İBB Genel Değerlendirme 2014

…İSTANBUL…

İstanbul insan eliyle yeryüzüne kondurulmuş, nerede ise kutsal sayılacak kadar büyülü bir kenttir. İstanbul, adıyla, ruhuyla, kültürüyle efsunlu bir düşün simgesidir.

Kıtalar arasında geçiş noktası olması, üç deniz yolunu birleştiren bir noktada yer tutması bir yana, onun kadar hakkında şiirler yazılmış, besteler yapılmış başka bir şehir yoktur.  Bütün milletleri kıskandırmış, her milleti onun hakkında düşler görmeye sevk etmiş başka hangi şehir vardır? Edebiyatçıların, şairlerin, sanatkarların, tarihçilerin bir kere bile olsa onu görmek için yanıp tutuştuklarına dair bir çok örnekler bulunduğuna tarih şahittir.

O herhangi büyük bir şehirle kıyaslanabilecek bir şehir değildir. Hatta ünlü tarihçi Toynbee’nin ifadesi ve tanımlamasıyla; “geleceğin tek dünya şehri” sıfatı dahi onu ifade etmekten çok uzaktır.

İstanbul, yağmalamadan, yıkmadan, yakmadan, talan etmeden, var olanın üzerine daha güzelini inşa ederek, medeniyet yaratmanın en güzel örneği olarak insanlığa bir armağandır. İstanbul’da yer alan farklı din ve inanç gruplarına ait ibadethaneler, insanlığın ortak yaşam kültürünün sembolleri olarak, bir diyalog içindedir.

İstanbul, doğal güzellikleriyle, dağlar misali sevdayı hak eden bir yapıya sahiptir. Günün ilk ışıklarıyla görece olarak doğal haliyle Çamlıca, Batılı olan Sarayburnu’nu saygıyla selamlar. Akşamları İstanbul, bütün ihtişamıyla vakar ve sükunet içindeki Üsküdar’ı göz kırpar.

Helen kültürü ve dönemi, Roma ve Bizans İmparatorluğu ve sonunda Türk medeniyetinin, ortaya koyduğu kültür ve sanatın ihtişamlı buluşmasının göz bebeği olarak bakılması gereken bir şehirdir. İstanbul’a özel ve özenli bir şekilde davranılması, değerlerine sahip çıkılması ve yüceltilmesi gerekir.

Başlangıçta Batılı bir şehir olarak kurulan İstanbul, Türklerle birlikte biraz doğulu, biraz batılı bir sentez kent haline gelmiştir. Ama batılı bir şehir olma vasfını da asla kaybetmemiştir. İstanbul her zaman Romanın Doğu Başkenti olarak, kimliğini ve kişiliğini büyük bir vakarla korumuştur.

Muhafazakar bir görüntünün gerisinde, bir o kadar modern bir şehirdir. Batılı olduğu kadar Asyalıdır, Kuzeyli olduğu kadar Güneylidir.  O, Kuzeyin soğuk ve vakur sükunetiyle Akdeniz’in sıcak ve coşkulu hislerini aynı yürekte barındıran bir bilgedir şehirdir İstanbul.

Hem Grek bir Ortodoks, hem Latin-Katolik, hem Türk’tür.

Doğu ve batı medeniyetlerinin, eserlerini serbest bir rekabet ortamında sergiledikleri bir mahşeri alandır İstanbul. İstanbul, Doğu ile Batı arasında bir medeniyet mücadelesinin cephesi görüntüsündedir. O yüzden de mücadele zemini olmaktan kurtulamamıştır. Bu mücadele elbette askeri bir fetih ve bir savaş olmaktan çok, İstanbul’a daha güzelini yapma, öbürünün kattığından daha çok şey katma mücadelesidir.

İşte Ayasofya ve işte onu aşmak için Süleymaniye sırtlarına yerleştirilmiş Süleymaniye Camisi bu anlamda bir mücadelenin sembolleri olmuşlarıdır. İstanbul, tarihten günümüze taşıdığı bütün batılı ve doğulu değerleriyle korunması gereken bir kenttir.

İstanbul, hala dünya üzerinde hak ettiği yerde değildir. Hala bir yığın sorunla başı dertte olan, sorunların üstesinden gelmeye çalışan, imkanları son noktasına kadar tüketilmek istenen, mağlup ve mağdur bir kent görüntüsü karşımıza çıkmaktadır. Gerçekten ona sahip çıkacak, tarih içindeki yerine uygun bir misyon kazandıracak yöneticileri beklemektedir. Çünkü o hala birileri için rant kapısı olmaktan kurtulamamış bir kenttir İstanbul.

Bir medeniyet ve kültür vahası olması gereken kent, bir rantiye şantiyesine dönüştürülmüştür. Bütün meydanları işgal edilmiş, insancıl bir yaşam kaynağı ve huzur veren bir kent olması gerekirken, kafese kapatılmıştık hissi uyandıran bir hapishane görüntüsüne mahkum edilmiş bir kent haline getirilmiştir.

Bu çalışmada, İstanbul’un İstanbul’a dönüşüm projesinin genel çerçevesi araştırılmış, kent kimliğiyle bağdaşmaz durumların giderilmesine yönelik projeler ortaya konulmuştur.

I.TARİHÇE-KONUM

İstanbul, Türkiye‘nin en kalabalık, iktisadi ve kültürel açıdan en önemli şehridir. Şehir, iktisadi büyüklük açısıNdan dünyada 34., nüfus açısından belediye sınırları göz önüne alınarak yapılan sıralamaya göre Avrupa’da birinci, dünyada ise Shanghai’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır.

İstanbul Türkiye’nin kuzeybatısında, Marmara kıyısı ve  Boğaziçi  boyunca,  Haliç‘i de çevreleyecek şekilde kurulmuştur.İstanbul kıtalararası bir şehir olup, Avrupa‘daki bölümüne Avrupa Yakası veya Rumeli Yakası, Asya‘daki bölümüne ise Anadolu Yakası veya Asya Yakası denilmektedir.

Tarihte ilk olarak üç tarafı Marmara Denizi, Boğaziçi ve Haliç’in sardığı bir yarım ada üzerinde kurulan İstanbul’un batıdaki sınırını İstanbul Surları  oluşturmaktaydı.

Gelişme ve büyüme sürecinde surların her seferinde daha batıya ilerletilerek inşa edilmesiyle 4 defa genişletilen şehrin 39 ilçesi vardır. Sınırları içerisinde ise büyükşehir belediyesi ile birlikte toplam 40 belediye bulunmaktadır.

Kentin yüzölçümü 5.512 km2’dir.

İstanbul, yerleşim tarihi 300 bin, kentsel tarihi yaklaşık 8 bin 500, başkentlik tarihi 1600 yıla kadar uzanan Avrupa ile Asya kıtalarının kesiştiği noktada bulunan bir dünya kentidir.

Şehir çağlar boyunca farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitli din, dil ve ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit ve metropolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik halini almıştır.

Uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olan İstanbul geçmişten günümüze bir dünya başkentidir.

İstanbul’un tarihi ana hatlarıyla beş büyük döneme ayrılabilir.

Tarih öncesi dönem,  Byzantion dönemi,  Konstantinopolis dönemi,  Konstantiniyye dönemi ve İstanbul dönemi olarak isimlendirilen beşli bir ayrım yapılması mümkündür.

Küçükçekmece Gölü kenarında bulunan Yarımburgaz Mağarasında yapılan kazılarda insan kültürüne ait ilk izlere rastlanmıştır. Bu dönemde gölün çevresinde Cilalı Taş Devri ve Bakır Çağı insanların yaşadığı sanılmaktadır.

İlk belirgin yerleşim sahipleri olarak Megaralılar’ın insanı olarak kabul edilmektedir. Megaralılar, bugünkü Kadıköy’e yerleşmişler ve bu yerleşim yerine “Khalkedon” adını vermişlerdir. Ayrıca Kadıköy ‘e bağlı Fikirtepe’de de çeşitli buluntular ortaya çıkmıştır.

Elen Mitolojisi’ne göre Batum‘a doğru yola çıkan 40 Yunanlı, İstanbul Boğazı‘ndan geçerken, bugünkü Sarayburnu’nda karaya çıkmış, bulundukları yere, “Altın Boynuz” dedikleri Haliç‘e ve Khalkedon’a yerleşmişlerdir.

İstanbul, bu dönemde adı Byzantion olan antik bir Yunan şehir devleti olarak kurulacak, kısa zamanda gelişip güçlenecek ve dönemin merkezi gücü Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilecektir.

Romalılar tarafından Byzantion, Latinleştirilecek ve Byzantium olarak Roma İmparatorluğu’nun önemli şehirlerinden biri haline gelecek, adı değiştirilecek önce Byzantium sonra Augusta Antonina diye anılacaktır.

Bugünkü İstanbul‘un temelleri MÖ 7. yüzyılda atılmıştır. “Byzantion” şehri Megaralılar tarafından MÖ 667’de tarihi yarımadanın doğusunda,  Sarayburnu civarında kurulmuştur. Byzantion uzun süre şehir devlet  yapısı göstermiştir.

MÖ 478’de Byzantion, Spartalı Pausanlılar tarafından ele geçirilmiştir. Byzantion Spartalı Pausanlıların yönetiminde ancak iki yıl kalabilmiş, sonra Pausanlılar şehrin halkı tarafından kovulmuşlardır.

Böylece MÖ 476’dan itibaren Byzantion demokrasiyi yönetim biçimi olarak belirlemiştir. Uzun süre şehir devlet yapısı gösteren Byzantion, stratejik konumuna borçlu olduğu ekonomik gelişme sayesinde tüm antik Yunan bölgesine müdahale edebilen bir güç olmuştur.

MÖ 196’da Byzantion Roma İmparatorluğu‘nun hâkimiyeti altına girmiştir. Byzantion Roma İmparatoru Septimius Severus tarafından Roma İmparatorluğu’na Roma Bağımsızlık Bildirgesi’yle dahil edilmiştir. Şehir Roma İmparatoru Vespasian tarafından 1. yüzyılda imparatorluğa sağlam bir şekilde bağlı kalması için Latinleştirilmiştir.

Byzantion İmparator Vespasian döneminde hızlı bir Latinleştirme politikasına tabi tutulur, adı Latince Byzantium olur ve Roma İmparatorluğu’na tam bağlı önemli bir vilayet haline gelir. 196’da Byzantion Pers İmparatoru Pescennius ile anlaştığı için Roma İmparatoru Septimius Severus tarafından cezalandırılır ve şehir büyük zarar görür. Şehir sonra yine Septimius Severus tarafından baştan başa tekrar inşa edilmiştir.

Augusta Antonina adı baştan başa yeniden inşa edilmiş ve düzenlenmiş şehre İmparator Septimius Severus (193-211)tarafından, oğlu Antonius’un şerefine verilmiştir. 3. yüzyılda bu ad kullanılmıştır. 330 yılında Byzantion I. Konstantin tarafından Roma İmparatorluğu‘nun başkenti ilan edilmiştir.

İstanbul’un bu dönemde adı Konstantinopolis olarak değişmiş, önce Roma İmparatorluğu‘nun sonra Bizans İmparatorluğu‘nun başkentliğini yapmıştır. Bizans başkenti Konstantinopolis yaklaşık 1000 yıl boyunca Orta Doğu‘ya hakim bir şehir konumuna yükselmiştir.

İstanbul’un başkentlik tarihi Roma İmparatorluğunun Doğu-Batı ayrışmasından 65 yıl önce başlamıştır. Byzantion 330 yılında İmparator Büyük Konstantin‘in isteğiyle ‘Nova Roma (Yeni Roma)’ olarak Roma İmparatorluğu‘nun başkenti yapılmıştır. Kentin ismi imparatorun ölümünden sonra onun anısına Byzantium‘dan Konstantinopolis‘e çevrilmiştir.

Roma’nın istilası ve yıkılmasıyla onun yerine geçen Konstantinopolis, 395’de ikiye bölünen Roma İmparatorluğu’nun ardılı devlet Doğu Roma İmparatorluğu‘nun başkenti olmuştur.

Konstantinopolis, önce Doğu Roma İmparatorluğu adıyla kurulan ve Batı Roma İmparatorluğu‘nun yıkılmasından sonra zamanla adı Bizans İmparatorluğu‘na dönüşen devletin de 395’de başkenti olmuştur. Konstantinopolis erken ortaçağda da dünyanın en parlak ve zengin şehridir.

1204-1261 yılları arasında Latinlerin işgaline uğrayan Konstantinopolis  Latin İmparatorluğu‘nun başkenti haline gelmiştir.

Latin egemenliğinden sonra Konstantinopolis daha sonra tekrar 1453’e kadar Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olmuştur. bu döneme kostantinopolistik denilmektedir.

İstanbul bu dönemde büyük bir cihan imparatorluğunun başkenti olacak, üç kıtada yayılan toprakları 400 yıldan uzun süre hakimiyetinde bulunduracaktır.

Kentin 29 Mayıs 1453’te II. Mehmed tarafından fethedilmesinden sonra Osmanlı dönemi başlamıştır. Müslümanlarca Konstantiniyye olarak adlandırılan şehri, Rumlar Yunanca “εις τήν Πόλι(ν)” (/is tin boli/) yani “şehir’e” olarak kullanmışlardır. Osmanlı’da da bu ismi İstanbul olarak sıkça kullanılmıştır. Ruslar ise şehre Çarigrad (Çarın şehri) adını vermişlerdir. Şehrin Balkanlar‘daki adı Stambul olmuştur.

13 Kasım 1918 tarihinde İtilaf devletleri tarafından işgal edilen şehir, 6 Ekim 1923 tarihinde Türk ordusunun şehre girmesiyle bu karanlık dönemi geride bırakmıştır.

1923’te Ankara‘nın başkent olmasıyla köklü başkentlik özelliğini yitiren İstanbul, 4. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar on dört yüzyıl boyunca koruduğu her alanda etkin bir ‘dünya kenti’ olma özelliğini Türkiye Cumhuriyeti‘nin kuruluşundan sonra cumhuriyet tarihiyle birlikte tekrar kazanmaya başlamıştır. Günümüzde Orta Doğu ve Avrupa‘nın en önemli merkezleri arasında yerini almıştır.

28 Mart 1930 yılında Türk Posta Hizmet Kanunu ile kentin adı resmen değiştirilerek İstanbul adını almıştır. Konstantinopolis (ve Konstantiniyye) adı ise tamamen yürürlükten kaldırılmıştır.

İstanbul’un 1900’lerin başında 1 milyon olan nüfusu, 1927’de 690.000’e düşmüştür. 1935’de 740.000 ve 1945’de tekrar 900.000’e ulaşmıştır. 1950’lerde Balkanlar‘dan göç alan bir şehir olmuştur. Bu dönemde şehirleşmede gecekondular ön plana çıkmıştır.

1960’larda ise gecekonduların yanında, apartmanlaşma başlamıştır. 1970’lerde hızlı nüfus artışı ile konut ve ulaşım sorunları önem kazanmıştır. Bu dönemde otomobil sayısının artması ve sonucunda trafiğin yoğunlaşması, Boğaziçi Köprüsü‘nün yapılmasında etkili olmuş ve ulaşımda önemli bir noktaya varılmıştır.

İstanbul metropoliten alanı 1970-1975 yılları arasında merkezde 50 kilometre yarıçaplı iken 1980’de 60 kilometre yarıçapa ulaşmıştır.

1990’ların nüfus artışı, nüfusun dış taraflara yayılması ile sonuçlanmıştır. Bu yayılma sonucunda İETT‘nin yetersiz gelmesi ile dolmuş ve minibüsler bu açığı kapatmaya çalışmışlar ve hala çalışmaya devam etmektedirler. 70’li yıllarda eski hızı ile olmasa da imar faaliyetleri canlanan şehirde 1973 yılında Boğaziçi Köprüsü, daha sonra Fatih Sultan Mehmet köprüsü açılmıştır. Köprülerin oluşturduğu cazibe, kentin nüfusunun şekillenmesinde etkili olmuştur.

Ülkenin genel istihdam sorunları doğrultusunda, “Taşı toprağı altın” olarak tanımlanan İstanbul’a, durmaksızın devam eden yoğun bir göç akınının başlamıştır. Sanayi yatırımlarının İstanbul’da yoğunlaşması ile birlikte umut kapısı olarak görülen kentte, önlenemez ve öngörülemez bir büyüme yaşanmıştır. Bu süreç, ne yazık ki, kentin tarihi, medeni yüzünü korumak ve çağdaş, modern yüzünü geliştirmek yerine gecekonduların istila ettiği bir köy görünümünün ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Özellikle 90’lı yıllardan başlayarak kent estetiği ve kentlilik bilinci tamamen kaybedilmiş ve sadece vatandaşlar değil siyasi otorite tarafından da rant kapısı olarak görülmesi, İstanbul açısından sorunları iyice büyütmüştür.

Günümüzde İstanbul’un sorunlarının çözümlenmesi ya da İstanbul’un yeniden “İstanbul’a dönüşmesi” sadece sosyal demokrat politikalarla çözümlenecek hale gelmiştir.

II. NÜFUS ANALİZİ

İstanbul tarih boyunca cazibe merkezi olan bir kenttir. Her dönem kente yönelen ya da yönelmek isteyen bir nüfus hareketi olmuştur. Kimi dönem kente yönelen nüfus hareketleri, idari tedbirlerle, kimi zaman cezai tedbirlerle çözümlenmek istenmiş ve çoğu zaman başarı da sağlanmıştır. Cumhuriyetle birlikte, kurucu iktidarın yeni bir başkent kurmak arzusu, uzun sayılabilecek bir süreçte kentin nüfus baskısından uzak kalmasını sağlamıştır.

Cumhuriyetin sanayileşme sürecine yapmış olduğu yatırımlara paralel olarak, kırsaldan kentlere ve çalışma alanlarına yönelen göçle birlikte İstanbul’un nüfusunda artış başlamıştır. İstanbul’a gelen nüfusun çalışma alanı bulmasıyla birlikte, şehrin kenarlarında kendi çabalarıyla başlatmış oldukları yapılaşmalar, kaçak yapılaşma ve gecekondulaşma sürecini başlatmıştır.

Sanayileşme çabalarıyla başlayan nüfus artışı, daha sonraki süreçte, terörle mücadele kapsamında kırsaldaki köylerin boşaltılması ya da hayvancılık faaliyetlerinin önlenmesi nedeniyle ortaya çıkan ekonomik sıkıntıların baskısıyla, başta İstanbul olmak üzere, büyük kentlere göçü zorlamıştır. Bu dönemde İstanbul’un nüfus artışı Devletin uyguladığı terörle mücadele politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Terörle mücadele politikaları, doğu ve güneydoğu illerinde mevcut sosyal yapının dengesi üzerinde olumsuz etkiler doğurmuştur. Terörle mücadele sonucunda bozulan sosyal denge, kendi içerisinde, kimi ailelerin güvenlik endişesi duymasına yol açmıştır. Güvenlik sorunu yaşayan aileler, daha güvenli gördükleri büyük şehirlere, bu arada yoğun olarak İstanbul’a göç etmişlerdir. Bu süreçte de yoğun bir göç dalgası yaşanmıştır. Ailelere yönelen güvenlik tehdidi, çoğu zaman terör örgütü mensuplarının bilinçli olarak uyguladıkları bir yıldırma ve nüfus dengesini kendi istedikleri doğrultuda şekillendirme politikası olarak ortaya çıkmıştır. 

Bütün bu süreçlere ek olarak, eğitim, sağlık gibi hizmetlere daha nitelikli bir şekilde ulaşmak ihtiyacı içerisinde olan kişiler de, İstanbul’a yönelmişlerdir. Daha iyi bir yaşam standardı arayan kişiler de, sahip oldukları ekonomik imkanın verdiği güvenle bu kente göç etmişlerdir.

Yaşanan bu olayların ve bağlı olarak nüfus hareketlerinin sonucunda, kalabalık şehirler sıralamasında İstanbul, Türkiye’nin en kalabalık, dünyanın ise ikinci en kalabalık şehri konumuna ulaşmıştır. Bu durum, birçok sorunu da beraberinde getirmiştir.

İstanbul’un sahip olduğu kalabalık nüfusun yaş gruplarına göre dağılım tablosu aşağıdaki gibidir.

Yaş grubu Toplam Erkek Kadın
‘0-4’  1.091.125  560.532  530.593
‘5-9’  1.055.415  542.657  512.758
’10-14′  1.074.278  553.787  520.491
’15-19′  1.069.229  552.726  516.503
’20-24′  1.104.301  540.937  563.364
’25-29′  1.325.802  667.731  658.071
’30-34′  1.433.099  728.674  704.425
’35-39′  1.221.016  620.794  600.222
’40-44′  1.030.930  526.847  504.083
’45-49′  900.213  456.638  443.575
’50-54′  733.462  371.515  361.947
’55-59′  593.766  293.990  299.776
’60-64′  425.516  205.762  219.754
’65-69′  285.203  132.585  152.618
’70-74′  204.076  88.214  115.862
’75-79′  145.445  60.062  85.383
’80-84′  99.754  35.417  64.337
’85-89′  47.556  14.540  33.016
’90+’  14.554  3.500  11.054
Toplam  13.854.740  6.956.908  6.897.832

Bu tabloya göre, İstanbul halkı belli bir oranda, siyasi iktidarın başının üç çocuk yapma çağrısına uymuş gözükmektedir. Bununla birlikte, ortaya çıkan artış oranı, çok da önemsenecek bir düzeyde değildir. Nüfus dağılım tablosunda asıl önemli olan veri ise, kırklı yaşların ortalarından itibaren, bu yaş gruplarındaki nüfusun genel nüfusa oranının hızla azalmaya başlamakta olduğu gerçeğidir. Bir başka ifadeyle, kırklı yaşlardan itibaren, orta ve ileri yaş gruplarındaki kişi sayısı hızla azalmaktadır. Bu durumda, İstanbul’un insani yaşam standartlarını sağlama konusunda ciddiyetle sorgulanması gerektiği görülmektedir. Elbette bu yaş gruplarının, emeklilik sonrası diğer kentlere yerleşmelerinden ya da memleketlerine dönmelerinden dolayı nüfus sayısında azalma olduğu söylenebilirse de, bu durumu açıklamak bakımından yeterli olmadığı değerlendirilmektedir. 44 yaşına kadar, dört yıllık olarak gruplandırılan nüfus, hep bir milyonun üzerindeyken, 45-49 yaş grubunda birden 900 bine düşmekte ve sonraki yaş gruplarında da hızla azalmaktadır. Bu veriler, ister yaşam sürelerinin kısalığından olsun, isterse başka şehirlere göçlerden ya da memleketlere dönmekten kaynaklansın, her koşulda, emekli insanların yaşamalarına uygun olmayan bir kent yaşamından bahsedilebilecektir. Bir başka ifadeyle insanlar ya İstanbul’dan ayrılmak zorunda kalmaktadırlar, ya da günümüz ortalamasından daha kısa bir ömür sürerek dünyalarını değiştirmektedirler.

Bu noktada, İstanbul’a hizmet veren yerel yönetimlerin şehrin yaşanabilirlik standardının yükseltilmesi konusunda projeler üretmeleri, trafik sıkışıklığı sorunu başta olmak üzere, sorunları çözümlemek suretiyle yaşanabilir bir kent yaşamı sunmaları gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Kent yaşamının insani gelişmişlik standardını yükseltirken, diğer yandan da, emeklilik çağında bulunan olgunluk çağındaki insanlara hizmet verecek, onları bu güne kadar yaşadıkları kentlerinde mutlu kılacak hizmetleri üretmeleri gerekir.

Nüfus hareketleri, bir kentin tarihi bakımından önemli ipuçları veren bir sosyolojik olgudur. Yaşanan tarihi olaylar, sosyal gelişmeler, altyapı yatırımları, hatta siyasi dönüşümler dahi, nüfus hareketleri üzerinde etkili olmaktadır. Bütün bu etkileri ortaya koyan nüfus hareketleri, doğru değerlendirmelerde bulunmak bakımından önemlidir.  İstanbul tarihi boyunca nüfus gelişimi ise şöyledir:

Yıl Nüfus Yıllık artış oranı(%)
330 40.000
400 400.000 3,34
530 550.000 0,25
545 350.000 -2,97
715 300.000 -0,09
950 400.000 0,12
1200 150.000 -0,39
1453 36.000 -0,56
1477 14.803 -3,64
1566 600.000 4,25
1817 500.000 -0,07
1860 715.000 0,84
1885 873.570 0,8
1890 874.000 0,01
1897 1.059.000 2,78
1901 942.900 -2,86
1914 909.978 -0,27
1927 680.857 -2,21
1935 741.148 1,07
1940 793.949 1,39
1945 860.558 1,62
1950 983.041 2,7
1955 1.268.771 5,24
1960 1.466.535 2,94
1965 1.742.978 3,51
1970 2.132.407 4,12
1975 2.547.364 3,62
1980 2.772.708 1,71
1985 5.475.982 14,58
1990 6.629.431 3,9
2000 8.803.468 2,88
2009 12.782.960 4,52
2010 13.120.596 2,64
2011 13.483.052 2,76
2012 13.710.512 1,68

Tablodan da görüleceği üzere 1900’lerin başında 1 milyona ulaşan İstanbul nüfusu, kurtuluş savaşı sonrası ve cumhuriyetin ilk yılarında tersine göçle 600 binlere kadar gerilemiştir.

Nüfusun yeniden 1 milyon seviyesine gelmesi 1950 yılını bulurken, o tarihten itibaren önlenemez göç başlamış ve özellikle 1980’lerin ilk yarısında %14,85 gibi inanılmaz bir oranda nüfus artışı yaşanmıştır.

2005 yılında 10 milyonu geçen İstanbul nüfusu, bugün resmi verilere göre, 13 milyonu aşmış durumdadır. Kayıt dışı nüfus miktarı bu rakama dahil değildir.

İstanbul bir yandan yoğun bir göçe maruz kalırken, diğer yandan ciddi rakamlara ulaşan miktarlarda farklı kentlere göç vermektedir. Yaşanan bu nüfus hareketliliğinin arka planında, kentin sağladığı avantajların yeterli gelmemesi, bir başka kentin ya da memleketin daha cazip şartlar sunması, kente kalmanın gerekçesi olan durumların sonlanması ve benzeri bir çok etken karşımıza çıkmaktadır.

Burada karşımıza çıkan bir başka önemli veri, hala İstanbul’un yıllık 400 bine yaklaşan sayıda göç almaya devam etmekte olmasıdır. Bu kadar kalabalık bir nüfusun başka kentlerden İstanbul’a gelme gerekçelerinin ele alınması ve çözümler sunulması gerekir. Bir başka kentte çözümlenmesi mümkün bir talebin İstanbul’da karşılanması seçeneğinin azaltılması yönünde çalışmalar yapılmalıdır.

İstanbul’a gelen ve İstanbul’dan giden nüfus verilerinin önemli bir kısmı, farklı kentlerden yüksek öğrenim için gelen öğrencilerin, mezuniyet sonrası geldikleri yere ya da bir başka yere dönmelerinden kaynaklanmaktadır. İstanbul yaklaşık bir milyonu aşkın yüksek öğrenim gören öğrenci nüfusuyla, sanayi ve ticaretin yanında, önemli bir eğitim kentidir.

 İstanbul’un nüfus göç hareketlerine bakıldığında aşağıdaki tablo karşımıza çıkmaktadır.

