Bu bağlamda, Belediye Kanununun 73.maddesinde, Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı Başlığı altında 18 fıkra halinde kentsel dönüşüm uygulaması düzenlenmiştir.

Kentsel dönüşüm uygulaması, kentsel dönüşüm ve gelişim projesi hazırlanmak suretiyle gerçekleştirilecektir. Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi hazırlama konusunda belediyelerin bir takdir hakkı bulunmaktadır. Büyükşehir sınırları içerisinde kentsel dönüşüm ve gelişim projesi uygulama yetkisi büyükşehir belediyelerine aittir. Büyükşehir dışındaki belediyeler görev alanlarında kentsel dönüşüm ve gelişim projesi uygulama yetkisine sahiptir. Büyükşehir sınırları içerisinde kalan ilçe belediyelerinin kentsel dönüşüm ve gelişim projesi uygulama yetkisi, ancak büyükşehir belediyesi meclisinin bu konuda yetki vermesi durumunda söz konusu olabilecektir.

Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi uygulamasında kamu mülkiyetinde bulunan araziler esas alınacaksa, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aracılığıyla Bakanlar Kurulu Kararı alınması gerekmektedir. Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi en az 5 en çok 500 hektarlık bir arazi üzerinde yapılabilecektir. Bir başka ifadeyle kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alansal büyüklük olarak birkaç adadan ibaret olarak uygulanabileceği gibi bütün bir ilçeyi ya da şehri kapsayacak şekilde de uygulanabilir.

Kentsel dönüşüm ve gelişim projesinde, yürürlükten kaldırılmış olan 2981 sayılı Kanun kapsamında hak sahibi olan kişilerin haklarının korunması gerekliliği Belediye Kanununun 73.maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Kanunda yer alan bu düzenlemeyi, tapu tahsis belgesi sahiplerinin haklarının kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında korunacağı şeklinde anlamak gerekir. Tapu tahsis belgelerinin tapuya dönüşmüş olması durumunda tapu maliki olan kişilerin bu haklarının korunacağına ilişkin ayrıca vurgu yapmaya gerek bulunmamaktadır. Bu durumda, tapu tahsis belgesi sahibi kişiler, 2981 sayılı Kanun yürürlükten kalkmış olsa dahi, var olan tahsis belgesinden doğan haklarını, özellikle kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında kullanmaya devam edeceklerdir.

3.Yenileme Alanı Uygulaması

Yenileme alanı uygulaması, 16.6.2005 tarih ve 5366 Sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunla gündeme gelmiştir. Kanun koyucu düzenlemenin amacını belirlerken yenileme alanına ilişkin ipuçlarını da ortaya koymuştur. Kanunda yer alan düzenlemeye göre; “Kanunun amacı, büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediyeleri sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri, il, ilçe belediyeleri ve nüfusu 50.000’in üzerindeki belediyelerce ve bu belediyelerin yetki alanı dışında il özel idarelerince, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabiî afet risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılmasıdır.

Yenileme alanı ilan edilmesine ilişkin idari uygulamaların temel dayanağını oluşturan bu düzenlemenin, sit alanı ilan gerekçesi ve sit alanlarında koruma öncelikleriyle ne kadar bağdaşmakta olduğu konusunda tereddüt doğması kaçınılmazdır. Sit alanının yeniden inşa edilmesinden bahseden bir uygulamanın, ağırlıklı olarak kentsel sit alanlarında uygulamaya konulduğu gerçeği karşısında, yenileme alanının kentsel sit alanı tanımlamasıyla uyumlu hale getirilmesi güçlüğü açıkça görülür[9].

Yenileme alanı ilan edilen bölgelerde gerçekleştirilecek uygulamalara ilişkin tanımlar 5366 sayılı Kanunda yer almamakla birlikte, Kanunun uygulamasını gösteren, Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde yenileme alanı, yenileme projesi ve benzeri kavramlar açıklanmıştır. Yönetmelikte yer alan tanımlamaların bir kısmı sadece yenileme alanı uygulamalarına ilişkindir.

a.Yenileme Alanı

Yenileme alanı, 5366 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda bir sit alanının ve koruma alanının bütünlük içerisinde, koruma önceliklerine göre, restore edilmesini önceleyen bir kavramdır. Yönetmelikte yer alan düzenlemeye göre; “Yenileme alanı: Sit ve koruma alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının içinde, sınırları yetkili idarenin teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’nca kabul edilerek belirlenen alanlardır”(TKTVYKYKHKUY m.4/f). Yönetmelikte getirilen tanımlama, yenileme alanının içeriğinden çok, alanın hukuki statüsünü belirlemeye yönelik bir tanımlamadır. Yenileme alanının nasıl belirleneceği, kim tarafından belirleneceği gibi konuları dikkate alan bir tanımlama getirilmiştir.