ADNKS 2012 Nüfusu Aldığı Göç Verdiği Göç Net Göç Net Göç Hızı
 13.854.740  384.535  354.074  30.461  2,20

İstanbul’a yönelen yoğun nüfus hareketi, ülkenin her bölgesinden olabilmektedir. Farklı kentlerin ihtiyaçları ya da İstanbul’a gelme nedenleri farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Doğu ve güneydoğu bölgelerinde güvenlik sorunundan doğan nüfus harekeleri ön plana çıkarken, diğer bölgelerde, eğitim, sağlık, ekonomik ve benzeri gerekçelerden dolayı İstanbul’a göç edilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Nedeni her ne olursa olsun, Türkiye’nin her kentinden İstanbul’a göç yaşanmaktadır.

İstanbul nüfusu içerisinde yüz bin ve üzeri nüfusa sahip iller, genel olarak orta Anadolu, güneydoğu Anadolu, doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinde bulunan iller olarak karşımıza çıkmaktadır. Akdeniz ve Ege Bölgelerindeki illerden İstanbul’a yönelen göç, genel olarak düşük kalmaktadır.

TÜİK’in verilerine göre İstanbul’da yaşayanların memleketlerine göre nüfus dağılımı aşağıdaki şekildedir. 

  • ADANA:                                   72652
  • ADIYAMAN:                           146059
  • AFYONKARAHİSAR:           51458
  • AĞRI:                                        131230
  • AMASYA:                                164031
  • ANKARA:                                81469
  • ANTALYA:                              37954
  • ARTVİN:                                  79462
  • AYDIN:                                    23362
  • BİLECİK:                                 35638
  • BİNGÖL:                                  118370
  • BİTLİS:                                     173323
  • BOLU:                                      62794
  • BURDUR:                                7767
  • BURSA:                                    90002
  • ÇANKIRI:                                 156450
  • ÇANAKKALE:                        73519
  • ÇORUM:                                   162154
  • DENİZLİ:                                 25914
  • DİYARBAKIR:                        166611
  • EDİRNE:                                   106274
  • ELAZIĞ:                                   133417
  • ERZİNCAN:                             294082
  • ERZURUM:                              347488
  • ESKİŞEHİR:                             50336
  • GAZİANTEP:                           70935
  • GİRESUN:                                474213
  • GÜMÜŞHANE:                        134085
  • HAKKÂRİ:                               7165
  • HATAY:                                   75223
  • ISPARTA:                                 51792
  • MERSİN:                                  47324
  • İZMİR:                                      57642
  • KARS :                                      248274
  • KASTAMONU:                        534409
  • KAYSERİ:                                143874
  • KIRKLARELİ:                         116658
  • KIRŞEHİR:                               41022
  • KOCAELİ:                                53039
  • KONYA:                                   139559
  • KÜTAHYA:                             25901
  • MALATYA:                             369011
  • MANİSA:                                 39309
  • KAHRAMANMARAŞ:           86572
  • MARDİN:                                 179903
  • MUĞLA:                                   11822
  • MUŞ:                                         111761
  • NEVŞEHİR:                             81603
  • NİĞDE:                                     79966
  • ORDU:                                      480614
  • RİZE:                                         286302
  • SAKARYA:                              130158
  • SAMSUN:                                 393285
  • SİİRT:                                        187536
  • SİNOP:                                      355795
  • SİVAS:                                      709517
  • TEKİRDAĞ:                             114414
  • TOKAT:                                    426246
  • TRABZON:                               368027
  • TUNCELİ:                                82335
  • ŞANLIURFA:                           97842
  • UŞAK:                                       19173
  • VAN:                                         131268
  • YOZGAT:                                 125571
  • ZONGULDAK:                        107501
  • AKSARAY:                              40433
  • BAYBURT:                              112368
  • KARAMAN:                            23424
  • KIRIKKALE:                           31625
  • BATMAN:                                107867
  • ŞIRNAK:                                  26599
  • BARTIN:                                  90825
  • ARDAHAN:                             224498
  • IĞDIR:                                      77038
  • YALOVA:                                19864
  • KARABÜK:                             91247
  • KİLİS:                                       35037
  • OSMANİYE:                            25420
  • DÜZCE:                                    44938

Nüfus analizinde, Kastamonu, Bartın, Karabük illerinin ve Kars, Iğdır, Ardahan illerinin birlikte değerlendirilmesi durumunda ciddi bir nüfus barındırdıkları görülmektedir. Bu iller, önceleri tek bir il olduklarından, iller sıralamasında belli bir nüfusu barındırmak bakımından önde gelen merkezler olarak karşımıza çıkar. Bununla birlikte, İstanbul kentiyle bütünleşme sürecinin tamamlanmasıyla birlikte, özellikle İstanbul nesli olarak ifade edilebilecek olan, İstanbul’da doğup büyüyenler ya da çok küçük yaşta İstanbul’a gelip bu kentte büyüyenler, kendilerini tanımlamada referans olarak İstanbul’u almaya başlamalarından dolayı, hangi illerin ne kadar nüfusunun İstanbul’da olduğunu gündeme getirme gerekliliği yavaş yavaş önemini kaybetmektedir.

İstanbul, adrese dayalı nüfus sistemi verilerine göre, on üç milyon civarında nüfusa sahiptir. Bununla birlikte, gerçek rakamın bu sayısını çok daha üzerinde olduğu her ifade edilmiş ve edilmeye de devam etmektedir. Öngörülere göre, kentteki kayıtsız (Başka illerde ikamet eder görünenler) nüfusu da dahil ettiğimizde rakamın 17 milyonu aştığı düşünülmektedir. Resmi nüfus sayısıyla gerçek nüfus arasındaki bu fark çok yüksektir. Dört milyona yaklaşan bir nüfus farkı, İstanbul’da yerel yönetimler tarafından üretilen hizmetin kalitesini doğrudan olumsuz etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkar. Şehrin almakta olduğu merkezi idare yardımı ya da vergilerden alınan payın nüfusla orantılı olması, mali yönden yerel yönetimlerin aleyhine bir durum ortaya çıkarmaktadır. Mali kaynaklarını ve bütçesini on üç milyon nüfusa göre alan bir kentin on yedi milyon insana hizmet götürmesi, yürütülen hizmetin kalitesi bakımından azaltıcı bir etkiye sahip olacaktır.

Resmi ve gerçek  nüfus arasındaki farkla ilgili, yerel yönetimlerin ivedi olarak bir proje başlatması ve İstanbul’da yaşadığı halde şehre kayıtlı olmayan kişilerin tespiti yapılarak kayıt altına alınması gerekir. Bu noktada, bir milyon civarındaki yüksek öğretimi için gelenlerin durumlarının özel olarak ele alınmasında yarar vardır. Bunların dışında kalan kişilere, yerel yönetim hizmetlerinde yararlanabilmeleri için şehre kayıtlı olma koşulu getirilmeli ve bu durum etkin bir şekilde takip edilmelidir. Yapılacak bu çalışmalar, yerel yönetimlerin vermekte oldukları hizmetlerin kalitesinin yükselmesi bakımından son derece önemlidir.

III. SOSYAL ANALİZ

İstanbul’a ilişkin analizlerin içerisinde sosyolojik incelemenin özel bir önemi ve önceliği bulunmaktadır. İstanbul’un sorun olarak algılanan durumlarının çözümlenmesinde sosyal yaşamın doğru değerlendirilmesinin önemi yadsınamaz. Örneğin, trafik sıkışıklığını ortadan kaldırmaya yönelik projeler geliştirirken, şehirde yaşayan kişilerin davranış kodlarına hakim olunmadan ortaya konulacak çözümlemelerin başarılı olma yüzdesi düşecektir.

1.Sosyo-Ekonomik Durum

İstanbul bir çok farklı il ve bölgeden, hatta ülkeden, göç almış ve almakta olan bir şehirdir. Şehrin bu niteliği, sosyal hayatın çeşitliliği sonucunu doğurduğu gibi, geniş bir aralığa yayılan bir sosyo-ekonomik çeşitlilik ya da farklılaşmanın ortaya çıkmasına da neden olmaktadır.

İstanbul’un sosyal yaşamını gelir seviyelerine göre iki ana kısma ayırmak gerekli ve yerindedir. Kendi içerisinde de gruplandırılacak olan bu gelir düzeyleri;

  1. Orta/orta üst/üst sınıf
  2. Orta alt/alt,

Gelir grupları olarak karşımıza çıkar.

Sondan başlamak gerekirse;

Orta alt ve alt gelir grupları için sosyal yaşamdan bahsetmek, İstanbul koşullarında çok mümkün değildir. Toplam nüfusun %45,2’sini oluşturan bu bölümde, (2012 istatistiklerine göre yoksul olarak tanımlanan kesim %30,2’dir) sosyal yaşam yerel idarelerin sosyal ve kültürel faaliyetleri ile sınırlı kalmaktadır. Yaşadıkları en büyük lüks ise “Memlekete gitmek” eylemi ile tanımlanabilir.

Orta gelir düzeyinde yer alan grup, nispi olarak daha hareketli sosyal yaşama sahiptir. Gezme, sınırlı tatil yapma, sinemaya gitme, sosyal mekanlarda zaman geçirme imkanına sahiptir. Bu kesim toplam nüfusun % 34,4’üdür.

Orta üst gelir grubu, hareketli sosyal yaşama sahip olup, sinema-tiyatro-konser vb. organizasyonların direkt katılımcısı ve hedef kitlesidir. Tatil tercihleri seçici/fırsatçı yaklaşımlar şeklinde gerçekleşmektedir. İş dünyası organizasyonlarının sıkı takipçileri olan gelir grubu, orta üst gelir düzeyine sahip olan kişilerdir.

Üst gelir grubu, %4,2’lik kesimi ifade ediyor olup, sosyal yaşam bakımından İstanbul’un en hareketli grubudur. Orta üst gelir grubu, tüm aktivitelerinin yanı sıra ulusal/uluslar arası tatil, sağlık turizmi vb. etkinliklerin hedef kitlesi olmaktadır.

Sosyal yaşamın genel olarak değerlendirilmesine yönelik bu bilgilerden sonra, sosyalleşmenin ya da dayanışmanın bir aracı olarak dernek ve benzeri sivil toplum faaliyetlerine bakılacak olursa, Türkiye geneline göre, oldukça yoğun bir örgütlenme düzeyi karşımıza çıkmaktadır. İstanbul halkı sosyolojik olarak örgütlenme konusunda son derece istekli bir tavır sergilemektedirler.

2.Dernekler

İstanbul halkı, dernek kurma suretiyle sivil toplum örgütlenmesi gerçekleştirme konusunda oldukça hareketli bir yapıya sahiptir.

Türkiye’de faal durumdaki 97.785 derneğin 19.528’i İstanbul’da bulunmaktadır. İstanbul’un kayıtlı 13 milyon olarak ortaya konulan nüfusu üzerinden bakıldığında bu sayı normalin üzerinde gözükmekle birlikte, kayıt dışı yaşayanlarla birlikte 17 milyonluk nüfus bakımından 19.528 dernek, oransal olarak Türkiye ortalamasının gerisinde kalmaktadır. Genel olarak dernek sayısı, belirgin bir nitelik ortaya koymamakla birlikte, kamu yararına çalışan dernek sayısı bakımından İstanbul istatistikleri daha iddialı bir görüntü vermektedir.

Türkiye’de kamu yararına faaliyet gösteren 403 derneğin 132’si İstanbul’da bulunmaktadır. Bunlar;

AIDS SAVAŞIM DERNEĞİ
AKSEKİ EĞİTİM HAYRATI YAPANLAR VE YAŞATANLAR DERNEĞİ
AMYOTROFİK LETERAL SKLEROZ MOTOR NÖRON HASTALIĞI DERNEĞİ (ALS-MNH DER)
ARAMA KURTARMA DERNEĞİ
BALIKLI RUM HASTANESİNDEKİ YOKSUL HASTA VE İHTİYARLARA YARDIM DERNEĞİ
BALTALİMANI ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ DERNEĞİ
BATI TRAKYA TÜRKLERİ DAYANIŞMA DERNEĞİ
BAYRAMPAŞA SAĞLIK HİZMETLERİ YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
BEDENSEL ENGELLİLERLE DAYANIŞMA DERNEĞİ
BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ
BOĞAZİÇİ SOROPTİMİST KULÜBÜ (İŞ VE MESLEK KADINLARI) DERNEĞİ
BOSNA SANCAK KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
CERRAHPAŞA HALK SAĞLIĞINI KORUMA DERNEĞİ
CERRAHPAŞA KADIN DOĞUM DERNEĞİ
CÜZZAMLA SAVAŞ DERNEĞİ
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ GENEL MERKEZİ
ÇEVRE KURULUŞLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ
ÇOCUK AKIL SAĞLIĞI VE REHBERLİĞİ DERNEĞİ
ÇOCUK BÖBREĞİ SAĞLIĞI DERNEĞİ
ÇOCUK SAĞLIĞI DERNEĞİ
DARÜLACEZEYE YARDIM DERNEĞİ
DARÜŞŞAFAKA CEMİYETİ
DENİZ FENERİ YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
DENİZ TEMİZ DERNEĞİ
DOĞU TÜRKİSTAN GÖÇMENLER DERNEĞİ
EMİN ONGAN ÜSKÜDAR MUSİKİ DERNEĞİ
ERAM ÖZEL EĞİTİME MUHTAÇ ÇOCUKLARA YARDIM DERNEĞİ
FATİHİN ESKİ ESERLERİNİ İHYA VE KORUMA DERNEĞİ
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ
GALATASARAY SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ
GÖÇMENLERE YARDIM DERNEĞİ GENEL MERKEZİ
GÖRME ÖZÜRLÜLER DERNEĞİ
HAYDARPAŞA NUMUNELİLER DERNEĞİ
HUZUREVLERİ KURMA VE YAŞATMA DERNEĞİ
IRAK TÜRKLERİ KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ (GENEL MERKEZ)
İHTİYARLARA MAHSUS CEMİYETİ HAYRİYE DERNEĞİ DÜŞKÜNLER EVİ
İLİM YAYMA CEMİYETİ
İLKYARDIM HASTANELERİ YAŞATMA VE KORUMA DERNEĞİ
İSTANBUL ESNAF HASTANESİ KORUMA VE YARDIM DERNEĞİ
İSTANBUL FETİH CEMİYETİ DERNEĞİ
İSTANBUL FİLARMONİ DERNEĞİ
İSTANBUL HASTA ÇOCUKLARI KORUMA DERNEĞİ
İSTANBUL MİLLETLERARASI LİONS KULÜBÜ DERNEĞİ
İSTANBUL ŞEHİR KÜTÜPHANESİ KURMA VE YAŞATMA DERNEĞİ
İSTANBUL TOPKAPI SARAYI SEVENLER DERNEĞİ
İSTANBUL ULUSLARARASI KARDEŞLİK VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
İSTANBUL VEREM SAVAŞ DERNEĞİ
İSTANBUL YELKEN KULÜBÜ SPOR DERNEĞİ
KADIN HAKLARI KORUMA DERNEĞİ
KAHRAMANMARAŞ OKUTMA VE YARDIM DERNEĞİ
KAMU YARARINA ÇALIŞAN ÇOCUK ZEKASINI KORUMA VE GELİŞTİRME DERNEĞİ
KAMU YARARINA ÇALIŞAN TÜRKİYE POLİS EMEKLİLERİ SOSYAL YARDIM DERNEĞİ
KAMU YARARINA ÇALIŞIR TCDD EMEKLİLERİ SOSYAL YARDIM DERNEĞİ
KAMU YARARINA ÇALIŞIR TÜRKİYE EMEKLİ ÖĞRETMENLER DERNEĞİ
KANLICA YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ
KASIMPAŞA SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ
KİMSE YOK MU DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
KONYA YÜKSEK ÖĞRENİM YAPTIRMA DERNEĞİ
KÖRLERİ EĞİTİM VE KALKINDIRMA DERNEĞİ
KÖY ÖĞRETMENLERİ İLE HABERLEŞME VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
KULEDİBİ SAĞLIK EĞİTİM VE ÇEVRE KALKINDIRMA VE KORUMA DERNEĞİ
LEVENT SOROPTİMİST KULÜBÜ (İŞ VE MESLEK KADINLARI) DERNEĞİ
MALTEPE CAMİİ İNŞAA VE YAŞATMA DERNEĞİ
MARMARA SOROPTİMİST KULÜBÜ (İŞ VE MESLEK KADINLARI) DERNEĞİ
MODA SOROPTİMİST KULÜBÜ ( İŞ VE MESLEK KADINLARI ) DERNEĞİ
MÜSTAKİL SANAYİCİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ
ÖNDER İMAM HATİP LİSESİ MEZUNLARI VE MENSUPLARI DERNEĞİ
RESİM VE HEYKEL MÜZELERİ DERNEĞİ
SULTANAHMET CAMİİ KORUMA VE İHYA DERNEĞİ
SÜREYYA AĞAOĞLU ÇOCUK DOSTLARI DERNEĞİ
ŞİŞLİ SAĞLIK SOSYAL YARDIM VE EĞİTİM DERNEĞİ
ŞİŞLİ SOROPTİMİST KULÜBÜ (İŞ VE MESLEK KADINLARI) DERNEĞİ
TOPKAPI FUKARAPERVER CEMİYETİ
TÜKETİCİYİ KORUMA DERNEĞİ GENEL MERKEZİ
TÜRK AMERİKAN İŞADAMLARI DERNEĞİ
TÜRK BALIKADAMLAR SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ
TÜRK BİLİM TARİHİ KURUMU DERNEĞİ
TÜRK CAN KURTARMA CEMİYETİ DERNEĞİ
TÜRK COĞRAFYA KURUMU DERNEĞİ
TÜRK DİABET CEMİYETİ DERNEĞİ
TÜRK FİZİK DERNEĞİ
TÜRK KANSER DERNEĞİ
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ
TÜRK MATEMATİK DERNEĞİ
TÜRK MİKROBİYOLOJİ CEMİYETİ DERNEĞİ
TÜRK PEDİATRİ KURUMU DERNEĞİ
TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ
TÜRK TIP DERNEĞİ
TÜRK ÜNİVERSİTELİ KADINLAR DERNEĞİ
TÜRKİSTANLILAR KÜLTÜR VE SOSYAL YARDIM DERNEĞİ
TÜRKİYE BEYAZAY DERNEĞİ
TÜRKİYE ÇEVRE KORUMA VE YEŞİLLENDİRME KURUMU DERNEĞİ
TÜRKİYE DİL VE EDEBİYAT DERNEĞİ
TÜRKİYE EĞİTİM VE KÜLTÜR DERNEĞİ
TÜRKİYE FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON DERNEĞİ
TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ
TÜRKİYE GİYİM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
TÜRKİYE GÖRME ENGELLİLER DERNEĞİ
TÜRKİYE HALK SAĞLIĞI DERNEĞİ
TÜRKİYE HAYVANLARI KORUMA DERNEĞİ
TÜRKİYE HEMOFİLİ DERNEĞİ
TÜRKİYE İLAHİYAT TEDRİSATINA YARDIM EDEN DERNEKLER FEDERASYONU
TÜRKİYE İŞ ADAMLARI VE SANAYİCİLER KONFEDERASYONU
TÜRKİYE İŞİTME ENGELLİLER DERNEĞİ
TÜRKİYE İŞİTME ENGELLİLER MİLLİ FEDERASYONU
TÜRKİYE İŞİTME ENGELLİLER TESANÜT DERNEĞİ
TÜRKİYE JOKEY KULÜBÜ DERNEĞİ
TÜRKİYE KAS HASTALIKLARI DERNEĞİ
TÜRKİYE KİMYA DERNEĞİ
TÜRKİYE MİLLİ OLİMPİYAT KOMİTESİ DERNEĞİ
TÜRKİYE MİLLİ PARALİMPİK KOMİTESİ DERNEĞİ
TÜRKİYE MULTIPL SKLEROZ DERNEĞİ
TÜRKİYE OMURİLİK FELÇLİLERİ DERNEĞİ
TÜRKİYE RADYO AMATÖRLERİ CEMİYETİ DERNEĞİ
TÜRKİYE SAKATLAR DERNEĞİ
TÜRKİYE SOLUNUM ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ
TÜRKİYE SOROPTİMİST KULÜPLERİ (İŞ VE MESLEK KADINLARI DERNEKLERİ) FEDERASYONU
TÜRKİYE SPOR YAZARLARI VE SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ
TÜRKİYE TARİHİ EVLERİ KORUMA DERNEĞİ
TÜRKİYE TIP AKADEMİSİ DERNEĞİ
TÜRKİYE TRAFİK KAZALARINI ÖNLEME DERNEĞİ
TÜRKİYE TURİNG OTOMOBİL KURUMU DERNEĞİ
TÜRKİYE YEŞİLAY CEMİYETİ
ULUSAL TRAVMA VE ACİL CERRAHİ DERNEĞİ
ULUSLARARASI SOSYAL HİZMETLER FEDERASYONU
YARDIMELİ ULUSLARARASI İNSANİ YARDIM DERNEĞİ
YETİŞTİRME YURTLARINI VE EĞİTİMİ DESTEKLEME DERNEĞİ
YILDIZ KORUMA VE YAŞATMA DERNEĞİ
YOKSUL HASTA ÖĞRENCİ DOSTLARI DERNEĞİ
YOKSULLARA YARDIM DERNEĞİ
ZEYNEP KAMİL ANNE VE ÇOCUK SAĞLIĞINI KORUMA DERNEĞİ

Sayısal olarak Türkiye ortalamasının bir miktar üzerinde bulunan kamu yararın çalışan dernek sayısı, İstanbul açısından belirgin bir üstünlük ortaya koymamaktadır. Bununla birlikte, kamu yararın çalışan derneklerin etkinliği ve hizmet hacmi bakımından İstanbul derneklerinin belirgin bir şekilde öne çıktığı görülmektedir.

Türkiye’nin dernek vakıf ve birlik zengini ili İstanbul’da, 80 ve 90’larda hemşehri dernekleri etkin olurken, bugün etkinlik ve güç seviyelerini SİAD’lara kaptırmışlardır.

Her ilçede ve hemen hemen her meslek kolunda örgütlenen sanayici ve işadamları dernekleri, yerel ve merkezi otoriteler üzerinde daha kolaylıkla etki eder konumdadır.

3.Mahalleler

2008 yılında Arnavutköy, Ataşehir, Başakşehir, Beylikdüzü, Çekmeköy, Esenyurt, Sancaktepe ve Sultangazi’nin de ilçe statüsüne kavuşmasıyla birlikte İstanbul iline bağlı ilçe sayısı 39’a çıkmıştır. İstanbul’un 39 ilçesinde, toplam 782 mahalle, 151 köy görünümlü mahalle olmak üzere, 933 mahalle birimi yer almaktadır. 

İstanbul’da bulunan mahallelerin ve köy vasıflı mahallelerin ilçelere göre dağılım tablosu aşağıdaki gibidir.

01 | ADALAR (5 mahalle) 
001 | 01 – Burgazadası Mahallesi * 
002 | 02 – Heybeliada Mahallesi * 
003 | 03 – Kınalıada Mahallesi * 
004 | 04 – Maden Mahallesi * 
005 | 05 – Nizam Mahallesi *
02 | ARNAVUTKÖY (32 mahalle + 8 köy)  001 | 01 – Baklalı Köyü 
006 | 01 – Anadolu Mahallesi  002 | 02 – Balaban Köyü 
007 | 02 – Arnavutköy İmrahor Mahallesi  003 | 03 – Boyalık Köyü 
008 | 03 – Arnavutköy İslambeyv Mahallesi  004 | 04 – Hacımaşlı Köyü * 
009 | 04 – Arnavutköy Merkez Mahallesi  005 | 05 – Karaburun Köyü 
010 | 05 – Arnavutköy Yavuzselim Mahallesi  006 | 06 – Tayakadın Köyü 
011 | 06 – Atatürk Mahallesi  007 | 07 – Yassıören Köyü 
012 | 07 – Bahşayış Mahallesi  008 | 08 – Yeniköy Köyü
013 | 08 – Boğazköy Atatürk Mahallesi 
014 | 09 – Boğazköy İstiklal Mahallesi 
015 | 10 – Boğazköy Merkez Mahallesi 
016 | 11 – Bolluca Merkez Mahallesi 
017 | 12 – Deliklikaya Mahallesi 
018 | 13 – Dursunköy Mahallesi 
019 | 14 – Durusu Cami Mahallesi 
020 | 15 – Durusu Zafer Mahallesi 
021 | 16 – Hadımköy Hastane Mahallesi 
022 | 17 – Hadımköy İstasyon Mahallesi 
023|18 – Hadımköy Sazlıbosna Mahallesi * 
024 | 19 – Hadımköy Nakkaş Mahallesi 
025 | 20 – Haraççı Karlıbayır Mahallesi 
026 | 21 – Haraççı Merkez Mahallesi 
027 | 22 – Hicret Mahallesi 
028 | 23 – Mavigöl Mahallesi 
029 | 24 – Nenehatun Mahallesi 
030 | 25 – Ömerli Mahallesi 
031 | 26 – Taşoluk Mahallesi 
032 | 27 – Taşoluk Adnan Menderes Mahallesi 
033 | 28 – Taşoluk Çilingir Mahallesi 
034 | 29 – Taşoluk Fatih Mahallesi 
035 | 30 – Taşoluk M. Fevzi Çakmak Mahallesi 
036 | 31 – Taşoluk Mehmet Akif Ersoy Mahallesi 
037 | 32 – Yeşilbayır Mahallesi
03 | ATAŞEHİR (17 mahalle) 
038 | 01 – Aşık Veysel Mahallesi 
039 | 02 – Atatürk Mahallesi 
040 | 03 – Barbaros Mahallesi 
041 | 04 – Esatpaşa Mahallesi 
042 | 05 – Ferhatpaşa Mahallesi 
043 | 06 – Fetih Mahallesi 
044 | 07 – İçerenköy Mahallesi 
045 | 08 – İnönü Mahallesi 
046 | 09 – Kayışdağı Mahallesi 
047 | 10 – Küçükbakkalköy Mahallesi 
048 | 11 – Mevlana Mahallesi 
049 | 12 – Mimar Sinan Mahallesi 
050 | 13 – Mustafa Kemal Mahallesi 
051 | 14 – Örnek Mahallesi 
052 | 15 – Yeni Çamlıca Mahallesi 
053 | 16 – Yeni Şehir Mahallesi 
054 | 17 – Yeni Sahra Mahallesi
04 | AVCILAR (10 mahalle) 
055 | 01 – Ambarlı Mahallesi * 
056 | 02 – Cihangir Mahallesi 
057 | 03 – Denizköşkler Mahallesi 
058 | 04 – Firuzköy Mahallesi 
059 | 05 – Gümüşpala Mahallesi 
060 | 06 – Merkez Mahallesi 
061 | 07 – Mustafa Kemal Paşa Mahallesi 
062 | 08 – Tahtakale Mahallesi 
063 | 09 – Üniversite Mahallesi 
064 | 10 – Yeşilkent Mahallesi
05 | BAĞCILAR (22 mahalle) 
065 | 01 – Bağlar Mahallesi 
066 | 02 – Barbaros Mahallesi 
067 | 03 – Çınar Mahallesi 
068 | 04 – Demirkapı Mahallesi 
069 | 05 – Evren Mahallesi 
070 | 06 – Fatih Mahallesi 
071 | 07 – Fevzi Çakmak Mahallesi 
072 | 08 – Göztepe Mahallesi 
073 | 09 – Güneşli Mahallesi 
074 | 10 – Hürriyet Mahallesi 
075 | 11 – İnönü Mahallesi 
076 | 12 – Kazım Karabekir Mahallesi 
077 | 13 – Kemal Paşa Mahallesi 
078 | 14 – Kirazlı Mahallesi 
079 | 15 – Mahmutbey Mahallesi 
080 | 16 – Merkez Mahallesi 
081 | 17 – Sancaktepe Mahallesi 
082 | 18 – Yavuz Selim Mahallesi 
083 | 19 – Yenigün Mahallesi 
084 | 20 – Yeni Mahallesi 
085 | 21 – Yıldıztepe Mahallesi 
086 | 22 – Yüzyıl Mahallesi
06 | BAHÇELİEVLER (11 mahalle) 
087 | 01 – Bahçelievler Mahallesi 
088 | 02 – Çobançeşme Mahallesi 
089 | 03 – Cumhuriyet Mahallesi 
090 | 04 – Fevziçakmak Mahallesi 
091 | 05 – Hürriyet Mahallesi 
092 | 06 – Kocasinan Mahallesi * 
093 | 07 – Siyavuşpaşa Mahallesi 
094 | 08 – Soğanlı Mahallesi 
095 | 09 – Şirinevler Mahallesi 
096 | 10 – Yenibosna Mahallesi * 
097 | 11 – Zafer Mahallesi
07 | BAKIRKÖY (15 mahalle) 
098 | 01 – Ataköy 1. Mahallesi 
099 | 02 – Ataköy 2-5-6. Mahallesi 
100 | 03 – Ataköy 3-4-11. Mahallesi 
101 | 04 – Ataköy 7-8-9-10. Mahallesi 
102 | 05 – Basınköy Mahallesi 
103 | 06 – Cevizlik Mahallesi 
104 | 07 – Kartaltepe Mahallesi 
105 | 08 – Osmaniye Mahallesi 
106 | 09 – Sakızağacı Mahallesi 
107 | 10 – Şenlikköy Mahallesi 
108 | 11 – Yenimahalle Mahallesi 
109 | 12 – Yeşilköy Mahallesi * 
110 | 13 – Yeşilyurt Mahallesi 
111 | 14 – Zeytinlik Mahallesi 
112 | 15 – Zuhuratbaba Mahallesi
08 | BAŞAKŞEHİR (9 mahalle + 1 köy)  009 | 01 – Şamlar Köyü
113 | 01 – Altınşehir Mahallesi 
114 | 02 – Bahçeşehir 1. Kısım Mahallesi 
115 | 03 – Bahçeşehir 2. Kısım Mahallesi 
116 | 04 – Başak Mahallesi 
117 | 05 – Başakşehir Mahallesi 
118 | 06 – Güvercintepe Mahallesi 
119 | 07 – Kayabaşı Mahallesi 
120 | 08 – Şahintepe Mahallesi 
121 | 09 – Ziya Gökalp Mahallesi
09 | BAYRAMPAŞA (11 mahalle) 
122 | 01 – Altıntepsi Mahallesi 
123 | 02 – Cevatpaşa Mahallesi 
124 | 03 – İsmetpaşa Mahallesi 
125 | 04 – Kartaltepe Mahallesi 
126 | 05 – Kocatepe Mahallesi 
127 | 06 – Muratpaşa Mahallesi 
128 | 07 – Orta Mahellesi 
129 | 08 – Terazidere Mahallesi 
130 | 09 – Vatan Mahallesi 
131 | 10 – Yenidoğan Mahallesi 
132 | 11 – Yıldırım Mahallesi
10 | BEŞİKTAŞ (23 mahalle) 
133 | 01 – Abbasağa Mahallesi 
134 | 02 – Akatlar Mahallesi * 
135 | 03 – Arnavutköy Mahallesi * 
136 | 04 – Balmumcu Mahallesi * 
137 | 05 – Bebek Mahallesi * 
138 | 06 – Cihannüma Mahallesi 
139 | 07 – Dikilitaş Mahallesi 
140 | 08 – Etiler Mahallesi * 
141 | 09 – Gayrettepe Mahallesi * 
142 | 10 – Konaklar Mahallesi 
143 | 11 – Kuruçeşme Mahallesi * 
144 | 12 – Kültür Mahallesi 
145 | 13 – Levazım Mahallesi 
146 | 14 – Levent Mahallesi 
147 | 15 – Mecidiye Mahallesi 
148 | 16 – Muradiye Mahallesi 
149 | 17 – Nisbetiye Mahallesi 
150 | 18 – Ortaköy Mahallesi * 
151 | 19 – Sinanpaşa Mahallesi 
152 | 20 – Türkali Mahallesi 
153 | 21 – Ulus Mahallesi 
154 | 22 – Vişnezade Mahallesi 
155 | 23 – Yıldız Mahallesi
11 | BEYKOZ (25 mahalle + 20 köy)  010 | 01 – Akbaba Köyü 
156 | 01 – Acarlar Mahallesi  011 | 02 – Alibahadır Köyü 
157 | 02 – Anadoluhisarı Mahallesi  012 | 03 – Anadolufeneri Köyü * 
158 | 03 – Anadolukavağı Mahallesi *  013 | 04 – Bozhane Köyü * 
159 | 04 – Baklacı Mahallesi  014 | 05 – Cumhuriyet Köyü * 
160 | 05 – Çamlıbahçe Mahallesi  015 | 06 – Dereseki Köyü 
161 | 06 – Çengeldere Mahallesi  016 | 07 – Elmalı Köyü 
162 | 07 – Çiftlik Mahallesi  017 | 08 – Göllü Köyü * 
163 | 08 – Çiğdem Mahallesi  018 | 09 – Görele Köyü 
164 | 09 – Çubuklu Mahallesi  019 | 10 – İshaklı Köyü 
165 | 10 – Fatih Mahallesi  020 | 11 – Kaynarca Köyü 
166 | 11 – Göksu Mahallesi  021 | 12 – Kılıçlı Köyü * 
167 | 12 – Göztepe Mahallesi  022 | 13 – Mahmutşevketpaşa Ky * 
168 | 13 – Gümüşsuyu Mahallesi  023 | 14 – Öğümce Köyü 
169 | 14 – İncirköy Mahallesi  024 | 15 – Örnekköy Köyü 
170 | 15 – Kanlıca Mahallesi *  025 | 16 – Paşamandıra Köy 
171 | 16 – Kavacık Mahallesi *  026 | 17 – Polonezköy Köyü * 
172 | 17 – Merkez, Mahallesi  027 | 18 – Poyrazköy Köyü * 
173 | 18 – Ortaçeşme Mahallesi  028 | 19 – Riva Köyü 
174 | 19 – Paşabahçe Mahallesi  029 | 20 – Zerzavatçı Köyü
175 | 20 – Rüzgarlıbahçe Mahallesi 
176 | 21 – Soğuksu Mahallesi 
177 | 22 – Tokatköy Mahallesi * 
178 | 23 – Yalıköy Mahallesi 
179 | 24 – Yavuz Selim Mahallesi 
180 | 25 – Yenimahalle Mahallesi
12 | BEYLİKDÜZÜ (10 mahalle) 
181 | 01 – Adnan Kahveci Mahallesi 
182 | 02 – Barış Mahallesi 
183 | 03 – Büyükşehir Mahallesi 
184 | 04 – Cumhuriyet Mahallesi 
185 | 05 – Dereağzı Mahallesi 
186 | 06 – Gürpınar Mahallesi 
187 | 07 – Kavaklı Mahallesi 
188 | 08 – Marmara Mahallesi 
189 | 09 – Sahil Mahallesi 
190 | 10 – Yakuplu Mahallesi
13 | BEYOĞLU (45 mahalle) 
191 | 01 – Arapcami Mahallesi 
192 | 02 – Asmalı Mescid 
193 | 03 – Bedrettin Mahallesi 
194 | 04 – Bereketzade Mahallesi 
195 | 05 – Bostan Mahallesi 
196 | 06 – Bülbül Mahallesi 
197 | 07 – Camiikebir Mahallesi 
198 | 08 – Cihangir Mahallesi 
199 | 09 – Çatma Mescit Mahallesi 
200 | 10 – Çukur Mahallesi 
201 | 11 – Emekyemez Mahallesi 
202 | 12 – Evliya Çelebi Mahallesi 
203 | 13 – Fetihtepe Mahallesi 
204 | 14 – Firuzağa Mahallesi 
205 | 15 – Gümüşsuyu Mahallesi * 
206 | 16 – Hacı Ahmet Mahallesi 
207 | 17 – Hacımimi Mahallesi 
208 | 18 – Halıcıoğlu Mahallesi 
209 | 19 – Hüseyinağa Mahallesi 
210 | 20 – İstiklal Mahallesi 
211 | 21 – Kadımehmet Mahallesi 
212 | 22 – Kamerhatun Mahallesi 
213 | 23 – Kalyoncukulluk Mahallesi 
214 | 24 – Kaptanpaşa Mahallesi 
215 | 25 – Katip Mustafa Çelebi Mahallesi 
216 | 26 – Keçeçipiri Mahallesi 
217 | 27 – Kemankeş Mahallesi 
218 | 28 – Kılıçalipaşa Mahallesi 
219 | 29 – Kocatepe Mahallesi 
220 | 30 – Kulaksız Mahallesi 
221 | 31 – Kuloğlu Mahallesi 
222 | 32 – Küçük Piyale Mahallesi 
223 | 33 – Müeyyetzade Mahallesi 
224 | 34 – Ömeravni Mahallesi 
225 | 35 – Örnektepe Mahallesi 
226 | 36 – Pirimehmetpaşa Mahallesi 
227 | 37 – Piyalepaşa Mahallesi 
228 | 38 – Pürtelaş Mahallesi 
229 | 39 – Sururi Mahallesi 
230 | 40 – Sütlüce Mahallesi 
231 | 41 – Şahkulu Mahallesi 
232 | 42 – Şehit Muhtar Mahallesi 
233 | 43 – Tomtom Mahallesi 
234 | 44 – Yahya Kahya Mahallesi 
235 | 45 – Yenişehir Mahallesi
14 | BÜYÜKÇEKMECE (23 mahalle) 
236 | 01 – 19 Mayıs Mahallesi 
237 | 02 – Ahmediye Mahallesi 
238 | 03 – Alkent 2000 Mahallesi 
239 | 04 – Atatürk Mahallesi 
240 | 05 – Bahçelievler Mahallesi 
241 | 06 – Batıköy Mahallesi 
242 | 07 – Celaliye Mahallesi 
243 | 08 – Cumhuriyet Mahallesi 
244 | 09 – Çakmaklı Mahallesi 
245 | 10 – Dizdariye Mahallesi 
246 | 11 – Fatih Mahallesi 
247 | 12 – Güzelce Mahallesi * 
248 | 13 – Hürriyet Mahallesi 
249 | 14 – Kamiloba Mahallesi * 
250 | 15 – Karaağaç Mahallesi 
251 | 16 – Kumburgaz Merkez * 
252 | 17 – Mimarsinan Mahallesi 
253 | 18 – Muratbey Mahallesi 
254 | 19 – Muratçeşme Mahallesi 
255 | 20 – Pınartepe Mahallesi 
256 | 21 – Türkoba Mahallesi 
257 | 22 – Ulus Mahallesi 
258 | 23 – Yenimahalle Mahallesi
15 | ÇATALCA (8 mahalle + 27 köy)  030 | 01 – Akalan Köyü 
259 | 01 – Binkılıç Mahallesi  031 | 02 – Aydınlar Köyü 
260 | 02 – Çakıl Mahallesi  032 | 03 – Başak Köyü 
261 | 03 – Çiftlikköy Mahallesi  033 | 04 – Belgrat Köyü 
262 | 04 – Ferhatpaşa Mahallesi  034 | 05 – Çanakça Köyü 
263 | 05 – İzettin Mahallesi  035 | 06 – Celepköy Köyü 
264 | 06 – Kaleiçi Mahallesi  036 | 07 – Dağyenice Köyü 
265 | 07 – Karacaköy Mahallesi  037 | 08 – Elbasan Köyü 
266 | 08 – Ovayenice Mahallesi 038 | 09 – Gökçeali Köyü 
039 | 10 – Gümüşpınar Köyü 
040 | 11 – Hallaçlı Köyü 
041 | 12 – Hisarbeyli Köyü 
042 | 13 – İhsaniye Köyü 
043 | 14 – İnceğiz Köyü 
044 | 15 – Kabakça Köyü 
045 | 16 – Kalfaköy Köyü 
046 | 17 – Karamandere Köyü 
047 | 18 – Kestanelik Köyü 
048 | 19 – Kızılcaali Köyü 
049 | 20 – Oklalı Köyü 
050 | 21 – Ormanlı Köyü 
051 | 22 – Örcünlü Köyü 
052 | 23 – Örencik Köyü 
053 | 24 – Subaşı Köyü 
054 | 25 – Yalıköy Köyü 
055 | 26 – Yaylacık Köyü 
056 | 27 – Yazlıkköy Köyü
16 | ÇEKMEKÖY (17 mahalle + 4 köy)  057 | 01 – Hüseyinli Köyü 
267 | 01 – Alemdağ Mahallesi  058 | 02 – Koçullu Köyü 
268 | 02 – Aydınlar Mahallesi  059 | 03 – Reşadiye Köyü 
269 | 03 – Cumhuriyet Mahallesi  060 | 04 – Sırapınar Köyü
270 | 04 – Çamlık Mahallesi 
271 | 05 – Çatalmeşe Mahallesi 
272 | 06 – Ekşioğlu Mahallesi 
273 | 07 – Güngören Mahallesi 
274 | 08 – Hamidiye Mahallesi 
275 | 09 – Kirazlıdere Mahallesi 
276 | 10 – Mehmet Akif Mahallesi 
277 | 11 – Merkez Mahallesi 
278 | 12 – Mimar Sinan Mahallesi 
279 | 13 – Nişantepe Mahallesi 
280 | 14 – Ömerli Mahallesi 
281 | 15 – Soğukpınar Mahallesi 
282 | 16 – Sultançiftliği Mahallesi 
283 | 17 – Taşdelen Mahallesi
17 | ESENLER (16 mahalle) 
284 | 01 – Birlik Mahallesi 
285 | 02 – Çifte Havuzlar Mahallesi 
286 | 03 – Davutpaşa Mahallesi 
287 | 04 – Fatih Mahallesi 
288 | 05 – Fevzi Çakmak Mahallesi 
289 | 06 – Havaalanı Mahallesi 
290 | 07 – Kazım Karabekir Mahallesi 
291 | 08 – Kemer Mahallesi 
292 | 09 – Menderes Mahallesi 
293 | 10 – Mimar Sinan Mahallesi 
294 | 11 – Namık Kemal Mahallesi 
295 | 12 – Nene Hatun Mahallesi 
296 | 13 – Oruç Reis Mahallesi 
297 | 14 – Tuna Mahallesi 
298 | 15 – Turgut Reis Mahallesi 
299 | 16 – Yavuz Selim Mahallesi
18 | ESENYURT (20 mahalle) 
300 | 01 – Ardıçlıevler Mahallesi 
301 | 02 – Atatürk Mahallesi 
302 | 03 – Cumhuriyet Mahallesi 
303 | 04 – Çakmaklı Mahallesi 
304 | 05 – Esenkent Mahallesi 
305 | 06 – Fatih Mahallesi 
306 | 07 – Güzelyurt (Haramidere) Mahallesi 
307 | 08 – İncirtepe Mahallesi 
308 | 09 – İnönü Mahallesi 
309 | 10 – İstiklal Mahallesi 
310 | 11 – Mehterçeşme Mahallesi 
311 | 12 – Merkez Mahallesi 
312 | 13 – Namik Kemal Mahallesi 
313 | 14 – Örnek Mahallesi 
314 | 15 – Pınar Mahallesi 
315 | 16 – Saadetdere Mahallesi 
316 | 17 – Sanayii Mahallesi 
317 | 18 – Talatpasa Mahallesi 
318 | 19 – Yenikent Mahallesi 
319 | 20 – Yeşilkent Mahallesi
19 | EYÜP (21 mahalle + 7 köy)  061 | 01 – Ağaçlı Köyü 
320 | 01 – Akşemseddin Mahallesi  062 | 02 – Akpınar Köyü 
321 | 02 – Alibeyköy Mahallesi  063 | 03 – Çiftalan Köyü 
322 | 03 – Çırçır Mahallesi  064 | 04 – Ihsaniye Köyü 
323 | 04 – Defterdar Mahallesi  065 | 05 – Işıklar Köyü 
324 | 05 – Düğmeciler Mahallesi  066 | 06 – Odayeri Köyü 
325 | 06 – Emniyettepe Mahallesi  067 | 07 – Pirinççi Köyü
326 | 07 – Esentepe Mahallesi * 
327 | 08 – Göktürk Mahallesi* 
328 | 09 – Güzeltepe Mahallesi 
329 | 10 – İslambey Mahallesi 
330 | 11 – Karadolap Mahallesi 
331 | 12 – Eyüpsultan Mahallesi 
332 | 13 – Mimar Sinan Paşa Mahallesi 
333 | 14 – Mithatpaşa Mahallesi 
334 | 15 – Nişanca Mahallesi 
335 | 16 – Rami Cuma Mahallesi 
336 | 17 – Rami Yeni Mahallesi 
337 | 18 – Sakarya Mahallesi 
338 | 19 – Silahtarağa Mahallesi 
339 | 20 – Topçular Mahallesi 
340 | 21 – Yeşilpınar Mahallesi
20 | FATİH (57 mahalle) 
341 | 01 – Aksaray Mahallesi * 
342 | 02 – Akşemsettin Mahallesi 
343 | 03 – Alemdar Mahallesi 
344 | 04 – Ali Kuşçu Mahallesi 
345 | 05 – Atikali Mahallesi 
346 | 06 – Ayvansaray Mahallesi 
347 | 07 – Cankurtaran Mahallesi * 
348 | 08 – Balabanağa Mahallesi 
349 | 09 – Balat Mahallesi * 
350 | 10 – Beyazit Mahallesi * 
351 | 11 – Binbirdirek Mahallesi 
352 | 12 – Cerrahpaşa Mahallesi 
353 | 13 – Cibali Mahallesi 
354 | 14 – Demirtaş Mahallesi 
355 | 15 – Dervişali Mahallesi 
356 | 16 – Emin Sinan Mahallesi 
357 | 17 – Hacı Kadın Mahallesi 
358 | 18 – Haseki Sultan Mahallesi * 
359 | 19 – Hırka-ı Şerif Mahallesi 
360 | 20 – Hobyar (Eminönü) Mahallesi * 
361 | 21 – Hoca Giyasettin Mahallesi 
362 | 22 – Hoca Paşa Mahallesi 
363 | 23 – İskenderpaşa Mahallesi 
364 | 24 – Kalenderhane Mahallesi 
365 | 25 – Karagümrük Mahallesi * 
366 | 26 – Katip Kasım Mahallesi 
367 | 27 – Kemalpaşa Mahallesi 
368 | 28 – Kocamustafapaşa Mahallesi 
369 | 29 – Küçük Ayasofya Mahallesi 
370 | 30 – Mercan Mahallesi 
371 | 31 – Mesihpaşa Mahallesi 
372 | 32 – Mevlanakapı Mahallesi 
373 | 33 – Mimar Hayrettin Mahallesi 
374 | 34 – Mimar Kemalettin Mahallesi 
375 | 35 – Molla Fenari Mahallesi 
376 | 36 – Molla Gürani Mahallesi 
377 | 37 – Molla Hüsrev Mahallesi 
378 | 38 – Muhsine Hatun Mahallesi 
379 | 39 – Nişanca Mahallesi 
380 | 40 – Rüstem Paşa Mahallesi 
381 | 41 – Saraç İshak Mahallesi 
382 | 42 – Sarıdemir Mahallesi 
383 | 43 – Seyyid Ömer Mahallesi 
384 | 44 – Silivrikapı Mahallesi 
385 | 45 – Sultanahmet Mahallesi 
386 | 46 – Sururi Mahallesi 
387 | 47 – Süleymaniye Mahallesi * 
388 | 48 – Sümbülefendi Mahallesi 
389 | 49 – Şehremini Mahallesi 
390 | 50 – Şehsuvarbey Mahallesi 
391 | 51 – Tahtakale Mahallesi * 
392 | 52 – Taya Hatun Mahallesi 
393 | 53 – Topkapı Mahallesi * 
394 | 54 – Yavuz Sinan Mahallesi 
395 | 55 – Yavuz Sultan Selim Mahallesi 
396 | 56 – Yedikule Mahallesi 
397 | 57 – Zeyrek Mahallesi
21 | GAZİOSMANPAŞA (16 mahalle) 
398 | 01 – Bağlarbaşı Mahallesi * 
399 | 02 – Barbaros Hayretin Paşa Mahallesi 
400 | 03 – Fevzi Çakmak Mahallesi 
401 | 04 – Hürriyet Mahallesi 
402 | 05 – Karadeniz Mahallesi 
403 | 06 – Karayolları Mahallesi 
404 | 07 – Karlıtepe Mahallesi 
405 | 08 – Kazım Karabekir Mahallesi 
406 | 09 – Merkez Mahallesi 
407 | 10 – Mevlana Mahallesi 
408 | 11 – Pazariçi Mahallesi 
409 | 12 – Sarıgöl Mahallesi 
410 | 13 – Şemsipaşa Mahallesi 
411 | 14 – Yenidoğan Mahallesi 
412 | 15 – Yenimahalle Mahallesi 
413 | 16 – Yıldıztabya Mahallesi
22 | GÜNGÖREN (11 mahalle) 
414 | 01 – Akıncılar Mahallesi 
415 | 02 – Abdurrahman Nafiz Gürman Mahallesi 
416 | 03 – Genç Osman Mahallesi 
417 | 04 – Güneştepe Mahallesi 
418 | 05 – Güven Mahallesi 
419 | 06 – Haznedar Mahallesi 
420 | 07 – Mareşal Fevzi Çakmak Mahallesi 
421 | 08 – Mehmet Nezih Özmen Mahallesi 
422 | 09 – Merkez Mahallesi 
423 | 10 – Sanayi Mahallesi 
424 | 11 – Tozkoparan Mahallelesi
23 | KADIKÖY (22 mahalle) 
425 | 01 – 19 Mayıs Mahallesi 
426 | 02 – Acıbadem Mahallesi 
427 | 03 – Atatürk Mahallesi 
428 | 04 – Caddebostan Mahallesi * 
429 | 05 – Caferağa Mahallesi 
430 | 06 – Dumlupınar Mahallesi 
431 | 07 – Eğitim Mahallesi 
432 | 08 – Erenköy Mahallesi * 
433 | 09 – Fenerbahçe Mahallesi * 
424 | 10 – Feneryolu Mahallesi * 
435 | 11 – Fikirtepe Mahallesi 
436 | 12 – Göztepe Mahallesi * 
437 | 13 – Hasanpaşa Mahallesi 
438 | 14 – İçerenköy Mahallesi 
439 | 15 – Kozyatağı Mahallesi 
440 | 16 – Küçük Bakkalköy Mahallesi * 
441 | 17 – Osmanağa Mahallesi 
442 | 18 – Rasimpaşa Mahallesi 
443 | 19 – Sahray-ı Cedid Mahallesi * 
444 | 20 – Suadiye Mahallesi * 
445 | 21 – Yeni Sahra Mahallesi * 
446 | 22 – Zühtüpaşa Mahallesi
24 | KAĞITHANE (19 mahalle) 
447 | 01 – Çağlayan Mahallesi 
448 | 02 – Çeliktepe Mahallesi 
449 | 03 – Gültepe Mahallesi 
450 | 04 – Emniyet Mahallesi 
451 | 05 – Gürsel Mahallesi 
452 | 06 – Hamidiye Mahallesi 
453 | 07 – Harmantepe Mahallesi 
454 | 08 – Hürriyet Mahallesi 
455 | 09 – Mehmet Akif Ersoy Mahallesi 
456 | 10 – Kağıthane Mahallesi 
457 | 11 – Nurtepe Mahallesi 
458 | 12 – Ortabayır Mahallesi 
459 | 13 – Sanayi Mahallesi 
460 | 14 – Seyrantepe Mahallesi 
461 | 15 – Şirintepe Mahallesi 
462 | 16 – Talatpaşa Mahallesi 
463 | 17 – Telsizler Mahallesi 
464 | 18 – Yahya Kemal Mahallesi 
465 | 19 – Yeşilce Mahallesi
25 | KARTAL (20 mahalle) 
466 | 01 – Atalar Mahallesi 
467 | 02 – Cevizli Mahallesi 
468 | 03 – Cumhuriyet Mahallesi 
469 | 04 – Çarşı Mahallesi 
470 | 05 – Çavuşoğlu Mahallesi 
471 | 06 – Esentepe Mahallesi 
472 | 07 – Gümüşpınar Mahallesi 
473 | 08 – Hürriyet Mahallesi 
474 | 09 – Karlıktepe Mahallesi 
475 | 10 – Kordonboyu Mahallesi 
476 | 11 – Orhantepe Mahallesi 
477 | 12 – Ortamahalle Mahallesi 
478 | 13 – Petrol-İş Mahallesi 
479 | 14 – Soğanlık Mahallesi 
480 | 15 – Topselvi Mahallesi 
481 | 16 – Uğur Mumcu Mahallesi 
482 | 17 – Yakacık Mahallesi 
483 | 18 – Yalı Mahallesi 
484 | 19 – Yukarı Mahallesi 
485 | 20 – Yunus Mahallesi
26 | KÜÇÜKÇEKMECE (21 mahalle) 
486 | 01 – Atakent Mahallesi 
487 | 02 – Atatürk Mahallesi 
488 | 03 – Beşyol Mahallesi 
489 | 04 – Cennet Mahallesi 
490 | 05 – Cumhuriyet Mahallesi 
491 | 06 – Fatih Mahallesi 
492 | 07 – Fevzi Çakmak Mahallesi 
493 | 08 – Gültepe Mahallesi 
494 | 09 – Halkalı Mahallesi * 
495 | 10 – İnönü Mahallesi 
496 | 11 – İstasyon Mahallesi 
497 | 12 – Kanarya Mahallesi 
498 | 13 – Kartaltepe Mahallesi 
499 | 14 – Kemalpaşa Mahallesi 
500 | 15 – Mehmet Akif Mahallesi 
501 | 16 – Söğütlüçeşme Mahallesi 
502 | 17 – Sultanmurat Mahallesi 
503 | 18 – Tevfikbey Mahallesi 
504 | 19 – Yarımburgaz Mahallesi 
505 | 20 – Yenimahalle Mahallesi 
506 | 21 – Yeşilova Mahallesi
27 | MALTEPE (18 mahalle) 
507 | 01 – Altıntepe Mahallesi 
508 | 02 – Altayçeşme Mahallesi 
509 | 03 – Aydınevler Mahallesi 
510 | 04 – Bağlarbaşı Mahallesi 
511 | 05 – Başıbüyük Mahallesi 
512 | 06 – Büyükbakkal Mahallesi 
513 | 07 – Cevizli Mahallesi 
514 | 08 – Çınar Mahallesi 
515 | 09 – Esenkent Mahallesi 
516 | 10 – Feyzullah Mahallesi 
517 | 11 – Fındıklı Mahallesi 
518 | 12 – Girne Mahallesi 
519 | 13 – Gülensu Mahallesi 
520 | 14 – Gülsuyu Mahallesi 
521 | 15 – İdealtepe Mahallesi 
522 | 16 – Küçükyalı Mahallesi * 
523 | 17 – Yalı Mahallesi 
524 | 18 – Zümrütevler Mahallesi
28 | PENDİK (31 mahalle + 5 köy)  068 | 01 – Ballıca Köyü 
525 | 01 – Ahmet Yesevi Mahallesi  069 | 02 – Emirli Köyü 
526 | 02 – Bahçelievler Mahallesi  070 | 03 – Göçbeyli Köyü 
527 | 03 – Batı Mahallesi  071 | 04 – Kurnaköy Köyü 
528 | 04 – Çamçeşme Mahallesi  072 | 05 – Kurtdoğmuş Köyü
529 | 05 – Çamlık Mahallesi 
530 | 06 – Çınardere Mahallesi 
531 | 07 – Doğu Mahallesi 
532 | 08 – Dumlupınar Mahallesi 
533 | 09 – Ertuğrul Gazi Mahallesi 
534 | 10 – Esenler Mahallesi 
535 | 11 – Esenyalı Mahallesi 
536 | 12 – Fatih Mahallesi 
537 | 13 – Fevzi Çakmak Mahallesi 
538 | 14 – Güllübağlar Mahallesi 
539 | 15 – Güzelyalı Mahallesi 
540 | 16 – Harmandere Mahallesi 
541 | 17 – Kavakpınar Mahallesi 
542 | 18 – Kaynarca Mahallesi 
543 | 19 – Kurtköy Mahallesi * 
544 | 20 – Orhangazi Mahallesi 
545 | 21 – Orta Mahallesi 
546 | 22 – Ramazanoğlu Mahallesi 
547 | 23 – Sanayi Mahallesi 
548 | 24 – Sapanbağları Mahallesi 
549 | 25 – Sülüntepe Mahallesi 
550 | 26 – Şeyhli Mahallesi 
551 | 27 – Velibaba Mahallesi 
552 | 28 – Yayalar Mahallesi 
553 | 29 – Yeni Mahallesi 
554 | 30 – Yenişehir Mahallesi * 
555 | 31 – Yeşilbağlar Mahallesi
29 | SANCAKTEPE (18 mahalle + 1köy)  073 | 01 – Paşaköy Köyü
556 | 01 – Abdurrahmangazi Mahallesi 
557 | 02 – Akpınar Mahallesi 
558 | 03 – Atatürk Mahallesi 
559 | 04 – Emek Mahallesi 
560 | 05 – Eyüpsultan Mahallesi 
561 | 06 – Fatih Mahallesi 
562 | 07 – Hilal Mahallesi 
563 | 08 – İnönü Mahallesi 
564 | 09 – Kemal Türkler Mahallesi 
565 | 10 – Meclis Mahallesi 
566 | 11 – Merve Mahallesi 
567 | 12 – Mevlana Mahallesi 
568 | 13 – Osmangazi Mahallesi 
569 | 14 – Safa Mahallesi 
570 | 15 – Sarıgazi Mahallesi 
571 | 16 – Veyselkaranı Mahallesi 
572 | 17 – Yenidoğan Mahallesi 
573 | 18 – Yunusemre Mahallesi
30 | SARIYER (27 mahalle + 8 köy)  074 | 01 – Demirciköy Köyü 
574 | 01 – Baltalimanı Mahallesi *  075 | 02 – Garipçe Köyü * 
575 | 02 – Bahçeköy Kemer Mahallesi  076 | 03 – Gümüşdere Köyü 
576 | 03 – Bahçeköy Merkez Mahallesi  077 | 04 – Kilyos (Kumköy) Köyü 
577 | 04 – Bahçeköy Yenimahalle Mahallesi  078 | 05 – Kısırkaya Köyü 
578 | 05 – Büyükdere Mahallesi *  079 | 06 – Rumelifeneri Köyü * 
579 | 06 – Cumhuriyet Mahallesi  080 | 07 – Uskumruköy Köyü 
580 | 07 – Çayırbaşı Mahallesi  081 | 08 – Zekeriyaköy Köyü *
581 | 08 – Daruşşafaka Mahallesi 
582 | 09 – Derbent (Çamlıtepe) Mahallesi 
583 | 10 – Emirgan Mahallesi * 
584 | 11 – Fatih Sultan Mehmet Mahallesi 
585 | 12 – Ferahevler Mahallesi 
586 | 13 – İstinye Mahallesi * 
587 | 14 – Kazım Karabekir Mahallesi 
588 | 15 – Kireçburnu Mahallesi * 
589 | 16 – Kocataş Mahallesi 
590 | 17 – Maden Mahallesi 
591 | 18 – Pınar Mahallesi 
592 | 19 – Poligon Mahallesi 
593 | 20 – PTT Evleri Mahallesi 
594 | 21 – Reşitpaşa Mahallesi 
595 | 22 – Rumelihisarı Mahallesi * 
596 | 23 – Rumelikavağı Mahallesi * 
597 | 24 – Sarıyer Merkez Mahallesi 
598 | 25 – Tarabya Mahallesi * 
599 | 26 – Yeniköy Mahallesi * 
600 | 27 – Yenimahalle Mahallesi
31 | SİLİVRİ (22 mahalle + 13 köy)  082 | 01 – Akören Köyü 
601 | 01 – Alibey Mahallesi  083 | 02 – Bekirli Köyü 
602 | 02 – Alipaşa (Yapağca) Mahallesi  084 | 03 – Beyciler Köyü 
603 | 03 – Büyükçavuşlu Mahallesi  085 | 04 – Çayırdere Köyü 
604 | 04 – Cumhuriyet Mahallesi  086 | 05 – Çeltik Köyü 
605 | 05 – Çanta Fatih Mahallesi Mahallesi  087 | 06 – Danamandıra Köyü 
606 | 06 – Çanta Mimarsinan Mahallesi  088 | 07 – Fener Köyü 
607 | 07 – Değirmenköy İsmet Paşa Mahallesi  089 | 08 – Büyükkılıçlı Köyü 
608 | 08 – Değirmenköy Fevzi Paşa Mahallesi  090 | 09 – Kurfallı Köyü 
609 | 09 – Fatih Mahallesi  091 | 10 – Sayalar Köyü 
610 | 10 – Gazitepe (Haraççı) Mahallesi  092 | 11 – Seymen Köyü 
611 | 11 – Gümüşkaya Mahallesi  093 | 12 – Küçüksinekli Köyü 
612 | 12 – Kadıköy Mahallesi  094 | 13 – Büyüksinekli Köyü
613 | 13 – Kavaklı Hürriyet Mahallesi 
614 | 14 – Kavaklı Cumhuriyet Mahallesi 
615 | 15 – Küçükkılıçlı Mahallesi 
616 | 16 – Mimar Sinan Mahallesi 
617 | 17 – Ortaköy Mahallesi 
618 | 18 – Piri Mehmet Paşa Mahallesi 
619 | 19 – Selimpaşa Mahallesi * 
620 | 20 – Semizkumlar Mahallesi 
621 | 21 – Yeni Mahalle Mahallesi 
622 | 22 – Yolçatı (Gelevri) Mahallesi
32 | SULTANBEYLİ (15 mahalle) 
623 | 01 – Abdurrahmangazi Mahallesi 
624 | 02 – Adil Mahallesi 
625 | 03 – Ahmet Yesevi Mahallesi 
626 | 04 – Akşemsettin Mahallesi 
627 | 05 – Battal Gazi Mahallesi 
628 | 06 – Fatih Mahallesi 
629 | 07 – Hamidiye Mahallesi 
630 | 08 – Hasanpaşa Mahallesi 
631 | 09 – Mecidiye Mahallesi 
632 | 10 – Mehmet Akif Mahallesi 
633 | 11 – Mimar Sinan Mahallesi 
634 | 12 – Necip Fazıl Mahallesi 
635 | 13 – Orhangazi Mahallesi 
636 | 14 – Turgut Reis Mahallesi 
637 | 15 – Yavuz Selim Mahallesi
33 | SULTANGAZİ (15 mahalle) 
638 | 01 – 50. Yıl Mahallesi 
639 | 02 – 75. Yıl Mahallesi 
640 | 03 – Cebeci Mahallesi 
641 | 04 – Cumhuriyet Mahallesi 
642 | 05 – Esentepe Mahallesi 
643 | 06 – Eski Habibler Mahallesi 
644 | 07 – Gazi Mahallesi 
645 | 08 – Habibler Mahallesi 
646 | 09 – İsmetpaşa Mahallesi 
647 | 10 – Malkoçoğlu Mahallesi 
648 | 11 – Sultançiftliği Mahallesi 
649 | 12 – Uğur Mumcu Mahallesi 
650 | 13 – Yayla Mahallesi 
651 | 14 – Yunus Emre Mahallesi 
652 | 15 – Zübeyde Hanım Mahallesi
34 | ŞİLE (5 mahalle + 57 köy)  095 | 01 – Ağaçdere Köyü 
653 | 01 – Ağva Mahallesi *  096 | 02 – Ahmetli Köyü 
654 | 02 – Balibey Mahallesi  097 | 03 – Akçekese Köyü 
655 | 03 – Çavuş Mahallesi  098 | 04 – Alacalı Köyü 
656 | 04 – Hacıkasım Mahallesi  099 | 05 – Avcıkoru Köyü 
657 | 05 – Kumbaba Mahallesi 100 | 06 – Bıçkıdere Köyü 
101 | 07 – Bozgoca Köyü 
102 | 08 – Bucaklı Köyü 
103 | 09 – Çataklı Köyü 
104 | 10 – Çayırbaşı Köyü 
105 | 11 – Çelebi Köyü 
106 | 12 – Çengilli Köyü 
107 | 13 – Darlık Köyü 
108 | 14 – Değirmençayırı Köyü 
109 | 15 – Doğancılı Köyü 
110 | 16 – Erenler Köyü 
111 | 17 – Esenceli Köyü 
112 | 18 – Geredeli Köyü 
113 | 19 – Göçe Köyü 
114 | 20 – Gökmaslı Köyü 
115 | 21 – Göksu Köyü 
116 | 22 – Hasanlı Köyü 
117 | 23 – Hacıllı Köyü 
118 | 24 – İmrendere Köyü 
119 | 25 – İmrenli Köyü 
120 | 26 – İsaköy Köyü 
121 | 27 – Kabakoz Köyü 
122 | 28 – Kadıköy Köyü 
123 | 29 – Kalemköy Köyü 
124 | 30 – Karabeyli Köyü 
125 | 31 – Karacaköy Köyü 
126 | 32 – Karamandere Köyü 
127 | 33 – Karakiraz Köyü 
128 | 34 – Kervansaray Köyü 
129 | 35 – Kızılcaköy Köyü 
130 | 36 – Korucuköy Köyü 
131 | 37 – Kurna Köyü 
132 | 38 – Kurfallı Köyü 
133 | 39 – Kömürlük Köyü 
134 | 40 – Meşrutiyet Köyü 
135 | 41 – Oruçoğlu Köyü 
136 | 42 – Osmanköy Köyü 
137 | 43 – Ovacık Köyü 
138 | 44 – Satmazlı Köyü 
139 | 45 – Sahilköy (Domalı) Köyü 
140 | 46 – Soğullu Köyü 
141 | 47 – Sortullu Köyü 
142 | 48 – Sofular Köyü 
143 | 49 – Şuayipli Köyü 
144 | 50 – Teke Köyü 
145 | 51 – Ulupelit Köyü 
146 | 52 – Üvezli Köyü 
147 | 53 – Yazımanayır Köyü 
148 | 54 – Yaka Köyü 
149 | 55 – Yaylalı Köyü 
150 | 56 – Yeniköy Köyü 
151 | 57 – Yeşilvadi Köyü
35 | ŞİŞLİ (28 mahalle) 
658 | 01 – 19 Mayıs Mahallesi 
659 | 02 – Ayazağa Mahallesi * 
660 | 03 – Bozkurt Mahallesi 
661 | 04 – Cumhuriyet Mahallesi 
662 | 05 – Duatepe Mahallesi 
663 | 06 – Ergenekon Mahallesi 
664 | 07 – Esentepe Mahallesi 
665 | 08 – Eskişehir Mahallesi 
666 | 09 – Feriköy Mahallesi * 
667 | 10 – Fulya Mahallesi * 
668 | 11 – Gülbahar Mahallesi 
669 | 12 – Halaskargazi Mahallesi 
670 | 13 – Halide Edip Adıvar Mahallesi 
671 | 14 – Halil Rıfat Paşa Mahallesi 
672 | 15 – Harbiye Mahallesi * 
673 | 16 – Huzur Mahallesi 
674 | 17 – İnönü Mahallesi 
675 | 18 – İzzetpaşa Mahallesi 
676 | 19 – Kaptanpaşa Mahallesi 
677 | 20 – Kuştepe Mahallesi 
678 | 21 – Mahmut Şevket Paşa Mahallesi 
679 | 22 – Maslak Mahallesi 
680 | 23 – Mecidiyeköy Mahallesi * 
681 | 24 – Şişli Merkez Mahallesi 
682 | 25 – Meşrutiyet Mahallesi 
683 | 26 – Paşa Mahallesi 
684 | 27 – Teşvikiye Mahallesi * 
685 | 28 – Yayla Mahallesi
36 | TUZLA (17 mahalle) 
686 | 01 – Anadolu Mahallesi 
687 | 02 – Aydınlı Mahallesi 
688 | 03 – Aydıntepe Mahallesi 
689 | 04 – Cami Mahallesi 
690 | 05 – Evliya Çelebi Mahallesi 
691 | 06 – Fatih Mahallesi 
692 | 07 – Fırat Mahallesi 
693 | 08 – İçmeler Mahallesi 
694 | 09 – İstasyon Mahallesi 
695 | 10 – Merkez Mahallesi 
696 | 11 – Mescit Mahallesi 
697 | 12 – Mimar Sinan Mahallesi 
698 | 13 – Orta Mahallesi 
699 | 14 – Postane Mahallesi 
700 | 15 – Şifa Mahallesi 
701 | 16 – Tepeören Mahallesi 
702 | 17 – Yayla Mahallesi
37 | ÜMRANİYE (35 mahalle) 
703 | 01 – Adem Yavuz Mahallesi 
703 | 02 – Altın Şehir Mahallesi 
704 | 03 – Armağanevler Mahallesi 
705 | 04 – Aşağı Dudullu Mahallesi 
706 | 05 – Atakent Mahallesi 
707 | 06 – Atatürk Mahallesi 
708 | 07 – Cemil Meriç Mahallesi 
709 | 08 – Çakmak Mahallesi 
710 | 09 – Çamlık Mahallesi 
711 | 10 – Dumlupınar Mahallesi 
712 | 11 – Elmalıkent Mahallesi 
713 | 12 – Esenevler Mahallesi 
714 | 13 – Esenşehir Mahallesi 
715 | 14 – Fatih Sultan Mehmet Mahallesi 
716 | 15 – Hekimbaşı Mahallesi 
717 | 16 – Huzur Mahallesi 
718 | 17 – Ihlamurkuyu Mahallesi 
719 | 18 – İnkılap Mahallesi 
720 | 19 – İstiklal Mahallesi 
721 | 20 – Kazım Karabekir Mahallesi 
722 | 21 – Mehmet Akif Mahallesi 
723 | 22 – Madenler Mahallesi 
724 | 23 – Namık Kemal Mahallesi 
725 | 24 – Necip Fazıl Mahallesi 
726 | 25 – Parseller Mahallesi 
727 | 26 – Saray Mahallesi 
728 | 27 – Site Mahallesi 
729 | 28 – Şerifali Mahallesi 
730 | 29 – Tantavi Mahallesi 
731 | 30 – Tatlı Su Mahallesi 
732 | 31 – Tepeüstü Mahallesi 
733 | 32 – Topağacı Mahallesi 
734 | 33 – Yamanevler Mahallesi 
735 | 34 – Yeni Sanayi Mahallesi 
736 | 35 – Yukarı Dudullu Mahallesi
38 | ÜSKÜDAR (33 mahalle) 
737 | 01 – Acıbadem Mahallesi * 
738 | 02 – Ahmediye Mahallesi 
739 | 03 – Altunizade Mahallesi * 
740 | 04 – Aziz Mahmud Hüdayi Mahallesi 
741 | 05 – Bahçelievler Mahallesi 
742 | 06 – Barbados Mahallesi 
743 | 07 – Beylerbeyi Mahallesi * 
744 | 08 – Bulgurlu Mahallesi 
745 | 09 – Burhaniye Mahallesi 
746 | 10 – Cumhuriyet Mahallesi 
747 | 11 – Çengelköy Mahallesi * 
748 | 12 – Ferah Mahallesi 
749 | 13 – Güzeltepe Mahallesi 
750 | 14 – İcadiye Mahallesi 
751 | 15 – Kandilli Mahallesi * 
752 | 16 – Kirazlıtepe Mahallesi* 
753 | 17 – Kısıklı Mahallesi 
754 | 18 – Kuleli Mahallesi 
755 | 19 – Kuzguncuk Mahallesi * 
756 | 20 – Küçük Çamlıca Mahallesi 
757 | 21 – Küçüksu Mahallesi 
758 | 22 – Küplüce Mahallesi 
759 | 23 – Mehmet Akif Ersoy Mahallesi 
760 | 24 – Mimar Sinan Mahallesi 
761 | 25 – Murat Reis Mahallesi 
762 | 26 – Salacak Mahallesi 
763 | 27 – Selami Ali Mahallesi 
764 | 28 – Selimiye Mahallesi 
765 | 29 – Sultantepe Mahallesi 
766 | 30 – Ünalan Mahallesi 
767 | 31 – Valide-i Atik Mahallesi 
768 | 32 – Yavuztürk Mahallesi 
769 | 33 – Zeynep Kamil Mahallesi
39 | ZEYTİNBURNU (13 mahalle) 
770 | 01 – Beştelsiz Mahallesi 
771 | 02 – Çırpıcı Mahallesi 
772 | 03 – Gökalp Mahallesi 
773 | 04 – Kazlıçeşme Mahallesi 
774 | 05 – Maltepe Mahallesi 
775 | 06 – Merkezefendi Mahallesi 
776 | 07 – Nuripaşa Mahallesi 
777 | 08 – Seyitnizam Mahallesi 
778 | 09 – Sümer Mahallesi 
779 | 10 – Telsiz Mahallesi 
780 | 11 – Veliefendi Mahallesi 
781 | 12 – Yenidoğan Mahallesi 
782 | 13 – Yeşiltepe Mahallesi