b.Yenileme Avan Projesi

Avan projesi, yapılacak bir uygulamanın temel esaslarının ne olması gerektiğini ortaya koyan, ihtiyaçlara göre değişiklikler yapılabilecek fikri çalışmayı ifade eder. Yenileme alanı uygulamalarında avan projesi, sürecin doğru yönlendirilmesi için getirilmiş bulunan bir düzenlemedir. Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde yer alan tanımlamaya göre; “Yenileme avan projesi: Yenileme uygulama projelerine esas teşkil edecek, Kanunun 2 nci maddesi uyarınca kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunca karara bağlanan, mimari avan proje ile statik, tesisat, elektrik, ulaşım ve alt yapı ön raporlarını” içerir(m.4/g). Genel olarak Yönetmelikte yer alan diğer tanımlamalar gibi, yenileme avan projesi tanımlaması da, bir tanımlamadan çok avan projesinin ne olduğunu içerik olarak ortaya koyan bir varlıklarını koruma kurulunca karara bağlanan, rölöve, restitüsyon, restorasyon projeleri ile onarılacak veya yeniden inşa edilecek yapıların, imar mevzuatında öngörülen kentsel tasarım, çevre düzenleme, mimari, statik, mekânik-elektrik tesisat ve alt yapı projelerini” ifade eder.

c.Yenileme Uygulama Projesi

Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde yer alan tanımlamalar içerisinde, yenileme uygulama projesi kavramı da yer alır. Yönetmelik düzenlemesine göre; “Yenileme uygulama projesi: Yenileme alanı içerisinde bulunan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların, Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca kültür ve tabiat (m.4/h).

4.Afet Riskinin Önlenmesi Uygulaması

Afet riski, deprem ülkesi olan Türkiye’nin temel şehirleşme sorunlarından biridir. Yaşanan depremlerde yaşanan can ve mal kayıpları, yapılaşma sürecinin planlamadan başlayarak iskân izninin alındığı ana kadar denetlenmesi sonucunu doğurmuştur. Yeni yapılaşma sürecinin yakından takip edilmesine ek olarak, mevcut yapı stoklarının ve yerleşik kent kısımlarının dönüştürülmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Afet riskinin önlenmesine yönelik olarak, kanun koyucu idareyi gerekli yetkilerle donatan bir düzenleme getirerek süreci hızlandırmak istemiştir. Afet riski olarak özellikle deprem riskinin büyüklüğü, yasa koyucuyu bu yönde bir düzenleme yapmaya itmiştir.

16.05.2012 tarih ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, idareye riskli alanlarda ya da risk taşıyan yapılarda kamu gücü kullanılarak bir dönüşümün zorlanmasına imkân sağlamıştır. Zorlama tedbirleri içermesinden dolayı Kanunun adı içerisinde dönüştürme kavramı yer almaktadır. 6306 sayılı Kanundan önce çıkarılmış çeşitli düzenlemelerde kentsel dönüşümün sağlanmasına yönelik olarak tabii seyir içerisinde sonuç alınması istenilmişse de beklenen düzeyde bir iyileşme sağlanamamıştır. Bu noktada kanun koyucu, kentin dönüştürülmesin yönünde muhatapların zorlanmasını ve hedefe ulaşılmasını esas alan bir yaklaşımla düzenleme yapma yoluna gitmiştir.

6306 sayılı Kanun, afet riskinin önlenebilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığını, Toplu Konut İdaresini, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerini, büyükşehirler dışında belediyeleri ve il özel idarelerini afet riski altındaki alanların ve riskli yapıların taşımakta oldukları tehlikelerin giderilmesinde ve bu alan ya da yapıda yaşamakta olan kişilerin mağduriyeti azaltılarak ya da önlenerek dönüştürmenin gerçekleştirilmesinde yetkilendirmiştir.

Afet riskinin önlenebilmesi için alınması gereken tedbirler konusunda 6306 sayılı Kanunda düzenlenmiş bulunan tedbirler, başta mülkiyet hakkı olmak üzere, muhatapların hukuki durumları üzerinde kalıcı tesirlere sahiptir. Kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürme yetkilerinin kullanılmasında, toplumda gayrı menkul mülkiyetinin el değiştirmesi gibi bir sonucun hedeflenmiş olduğu yönünde bir algının oluşması son derece tehlikelidir. Afet riski altındaki alanların ya da riskli yapıların dönüştürülmesi sürecinde maliklerin rızası dışında uygulama yapılabilecek olması, iyi niyetle ve can ve mal güvenliği açısından ciddi riskler taşıyan bir konuda ortaya konulacak uygulamaların sorgulanmasına yol açmaktadır.

B-Kenti Dönüştürme Uygulamaları

Kenti dönüştürme sürecinde ortaya koyulacak uygulamalar, dönüşüm ya da dönüştürme modelleri kadar önemlidir. Dönüşüm ya da dönüştürmeye konu kent kısımlarının ya da yapıların dönüştürülmesinde yapılacak müdahale, ihtiyaca göre şekillendirilmelidir. Müdahale ihtiyacının belirlenmesine yönelik olarak, sorunun ne olduğunun belirlenmesi, hedeflenen iyileştirmenin niteliği, müdahalenin aciliyeti, müdahale yapılacak alanın ya da yapının konumu ve öznel nitelikleri dikkate alınarak müdahale tarzı belirlenmelidir.

1.Sağlıklaştırma

Sağlıklaştırma, riskli bir kentsel mekânın ya da yapının sorunlarının giderilmesine yönelik olarak yapı ya da sokak ölçeğinde sorunlara çözüm üretilmesi olarak karşımıza çıkar. Sağlıklaştırma, tek yapı ya da toplu olarak uygulanma imkânı olan bir müdahale tarzıdır. Yapılacak bu müdahalede müdahalenin sınırlarının, yönteminin ve kullanılacak malzemelerin tanımlandığı projelerin esas alındığı izinli bir faaliyet olarak yapılması gerektiğinde tereddüt yoktur.

2.Yeniden Yapma

Yeniden yapma, riskli olan bir yapının yıkılarak/sökülerek yeniden yapılmasını ifade eder. Rekonstrüksiyon olarak da ifade edilebilecek bu müdahale tarzında, yapının sorunlarının sağlıklaştırma suretiyle giderilmesinin mümkün olmaması nedeniyle güncel teknolojiyle yeniden yapılması yoluna gidilir. Yeniden yapma sürecinde, yapının yıkılmasında ve yeniden yapılmasında projelendirmelere gidilmesi ve ilgili idarelerden izin alınması zorunludur.

3.Kentsel Yenileme

Kentsel yenileme, sorunlu alanlara büyük ölçekli yapılan müdahalenin adıdır. Sağlıklaştırmanın ve yeniden yapmanın iç içe geçmiş olduğu bir uygulama yapılarak kentsel mekânların sorunlarının giderilmesi yoluna gidilir. Kentsel yenilemeler, geniş kapsamlı projelendirmeler kapsamında yapılır. Kentsel yenilemeler şeklinde gerçekleştirilecek dönüşümler dönüştürme olarak karşımıza çıkar. Kentsel yenilemelerde kamusal güç kullanımı ve kamusal katkılar belirgin olarak ortaya çıkar.

 

SONUÇ

Eskiyen, yıpranan ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen yapılarla ekonomik, sosyal ve fiziksel sorunları nedeniyle riskli hale gelmiş kentsel mekânların sorunlarının giderilmesi ve yaşamsal tatmini sağlayacak niteliklere sahip olması ya da var olan niteliklerin artırılması için kentin dönüştürülmesinde kamu yararı bulunduğu tartışmasızdır. Özellikle afet riski nedeniyle içinde ya da çevresinde yaşayanlar için can ve mal güvenliğine yönelik tehlikeler barındıran yapıların ve alanların dönüştürülmesi idarenin güvenliği sağlama görevinin zorunlu neticesidir.

Kentsel dönüşüm ya da kenti dönüştürmeye yönelik uygulama modellerine bakıldığında, kamu gücü ve kamu kaynakları kullanılarak sorunlu alanların dönüştürülmesi ya da riskli yapıların güvenli hale getirilmesine yönelik uygulamalar olduğu görülmektedir. Kentin ya da yapıların sorunlarının giderilmesine yönelik olarak gerçekleştirilen uygulamaların genel adının kentsel dönüşüm olarak kabul görmesi yapılan uygulamaları karşılamaktan uzaktır. Kentsel dönüşüm yerine kenti dönüştürme kavramının daha isabetli olacağı kuşkusuzdur. Özellikle hukuki perspektiften kavrama bakıldığında, sorunlu kent kısımlarının ya da yapıların kamu gücü kullanılarak sorunların arındırılmak istenildiği görülmektedir. Bu noktada, hukuki bakımdan kentsel dönüşüm kavramı yerine, kenti dönüştürmek kavramı daha yerinde bir kavram olacaktır.