İstanbul’a ve halkına yönelik sosyal projeler ve hizmetler şekillendirilirken, 782 kent içi mahalle ve 151 köy niteliğinde kırsal mahallenin ihtiyaçları, sosyo-ekonomik-kültürel durumları dikkate alınarak hareket edilmesi gerekir. Yerel yönetimlerin mahalle düzeyinden başlatılması bir proje olarak ortaya konulurken, mahallerin kentsel ve kırsal niteliklerine göre, projelerin çerçevesinin şekillendirilmesi doğru olacaktır. Kırsal mahallelerde ortaya çıkan ihtiyaçlar ve yoğunluğu, kentsel mahallelere göre farklılıklar gösterecektir. Sosyal belediyecilik projeleri şekillendirilirken mahallelerin bu durumları dikkate alınmalıdır. 

IV. SİYASİ ANALİZ

İstanbul kentinin yaşamış ve yaşamakta olduğu süreçler, sosyal Devlet politikalarına ve sosyal belediyecilik projelerine olan ihtiyacı artırmıştır. Kentin sorunlarının çözümlenmesinde sosyal demokrat yaklaşımların etkili olması olağan kabul edilmelidir. Topluma sosyal demokrat mesajları verebilen bir yaklaşım, aday profili ve projeler bakımından halka yakın bir duruş sergilenmesi durumunda, özü itibariyle sosyal demokrat tercihlere sahip seçmenlerin ağırlıklı bir tercihle partimize yönelmesi beklenmelidir.

AKP ile CHP arasında 2009 yerel seçimlerinde 500 bin civarında bulunan oy farkı, 2011 seçimlerinde iktidar olmanın avantajını kullanan merkezi otorite lehine 3 kat artmış ve 1.500.000’e çıkmıştır.

Bu tabloyu tersine çevirebilmek için ciddi sosyal politikalar üretilmesine, sadece il/ilçe seviyesinde değil, mahalle/sokak seviyesinde çalışmalar yapılmasına ihtiyaç vardır.

2009’da 29.738, 2011’de 32.212 olan sandık sayısının bu seçimde 35 bin civarında olması beklenmektedir.

Bu sandık başına ortalama 15 oy fazla almak gerektiğini işaret etmektedir.

Partilerin oranlarının sabit kaldığının varsayılması halinde, her sandık başına yer değiştirecek 8 akp oyu İstanbul’u partimize kazandıracaktır.

2011 seçim sonuçlarına göre tablo daha zor görünse de, yerel ve genel seçim sonuçlarını karşılaştırmak çok da doğru değildir.

Bununla birlikte, iktidar partisinin sahip olduğu hükümet imkanlarını kullanarak, bu seçimde de devletin imkanlarını seferber edeceğinden kuşku duyulmamalıdır. Bu noktada yapılacak çalışmaların önemi daha da yoğun olarak ortaya çıkmaktadır.

2009 seçim sonuçları

1. AK PARTİ – Adalet ve Kalkınma Partisi 44,2 3.083.593 2. CHP – Cumhuriyet Halk Partisi 37,0 2.578.623 3. MHP – Milliyetçi Hareket Partisi 5,1 358.686 4. SP – Saadet Partisi 4,9 342.319 5. DTP – Demokratik Toplum Partisi 4,6 323.778 6. DSP – Demokratik Sol Parti 1,4 96.986 7. BBP – Büyük Birlik Partisi 1,1 76.867 8. DP – Demokrat Parti 0,5 34.868 9. ANAP – Anavatan Partisi 0,3 23.391 10. BTP – Bağımsız Türkiye Partisi 0,3 20.279 11. TKP – Türkiye Komünist Partisi 0,1 8.368 12. HAK-PAR – Hak ve Özgürlükler Partisi 0,1 7.006 13. IP – İşçi Partisi 0,1 5.681 14. Bağımsız – Bağımsız 0,1 4.635 15. MP – Millet Partisi 0,1 4.145 16. LDP – Liberal Demokrat Parti 0,0 3.363 17. BDP – Barış ve Demokrasi Partisi 0,0 1.318 18. Diğer Bağımsızlar – Diğer Bağımsızlar 0,0 1.129 19. ÖDP – Özgürlük ve Dayanışma Partisi 0,0 660 20. EP – Emek Partisi 0,0 335 21. HYP – Halkın Yükselişi Partisi 0,0 241  

2011 seçim sonuçları

1. AK PARTİ –  Adalet ve Kalkınma Partisi 49,45 3.915.914 2. CHP –  Cumhuriyet Halk Partisi 31,27 2.476.413 3. MHP –  Milliyetçi Hareket Partisi 9,39 743.316 4. BGMZTOPLAM 5,34 422.702 5. SP –  Saadet Partisi 1,60 126.548 6. HAS –  Halkın Sesi Partisi 0,72 56.920 7. BBP –  Büyük Birlik Partisi 0,63 49.612 8. DP –  Demokrat Parti 0,43 34.286 9. HEPAR –  Hak ve Eşitlik Partisi 0,40 31.976 10. DSP –  Demokratik Sol Parti 0,24 19.268 11. TKP –  Türkiye Komünist Partisi 0,20 16.032 12. MP –  Millet Partisi 0,18 14.355 13. MMP –  Milliyetçi ve Muhafazakar Parti 0,06 4.610 14. LDP –  Liberal Demokrat Parti 0,04 3.513 15. DYP –  Doğru Yol Partisi 0,04 2.818 16. EMEP –  Emek Partisi 0,00 91    

Seçim sonuçlarına bakıldığında, iki temel konunun üzerinde durulması gerekmektedir. Bunlardan birincisi, kayıtlı olduğu halde seçime gitmeyen ve büyük çoğunluğunun sosyal demokrat seçmenler olduğu değerlendirilen seçmenlerin siyasi duyarlılığını artıracak projelerin ortaya konulması ve bu yönde adayların çıkarılması çalışmalarının yapılması gerekliliğidir. İkincisi ise, belki çok daha önemlisi, kayıt dışı seçmenlerin kayıtlarını yaptırması konusunda gereken çalışmaların yapılması suretiyle, sosyal projeler konusunda duyarlı kişilerin tercihlerinin seçim sonuçlarına yansıtılmasının sağlanmasıdır.

Sandık duyarlılığı kaybolmuş seçmenlerin yeniden etkin hale getirilmesi sürecinde, bir başka önemli noktanın daha üzerinde durulması zorunludur. Bu önemli nokta, seçmen kayıtları üzerinde oynanan oyunların deşifre edilmesi ve sistemli olarak bir hukuki mücadele yürütülmesi ihtiyacıdır. Yapılacak mücadelenin gereklerini yerine getirmek üzere, bir hukuki mücadele ekibinin kurulmasına ihtiyaç vardır. Genel çerçevesi şekillendirilmiş bulunan, Anayasa Hukukçusu, İdare Hukukçusu ve Ceza Hukukçusu öğretim üyelerinin oluşturduğu bir çalışma ekibinin gözetim ve yönetiminde avukatlardan oluşan bir çalışma takımı, bu hukuksuzlukları ortadan kaldıracak bir mücadeleyi yürütecektir.

V.SOSYAL VE TEKNİK ALTYAPI ANALİZİ

Kentlerin beklenen yararı sağlayabilmesi için öncelikle altyapı ve üstyapı tesislerinin nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde bulunması gerekir. Yerleşim yeri olarak seçilen ve yapılaşmaya hazırlanan arazilerin imar sürecine hazırlanmasında öncelikle altyapı tesislerinin kurulması gerekir. Altyapısı kurulmuş alanlarda inşai faaliyetlere başlanılması mümkün olacaktır. Altyapı sistemlerinin taşıma kapasitesi, yerleşim alanında gerçekleşen yerleşim miktarını belirleyecektir. Altyapı ve üstyapının taşıma kapasitesinin aşılması ya da bu yönde bir hazırlık yapılmadan yapılaşmaya gidilmesi, kentlerin temel sorunları arasında yer almaktadır.

İstanbul’un teknik ve sosyal altyapısının ihtiyaçlara cevap verebilirliğinin değerlendirilmesi sonucunda, hem gerekli altyapı sistemleri oluşturulmadan hukuka aykırı ya da uygun yapılaşmalara izin verildiği, hem de altyapı sistemlerinin taşıma kapasitesini zorlayan ilave yapılaşmaların önünün açıldığı görülmektedir.

1.Yollar

Yolların uzunluk olarak yetersizliği İstanbul için bir sorun olduğu gibi, var olan yolların istenen standartların gerinde kalmasından kaynaklanan nitelik eksikliği de bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yol altyapısının ihtiyaçlar analiz edilerek, planlamasının yapılması ve sonrasında inşa yoluna gidilmesi gerekliliği, İstanbul uygulamalarında bir beklenti olarak kalmıştır. Yolların rastgele, plansız, programsız ve ihtiyaç analizi yapılmanda inşa edilmiş olması, yollardan beklenen verimliliğin ve tatminin oluşmasını engellemektedir.

İstanbul il sınırları içerisinde toplam 88.300 sokak ve cadde bulunmaktadır.

Kentte Çatalca’dan, Tuzla’ya kadar uzanan alanda, 3 bin 500 km’lik kısmı ana yol ağı olmak üzere, toplam 30.391 km yol bulunmaktadır.