Kenti dönüştürme uygulamalarında idareye tanınan yetkiler, hak ve özgürlükleri doğrudan etkilediğinden açık yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Temel hak ve özgürlüklerin Anayasal güvenceye kavuşturulması ve kısıtlama getiren kamusal düzenlemelerin Anayasal çerçevede ancak kanunla yapılabileceğine ilişkin ilkeler, hukuk devletinin yaşama geçirilmesi bakımından vazgeçilmez önemdedir. Kentin dönüştürmeye yönelik yetkiler düzenlenirken, Anayasal çerçevede ve hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına ilişkin kısıtlama nedenlerine bağlı olarak hareket edilmesi gerekir.

Kenti dönüştürmeye yönelik olarak idareye tanınan yetkiler, başta mülkiyet hakkı olmak üzere, hak ve özgürlükleri doğrudan etkilemekte olduğundan toplumda bir duyarlılık oluşmasına yol açmaktadır. Kenti dönüştürmeye yönelik olarak idareye tanınan yetkilerin kaynağında riskli yapı ve alanlardan kaynaklanan can ve mal güvenliği tehlikesinin ortadan kaldırılması, tarihi eserlerin korunması, düzenli, sağlıklı ve estetik bir şehirleşmenin sağlanması gibi kamu yararını gerçekleştirmeye odaklanmış birçok hedef yer almaktadır. İdarenin yetkilendirilmesi var olan yapı ve kentsel mekân sorunlarının giderilmesine yöneliktir. Kenti dönüştürme konusunda idareye verilen yetkiler, toplumun güvenlik, esenlik ve genel sağlığın korunması ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yetkilerdir. İdare kenti dönüştürme konusunda sahip olduğu yetkileri gerçekten sorunların çözümü suretiyle kamu yararının gerçekleştirilmesine yönelik olarak kullanmalıdır. Kenti dönüştürme konusunda idareye tanınan yetkilerin taşınmaz mülkiyetinin el değiştirmesi vasıtası yapılması ya da bu yönde bir algı oluşması, yapılacak olan dönüştürme faaliyetlerinin etkin bir dirençle karşılaşmasını sonuç verecektir[10].

Kenti dönüştürmeye yönelik planlama ve projelendirmeler yapılırken, alanda bulunan maliklerin ya da sakinlerin durumlarının dikkate alındığı çözümlerin üretilmesi algının yönetilmesi bakımından özellikle göz önünde bulundurulmalıdır. Ticari mekânların dönüştürülmesi sonrasında, bu bölgede ticari/ekonomik faaliyette bulunan kişilerin bu faaliyetlerine devam etmelerine izin verilmesini önceleyen bir yaklaşım ortaya konulmalıdır. Aksi durumda, dönüştürülen kentsel mekânda yaşayan ya da ekonomik fayda sağlayan kişilerin buradan uzaklaştırılması suretiyle yeni kişilere ekonomik çıkar sağlandığı iddiaları kaçınılmaz olarak gündeme gelecektir. Dönüştürmeye yönelik olarak malikler tarafından karar alınmasında karar yeter sayısının 2/3 olarak öngörülmesi ve karara katılmayanların mülkiyet haklarının devralınmasına yönelik olarak 6306 sayılı Kanununun 6.maddesinin 1.fıkrası düzenlemesi karşısında, toplumda değerli gayrı menkul mülkiyetinin kamu gücü kullanılarak el değiştirdiği yönünde güçlü bir kabul ortaya çıkmış durumdadır. 2/3 çoğunlukla karar alınması ve uygulama yapılması ve karara katılmayanların masraf paylarına karşı taşınmaza şerh konulması ve uygulamanın tamamlanması yönünde bir düzenlemenin neden getirilmediği sorusu karşılığını bulamamaktadır.


* Prof. Dr., Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı

[1] Anayasa koyucu, 1982 Anayasasının 23.maddesinde yerleşme özgürlüğünün sınırlandırılmasını düzenlerken, düzenli ve sağlıklı şehirleşmenin bilimsel ve hukuki bir gereklilik olduğuna vurgu yapmak suretiyle, bu gereklilikleri yerleşme özgürlüğünün sınırlanmasından özel sınırlandırma sebebi olarak kabul etmiştir.