Bu yolların 754 km’lik kısmı, bir hizmet yerinden yönetim kuruluşu olan Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğu altındadır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet verdiği ana arterlerin toplam uzunluğu 3.970 km’dir.

İstanbul’un İlçelerinde bulunan yolların uzunlukları ise 25.677 km’dir.

İstanbul ilinde günlük trafiğe çıkan araç sayısı 474’dür. Bu rakam kente her gün 2.370 metresi çevre, 2370 metresi il/ilçe merkezleri olmak üzere 4.740 m yeni yol yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Bu rakamlar trafiğin mevcut halinin korunabilmesi için her yıl 1.730,1 km yeni yol açılması zorunluluğu getirmektedir. Bahse konu bu yol miktarı, trafik sıkışıklığı sorununun çözümü için değil, sıkışıklığın bu düzeyde tutulabilmesi ve daha kötüye gitmemesi için gereksinim duyulan ilave yol miktarıdır.

İstanbul’un merkez ve çevre ilçelerinde, yıllık bin yediyüz otuz km yol yapılması gerekliliği bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır. Ancak, kentin özellikle merkez ilçelerdeki yapılaşma durumu, bu yolların açılmasına izin vermemektedir. Her gün trafiğe yeni çıkan araçlar nedeniyle, 4.7km yol yapılması ihtiyacı karşılanamadığından, trafik sıkışıklığı sorunu daha da kötüye gitmektedir. Yerel idareler, diğer yandan, iyileştirme/alt geçit/tünel/battı-çıktı’larla trafik sıkışıklığına çözüm üretmeye ve trafiği rahatlatmaya çalışmaktadırlar.

İstanbul’da günlük ortalama 5 milyon kişi özel araçlarla trafiğe çıkmakta ve seyahat etmektedir. İstanbul yollarının rahatlaması için toplu ulaşımın teşvik edilmesi ve trafikteki araç sayısının azaltılması gerekmektedir.

İstanbul’un trafik sıkışıklığına çözüm üretilmesine yönelik olarak, ilave yol yapılmasından, hatta yollarda iyileştirmelerden de önce, var olan yollar üzerinde araç parklarının önlenmesi gerekir. Araç parkları, miktar ve nitelik olarak ihtiyaca zaten cevap veremez durumdaki yolların işlevselliğini ortadan kaldırdığından trafik sıkışıklığının temel nedenleri arasında öne çıkan bir faktör olarak dikkati çekmektedir. 

2.Otopark

Otopark altyapısı, kentin teknik altyapı ihtiyaçları arasında öne çıkmaktadır. Kent trafiğinin doğru işlemesi, yolların etkin olabilmesi için araçların seyir halinde olmadığı zamanlarda otopark alanlarına bırakılması önemlidir. Otopark altyapısı, inşai faaliyetlerin yapılması sırasında öncelikle çözümlenmesi gereken bir ihtiyaçtır. İnşai faaliyet için idareden izin almak üzere başvuran kişilerin, yapacakları inşai faaliyetin gerektirdiği otopark ihtiyacını projeleri içerisinde çözümlemeleri ya da bedelini idareye ödemeleri gerekir. Bu güne kadar gerçekleşen uygulamalarda esas olarak inşaat sahipleri, otopark ihtiyacının karşılanması konusunda gereken harçları idareye vermişlerdir. Buna karşılık ilgili idareler, almış oldukları otopark harçlarıyla gerekli altyapı tesislerini kurmak yerine, farklı alanlarda sarf etmişlerdir. Bu gün yaşanan otopark sıkıntısının ana nedenini bu yaklaşım ve uygulamalar oluşturmaktadır.

İstanbul’da toplam 3.863 otopark bulunmaktadır. Bu otoparkların araç park kapasitesi 365.859 araç olup, talebi karşılama konusunda fazlasıyla yetersizdir.

İnşaat aşamasında 5, projesi yapılmış 22 ve planlanan 677 otoparkın tamamlanması halinde dahi kapasite 674.123’e çıkabilecektir.

İstanbul’un mevcut otoparklarının mülkiyetleri şu şekildedir;

İspark                                    471 otopark   56.463 araç

Özel                                       1.558 otopark           148.637 araç

Diğer (Kamu Binaları, AVM,

Hastaneler,İş Merkezi,        1.794 otopark           146.298 araç            

Büyük Restoranlar,Otel)

Yukarıdaki dökümden de anlaşılacağı üzere bahsi geçen 3.863 otopark ve 365.854 kapasite aldatıcı bir rakamdır.

Kamu Binaları, AVM, Hastane, İş Merkezi, Büyük Restoranlar, Otel gibi komplekslerin sahip olduğu 1.794 otopark alanı herkesin değil sadece müşteri/personelin kullandığı ve geçici parklanma alanlarıdır.

Oysa otopark tanımlaması içerisinde mesai saatleri içinde ve dışında uzun süreli parklamaların yapılacağı alanlar yer almaktadır. AVM vb. ortalama park süreleri 30 dakika/2 saat aralığında olup, diğer sürelerde başka otoparklara ihtiyaç duyulmaktadır.

Dolayısıyla İstanbul’un gerçek otopark sayısı 2.029, toplam gerçek kapsitesi ise 205.100’dür.

İstanbul’un toplam otopark kapasitesinin reel olarak 205.100 araç olmasının ya da 365.854 araç olmasının çok bir önemi bulunmamaktadır. Zira, İstanbul’da bulunan araç sayısı milyon civarındadır ve bu rakamın yaklaşık 2 milyonu otomobillerden oluşmaktadır. İstanbul’da bulunan araç sayısıyla otopark kapasitesi arasındaki bu uyumsuzluğun sorumlusu, İstanbul’da inşaat sektörüne altın on yılını yaşatan mevcut yönetimdir.

3.Ulaşım

Ulaşım altyapısının ve sistemlerinin yeterli olması, bir kentin yaşanabilir olmasının temel koşullarından biridir. Ulaşım sistemlerinin var olması önemlidir. Bununla birlikte, var olan sistemlerin ulaşılabilir olması, tercih edilebilir olması, insani kullanılabilirlik imkanına sahip olması gibi niteliklere de sahip olması gerekir. Bir ulaşım hizmetinin sunulmuş olmasından öte, bu ulaşım hizmetinin ihtiyaçlara cevap verebilir olup olmadığının da dikkate alınması gerekir. Şehre hizmet verecek ulaşım sistemlerinin yerinin veya türünün belirlenmesi konusunda, öncelikle ihtiyaç analizinin, maliyet ve fayda analizlerinin yapılması gerekir. Bu yönde bir çalışma yapılmadan belirlenen yatırımların ihtiyaçlara cevap verebilirlik oranı düşecektir.

Ulaşım, İstanbul’un çözülmesi gereken önemli sorunlarından biridir.

Kentin doğu-batı yönünde yayılması ve büyümesi nedeniyle uzun ulaşım mesafeleri ve sıkışık trafik nedeniyle, ulaşım süreleri insani olmaktan ve ihtiyaçlara cevap vermekten çok uzaktır.

Kente ulaşım, hava kara ve deniz yoluyla yapılmaktadır.

Atatürk havalimanı ve Sabiha Gökçen havalimanı ile kente hava ulaşımı yapılırken, D-100 ve TEM otobanları kentin hem doğu hem de batıdan giriş yollarıdır.

Kente deniz yoluyla yayalar için Karaköy, Bostancı, Bakırköy, Kartal, Kadıköy, Kabataş iskeleleri; yaya ve araçlar için ise Yenikapı ve Kartal iskeleleri kullanılmaktadır.

Kentte ulaşım ise karayolu, denizyolu ve demiryolu/metro ile sağlanmaktadır.

2012 verilerine göre kent içi ulaşımda taşınan günlük ortalama kişi sayıları şöyledir:

Metro/LRT/Tramvay           1.222.607

TCDD                                               144.801

İETT                                      2.146.634

Halk otobüsü                        1.475.274

Minibüs                                 1.850.000

Taksi/taksi dolmuş               1.210.000

Servis araçları                      1.950.000

İDO                                        94.806

Şehir hatları                          146.798

Özel tekne/motor                 100.250

Toplam                                  10.341.170

Toplu taşıma sistemlerinin yanında bir kısım insanlar, sahip oldukları özel araçlarıyal ulaşım ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Özel otomobillerini kullanmak suretiyle ulaşım ihtiyacını karşılayan kişi sayısının yaklaşık 5 milyon olduğu hesaplanmaktadır. Özel araçlarıyla ulaşım ihtiyacını bireysel olarak karşılayanlarla birlikte, İstanbul’da ulaşım ihtiyacı olan günlük yolcu sayısı yaklaşık 15 milyon kişidir.

Yukarıdaki tablodan da görüleceği gibi ulaşım yükünün büyük kısmı karayolları üzerinden taşınmaktadır.

İstanbul, her iki yakası da üç taraftan denizle çevrili olmasına rağmen deniz yolunu yeterince kullanmamaktadır.

Boğaz hattı boyunca yeni açılacak ve karşılıklı düzenli sefer yapacak feribot uygulamaları, hem bu hat üzerinde hem de köprüler üzerinde rahatlama yaratacaktır. Oysa İBB stratejik planlarında demiryollarına önem verilirken deniz yollarının ulaşım ağındaki payının azaltılmasından söz edilmektedir. İBB stratejik planlamasına göre 2012 yılında toplu taşımanın % 4.1’inin sağlandığı denizyollarının, 2014’deki payının %2.8’e, 2023’de ise % 2.2’ye çekilmesi planlanmaktadır.

Metro ağının yaygınlaştırılması, metro/tramvay hattının geçtiği güzergahlardaki otobüs sayılarının azaltılması/sıfırlanması uygulamaları ile trafiğin rahatlamasına toplu ulaşım çözümleri ile katkı sağlanmalıdır.

4.Yeşil Alan

Yeşil alan ihtiyacı, kentlerin yapılaşmasından öncelikle çözümlenmesi gereken bir donatı alanı sorunudur. Kentin düzenli, sağlıklı ve estetik olma vasıfları arasında, düzenin ve estetik ihtiyacının bir parçası olarak yeşil alanların ayrılması ve düzenlenmesi gerektiği gibi, sağlıklı bir kent yaşamının varlığı için, özellikle yeşil alan miktarının yeterli düzeyde ayrılması gerekir. Bir kentin yeşil alan ihtiyacının karşılanmamış olması, kent nüfusunun sorunlu bir yaşama mahkum edilmesi anlamına gelecektir.

Yeşil alan miktarının yeterliliği konusunda İstanbul, batılı başkentlerin çok gerisinde kalmıştır. İstanbul’un yeşil alanları son yirmi yıl içerisinde hızla tüketilmiştir. Eksilen yeşil alanların yerine yenisinin konulabilmesi mümkün olmadığı gibi, dikey yapılaşmanın yoğun şekilde teşvik edilmesi ya da tercih edilmesiyle birlikte, kişi başına düşen yeşil alan miktarı daha da azalmış ve insani standartların gerisine düşmüştür.

İstanbul’un toplam yeşil alan miktarı 2012 sonu itibariyle 48 milyon 894 bin metrekaredir.

Bu rakam görece olarak büyük görünmekle beraber, kişi başına düşen yeşil alan miktarı, Büyükşehir Belediyesinin verileri doğru kabul edilirse, 6,11 m2 seviyesindedir ve modern kent statüsünün çok uzağındadır.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının belirlemiş olduğu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hedeflemiş olduğu kişi başına 10 m2 hedefine ulaşılması da zor görülmektedir.

Mevcut yeşil alanların aktif yeşil alan olarak değerlendirilmesi konusu da ayrıca tartışılmaktadır. Bir başka ifadeyle, İstanbul’un yeşil alanlarının gerçek anlamda bu fonksiyon doğrultusunda kullanılmasına imkan veren alanlar olup olmadığı konusunda ciddi tereddütler bulunmaktadır. Yol kenarlarında, kavşaklarda, peyzaj alanlarında, kat bahçelerinde ve benzeri alanlardaki yeşilliklerin ve çimenliklerin yeşil alan miktarına dahil edilmesinin ne kadar doğru olacağı tartışmaya açıktır.

İstanbul’un yapılaşma sürecinde, arsaların imar parseline dönüştürülmesi sürecinde, düzenleme karşılığında alınan ortaklık paylarının yeşil alan olarak değerlendirilmek yerine yapılaşmaya açılmış olması sonucunda, yeşil alan yokluğu kentin yaşanmaz hale getirmiştir.

5.Temizlik/Çöp

Büyük kentlerde temizliğin sağlanması, özellikle de çöplerin toplanması ve ortadan kaldırılması titizlikle ele alınması gereken bir konudur. Çöplerin toplanması, kamusal alanların temiz tutulması, hatta konut ve işyerlerinin etraflarını rahatsız etmeyecek derecede temiz olmasının sağlanması temizlik hizmetlerinin birincil görünümü olarak ortaya çıkar. Buna ilave olarak, toplanan çöplerin kamunun yararı doğrultusunda ortadan kaldırılması yönünde ayrıntılı çalışmalar yapılması da bir gereklilik olarak kendini gösterir.

İstanbul’da nüfusun % 99’u aşan bir bölümüne temizlik hizmeti verilmektedir. Atıklar konusu İstanbullu için önemli bir sorun olup, son yıllarda iyileştirmeye gidilmiş olsa da, her geçen gün artan atık miktarı karşısında toplama hizmeti tam olarak yerine getirilememektedir.

Araçlar oransal olarak yeni ve teknolojiye uygun görünse de, çöp konteynerleri yetersiz ve bakımsızdır.

Koyteynerlerden sadece çöpün alınması, rutin temizliklerinin yapılmaması, özellikle yaz aylarında koku problemi doğurmaktadır.

 İstanbul halkının çöp poşeti kullanma alışkanlığının az olması nedeniyle atıkların çevreye yayılması da söz konusu olup, koyteynerler dışında kalan çöplerin toplanmasında sorun yaşanmaktadır.

Çöp toplama saatlerinin, kentin ve trafiğin aktif olduğu saatlere denk gelmesi halinde ise, ciddi trafik ve koku problemi doğmaktadır.

İstanbul Büyükşehir sınırları içerisinde katı atık konusundaki istatistiklere bakıldığında;

Anket uyg.  Anket uyg. Bld. Bld. Nüfusu Kişi başı
Toplam Belediye bld. bld. sayısı Atık hizmeti verilen Top. Nüfus içindeki Miktar (kg/kişi
Sayısı Nüfusu -1 Bld.nüf. içindei % oranı % (ton/yıl) -gün)
 13.255.685  13.120.596  40  13.120.596  40  13.120.596 99 100  5.731.003  1,20

Şeklinde bir tabloyla karşılaşılmaktadır. Ortaya çıkan günlük katı atık miktarının büyüklüğü karşısında ciddi bir toplama ve uzaklaştırma sisteminin kurulması gerekliliği daha açık bir şekilde kendini göstermektedir.

Toplanan atıkların uzaklaştırılması ya da imhası konusunda yapılacak uygulamalar, toplanan atıklardan elde edilmesi muhtemel faydaları da dikkate alacak şekilde, atıkların muhtemel zararlarını önleyici nitelikte yapılması gerekir.

İstanbul’da toplanan katı atıkların ortadan kaldırılması yönündeki uygulamaya bakıldığında; toplanan günlük çöpün,140 bin tonluk kısmı kompost tesislerde imha edilmekte olduğu, kalan çöplerin ise, farklı depolama alanlarına dökülmek suretiyle imha edilmekte olduğu görülmektedir.

Cadde ve sokakların temizlenmesi konusunda yeterli ekipman bulunmamakta, toz ve çamur İstanbul sokaklarını kaplamaktadır.

Cadde ve sokakların temizlenmesi için kullanılan araç sayısı sadece 230, personel sayısı ise 470’dir.

İnşaat faaliyetlerinin son derece yoğun olduğu İstanbul’da inşaat atığı ve inşaat malzemesi taşıyan araçlar yeterinde denetlenememekte ve bu araçlar güzergahları boyunca çevreyi kirletmektedir. Özellikle yolların kirlenmesiyle ortaya çıkan durum, trafikte seyir güvenliğini tehdit etmekte ve can ve mal emniyeti bakımından riskler doğurmaktadır. Yağmurlu havalarda, inşaat malzemelerinin ya da hafriyat atıklarının kayganlaştırdığı yollarda araçların kaza yapma riskine ilave olarak, yayaların da düşme ve zarar görme tehlikesi bulunmaktadır.

İnşai faaliyetlere harç taşıyan araçların oluşturduğu riskler de bir başka temizlik sorunu olarak kendini göstermektedir. Bu araçlardan, gerek dolum, gerekse boşaltım sonrası temizlenmeyen beton mikserlerinin güzergahları boyunca damlattıkları beton kalıntıları yol kalitesini düşürmekte, ulaşım kalitesini azaltmakta ve trafik güvenliğini tehlikeye atmaktadır.

6.Eğitim

Eğitim faaliyetlerinin özelikle okul çağındaki genç nüfusa yönelik olan kısmının merkezi idare tarafından milli eğitim hizmetleri başlığı altında Başkentten yürütülmeye çalışıldığı, bu hizmetlerin sorumluluğunun hükümete ait olduğu açık olmak birlikte, bahse konu kısmı da dahil olmak üzere, toplumun bütün eğitim ihtiyaçlarının muhatabı olmak bakımından belediyeler sürece dahil olmak durumunda kalmaktadırlar. Olayın dışında gibi gözüken belediyeler, topluma karşı eğitim-öğretim hizmetlerinde yaşanan aksamaların muhatabı oldukları gibi, ortaya çıkan aksaklıklardan doğan sonuçlarla mücadele bakımından da konuyla doğrudan ilgilidir.

Yerel yönetimler bakımından eğitim-öğretim hizmetleri denilince, okul çağındaki nüfusun dışındaki kişilerin eğitim ihtiyacında rol üstelenme, milli eğitim hizmetlerinin altyapısını oluşturma ya da güçlendirme, eğitim çağındaki çocukların bu hizmeti alabilmesinin önündeki engelleri kaldırma, ailelerine destek sağlama ve okul çağındaki çocuklara yönelik tamamlayıcı eğitimler sunulması faaliyetleri, bir bütün olarak anlaşılmalı ve bu yönde plan-projeler üretilmelidir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ve merkezi idarenin il birimlerinin, mücadele etmek zorunda olduğu kaldığı bir çok durumların eğitim-öğretim hizmetlerinin gerektiği şekilde sunulmamasından kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda, İstanbul’da eğitim hizmetlerine bakıldığında;

İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde örgün eğitimde 2.802, yaygın eğitimde 2.181 kurumunun bulunduğu, örgün eğitimde 2.355.969 öğrenciye, yaygın eğitimde ise 802.769 kursiyere ulaşan bir yapıya sahip olduğu görülür.

Okul öncesi eğitimde toplam 368 bağımsız anaokulu, 1.544 anasınıfında toplam 89.046 öğrenciye hizmet verilmektedir. İlköğretimde ise 1.622 eğitim kurumunda toplam 1.688.972 öğrenciye hizmet verilmektedir. Genel ortaöğretim kurumu olarak 566, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumu olarak 246 kurum vardır.

Yaygın eğitimde 2.181 kurumla 802.769 kişiye hizmet verilmektedir. Resmi yaygın eğitim kurumlarının sayısı 68’dir. Resmi yaygın eğitim kurumları arasında halk eğitim merkezleri, çıraklık eğitim merkezleri, olgunlaşma enstitüleri, pratik kız sanat okulları, 3308 sayılı kanunla açılan meslek kursları ve özel eğitim kurumlarını saymak mümkündür.

Mevcut okulların sayısı, İstanbul’da karşımıza çıkan hızlı nüfus artışı nedeniyle ihtiyacı karşılamaktan uzaktır.

2000-2001 öğretim yılında şube başına düşen öğrenci sayısı 31 olurken, ilerleyen yıllarda rakam sürekli artmıştır. 2010-2011 yılında şube başına düşen öğrenci sayısı 36’ya yükselmiştir.

Buna karşılık 2000’li yıların başında derslik başına düşen öğrenci sayısı 57’den 48’e inmiştir.

Bu rakamın düşüşünde son on yılda sayıları gederek artan özel okulların katkısı çok büyüktür.

2012-2013 eğitim öğretim yılına ait veriler henüz açıklanmamış olmakla beraber 4+4+4 eğitim sistemi ile derslik sayısına olan ihtiyacın arttığı tahmin edilmektedir. Gayrı resmi rakamlara göre, derslik başına öğrenci sayısı 53’dür.

İstanbul ilinin eğitim istatistikleri şu şekildedir;

Yaş Cinsiyet O/Y bilmeyen O/Y Bilen İlk okul İlk öğretim Orta okul Lise ÜNİ. Yüksek Doktora Bilinmeyen Toplam
‘6-13’ Erkek  65  862.145  2.731  1.774  866.715
Kadın  147  811.024  3.362  1.932  816.465
’14-17′ Erkek  311  38.664  399.104  1.790  1.800  441.669
Kadın  471  40.388  367.566  2.960  2.164  413.549
’18-21′ Erkek  1.350  21.055  188.123  174.897  10.863  6.190  402.478
Kadın  3.757  33.028  160.080  193.025  13.813  9.706  413.409
’22-24′ Erkek  1.955  18.177  99.160  157.227  60.534  156  3  16.129  353.341
Kadın  5.952  26.768  88.430  137.219  75.251  294  3  16.880  350.797
’25-29′ Erkek  3.365  20.901  65.032  130.333  7.650  224.073  141.515  6.207  77  63.627  662.780
Kadın  10.372  24.426  132.814  103.234  6.496  191.583  144.408  9.206  117  26.428  649.084
’30-34′ Erkek  3.472  12.366  129.092  116.347  54.029  216.718  128.646  17.137  1.329  45.468  724.604
Kadın  9.616  16.977  204.070  77.773  42.221  177.940  122.677  17.342  1.526  26.366  696.508
’35-39′ Erkek  2.176  5.866  137.965  102.300  56.189  166.842  99.052  14.773  2.721  29.453  617.337
Kadın  7.553  12.210  206.163  71.616  44.724  129.119  88.234  11.789  2.636  19.945  593.989
’40-44′ Erkek  1.784  4.073  123.327  97.111  62.580  125.698  74.303  12.339  3.151  19.449  523.815
Kadın  10.139  13.753  186.386  62.854  43.568  95.190  58.859  8.776  2.698  16.909  499.132
’45-49′ Erkek  2.273  4.543  127.424  82.142  54.920  98.632  54.453  9.057  3.383  17.554  454.381
Kadın  17.207  18.929  187.327  43.446  35.817  71.052  38.638  5.296  2.185  19.867  439.764
’50-54′ Erkek  2.959  5.710  136.070  39.775  38.830  77.800  40.204  5.999  2.535  20.003  369.885
Kadın  23.308  22.143  161.697  21.568  24.472  55.346  25.579  2.990  1.607  20.239  358.949
’55-59′ Erkek  4.419  7.529  127.957  17.440  28.853  43.760  36.532  4.289  1.821  20.301  292.901
Kadın  32.604  27.051  131.831  9.040  19.170  33.955  20.346  1.958  950  20.969  297.874
’60-64′ Erkek  4.653  8.321  96.509  5.586  18.125  24.247  26.640  3.338  1.509  16.131  205.059
Kadın  34.658  23.818  88.338  2.796  13.964  21.595  13.938  1.278  683  17.676  218.744
’65 +’ Erkek  21.284  28.319  145.507  2.431  24.401  33.578  39.735  5.162  2.913  29.962  333.292
Kadın  120.620  55.842  147.896  1.447  28.759  40.535  18.657  1.615  1.154  44.483  461.008
Toplam  326.470  2.164.026  2.535.405  2.295.795  604.768  2.494.781  1.332.877  139.001  33.001  531.405  12.457.529

Resmi kayıtlar açısından, on iki buçuk milyon kişinin yaşadığı bir büyük kentin eğitim istatistikleri, sadece nüfusun bulunduğu seviyeyi ölçmesine rağmen, çok ciddi sonuçlar ortaya koymaktadır.

Her şeyden önce %3’ler düzeyinde karşımıza çıkan okuma yazma bilmeyen nüfus oranı, izah edilemez bir durumdur. İktidarda bulunduğu dönemde, atanan her milli eğitim bakanının bir reform paketiyle karşımıza çıktığı ve sistemi alt üst ettiği dikkate alındığında ilk el sorumluluğunun kime ait olduğu kolayca görülebilecektir. İlave olarak, okullaşma çağındaki insanımızın eğitim-öğretim hizmetlerini almak yerine, farklı alanlarda faaliyette bulunmak zorunda kalmasına yol açan ekonomik altyapının sorumlusu olan kişi ya da kurumlar da, bu tablonun sorumluları arasında kendilerine en önde yer bulacaktır.

İstanbul’un eğitim durum tablosunda öne çıkan bir başka veri ise, askerlik hizmetleri ve benzeri şekilde okuma yazma öğrenmiş, ancak, herhangi bir eğitim öğretim kurumundan mezun olmamış kişilerin oranının %18’ler civarında olmasıdır. Okuryazar olmayan ya da okuryazar olmakla birlikte bir eğitim kurumundan mezun olmayan nüfusun toplamının genel nüfus içindeki payı %20 seviyesini aşmış durumdadır. Bu veriler, İstanbul’un resmi nüfus rakamları üzerinden ortaya konulmaktadır. Bu tablonun, kayıt dışı olarak İstanbul’da yaşayan yaklaşık 4 milyon kişiyi de içerecek şekilde yaygınlaştırılması durumunda çok daha sorunlu bir tablonun karşımıza çıkacağı değerlendirilmektedir.

Çözümler başlığı altında eğitim-öğretim alanında belediyeler tarafından yapılabilecekler konusu daha ayrıntılı olarak incelenmiş olmakla birlikte, burada, belediyelerin bu tablonun ortadan kaldırılması ya da iyileştirilmesi konusunda sorumluluk üstlenmek zorunda olduğunun belirtilmesi gerekir. Sosyal demokrat politikalar ve sosyal belediyecilik anlayışının hakim olduğu bir belediye yönetiminin, bu tabloya karşı duyarsız kalması beklenemez, beklenmemelidir.

7.Sağlık

Eğitim hizmetleri gibi, sağlık hizmetleri de merkezi idare tarafından üstlenilmiş bir kamu hizmetidir. Bununla birlikte, etkileri bakımından yerel yönetimlerin doğrudan muhatap konunda olduğu bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumun sağlığının korunmasına yönelik olarak, kanun koyucu yerel yönetimlerin sorumluluk üstlenmesini tercih olarak ortaya koymuştur.

İstanbul’da sağlık hizmet ve tesislerinin, ihtiyaçları karşılamaktan uzak olduğu, resmi verilere bakıldığında daha iyi anlaşılacaktır.

İstanbul’da toplam 194 hastane bulunmaktadır. Bu hastanelerde 34.595 yatak kapasitesi mevcuttur.

Türkiye nüfusunun %18,32’sini barındıran İstanbul, hastane sayısı olarak %17, yatak sayısı olarak ise % 20’sine sahiptir.

Uzman doktor sayısında ise büyük eksiklik göze çarpmaktadır.

İSTANBUL TÜRKİYE İSTANBUL’UN
PAYI
HASTANE SAYISI 194 1.159 17%
YATAK SAYISI 34.595 176.934 20%
UZMAN HEKİM SAYISI 12.927 93.200 %13.8

İstanbul genelinde hizmet veren hastaneler;

Academic Hospital
Acıbadem Hastanesi
Akça Hastanesi
Aksaray Vatan Hastanesi
Aksoy Hastanesi
Alman Hastanesi
Amerikan Hastanesi
Anadolu Hastanesi
Ataköy Hastanesi
Avcılar Anadolu Hastanesi
Avcılar Hayat Hastanesi
Avcılar Hospital
Avicenna Hastanesi
Avrasya Hospital
Avrupa Hastanesi
Avusturya Saint George Hastanesi
Bağcılar Hastanesi
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Bakırköy Kadın Doğum Ve Çocuk Hastanesi
Bakırköy Kadın Ve Çocuk Hastanesi
Bakırköy Osmaniye Dispanseri
Bakırköy Ömür Hastanesi
Bakırköy Ruh Ve Sinir Hastalıkları Hastanesi
Balat Musevi Hastanesi (Or-Ahayim)
Balıklı Rum Hastanesi
Balkan Hastanesi
Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesi
Bayrampaşa Dispanseri
Bayrampaşa Göz Hastanesi
Beşyüzevler Hayat Hastanesi
Beykoz Çocuk Göğüs Hastalıkları Hastanesi
Beykoz Devlet Hastanesi
Beyoğlu Dispanseri
Beyoğlu Göz Hastanesi
Bezmialem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastanesi
Bilgi Hastanesi
Büyük Anadolu Hastanesi
Büyükada Devlet Hastanesi
Büyükçekmece Hastanesi
Can Hastanesi
Cibali Dispanseri
Çamlıca Hayat Hastanesi
Çamlıca Ömür Hastanesi
Çamlık Hastanesi
Çapa Hastanesi
Çapa Millet Hastanesi
Çatalca Devlet Ve Bölge Trafik Hastanesi
Çevre Hastanesi
Darülaceze Hastanesi
Denizcilik Bankası Hastanesi
Deri Ve Tenasül Hastalıkları Hastanesi, Cankurtaran
Diabet Hastanesi
Doğan Hastanesi
Doğaner Hastanesi
Dragos Hastanesi
Dragos Şifa Hastanesi
Dünya Göz Hastanesi
Erdem Hastanesi
Erenköy Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesi
Erenköy Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi
Eyüp Hastanesi
Fatih Hastanesi
Fatih Sultan Mehmet Hastanesi
Ferihan Laçin Hastanesi
Ferti-Jin Kadın Sağlığı Ve Yardımcı Üreme Teknikleri Merkezi
Florance Nightingale Avrupa Hast.
Gata Haydarpaşa Eğitim Hastanesi
Gaziosmanpaşa Hastanesi
Gelişim Hastanesi
Göksoy Hastanesi
Göztepe Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Göztepe Hastanesi
Göztepe Şafak Hastanesi
Gümüşsuyu Asker Hastanesi
Güzelbahçe Hastanesi
Halkalı Kent Hastanesi
Haseki Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Hattat Hastanesi
Haydarpaşa Numune Hastanesi
Hayrunnisa Hastanesi
Hizmet Hastanesi
Huzur Hastanesi
International Hospital
Istanbul 70. Yıl Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon
İncirli Hastanesi
İstanbul Çamlıca Askeri Hastanesi
İstanbul Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
İstanbul Esnaf Hastanesi
İstanbul Polis Hastanesi
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi
İstinye Devlet Hastanesi
İtalyan Hastanesi
Jfk John F. Kennedy Hospital
Kadıköy Şifa Hastanesi
Kadıköy Vatan Hastanesi
Kadıoğlu Hastanesi
Kartal Acil Yardım Ve Trafik Hastanesi
Kartal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Kartal Yavuz Selim Devlet Hastanesi
Kasımpaşa Deniz Hastanesi
Koşuyolu Kalp Ve Araştırma Hastanesi
Lape Hastanesi
Lepra Hastanesi
Levent Hastanesi
Lütfiye Nuri Burat Devlet Hastanesi
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastahanesi
Marmara Üniversitesi Hastanesi
Medicana
Medipol Hastanesi
Meltem Doğum Ve Çocuk Hastanesi,
Memorial Hastanesi
Merter Vatan Hastanesi
Meslek Hastalıkları Hastanesi
Meyan Hastanesi
Npistanbul Hastanesi
Okmeydanı Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Okmeydanı Hastanesi
Ortadoğu Hastanesi
Osmanoğlu Kliniği
Özel Kartal Hospital
Özel Üsküdar Hastanesi
Paşabahçe Hastanesi
Pendik Devlet Hastanesi
Pendik Şifa Hastanesi
Safa Hastanesi
Sağmalcılar Devlet Hastanesi
Sait Çiftçi Kamu Sağlığı Merkezi
Sarıyer İsmail Akgün Devlet Hastanesi
Seyfi Basa Çocuk Hastanesi
Silivri Devlet Hastanesi
Siyami Ersek Göğüs-Kalp-Damar Cerrahisi
Sultanbeyli Devlet Hastanesi
Surp Agop Hastanesi
Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi
Şile Devlet Hastanesi
Şişli Etfal Hastanesi
Şişli Hastanesi
Taksim Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Tcdd Yakacık Hastanesi
Tem Hospital
Tepebaşı Vatan Hastanesi
Tosunoğlu Hastanesi
Tuzla Devlet Hastanesi
Türkiye Gazetesi Hastanesi
Umut Hastanesi
Validebağ Öğretmenler Hastanesi, Kadıköy
Yaşam Hastanesi
Yaşar Hastanesi
Yedikule Göğüs Hastalıkları Ve Göğüs Cerrahisi
Yeditepe Üniversitesi Balmumcu Göz Hastanesi
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi
Yeni Bosna Hastanesi
Yeni Ufuk Hastanesi
Yeşil Bahar Hastanesi
Zeynep Kamil Kadın Ve Çocuk Hastalıkları Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

İstanbul genelinde hizmet veren sağlık kurumlarının bu hizmetlerin ihtiyaçları karşılama bakımından değerlendirilmesi durumunda aşağıdaki tablo karşımıza çıkmaktadır.

Sağlık Hizmetlerinin Kişi Başına Dağılımı

Yataklı hastane başına düşen kişi 51.643
Yatak başına düşen kişi 290
Doktor başına düşen kişi 781
Doktor başına düşen hasta 1.204
Bebek ölüm hızı ‰ 31,93
Kaba ölüm hızı ‰ 3,9
Bir hemşireye düşen kişi 1.016
Kaba doğum hızı ‰ 13,77
Doğumların sağlık personeli yardımı ile gerçekleşmesi % 98,04

Bu istatistikler altında İstanbul’da yaşayanların tatmin edici bir sağlık hizmeti almaları zor görünmektedir. Bu zorluk, İstanbul’un sağlığı tehdit eden unsurlar bakımından risk derecesi yüksek bir kent olmasından kaynaklanmaktadır. İstanbul halkının sağlığı çok daha fazla bozulacaktır. Şehrin genel niteliklerinin sağlıklı bir şekilde yaşamaya elverişsiz olması, kişilerin daha çok ve yoğunluklu bir şekilde hastalanmasına yol açmaktadır. Sağlıklı gıdaya ulaşamayan halkın, sağlık sorunlarının ciddi düzeyde artmış ve artmakta olduğu görülmektedir.

Sağlık tesislerine ilişkin bu değerlendirmeler, kamu ya da özel hastane ayrımı yapılmadan ortaya konulmaktadır. Özel hastanelerin durumunu ayrıca ele alacak olursak, sağlık hizmetlerinin kalitesi konusunda daha sorunlu bir durum ortaya çıkar. Önceleri fark ödenmeden ya da cüzi miktarlarda fark ödenerek hizmet alınmasına müsaade edilen özel sağlık kuruluşlarında, alınabilecek fark ücreti birden %200 seviyelerine yükseltilmiştir. Bu artışın dışında, diyaliz ve kanserle mücadele gibi, çok hayati bazı hizmetlerde bu farkın çok daha yüksek olmasına izin veren düzenlemeler yapılma aşamasındadır. Bu durumda, İstanbul halkının gelir durumu dikkate alındığında, özel sağlık tesislerinden yararlanması mümkün olmayacak ve tablo çok daha karanlık hale gelecektir.

Özel hastaneler konusundaki düzenlemelerle ilgili olarak bir konuyu daha açıklamak gerekir. Toplumda bilinen şekliyle, hükümet üyelerinin ya da birinci derece yakınlarının hastaneler zinciri kurmuş olduğu ya da ortaklıklar tesis etmiş olduğu yönündeki iddialardan sonra, ücretlendirme politikasında ve miktarında değişiklik yapıldığı değerlendirilmektedir.

8.İbadethaneler

İbadethaneler, İstanbul kimliğinin önemli bir parçasıdır. Bir çok farklı inanç grubunun yaşamakta olduğu kentte, bu zenginliğin korunması ve yaşatılması gerekliliği açıktır. Belediyeler olarak, ibadethanelerin kimi yerel hizmetlerin sunulmasında aracılık yapılması yönünde bir düzenleme yapılması tercihi ortaya konulabilir. Bu yöndeki tercihler, hem ibadethanelerde sunulan hizmetlerin kalitesini artıracak, hem de çevrede bulunanların ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olacaktır.

Cami sayısı bakımından, ilk sırayı İstanbul almaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı istatistiklerine göre; Türkiye’de 82 bin 693 cami bulunmaktadır. 3 bin 113 cami ile İstanbul en fazla cami bulunan il olarak ön plana çıkmaktadır.

İstanbul çağlar boyu başkent olmanın yanı sıra hilafet makamını da barındırmış olmasından dolayı, cami yapımına özel bir önem verilmiştir. Bu dönemde yöneticiler tarafından, kendi imkanlarıyla çok sayıda kendi adlarına camiler yaptırılmış ve camiler kentin süsleri olarak değerlendirilmiştir.

İstanbul’da halen kullanılmakta olan ve sayıları 400’ü aşan cami, geçmişten günümüze hizmet sunan tarihi yapılardır. Bu camilerin hemen hemen tamamında restorasyon ve depreme dayanıklılık çalışmaları yapılması gerekmektedir.

Tarihi özelliği bulunan camilerin yanı sıra cumhuriyet dönemi camilerinde de, statik sorunlar vardır.

İstanbul’da başlayan kentsel dönüşün çalışmalarında hasarlı, riskli binaların tespiti yapılmış ancak özel statüleri nedeniyle camiler için çalışma yapılmamış ve durum tespiti gerçekleştirilmemiştir.

İstanbul Müftülüğü’nün herhangi bir dayanıklılık testi için dahi bütçesinin olmayışı nedeniyle adım atamadığı konuyla ilgili olarak, cami dernekleri ve cemaatin mikro ölçekte çalışmalarıyla 62 caminin yıkılma tehlikesi altında olduğu belirlenmiştir.

Bunlardan sadece üçünün güçlendirilmesi yapılmışır. Fatih’te yer alan Kadıasker Mehmetefendi Parmakkapı Camii kapatılarak yıkım kararı verilmiştir. Caminin kapatılma ve yıkım kararı gerekçesi ise son derece vahimdir: Namaz kılarken kubbeden kopan parçaların cemaatin üzerine düşmesi nedeniyle hizmete kapatılmıştır.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre ise 300 civarındaki camiinin güçlendirilme çalışması yapılması zorunluluk arz etmektedir.

İl sınırları içerisinde aktif olarak kullanılan 40 kilise ve 16 sinagog bulunmaktadır.

İstanbul’daki cemevlerinin sayısı ise 64’tür.

İbadethanelerin statik sorunlarının bulunması ve yıkılma tehlikesi altında olması, ibadethane hizmetinden öte, toplumsal faaliyet alanı olan bu yapıların, kitlesel olarak can ve mal emniyeti riski taşıması nedeniyle acil müdahalede bulunulması gerekir. Bu noktada, bir büyükşehir belediyesi projesi olarak, bütün camilerin afet riski analizlerinin yapılacağının projelendirilmesi çok farklı etkiler doğuracak ve bu konuyu en çok istismar eden anlayışın bakışının toplum tarafından doğru algılanmasına katkı sağlayacaktır.

VI. EKONOMİK DURUM VE SANAYİİ YAPILANMASI ANALİZİ

İstanbul’a ilişkin değerlendirmelerin içerisinde, sanayi ve ekonominin de irdelenmesi gerekliliği tartışmasızdır. Sosyal ve siyasi analizler başta olmak üzere, yapılacak değerlendirmelerin sağlıklı sonuç vermesi ve ortaya konulacak çözümler ve projeler bakımından, bu alanın doğru analiz edilmesi önem taşımaktadır.

1.Ekonomik Durum

Ekonomik durum denildiğinde, İstanbul’da yaşayanların sahip olduğu mali imkanlar öncelikle aklımıza gelir. İstanbul genelinde birçok sanayi kuruluşu ve birçok köklü zengin aile karşımıza çıkmakla birlikte, bu analizler bakımından öncelikli ve önemli olan, kişilerin ekonomik durumlarının ne olduğudur. Bir başka ifadeyle, önemli olan, kişilerin insan onuruna yaraşır bir hayatı sürmelerine yetecek düzeyde gelirlerinin bulunup bulunmadığıdır. İstanbul genelinde elde edilen gelirlerin miktarı kadar, bu gelirlerin nüfusu hangi oranda paylaştırıldığının da önemi büyüktür.

Türkiye’de hane halkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 24.343 TL iken, ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelir ise 10.774 TL’dir. 
İstanbul Bölgesi 14 873 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri rakamı ile istatistiksel olarak, geliri en yüksek olan bölge durumundadır. Bununla birlikte, matematiksel olarak ortaya çıkan bu rakamın reel dağılımının ne olduğu sorusunun cevabı maalesef yüz güldürücü olmaktan uzaktır. Bu rakamların resmi nüfus verilerine dayandığı ve kentte kayıt dışı yaşayanların da dahil edilmesiyle durumun daha sorunlu hale geleceği değerlendirilmektedir.

2.İlin Sanayi Yapısı

İstanbul, konumu gereği, yoğun sanayi ve ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü bir yerleşim yeridir. Deniz kıyısında bulunması, Avrupa ülkelerine yakınlık, işgücünün kolay bulunması, yoğun bir tüketim potansiyelinin sahip olma gibi nedenlerle İstanbul, yatırımlar açısından cazip bir bölgedir.

Sosyo-ekonomik açıdan Türkiye’nin en gelişmiş ili olan İstanbul’un ekonomisi ağırlıklı olarak ticaret, sanayi, ulaştırma ve haberleşme sektörlerine dayalıdır.

İstanbul, ülkemizde tahsil edilen tüm vergi gelirlerinin yaklaşık %44’ünü karşılamakta, toplam dış ticaret hacminin ise yaklaşık %50’sini gerçekleştirmektedir.

İstanbul Sanayi Odası’na kayıtlı 18.176 üye bulunmaktadır. İstanbul Sanayi Odası’ndan alınan bilgilere göre, aktif kapasite raporuna sahip firma sayısı 8.646; İstanbul Ticaret Odası verilerine göre kapasite raporu almış sanayici sayısı 12.007 olmak üzere, toplam kapasite raporu olan işyeri sayısı 20.653’tür.

3.İlin Ticaret Yapısı

İstanbul hem iç hem de dış ticarette merkezi öneme sahip bir ildir. Ticaret sektöründe yaratılan katma değer, Türkiye genelinde ticaret sektöründe yaratılan katma değerin yaklaşık % 30’una yaklaşmıştır. Türkiye ekonomisinde etkin bir rol üstlenen ve toplam 328.623 üyesi bulunan İstanbul Ticaret Odası ile birlikte, İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Ticaret Borsası, İstanbul Deniz Ticaret Odası, İstanbul İhracatçı Birlikleri, ilin ticari ve ekonomik hayatını meydana getiren en önemli kuruluşlardır.

Borsa İstanbul (BIST) ile İstanbul Türkiye’nin finans merkezi durumundadır. İstanbul’da faaliyet gösteren firmaların en yoğun olduğu sektör 46.260 firma ile inşaat sektörüdür. Firmaların en yoğun olduğu ikinci sektör ise 33.662 ile tekstil sektörüdür. Firma sayıları 10.000’in üzerinde olan ve en fazla firma barındıran ilk beş sektör inşaat, tekstil/giyim, diğer sektörler, ulaştırma/lojistik, elektrik, elektronik ve bilişimdir. Bu beş sektör toplam firma sayısının %52,1 ‘ini oluşturmaktadır.

İstanbul’da özellikle otomotiv ve yan sanayi, makine, demir-çelik ve metal eşya sektörlerinde 30.000’e yakın kayıtlı firma görünmektedir.

İstanbul’u üst olarak seçmiş bulunan inşaat sektörünün durumunun çok sıkıntılı olduğu, üretilen 308.000 konutun satılmaya çalışıldığı ve sektörün borç stokunun 45 milyar TL civarına yükseldiği ve gerek İstanbul, gerekse Türkiye ekonomisi bakımından büyük riskler taşıdığı bilgisini de vermek gerekir.

4.Sanayi Sicil Kayıtlarına Göre İl Sanayisinin Değerlendirilmesi

Kayıtlara göre sanayi işletmeleri Türkiye geneline dağılmak yerine bazı illerde toplanmış bulunmaktadır. Sanayi yatırımlarının illere dağılımına bakıldığında, başta İstanbul(%31) olmak üzere, Bursa(%8), Ankara(%7), İzmir(%5), Konya(%4), Gaziantep(%3), Denizli(%3), Kocaeli(%2), Adana(%2), Tekirdağ(%2), Kayseri(%2 ), Mersin(%2) olmak üzere;  toplam % 71’i on iki ilimizin ön plana çıktığı değerlendirilmektedir.

Bölgelere göre bir değerlendirme yapıldığında; sanayi işletmelerinin %48’i Marmara Bölgesi’nde, %17’si İç Anadolu Bölgesi’nde, %14’ü Ege Bölgesi’nde, %8’i Akdeniz Bölgesi’nde, %6’sı Karadeniz Bölgesi’nde,%5’i Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, % 2’si Doğu Anadolu Bölgesi’ndedir.

İstanbul ilinde sanayi siciline kayıtlı sanayi işletmesi sayısı 23.225’tir. Toplam sanayi işletmesi içerisinde %31’lik bir oran ile sanayide gelişmişlik bakımından ilk sırada yer almaktadır.

Marmara Bölgesi’ndeki illerin sanayi bakımından değerlendirmesi yapıldığında, % 65 ile İstanbul ilk sırada yer almaktadır. İstanbul ilini takip eden iller sırasıyla Bursa(%17), Kocaeli(%5), Tekirdağ(% 3), Balıkesir(% 3), Sakarya(% 2),  Çanakkale(%1), Kırklareli(% 1), Edirne(% 1), Bilecik(% 1), Yalova(% 1) olarak görülmektedir.

5.İstanbul İlinde Sanayi İşletmelerinin Sektörel Dağılımı

 İstanbul ilinde bulunan sanayi işletmelerinin sektörel dağılımına bakıldığında, %17 ile giyim eşyası imalatı; kürkün işlenmesi ve boyanması imalatının ilk sırada olduğu görülmektedir.

Diğer sektörler sırasıyla;

% 12 Tekstil ürünleri imalatı,

% 10 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı,

% 8 Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizatı hariç),

% 7 Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı,

% 5 Gıda ürünlerinin imalatı,

% 5 Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı,

% 4 Ana metal sanayi,

% 4 Kâğıt ve kâğıt ürünlerinin imalatı,

% 3 Deri ile ilgili ürünlerin imalatı,

% 3 Elektrikli teçhizat imalatı,

% 3 Diğer imalatlar,

% 3 Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı,

% 2 Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı,

% 2 Mobilya imalatı,

% 2 Ağaç ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç),

% 2 Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması,

% 1 Diğer madencilik ve taşocakçılığı,

% 1 Motorlu kara taşıtı, treyler (römork), yarı treyler (yarı römork) imalatı,

% 1 Metal cevherleri madenciliği,

%  Diğer ulaşım araçlarının imalatı,

% 6 Diğer (makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı, temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı, kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, içecek imalatı, ham petrol ve doğal gaz çıkarımı ve saha arama tetkiki hariç petrol ve gaz çıkarımı ile ilgili hizmetler, kömür ve linyit çıkartılması, elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı, tütün ürünleri imalatı) şeklinde sıralanmaktadır.

6.Çalışan Sayısı ve Ar-Ge

Sanayi sicil kayıtlarına göre, İstanbul ilinde kayıtlı işletmelerde çalışan personel sayısı 735.562’dir. Ar-Ge birimi bulunan firma sayısı 1462, kalite kontrol birimi olan firma sayısı 5432’dir. Toplam personelin %0,8’i Ar-Ge biriminde, %1,2’si kalite kontrol biriminde istihdam edilmektedir.

a.Genel Değerlendirme

İstanbul ilinde sanayide çalışanların  %23’ü giyim eşyası imalatı; kürkün işlenmesi ve boyanması, %11’i tekstil ürünlerinin imalatı sektörlerinde istihdam edilmektedir. İstihdamın %77’si işçi, %3’ü mühendistir.

İstanbul ilinde faaliyet gösteren sanayi işletmelerinin; %39’u mikro ölçekli, %48’i küçük ölçekli, %11’i orta ölçekli, %2’si büyük ölçekli işletmelerdir.

b.Personel Sayısına Göre Büyük Firmalar:

  • Mercedes – Benz Türk A.Ş.
  • Türk Hava Yolları Teknik A.Ş.
  • Fujitsu Technology Solutions Bilişim Ltd. Şti.
  • Siemens Sanayi ve Ticaret A.Ş.
  • Yiğit Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.

7.İlde Öne Çıkan Yatırım Alanları

İstanbul, taşıdığı büyük tüketim potansiyeli ile dış ve iç satım imkanları nedeniyle cazip bir yatırım alanıdır. Yatırım ihtiyaçlarının yoğunlaştığı ya da yapılabileceği alanlar değerlendirilmesi yapılacak olursa;

Talebi Karşılamaya Yönelik Yatırımlar:

  • Yazılım sektörüne yönelik yatırımlar,
  • İleri elektronik uygulamalarına yönelik yatırımlar,
  • Nano teknoloji uygulamalarına yönelik yatırımlar,
  • Biyoteknoloji uygulamalarına yönelik yatırımlar,
  • Mekatronik uygulamalarına yönelik yatırımlar,

Potansiyeli Değerlendirmeye Yönelik Yatırımlar:

  • Ağır sanayi, metal, kimya, plastik tesisleri,
  • Turizme yönelik konaklama ve sosyal tesisler,
  • Liman,
  • Konserve ve salça üretimi,
  • Dondurulmuş gıda tesisleri,
  • Soğuk hava deposu,
  • Alternatif turizm tesisleri.

Şeklinde bir gruplandırma yapılması mümkündür.

8.İlin Dış Ticareti

Türkiye ihracatının %50,26’sı  ve  ithalatının %50,56’sı İstanbul’dan yapılmaktadır.

İlin Dış Ticarete (İhracat) Konu Olan Sektörleri:

Bu haliyle İstanbul, ihracatın ithalatı karşılama oranı bakımından dengeli bir görünüm sergilemektedir. Mevcut alım satımlara ilave olarak, kentin değerlendirilmeyi bekleyen ihracat potansiyelinin de dikkate alınması gerekir. Bu noktada sorumluluk öncelikle merkezi hükümete ve meslek örgütlenmelerine düşmekteyse de, belediye olarak, bu alanda en azından kültürel ve teknik eğitim verilmek suretiyle sektörlerin bilinçlendirilmesine katkı sağlanabileceği değerlendirilmektedir.

İlin Dış Ticarete Konu Olabilecek Potansiyeli:

Bahse konu sektörlerde faaliyette bulunan kişi ve kuruluşların, ihracat konusunda bilinçlendirilmesi, eğitim verilmesi, farkındalık sağlanması, yerel yönetimler aracılığıyla farklı ülkeler ve kültürlerle bağlantı sağlanması suretiyle dış satım imkanlarının artırılmaya çalışılması, en azından takdir görecek bir çaba olacaktır.

İstanbul İline Ait İhracat Bilgileri

  Yıl İhracat Firma Sayısı İhracat Değeri (1.000 USD)
2009 25.603 55.539.993
2010 26.551 53.134.594
2011 27.907 61.433.612
2012 29.427 76.664.105
2013(Ocak-Temmuz) 26.079 41.331.417

İstanbul İline Ait İthalat Bilgileri

  Yıl İthalat Firma Sayısı İthalat Değeri (1.000 USD)
2009 32.241 78.756.263
2010 34.230 98.436.855
2011 37.470 123.925.183
2012 36.575 119.604.455
2013(Ocak-Temmuz) 32.063 80.872.874

9.İstanbul İlindeki Organize Sanayi Bölgeleri ve Sanayi Siteleri

Sanayi yatırımlarının ciddi maliyetler gerektirdiği ve kurulan tesislerin verimliliğinin sağlanması ve çevrenin korunması bakımından güçlü bir altyapı sisteminin kurulması zorunluluğu, yatırımcıların cesaretini azaltan bir etkiye sahiptir. Anayasa koyucu 1982 Anayasasının 166.maddesinde getirmiş olduğu düzenlemeyle, sanayi tesislerinin teşvik edilmesi noktasında Devlete görevler yüklemiştir. Bu doğrultuda, sanayi yatırımlarının altyapı ihtiyaçlarının karşılanması suretiyle yatırımların teşvik edilmesi amacıyla sanayinin organize bir şekilde kurulması tercihi ortaya konulmuştur. Organize sanayi yatırımları, özel bir kanunla düzenlenmiş ve yatırımlar kolaylaştırılmak istenilmiştir. Bu doğrultuda, organize sanayi yapılanmasının ilk ve başarılı örnekleri İstanbul’da karşımıza çıkmaktadır.

a.Organize Sanayi Bölgeleri

İstanbul ilinde 8 adet sicil almış OSB bulunmakta olup, doluluk oranı; karma OSB’lerde %85, ihtisas OSB’lerde %96’dir.

Tamamlanan Organize Sanayi Bölgeleri

Organize sanayi bölgelerinin kurulması, kamunun yoğun katılımıyla gerçekleşmektedir. Her ne kadar organize sanayi bölgeleri, özel hukuk tüzel kişisi olarak tanımlanmış olsalar da, kuruluş sürecinde birçok idareden temsilcinin bulunduğu bir müteşebbis heyet süreci yönetmektedir. Sürecin sonucunda, organize sanayi bölgeleri kendi başına işlevsel hale geldiklerinde, yönetim yatırımcılar tarafından kurulan derneğe devredilmektedir. Dernek tarafından yönetilmeye başlanmış organize sanayi bölgeleri, tamamlanmış organize sanayi bölgeleri olarak ifade edilmektedir.

İstanbul-Deri Organize Sanayi Bölgesi

İkitelli Organize Sanayi Bölgesi

İstanbul-Dudullu Organize Sanayi Bölgesi  

Birlik Organize Sanayi Bölgesi

İstanbul Tuzla Organize Sanayi Bölgesi

Beylikdüzü Organize Sanayi Bölgesi

İstanbul Anadolu Yakası(Tuzla Mermerciler) Organize Sanayi Bölgesi

İstanbul Tuzla Kimya Sanayicileri Organize Sanayi Bölgesi

b.Sanayi Siteleri

Sanayi siteleri, organize sanayi bölgelerinden daha küçük ölçekli faaliyetlerin yapıldığı alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanayi siteleri, küçük ölçekli yatırımları barındıran yerlerdir. Sanayi sitelerinde küçük ölçekli ve el emeğine dayanan faaliyetler, daha çok kente yönelik olarak yürütülmektedir.