[2] AYDIN, Mustafa. Deprem Gerçeği ve Kentsel Dönüşüm-2, s.2 vd. http://www.izmir.gov.tr/ortak_icerik/izmir/KYM_PDF/Deprem%20Ger%C3%A7e%C4%9Fi%20VE%20Kentsel%20D%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm.pdf e.t.:23.12.2012

[3] Ekonomik, sosyal ve fiziki olarak yaşamı zorlaştıran kent kesimlerinin bu niteliklerinin ortadan kaldırılması suretiyle daha yaşanır hale getirilmesi hedefine doğru gerçekleştirilen planlı bir değişimden bahsedilecekse bunun adının kentsel dönüştürme olacaktır. Öğretide kentsel alanlarda yaşanacak değişimin pozitif ya da negatif olmasına bakılmaksızın kentsel dönüşüm ifadesi tercih edilmektedir. Kentsel alanlarda yaşanan değişimin pozitif ya da negatif olmasının bir anlamı olmayacaksa dönüşüm diye yeni bir kavram ortaya koymaya neden gereksinim duyulmaktadır. Kentsel alanların niteliklerini artırması ya da kaybetmesi aynı kavramla ifade edilecekse bunun adı kentsel değişim olmalıdır. Ataöv, Anlı/Osmay, Sevim. Gecekondulaşmayı Türkiye’de kentsel dönüşümün ilk örneği olarak kabul etmektedir. Türkiye’de Kentsel Dönüşüme Yöntemsel Bir Yaklaşım, METU, JFA, Yıl:2007, Sa:2, s.57-82

[4] Kentsel alanların dönüştürülmesiyle ilgili olarak, kamusal zorlamaların devreye girdiği iki modelden birinin adı; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, diğerininki ise 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanundur. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, başlıkta dönüştürme kavramını kullanmasına rağmen, üçüncü bölümde 7.madde başlığı “Dönüşüm Gelirleri” olarak düzenlenmiştir. Dönüştürme mi yoksa dönüşüm mü olduğu konusunda var olan genel kafa karışıklığı kanun koyucu üzerinde de etkili olmuştur.

[5] AYDIN, Kentsel dönüşümü/kenti dönüştürmeyi; “ekonomik, fiziksel, işlevsel ya da çevresel açı(lar)dan bozulmuş bir kentsel alanın, devletin bilinçli müdahalesi sonucu, koşullarının bütünleşik yaklaşımlarla iyileştirilmesine yönelik olarak uygulanan politika, plan, program ve projelerin tümünü kapsayan bir uygulama süreci” olarak tanımlamaktadır. Deprem-Dönüşüm-2,s.2

[6]Kenti dönüştürme uygulamalarının hak ve özgürlük üzerine etkileri konusunda bakınız: Ergun, Cem/Gül, Hüseyin. Barınma Hakkının İhlal Edilme Sürecinde Kentsel Dönüşüm Projeleri, Sosyal Haklar Ulusal Sempozyumu, http://www.sosyalhaklar.net/2010/bildiri/ergun.pdf e.t.:23.12.2012

[7]KÖKTÜRK, Erol/ KÖKTÜRK, Erdal, “Türkiye’de Kentsel Dönüşüm ve Almanya Deneyimi”, 11. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Ankara, 2-6 Nisan 2007, http://erolkokturk.net/FileUpload/ks85423/File/2007-04-2__6_turkiye_de_kentsel_donusum_ve_almanya_deneyimi.pdf  e.t.:23.12.2012

[8]Sat, N. Aydan. A Crıtıque On Improvement Plans: A Tool For Transformatıon Of Squatter Housıng Areas In Ankara (1), METU, JFA, Yıl: 2007, Sa:2, s.28

[9] Yenileme alanı uygulaması konusunda ayrıntılı bilgi için bakınız: ÇOLAK, N. İlker. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Hukuku, XII Levha Yayınları, İstanbul 2011, s.175 vd

[10] Kenti dönüştürme uygulamalarının mülkiyet hakkı üzerinde etkileri ve mülkiyetin el değiştirme aracı olarak ayrıntılı bir inceleme için bakınız: Kentsel Dönüşüm ve Mülkiyetin El Değiştirme Biçimleri

http://www.yayed.org/uploads/yuklemeler/toprakmulkiyetikitab%C4%B1.pdf#page=6 e.t.:23.12.2012