Tamamlanan Sanayi Siteleri

Sıra no SANAYİ SİTESİ ADI İŞYERİ SAYISI DOLU İŞYERİ SAYISI BOŞ İŞYERİ SAYISI DOLULUK ORANI (%)
1 İSTANBUL KADIKÖY OTO SS 172 172 0 100
2 İSTANBUL MERKEZ (ATATÜRK) SS 346 346 0 100
3 İSTANBUL MERKEZ (BİRLİK) SS 228 228 0 100
4 İSTANBUL MERKEZ (DOĞU) SS 254 254 0 100
5 İSTANBUL MERKEZ (EVREN OTO) SS 462 462 0 100
6 İSTANBUL MERKEZ (İMES) SS 843 843 0 100
7 İSTANBUL MERKEZ (MODOKO) SS 275 275 0 100
8 İSTANBUL MERKEZ (MODOKO-SOSYAL TESİS) SS 0 0 0 0
9 İSTANBUL SİLİVRİ SS 142 142 0 100
10 İSTANBUL ŞİLE SS 52 48 4 92
TOPLAM 2774 2770 4 99

10.İlde Sanayi Sektörüne Yönelik Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri

İstanbul genelinde sanayi tesislerinin yoğunluğu dikkat çekmekle birlikte, verimlilik bakımından yeterliliği ve çevresel etkileri bakımından çağdaşlığı sorgulanmalıdır. Sanayi tesislerinin ürünlerinin kalitesi kadar, çalışanların sağlığını koruyan bir yaklaşım üzerinden hareket edilip edilmediği de önemlidir. Kurulduğu dönemin şartlarına göre yapılandırılmış bulunan sanayi tesislerinin, güncel ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden ele alınmasına ve düzenlenmesine ihtiyaç vardır. bu noktada İstanbul sanayi sektörünün sorunlarının ve çözümlerinin ana başlıkları aşağıdaki şekilde karşımıza çıkar.

  • Sanayinin rekabet gücü düşüktür. Sektörün rekabet gücünü arttırmaya yönelik tedbirler alınmalıdır.
  • Sanayide verimliliğin arttırılması için, teknolojinin yenilenmesi ve girdi maliyetlerinin rekabet edilen ülkelerle eş düzeyde olmasını sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir.
  • Sanayicinin yeterli kaynak yaratması için, girdi maliyetlerinin azaltılması; mal ve hizmet girdileri, finansal girdiler ve işgücü maliyetlerinde kamu payının azaltılması; vergi sisteminde üreticiler için yapısal düzenlemeler getirilmesi yönünde çalışılmalıdır.
  •  Ekonomide ve sanayi sektöründe sürdürülebilir büyüme için daha fazla kaynak yaratmaya ihtiyaç vardır. Dolayısı ile üretimde verimliliğin arttırılması için gerekmektedir. Bu amaçla, vergi imkanları, düşük faizli krediler, istihdam vergilerinde iyileştirme ve yeni yatırımcıların teşvik edilmesi sağlanmalıdır.
  •  İstihdam ve ödemeler dengesi cari işlemler açığı sorununu gidermek için üretim ve ihracatın hızla arttırılması yönünde çaba gösterilmelidir. Sanayi sektörünün büyümesi için, sektördeki yatırımların artması sağlanmalıdır.

Sanayi sektörünün bahse konu bu sorunlarına ek olarak, çok önemli bir başka sorunu da, kuruldukları zaman şehrin dışına yerleşmiş bulunan birçok tesisin artık şehir içerisinde kalması nedeniyle yeni alanlar bulunması zorunluluğunun doğmuş olmasıdır. Şehrin içerisinde kalmış bulunan bu sanayi tesislerinin önemli bir bölümü aynı zamanda afet riski bakımından sorunlu yapılar içerisinde faaliyette bulunmaktadır. Kentin sanayi alanlarında bir dönüşüm ihtiyacının varlığı kendini göstermekle birlikte, bu dönüşümün yapılma şekli, sanayi alanında faaliyette bulunanlar bakımından ciddi mağduriyetler doğuracak durumdadır. Kentsel alanlarda yapılacak sosyal içerikli kentsel dönüşüm modelinin sanayi tesisleri bakımından da uygulanması suretiyle soruna çözümle sunulmalıdır. Sanayi tesislerinin bulunduğu alanlarda yapılacak dönüşümler üzerinden idareye gelir ya da kişisel olarak rant sağlama amacı güdülmeden, bu alanların durumlarının güncellenmesi gerekir.

11.Bölgesel Kalkınma Ajansı Tarafından İstanbul İli İçin Belirlenen Vizyon, Misyon Ve Stratejiler

  İstanbul Kalkınma Ajansı, kentin kalkınmasına yönelik olarak, merkezi idare adına çalışmalar yapmak üzere kurulmuş bir birimdir. Ortaya koymuş olduğu stratejinin İstanbul ölçeğinde ne kadar yetersiz kaldığının görülebilmesi ve hükümetin bakışını yansıtması bakımından buraya alınmıştır.

  Vizyon: Kültürel, tarihi ve doğal mirasını koruyan; yüksek katma değer üreten ekonomik faaliyetleri tercih eden; yaşanabilir ve yaşam kalitesini sürekli yükselten kent: İstanbul. Bu vizyonun tersine uygulamaların yaygın olduğu bilinmektedir.

  Stratejik amaçlar:

  1. Küresel Rekabet Edebilirlik
  2. Hizmetler sektörünün geliştirilmesi ve ekonomide ağırlığının arttırılması,
  3. Sanayide yüksek katma değer üreten ve ileri teknolojileri kullanan bir yapının desteklenmesi,
  4. İstanbul Bölgesinin bilim ve teknoloji üssü haline getirilmesi,
  5. İşgücü niteliğinin yüksek katma değer üreten ekonomik faaliyetlerin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmesi,
  6. Bölgenin küresel ekonomiye entegrasyonunun geliştirilmesi,
  7. Bölgenin uluslararası finans merkezi olması,
  8. Bölgenin turizmde ulusal cazibe merkezi olması,
  9. Lojistik sektörünün rekabet gücünün arttırılması,
  10. Yaratıcı endüstrilerin geliştirilmesi.
    1. Sosyal Kalkınma
      1. İstanbul yaşam kültürünün ve kentlilik bilincinin geliştirilmesi,
      1. Eğitime erişimin ve eğitim kalitesinin arttırılması,
      1. Toplum sağlığının korunması ve sağlık hizmeti sunumunun geliştirilmesi,
      1. Sosyal dışlanmanın önüne geçilmesi,
      1. Yerel ağlar, katılımcılık ve işbirliğinin geliştirilmesi,
      1. Kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarında kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi,
      1. Kent güvenliğinin iyileştirilmesi,
      1. İşsizliğin azaltılması.
    1. Çevresel ve Kültürel Sürdürülebilirlik
      1. Doğal kaynakların ve çevrenin korunması,
      1. Etkin atık yönetiminin geliştirilmesi ve teşvik edilmesi,
    1. Enerji verimliliğinin sağlanması ve temiz enerji kullanımının yaygınlaştırılması,
    1. Tarihi ve kültürel mirasın varlık değeri gözetilerek korunması ve geliştirilmesi,
    1. Korumanın, ekonomik ve sosyal kalkınma boyutlarıyla bütüncül bir şekilde gerçekleştirilmesi.
    1. Kentsel Mekan Kalitesi
  11. Kentsel fonksiyonların dağılımında mekanın etkin kullanılması,
  12. Kentsel risk alanlarının (çöküntü bölgeleri, düzensiz yapılaşma, güvenlik, afet vb.) sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla, özgünlüğü dikkate alınarak yeniden yapılandırılması,
  13. Mevcut yaşam çevresinin iyileştirilmesi,
  14. Yaşam alanlarının tasarımında yüksek kalite ve özgünlüğün sağlanması,
  15. Afet yönetim sisteminin etkinleştirilmesi.

5.Ulaşım ve Erişilebilirlik

  • Farklı ulaşım türleri arasında entegrasyonun sağlanması ve dengeli bir ulaşım sisteminin geliştirilmesi,
  • Raylı sistem ağırlıklı bir toplu taşıma sisteminin geliştirilmesi,
  • Mevcut ulaşım altyapısının verimli kullanımı ve ulaşım talebinin etkin yönetilmesi.

Bu hedeflerin nasıl gerçekleştirileceğinin ortaya konulması çok daha önemlidir.

12.İlde Bilim ve Teknoloji Alanında Gerçekleştirilen Faaliyetler

Sanayi alanında yapılacak en önemli çalışma, bilimsel ve teknolojik gelişmeyi sağlayan faaliyetler olacaktır. Geleneksel sanayinin dahi, bilimsel ve teknik yöntemler kullanılarak yapılması durumunda verimlilik ve rekabet edilebilirlik artmaktadır.

SIRA NO FAALİYETİN ADI AÇIKLAMALAR
  İlde Yapılmış Olan İşler SAN-TEZ projesi kapsamında Bahçeşehir (4), Boğaziçi (3), İTÜ (17), İst.Üni. 2, Koç Üni. 2, Özyeğin 1, Yeditepe (9), Sabancı (10) ve Yıldız Teknik (7) Üniversitelerine ait toplam 55 projeİTÜ ARI TGBYıldız Teknik Üniversitesi TGBİstanbul Üniversitesi TGBBoğaziçi Teknoloji Geliştirme BölgesiAr-Ge Merkezi kapsamındaTeknogirişim Sermayesi Desteği   Projeler tamamlanmıştır.         2003 yılında faaliyete geçmiştir.2010 yılında faaliyete geçmiştir.2010 yılında faaliyete geçmiştir.2010 yılında faaliyete geçmiştir.39 işletmeye Ar-Ge Merkezi Belgesi verildi.165 işletmenin projesi desteklenmiştir.
  İlde Devam Eden İşler İstanbul Teknoloji Geliştirme BölgesiSAN-TEZ projesi kapsamında Yeditepe (3), Yıldız Teknik (9), Sabancı (4), Koç  (7), Boğaziçi (4), Özyeğin (2), Okan (1),  İTÜ (24), Galatasaray (1) İstanbul Aydın (1), Bezmialem 2, Işık 2,Marmara 1, Üniversitelerine ait toplam 61 proje   Çalışmalar sürdürülmektedir. 2009 yılında kurulmuştur.Destek çalışmaları sürdürülmektedir.        

VII. SORUNLAR, ÇÖZÜMLER VE PROJELER

İstanbul büyükşehir belediyesi ve ilçe belediye başkanlıkların seçimlerinde, asıl olan, hangi alanda hangi çözümlerin ve projelerin sunulduğunun açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya konulmasıdır. Bu noktada, seçimlerden uzak duran ve ağırlıklı olarak sosyal demokrat eğilimli olduğu değerlendirilen seçmene umut ve inanç aşılanması yönünde, sosyal demokrat politika ve projelerin, doğru adaylar üzerinden sunulması gerekir. Doğru aday, ortaya konulan projeleri gerçekleştirmeye geçmişi, eğitimi ve vizyonu bakımından uygun ve hazır aday olarak görülmelidir.

İstanbul büyükşehir ölçeğinde, toplumun yaşam kalitesini düşüren, çözüm ve projelerle iyileştirilmesi gereken alanlar ya da konu başlıkları bir hayli fazladır. Bu konuları tek tek ifade etmek ve fikri takibi kolaylaştırmak bakımından, numaralandırmak suretiyle bir sıralama doğru olacaktır.  

1.İstanbul’u Doğru Değerlendirme İhtiyacı ve Kente Sevdalı Projeler Üretilmesi

İstanbul, bir ortak yaşam kültürünün, medeniyetin, hayat felsefesinin doğal güzelliklerle birleşerek ortaya çıktığı eşsiz bir sahnedir. İstanbul asırlar boyu birçok milletin sevdalandığı bir şehirdir. İstanbul, kendine layık olan şekilde yönetilmeyi, şekillendirilmeyi ve sevdalanmayı fazlasıyla hak eden bir yerleşim yeridir. Bu kentin yönetiminde, kişisel sevdası olarak bakan ve İstanbul’un sadece kendisine ya da kendi gibi düşünenlere ait olması gerektiği veya olduğu iddiasında olan bir anlayışın şehrin karakter ve kimliğine katkı sağlaması zor olacaktır.

İstanbul, 8500 yıllık tarihi geçmişi, binlerce yıldan beri akan hayatın sağladığı birikim ve kendine has barış, anlayış, dayanışma ve ortak yaşam kültürüyle dünyaya model olacak bir şehirdir. Şehrin bu özellikleri kazanmasında her kültürün, her inancın katkısının yanında kişisel değerlerin de önemli katkısı olmuştur. İstanbul’a yönelik her türlü uygulamanın temel hareket noktası, şehrin bu özelliklerini koruma üzerinden şekillendirilmelidir. Marka değeri olarak Dünya Kültürel Miras Listesi içerisinde yer alması gereken ve “Somut Olmayan Bir Kültürel Miras” olarak ele alınmalıdır. Çünkü İstanbul insanlığın ortak değerlerini taşıyan evrensel bir markadır.  Dünya Kültür Mirası Listesinde bulunan taşınmaz kültür varlıklarının yanında, İstanbul Kültür ve Yaşamının da UNESCO kriterleri kapsamında koruma altına alınmasını sağlamaya yönelik alt yapı çalışmalarının ivedilikle yapılması gerekmektedir.

Acil olarak tedbir alma gerekliliği, İstanbul karakterinin korunması zorunluluğundan doğmaktadır. Öncelikle kenti doğru anlamış ve kentin özgün kimliğini referans alan bir yaklaşımla, tarihi, kültürel, sosyal ve doğal özelliklerinin korunması gerekir. Bunu sağlayabilmek için, İstanbul’u sadece kendilerinin sevdası olarak görmek yerine, şehre saygı duyarak hizmet etmeyi amaç edinen bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. İstanbul, herkesin sevdalı olduğu bir kenttir. Bir kişi ya da grubun şehri kuşatması söz konusu olamaz. İstanbul’un böyle bir yaklaşımda boğulacağı, yok olacağı ve olmakta olduğu aşikârdır. İstanbul’da da yapılaşmaya ihtiyaç vardı. Ancak, İstanbul’un inşaat sektörünün başkenti yapılması yönündeki yaklaşımların yeniden ele alınmasında yarar vardır.

2.İstanbul’a Yönelik Uygulamalarda, Hizmet Analizinin Etkin Olarak Yapılması ve Kamu Hizmet Analizi Biriminin Kurulması

Kamu hizmetleri, toplumun ortak genel ihtiyaçlarının özel sektör tarafından gereği gibi karşılanamaması ya da hiç karşılanmaması durumlarında, kamu gücü, kamu kaynağı, personeli ve araç-gereci kullanılmak suretiyle idare tarafından ihtiyaçların karşılanması amacına yönelik olarak kurulurlar. Toplumsal bir ihtiyacın kamu hizmeti olarak görülüp görülmemesinde siyasi iradenin ortaya koyacağı yasal düzenlemeler belirleyici olmaktadır. Toplumda ortaya çıkan ihtiyaçların yoğunluğuna bağlı olarak kamu hizmetleri oluşturulmaktadır.

Kamu hizmetlerinin oluşturulması yasal düzenlemelerle şekillendirilmekle birlikte, bu hizmetlerin yerel ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirilmesi idarelerin takdirine bırakılmıştır. Yürütülecek kamusal görevlerin faaliyetin yürütüleceği alanın niteliklerine ve ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi, hizmetlerin ve diğer kamusal görevlerin başarılı olabilmesi bakımından temel gerekliliktir.

Kamusal görevlerin yerine getirilmesinde toplumsal beklentilerin karşılanması ve ihtiyaç sahiplerinde bir tatmin duygusunun oluşması ve kamu gücüne bağlılığın artması, ihtiyaçların karşılanmasına yönelik en uygun çözümün sunulmuş olmasıyla mümkündür. Toplumun genelini ilgilendiren, bireyselleşmemiş ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak ortaya konan kamusal hizmetler, bireyler üzerinde bir tatmin duygusu oluşturdukça, kamu düzeni üzerine baskı oluşturan olumsuzluklar da ortadan kalkacaktır. Beklentilerinin karşılığını tam olarak almış bulunan bir bireyin, toplumu düzenleyen kurallara karşı daha duyarlı olacağından kuşku yoktur.

Bir kamu hizmetinin ya da görevinin toplumsal ihtiyaçlara uygun olarak şekillendirilmesinde gerekli analizlerin yapılması temel gerekliliktir. Bilimsel olarak, hizmet ihtiyacının kaynağı,  beklentilerin neler olduğu, kimlerin bu ihtiyacı duyduğu, ihtiyacın karşılanmasında ne tür seçeneklerin ortaya konulabileceği, yapılacak uygulamaların ne tür sonuç doğuracağı, hangi seçenekte memnuniyet oranının yükseleceğinin belirlenmesi ve benzeri birçok noktadan, yapılacak kamusal faaliyetlerin analiz edilmesi gerekmektedir. Kamu hizmetlerinin ya da görevlerin doğru konumlanması, doğru planlanması, doğru ekipmanla, doğru zamanda, doğru etkinlikte sunulması gibi konular ancak kamusal faaliyet analizleri ile mümkün olacaktır.

Bugün Türkiye’de, kamusal faaliyet analizi yapılması noktasında eksiklikler bulunmaktadır. Bu bağlamda kamusal faaliyet analizinin yapılmıyor olmasının en fazla etkileyeceği/etkilediği şehir İstanbul’dur. Planlamadan başlayarak, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri tarafından yürütülecek hizmet ve görevlerin ciddi bir analiz sonrasında uygulamaya konulması gerekir. Kamusal görevlerin analizinde, maliyet-fayda analizi ana ekseninde yürütülecek faaliyetlerin ekonomik, kültürel, hukuki, sosyal, çevresel ve benzeri açılardan maliyetinin ne olacağı ve bu maliyet karşılığında hangi katkıların elde edileceğinin irdelenmesi henüz farkında olunmayan bir gerekliliktir.

İncelemeye konu bir kamusal faaliyetin ayrıntılı analizinin yapılmamasının ortaya çıkaracağı olumsuz etkiler, yapılacak faaliyetin maliyet kısmını büyütecektir. Çevreye zarar veren, tarihi-kültürel dokuyu olumsuz etkileyen, toplumun milli kültürünü aşındıran, Anayasal ve uluslar arası hukuk metinlerinde koruma altına alınmış bulunan haklar başta olmak üzere, hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir uygulamanın, -eğer varsa- ne tür faydasının ne olduğunun ortaya konulması gerekir.

İstanbul nadide bir çiçektir. Korunarak, üzerine titrenerek, muhafaza altına alınmalı ve yaşamını devam ettirmelidir. Bu noktada, yapılacak her türlü müdahalenin ince detaylarına kadar çalışılması, maliyetinin ortaya konulması ve sağlanacak faydaların neler olduğunun belirlenmesi gerekir. Maliyet analizinin yanında, sağlanacak faydanın etkinliği ve verimliliği üzerinde de durulması gerekmektedir. Etkin bir sonuç doğurmayacaksa ya da yürütülecek faaliyet sonucunda elde edilecek faydalar verimsiz bir tablo oluşturuyorsa, yapılacak faaliyetin maliyet-fayda dengesinin kurulamadığı görülerek, daha sağlıklı ve etkin çözümler üretilecektir.

Maliyet-fayda analizi yapılmasına yönelik olarak, öncelikle analistlerin yetiştirilmesi ve sonrasında işi sadece kamusal görevlerde maliyet-fayda analizi yapmak olan bir idari birim kurulması gerekir. Oluşturulacak idari birim, yapılacak her türlü kamusal faaliyetin maliyetinin ve getirisinin ne olduğunu irdeleyerek, yapılacak işin yapılması ya da yapılmaması yönünde raporlar oluşturacaktır. Kamusal faaliyetler analiz raporları, karar alacak ve uygulamayı yapacak birimlere sunularak, doğru karar alınması ve uygulamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi sağlanacaktır.

Kamusal faaliyet analizleri, stratejik planlama faaliyetlerinden farklı çalışmalardır. Stratejik planlamada, bir idarenin yerine getirmesi gereken kamusal görevlere ilişkin olarak hedefler belirlenip bu hedefler doğrultusunda yapılacak faaliyetler ortaya konulmaktadır. Bir başka anlatımla, stratejik planlamayla idarenin yol haritası çıkarılmaktadır. Kamusal faaliyet analizinde ise, idare tarafından yürütülmesine karar verilecek idari faaliyetin, kurumun temel görevleri, toplumun genel ihtiyaçları, sosyal yapı, hukuk düzeni, ekonomik gereklilikler, kamu düzeni, çevrenin korunması, kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve benzeri noktalardan, getirisinin ve götürüsünün makul bir dengesinin bulunup bulunmadığı araştırılarak raporlama yapılacaktır. Hazırlanan rapor doğrultusunda karar alınarak uygulamaya geçilecektir.

Maliyet-fayda analizi yapılarak kamu hizmetlerinin yürütülmesi durumunda, hizmetlerin kalitesi ve miktarı artacaktır. Analiz üzerinden yapılacak hizmet planlaması, daha kaliteli hizmet alınmasını sağlayacağı gibi, kaliteli hizmetin gerçek anlamda kişilerin ihtiyaçlarına uygunluğunun sağlanması sonucunu doğuracaktır.

3.İstanbul’un Planlanması, Planlamanın Temel Esasları ve Şehircilik İlkelerine Bağlı Kalınarak Gerçekleştirilmelidir.

İstanbul şehrinin 8500 yıllık bir geçmişe sahip olduğu, Yenikapı’da yapılan kazılarda ortaya çıkan kanıtlarla doğrulanmış bulunmaktadır. Kentin tarihi geçmişi, biriktirdiği zenginlikler ele alınmak suretiyle, bütün güzellikleriyle İstanbul’un yaşatılmasını sağlayacak bir yaklaşım tercih edilmelidir.

İstanbul’un planlama süreci, yaşatılacak, iyileştirilecek ve güzelleştirilecek nitelikler üzerinden gerçekleştirilmelidir. Planlama süreçlerinin eksik inceleme ve araştırma sonucunda, tamamlanmamış veriler üzerinden karara bağlanması ve uygulama sürecinde beklenen başarının gerisinde kalınacak şekilde yürütülmesi sonucunda, tarihi geçmişi bu kadar eskiye dayanan bir şehrin, yapılanması bu kadar düzensiz, sağlıksız, duygusuz ve işlevsiz olarak ortaya çıkmıştır. 

Şehir planlama faaliyetlerinde temel süreç, düzenlemeye konu arazinin temel özelliklerinin bilimsel ve teknik yöntemlerle derinlemesine araştırılması ve elde edilen verilerin analiz edilmesi, ihtiyaçlar ve gelecek öngörüleri doğrultusunda kararların oluşturulması şeklinde ortaya çıkar. Arazinin sosyal ve fiziksel özellikleri doğrultusunda belirlenen taşıma kapasitesine göre, nasıl bir kullanım olacağı ve bu kullanımın yoğunluğu belirlenerek plan kararları oluşturulmak zorundadır. Oluşturulan plan kararları bir hukuki metin olarak, tek başına arazi üzerinde bir değişiklik meydana getirmez. Düzenli, sağlıklı ve estetik şehirleşme amacına odaklanan plan kararları,  uzun sayılabilecek bir uygulanma zamanına ihtiyaç duyar. Geçmişten günümüze, yapılmış olan bir imar planında öngörülen amaçların gerçekleşmesine fırsat vermeden, henüz askı aşamasında, plan tadilatlarına başlanılması ve plan bütünlüğünü ve dengesini bozacak şekilde planlarda değişikliğe gidilmesi İstanbul’un en büyük sorunu olmuş ve olmaya devam etmektedir. Planlama alanını bütünlük içerisinde değerlendirmeyen, parsel ölçeğinde çözüm getiren uygulamaların, planlama faaliyetlerinin temel gereklerine ve kamu yararına hizmet etmeyeceği herkes tarafından görülmektedir.

4.Yerel Özerkliği Güçlenmiş Bir İstanbul, Yerel Yönetim Sorumluluğunu Çok Daha Etkin Olarak Yerine Getirecektir.

Belediye hizmetlerinin sunulmasında, İstanbul üzerinde ve özelinde, yoğun bir merkeziyetçi yaklaşım karşımıza çıkmaktadır. Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyelerinin sahip olduğu yetkileri, çeşitli yöntemlerle kendi kontrolüne alarak bir merkezileşme sağladığı gibi, başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere, kimi merkezi idare birimleri tarafından da yerel yetkilerin merkezi olarak kullanılmasına yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. Aşırı merkeziyetçi bu yaklaşımlar, benzersiz bir şehir olan İstanbul’un temel ve ayrıksı niteliklerinin gerektirdiği hizmetlerin eksik verilmesini ve zaman içerisinde kent dokusunun kaybolması sonucunu doğurmuştur.

İstanbul’un planlama ve hizmet gereksinimlerinin katı bir merkeziyetçi yaklaşımla bilinebilmesi ve çözüm üretilmesi mümkün olamaz. Çünkü yerel ihtiyaçlara, merkezi olarak yapılan her müdahale, sorunları daha da derinleştirmekten öteye bir sonuç doğurmamaktadır ve doğurmayacaktır.

Yerel ihtiyaçların, en yakın yerel idari birim tarafından sunulması anlayışı, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartının temel gereklerinden biridir. Yerel bir ihtiyacın doğru analiz edilmesi, en uygun çözümün belirlenmesi ve en uygun zamanda ve sürede müdahalede bulunulması esas itibariyle ilçe belediyelerinin ve büyükşehir belediyesinin İstanbul’un sorunları konusunda yetkilendirilmesiyle ancak mümkündür.

Sorunun çözümüne yönelik olarak, büyükşehir Belediyesinin çeşitli idari düzenleme ve kararlarla ilçe belediyelerinin sahip olduğu yasal yetkileri ellerinden almasına yönelik yaklaşım terk edilmelidir. Merkezi idare adına yerel yönetimler üzerinde, özellikle İstanbul’un yerel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik faaliyetler üzerinde, kurulan müdahaleci sistem terk edilmelidir. Bu durum açıkça Anayasaya aykırıdır ve bu durum bir an önce ortadan kaldırılmalıdır.

Sosyal demokrat yaklaşımlar ve projelerin hayata geçirilebilmesi ve gerçek katılımcı demokrasinin yerleşmesinin sağlanması amacıyla, Yerel Yönetimlerin Yerelleşmesi sağlanmalı ve mahalle ölçeğinden başlayan bir sosyal belediyecilik anlayışı yerleştirilmelidir. İstanbul’da yerel seçimlerin, sokaklar, mahalleler, semtler ve ilçeler üzerinden büyükşehir belediyesine yönelecek şekilde planlanması yaklaşımı, seçim sonrası çalışma prensibi olarak, partimizin politikasına dönüştürülmesi etkili sonuçlar doğurmasına yol açacaktır.

5.İmar Uygulamalarında İstanbul Kimliği Esas Alınarak Uygulama Yapılmalıdır.

Kentin imar planlanması kadar, bu planların uygulama süreci de önem taşımaktadır. İmar planlarında ortaya konulan kararların, uygulanması sürecinde, teknik ve sosyal altyapıların tesis edilmesi ve yapılaşma sürecinde ortaya konulan mimari projelerinin İstanbul kültürüne ve karakterine uygun olması gerekir. Soyut ve somut bütün kültürel değerleri barındıran bir kent olarak İstanbul’a karşı çok özenli bir uygulama sürecinin yürütülmesi gerekir. Görünen ve görünmeyen yönleriyle kente sahip çıkılmasına ihtiyaç vardır. Somut olmayan bir kültürel miras olarak İstanbul şehir yaşamının varlığını devam ettirmesi bakımından, imar uygulama süreçlerinin özenle gerçekleştirilmesi vazgeçilmez bir gerekliliktir. Şehrin planlama süreci sonrasında imar uygulamaları, özellikle de inşaat aşamasında, mimari tasarım ve projelendirmelerin İstanbul kültürüne ve şehrin marka değerine uygun olması gerekir.

İmar uygulama sürecinin sağlıklı yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelerinin ortak bilimsel çözümler üretmesi gerekir. Türkiye’de eğitim-öğretim faaliyetinde bulunan yükseköğretim kurumlarının yaklaşık %30’unu barındıran bir kentte yükseköğretim kurumlarının, bu anlamda, sorunların çözümlenmesine yönelik daha ciddi bilimsel çalışmalar ortaya koyması gerekir.

6.Kültür ve Tabiat Değerlerinin Korunması, İstanbul Kimliği Açısından Önceliklidir.

İstanbul 8500 yıllık geçmişi içerisinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Bu şehrin oluşumu, kültürel değerler üzerinde gerçekleşmiştir. Geçmiş medeniyetleri dışlamadan, kendi medeniyetinin başlangıç noktası olarak kabul eden bir anlayışın sonucunda, ulusal sanat ve kültürün zirve yaptığı yer olarak İstanbul ortaya çıkmıştır. İstanbul’a sahip çıkmak ulusal kültüre sahip çıkmaktır. İstanbul kimliği ulusal kimliğin temel bileşenlerinden biridir.

Son zamanlarda, İstanbul’un kent kimliği, sosyal kimliği ve tarihi kimliği ciddi boyutlarda erozyona uğratılmıştır. Hayatın merkezine alınması gereken tarihi değerler kimi zaman dağılmaya ve çözülmeye terk edilerek hayatın merkezinden uzaklaştırılırken, kimi zaman ekonomi çarkının dişlileri arasında bilinçli olarak ezilmiştir. Medyada sıklıkla haberlere konu olan ya da sosyal medyada tartışma konusu yapılan onlarca örnek üzerinden tarihi kimliğin ekonomik çıkarlara feda edildiği kolaylıkla görülebilmektedir.

İstanbul kimliğinin merkezinde yer alan tarihi yarımadanın Dünya Kültürel Miras Listesinde yer alması gereken silueti, Zeytinburnu gökdelenleriyle derinden yaralanırken, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, ilgili Koruma Bölge Kurulunun inşaatın durdurulması yönündeki kararını bilinçli olarak göz ardı etmek suretiyle inşa sürecinin tamamlanmasına izin ve imkan vermiştir. Taksim Topçu Kışlasının yeniden yapılması yönünde yoğun bir mücadele verilirken, kayıp cami parselinde Muhallebici binalarının yer almaya devam etmekte oluşunun doğurduğu çelişki göz önündedir. Sultanların av köşklerinin bulunduğu araziler, koruma gereklerine aykırı bir şekilde yapılaşmaya açılırken, İstanbul’da bir tarihi koruma önceliğinin olduğunu söylemeye imkan yoktur.

Her geçen gün artan bir hırs ve iştahla, İstanbul’un tarihi-kültürel kimliğini yok eden uygulamaların bir an önce sonlandırılması, tarihi-kültürel kimliğin korunmasına yönelik temel master planın hazırlanması ve etaplar halinde uygulanması gerekir. Özellikle tarihi yarımadanın şehrin tarihi-kültürel kimliğiyle bağdaşır bir şekilde kullanılmasını sağlayacak fonksiyonlarla donatılması ve bu bölge üzerine zihinlerde yer alan kurguların önüne geçilmesi gerekir. On yıllardır resmi kurumların (üniversiteler-valilik-belediye vb) tarihi yarımadadan çıkarılması yönünde ortaya konulan ve duyarlı kimi kamu görevlilerince geciktirilmekle birlikte uygulanma süreci devam eden hedeflerin bir an önce terk edilmesi gerekmektedir. Tarihi yarımadanın sosyal-kültürel-tarihi özelliklerine göre, koruma-kullanma dengesi kurularak korunması gerekmektedir.

7.İstanbul’da Yeşil Alan Standartlarının Yükseltilmesi Gerekir.

Meslek odaları ve büyükşehir belediyesi verileri arasında açık farklılıklar olmakla birlikte (meslek odaları 1-3m2/kişi,/ İBB 6m2/kişi), İstanbul’un kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarı Avrupa ortalamalarının(25m2/kişi) gerisinde kalmıştır. İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarı Avrupa başkentleriyle kıyaslanamayacak kadar düşüktür. Gökdelenlerle dolu bir şehir olan New York da kişi başına 29m2, Paris kişi başına 37m2, Londra kişi başına 40m2 yeşil alana sahiptir. Buna karşılık İBB tarafından küçük çimliklerin de dahil edilmesiyle elde edilen, aktif olduğu kesin olmayan yeşil alan miktarı, dünyanın kabul ettiği asgari standart olan kişi başına 7m2 düzeyine henüz ulaşamamıştır. Kaldı ki, mevcut İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimiyle aynı siyasi görüşte olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentlerde yeşil alan miktarını Türkiye standardı olarak, 10m2/kişi olarak belirlemiştir. İstanbul’un yapılaşma faaliyetlerinin ve nüfus artışının yoğunluğuna bakıldığında, bu yönde bir ilerleme sağlanmasının çok zor olacağı görülmektedir.

Kavşaklarda, yol kenarlarında, saksılarda karşımıza çıkan çiçekliklerin yeşil alan olarak kabul edilmesi, yeşil alandan beklenen fonksiyonlar bakımından anlamlı değildir. Yeşil alan ihtiyacını binaların çatılarında çözümlemek gibi projeler, şehrin yerel yöneticilerinin beyanlarında yer bulmaktadır.

İstanbul’un yeşil alan için ayrılan arsaları, yapılaşmaya açılırken, yapılaşmış parseller yeşil alana alınmak suretiyle kurulan plan donatı dengeleri, şehri yeşil alan fakiri yapmıştır. Mevcut alanların yeşilden yapılaşmaya alınmasından doğan sorunlar kentin yerleşim alanlarındaki yeşil alan miktarını yol denecek düzeye indirmiştir.

İstanbul’un dönüşüm sürecinde yeşil alan miktarının artırılması ana hedeflerden biri olmalıdır. İmar artışı sağlanarak dönüşüm yapılacağı yönünde hükümet tarafından ortaya konulan açıklamalar bu anlamda yeşil alan sorununun daha da derinleşeceğini göstermektedir.

Yerel seçimler öncesinde, İstanbul seçmenine durup düşünmesi için iki temel verinin sunulmasında yarar vardır. Birincisi, kentlerin yapılaşma sürecinde, arazilerin %40’nın Düzenleme Ortaklık Payı olarak maliklerden doğrudan, parselasyon sırasında alındığı ve bu arazilerin ancak donatı ihtiyacında kullanılacağı yönündeki yasal düzenlemein ortaya konulmasıdır. Bir kentin sağlıklı yönetilmesi durumunda yeşil alan miktarının hiçbir şekilde sorun olmayacağını gösteren bu düzenlemelerin sonucunun mevcut duruma dönüşmesi, nasıl gerçekleşmiştir sorununun, kimseyi hedef almadan ortaya konulması, şehrin yarını açısından gereklidir.  İkinci olarak ise, kentin hava fotograflarıyla, yeşil alan miktarındaki azalma, açık bir şekilde kamuoyu değerlendirmesine arz edilerek, farkındalık sağlanmalıdır. Bu noktada ilave olarak, seçim sürecinde, zaten bitme noktasına gelmiş yeşil alanlardan sonra, kuzey ormanlarının da zarar görmesi sonucunda, kentin yaşam kalitesi bakımından olası sağlık sorunlarına dikkate çeken değerlendirmelerin de kamuoyuyla paylaşılması sağlanmalıdır.

Yol kenarları, kavşaklar ve benzeri alanlar, gerçek anlamda yeşillendirilmelidir. İstanbul kimliğine yabancı ithal ağaçlar yerine, kentin florasına uygun ağaçlar tercih edilerek, bu alanlarda ağaçlandırma yapılarak gerçek anlamda yeşil alanlar arttırılmalıdır. Yeşil alan sorununun çözülmesi, derelerin ıslah edilmesi suretiyle kazanılacak alanlar başta olmak üzere, yeni alanlar kazandırılmasıyla artırılacaktır.

8.İstanbul Derelerin Islah Edilmesi Öncelikli Olarak Projelendirilmelidir.

İstanbul dereleri, ekolojik yapısını tamamen kaybetmiş, insanların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir görünüme sahiptir. Derelerin ıslahı adına yapıldığı iddia edilen düzenlemelerle dereler daraltılmak suretiyle yapılaşma alanları kazanmayı önceleyen bir anlayışla hareket edilmiştir. Ortaya konulan bu sorunlu yaklaşım nedeniyle bugün bilinen haliyle dereler sorunu ortaya çıkmıştır. Ciddi bir karmaşa içeren dereler sorunu ivedilikle çözüme kavuşturulmalıdır.

İstanbul derelerinin ıslahı, olumsuz yanları ortadan kaldırılarak, hayatın merkezine yerleştirme hedefli bir yaklaşım ortaya konulmalıdır. Ekolojik hayatın tamamen bitmiş olduğu derelerde, Karadeniz suyu verilmek suretiyle, doğal yollarla derelerin temizlenmesi, oluşturulan göletlerde küçükler için hobi balıkçılığı yapılması, çevresi yeşillendirilerek parklar, piknik alanları, günübirlik hizmet tesisleri oluşturularak hayatın merkezinde yer alan yeşil dereler oluşturulmalıdır.

İstanbul derelerinin hayata kazandırılmasına yönelik olarak öncelikle bilimsel ve teknik incelemeler yapılarak, hangi derenin sorunun ne olduğunun ortaya konulması gerekir. Yapılacak geniş kapsamlı inceleme, araştırma ve irdeleme çalışmaları sonucunda oluşturulacak rapor doğrultusunda hedefler belirlenmeli ve etaplar halinde uygulamaya geçilmelidir.

İstanbul’da sorun kaynağı olarak görülen derelerin doğal yollarla temizlendiği, çevresindeki işgallerin temizlendiği, doğal akış düzeni içerisinde canlandırıldığı, etrafının yeşillendirildiği, gerekli altyapı oluşturularak spor ve oyun alanlarının ayrıldığı, ailelerin piknik yapacağı alanların oluşturulduğu, kentin florasına uygun ağaçların hâkim olduğu, günübirlik tesislerde halka düşük maliyetli hizmetlerin sunulduğu bir ortamın oluşturulması, kendi kendini finanse edecek şekilde yapılabilecek, kolay ancak, öncelikli ve etkili bir yatırımdır.

Mevcut durumda, doğal yatağından uzaklaştırılmış bulunan ve hatalı planlamalarla yapılaştırılmış alanların, yakın gelecekte ciddi sorunlar çıkarması kuvvetle muhtemeldir. Dereler doldurulmakla, yol yapılmakla ya da yapılaşmaya açılmakla suların akış yolu olma niteliğini kaybetmeyecektir. İlk taşkında bu vasfını ortaya koyacaktır. Can yakıcı sonuçlarla karşılamamak için derelerin ıslahı şehrin öncelikli sorunlarından biri kabul edilmeli ve çözümlenmelidir.

9.İstanbul’da Yoksulluk ve Yoksunluk Sosyal Dayanışma İçerisinde Aşılmalıdır.

Ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal, güvenlik ve benzeri Saiklerle, İstanbul kontrol dışı büyümüş ve bu büyümeyle birlikte sorunlar da büyümüştür. Şehrin büyümesini kontrol etmeyen ya da edemeyen idareciler nedeniyle, şehrin büyüklüğüne paralel ciddi sosyal sorunlar da ortaya çıkmıştır.

Boğazın etrafına kurulmuş bulunan bu şehirde hala boğazı görmemiş birçok insanın bulunduğu ve bu durumu ortadan kaldırmaya yönelik olarak belediyeler tarafından zorlama programlar yapıldığı bilinmektedir. Boğazın etrafında kurulmuş bulunan bir şehirde insanların Boğaziçi’ne gitmemiş olmasının geri planında yaşam gailesi içerisinde uğraş vermeleri etkili olmuş ve olmaktadır. İstanbul’da geçim sıkıntısı içerisinde yaşamlarını devam ettirme çabası veren kişilerin sorunları, şehrin sahip olduğu ekonomik hareketliliğin ve gücün arasında minimal düzeydedir.

İstanbul şehrinden ekonomik kazanım sağlayanların sosyal sorumluluk kapsamında, sosyal sorunlara kaynak aktarımı sağlamaları beklenen bir durumdur. Yerel yönetimlerin öncülük etmesi durumunda, ekonomik imkân sahiplerinin bu yönde destek sağlayacakları ve sorunlara çözüm üretileceğinde tereddüt edilmemelidir.

İstanbul’da yaşayan ailelerin sosyal ve ekonomik sorunlarına çözüm üretilmek üzere, “Sağlık ve Sosyal Denge Vakfı” ve benzeri bir isim altında ortaya konulacak bir yaklaşımın toplum tarafından destekleneceği açıktır. Kurulacak bu vakıf aracılığıyla, İstanbul’un tarihi-kültürel kimliğine uygun olarak, İstanbul’da yaşayan ailelerin ya da bireylerin korunmasına yönelik etkin bir hizmet sunulmuş olacaktır.

İstanbul kültürü, kimi kamu hizmetlerinin vakıflar aracılığıyla yapılmasını tercih eden bir tarihi geçmişi içerisinde barındırmaktadır. Dün yapılmış olan bu uygulamaların bu gün yeniden canlandırılmasında bir sorun yaşanmayacaktır. Tamamen şeffaflık içerisinde, kayıtlar kamuya açık olacak şekilde, toplumun farklı kesimlerinin katılımıyla oluşturulacak kurullar eliyle yönetilecek ve toplumun bütünü tarafından denetlenecek bir yaklaşımla sosyal adaletsizliklerin giderildiği bir mutluluk şehri ortaya çıkarmak işten bile değildir. Bu potansiyel mevcuttur. Sadece hizmete odaklanmış bir yerel yönetimin idareyi ele almasıyla potansiyel harekete geçirilecektir.

Sağlık ve Sosyal Denge Vakfı kaynakları üzerinden, geliri olmayan ailelerin desteklenmesi birincil hedef olacaktır. Anlaşmalı birden çok banka üzerinden bu ailelere belli limitler içeren kredi kartları verilecektir. Farklı bankalardan verilmesi suretiyle bu kişilerin onurlarının zedelenmesinin önüne geçilecektir. Verilen kredi kartının limitleri ailelerin durumlarına göre farklılık arz edecek olmakla birlikte, bir ailenin asgari geçimini sağlayacak düzeyde olmalıdır. Yapılacak harcamaların, kredi kartına önceden tanımlanması suretiyle sadece sosyal yardım doğrultusunda harcama yapılması, ailenin gıda ve benzeri giderlerine yönelik harcama yapılması sağlanmalıdır.

Sosyal Belediyecilik kişilerin mutlu günlerinde de yanlarında olacaktır. Yeni doğum yapan ailelere hediyeler verilmesi suretiyle sevincin paylaşılması yoluna gidilecektir. Yapılan ziyaret sırasında ailenin, yeni doğan bebeğinin bakımı ve beslenmesi konusunda desteğe ihtiyacı olup olmadığının tespiti sağlanarak en az iki yıl süreyle destek sağlanması yoluna gidilecektir.

İstanbulluların acı günlerinde sosyal belediyecilik uygulamaları devreye girmelidir. Vakıf aracılığıyla dini hizmetlerin, taziye ortamının sağlanması, ikramların temini, ulaşım, defin ve benzeri konularda kolaylık sağlanması yoluna gidilmelidir.

Vakıf aracılığıyla ihtiyaç sahibi ailelerin çocuklarının eğitim konusunda desteklenmesi yoluna gidilmelidir. Eğitim hakkının önündeki sosyal engellerin kaldırılması yerel idarelerin üstlenmesi gereken bir sorumluluktur.

Sağlık ve Sosyal Denge Vakfı faaliyetleriyle, İstanbul’da var olan sosyal dengesizlik kolaylıkla makul bir dengeye getirilebilecektir. İnsan olmanın gerektirdiği asgari standartları sağlayacak bir yaşam kalitesiyle herkes İstanbul’da yaşar olmaktan kurtularak, İstanbul’u yaşar hale gelecektir.

10.Çocuk ve Gençlik Projeleri, İstanbul’un Temel İhtiyaçlarından Biridir.

İstanbul, 13 resmi, 4 kayıt dışı olmak üzere, 17 milyonluk nüfusuyla, gençlerin ve çocukların kolaylıkla kendi sosyal bağlarından kolaylıkla kopabildiği ve kaybolabildiği bir şehirdir. Kaybolmak bazen fiziki olarak gerçekleşirken, bazen yeteneklerin kaybedilmesiyle yaşanmaktadır. Çocukların ve gençlerin korunması ve topluma faydalı bireyler haline getirilmesi konusunda yerel yönetimlerin üstlenmesi gereken birçok sorumluluk bulunmaktadır. Belediye hizmetlerinin sosyal belediyecilik temelinde ele alınması ve toplumu ilgilendiren her sorunun ya da aksaklığın belediyeyi ilgilendireceği noktasından hareket eden bir yaklaşıma ihtiyaç bulunmaktadır. Toplumu ilgilendiren her konu, belediyeyi ilgilendirir denildiğinde, yapılacak projeler çeşitlenecektir.

a.Gençlik Merkezlerinin Kurulması

Gençlik merkezleri aracılığıyla gençlerin hayata hazırlanması konusunda kurslar ve rehberlik hizmetleri verilebilecektir. Belediye tarafından hazırlanan ortamda, ailelerin güvenle gönderebilecekleri, akademik ve mesleki hazırlık kursları, yabancı dil eğitimi ve yaşam koçluğu hizmetleri ücretsiz olarak verilmelidir. Her semte bir gençlik merkezi kurulmak suretiyle, toplumun geleceğini kuracak gençlerin, özgüvenleri yüksek bir şekilde, toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yetiştirilmesi esas olmalıdır.

b.Semt Spor Alanlarının Oluşturulması, Kulüpler Kurulması ve Spor Okullarının Açılması

Spor, gençlerin sosyalleşmesinde önemli bir olgudur. Mahalle takımları, mahalle spor alanları kişilerin aidiyet ve kişilik gelişimleri bakımından önemli işlevlere sahiptir. Bugün görünen haliyle İstanbul şehri, mahalleli olmak bilincini önemli oranda kaybetmiş bulunmaktadır. Yeniden belediyeler eliyle bu konuda bir çalışma yapılması gerekir. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin süper ligde bir takımı olması yerine her semtte etkin kulüplerin kurulması, mahalle takımlarının oluşturulması ve yetenekli çocukların spor okullarına alınarak yetenekleri doğrultusunda eğitimlerinin sağlanması kolaylıkla yapılabilecek bir projedir. Toplum ve birey odaklı bir belediyeciliğin gereği olarak bu uygulamaların yapılması gerekir.

c.Sokakta Yaşayan, Suça Bulaşmış ya da Suç Mağduru Çocukların Kazanılması

Çocukların korunması esas itibariyle merkezi idarenin yerin getirmesi gereken bir görevdir. Ancak, merkezi idarenin bu görevi gereği gibi yerine getirmekte olduğunu söylemek mümkün değildir. İstanbul özelinde konuya bakıldığında sokakta yaşayan, suça itilen ya da suç mağduru çocuk sayısının sürekli olarak artmakta olduğu görülecektir. Birkaç yıl öncesinde 800 olan sokakta yaşayan çocuk sayısı, bu gün 2.500 civarına ulaşmıştır. Tehlikeli bir gidiş karşımıza çıkmaktadır.

Hangi çocuğun hangi gerekçeyle sokağa düştüğünü bilemeyiz. Bizim çocuklarımızın da böyle bir duruma düşmeyeceklerini kimse garanti edemez. Sokakta var olan tehlikenin, kapalı kapılar ardına çocuklarımızı saklayarak, güvenli sitelerde oturarak ya da polisiye tedbirlerle toplumdan uzak tutulması mümkün değildir. Kaldı ki bu çocuklar bizim çocuklarımızdır. Daha da ötesi, bu çocuklar toplum olarak bizim yitirilmiş kıymetlerimizdir. Toplumun yitirilmiş değerlerini arama, bulma ve yeniden değerli kılma adına bir çaba içerisine girmesi zorunluluktur. Bu zorunluluğun gereğinin yerine getirilmesine yönelik olarak, yerel yönetimler rol üstlenmelidir. Güvenli, değerlerini koruyarak güçlenen bir İstanbul için buna ihtiyaç vardır.

Bu noktada, sivil toplum örgütlerinin büyük emekler vererek kurmaya çalıştığı, uluslar arası bir sivil toplum örgütlenmesi olan, kayıp çocuk merkezi projesinin baş destekçisi Büyükşehir Belediyesi olmak zorundadır.

d.Güvenli-Ücretsiz İnternet İmkânı Sağlanması

Gençlerin ve çocukların güvenliğine yönelik önemli bir tehdit de internet kafelerden gelmektedir. Bir çocuğu ruhsatsız olan bu yerler, gençlerin ve çocukların kötü alışkanlıklar ve kötü yola düşüren arkadaşlar edinmesine neden olmaktadır. Bu tür yerlerin denetiminde, yerel yönetimlerin birincil olarak müdahale etme yetkisi bulunmamaktadır. Buna karşılık, gençlerin ve çocukların internet ihtiyacı, internet hizmetinin verildiği özel alanlarda, gençlik merkezleri ve benzeri yerlerde çözüme kavuşturulabilir. Yerel yönetimler, belli alanlarda ücretsiz ve güvenli internet hizmeti vermek suretiyle gençleri ve çocukları kötü alışkanlıklar ve kötü arkadaşlardan koruyabilirler.

Ücretsiz internet hizmetinden yararlanma, gençlere ve çocuklara verilecek şifrelerle sağlanabilir. Şifre verilebilmesi için semt kütüphanesine üyelik ve ayda belli sayıda kitabı okumuş olma ya da merkezlerde verilen kurslara katılma gibi koşullar aranabilir. Böylece, gençlerin ve çocukların internet ihtiyacı sorunsuz karşılanırken ilave kazanımlar da sağlanmış olacaktır.

11.Sağlık Hizmetlerin Erişim İhtiyacı

Sağlık hizmetleri, merkezi idarenin üstlenmiş olduğu bir kamu hizmetidir. Bununla birlikte, yerel yönetimler, kentin sağlıklı bir yaşama sahip olmasını sağlamakla yükümlüdürler. Kamu sağlık kurumları tarafından sunulan hizmetleri il genelinde dengeli dağılımının planlama yoluyla gerçekleştirilmesinden, sağlık kurumlarına ulaşımın kolaylaştırılmasına, sağlık hizmetlerine kendi imkanlarıyla ulaşmakta zorlanan kişilere ulaşım sağlanmasından, belediye sağlık ekiplerince hizmetin ihtiyaç sahiplerinin ayağına götürülmesine kadar etkin bir sosyal belediyecilik projesi yapılması gerekir.

Sağlık hizmetlerinde, geçmişe göre belli oranda iyileşme sağlanmış olmakla birlikte, sağlık hizmetlerine erişmede sorun yaşayan kişilere yerel yönetimler aracılığıyla gezici sağlık hizmetlerinin sunulması, hizmetin ihtiyaç sahibinin ayağına götürülmesi bir gerekliliktir. Hizmetin ayağa götürülmesine yönelik olarak oluşturulacak sağlık birimleri, iki farklı şekilde hareket etmelidirler. Bunlardan birincisi, kişiye özel sağlık hizmetleri, yeni doğan, yatalak hasta ve benzeri kişilere yönelik olarak sunulmalıdır. İkincisi ise, gezici sağlık birimleri tarafından araçta ya da kişilerin bulunduğu yerde sunulacak sağlık hizmetleri şeklinde ortaya çıkabilir. Yerinde yapılan tedavi hizmetlerinde, merkezi ve donanımlı hastanelerde tedavinin devam etmesi gerektiğinin tespiti durumunda, belediyeler tarafından kurulan merkezi hastaneler aracılığıyla hizmet verilmesi gerekir.

12.Belediye Hizmet Birimlerinin Görev Alanları Belirlenerek, Öncelik Sırasına Göre Faaliyet Yürütülmesi ve Koordinasyonun Sağlanması Gerekir.

Belediye teşkilatı içerisinde her birim, kendi görev alanında olan işi yapmalıdır. Kendi görev alanının dışına çıkan bir birim, kendi kaynaklarının israfına yol açtığı gibi, görev alanına müdahale etmiş olduğu idari birimin de kaynaklarının israf edilmesine neden olacaktır. Belediye hizmet birimlerinin görev alanları belirlenirken, aynı grupta yer alan faaliyetler aynı birime verilmiştir. Birimlerin görev alanlarındaki faaliyetler arasında bir öncelik sıralaması bulunmaktadır. Ancak, günümüzde bu öncelik dikkate alınmadan faaliyette bulunulmaktadır. Yapılaşmış, yerleşimi tamamlanmış mahallelerde altyapı eksikliğinin bulunması ve yıllar sonra tamamlanmaya çalışılmasının onlarca örneğini herkes hatırlayabilir. Aynı anda, aynı yerde birden çok birimin faaliyette bulunması ya da bir birimin yapmış olduğu altyapının bir başka birimin faaliyeti nedeniyle kullanılamaz duruma gelmesi gibi uygulamalar zaman zaman karşımıza çıkmaktadır.

Özellikle altyapı hizmetlerinin sunulmasında, öncelikli uygulamalar yapılmadan, üst yapılanmaya izin verilmemelidir. Yerleşim yeri olarak belirlenen bir alanda, önce altyapı yatırımları tamamlanmalıdır ki, üst yapılanmaya izin verilebilsin. Bu noktada, belediye birimlerinin işleyişinde öncelik sıralamasına göre, faaliyet planlaması yapılması gerekir.

Altyapı konusunda faaliyet yürüten idari birimlerin koordinasyonunun sağlanması bir başka gerekliliktir. Kamu kaynaklarının israfının önlenmesi, kişilerin almış oldukları hizmetlerden mutlu olmaları ve sürekli ortaya konulan altyapı çalışmalarından bıkıp usanmış olan toplumun rahatlatılmasına yönelik olarak, altyapı çalışmalarında koordinasyonun sağlanması zorunludur. İlave olarak, bütün altyapı hatlarının kanalizasyona paralel olarak konumlanan, kuru bir kanalda toplanması yoluna gidilmelidir. Altyapı üzerinden verilen hizmetlerin kalitesinin arttırılması, arızalara zamanında ve etkin müdahalede bulunulabilmesi, işletim maliyetinin düşürülmesi gibi yararlar sağlayacak bu uygulama, toplumu bıktıran tamiratların ortadan kalkmasını sağlayacak çağdaş bir çözüm olacaktır.

13.İstanbul’un Merkez Parklarında ve Çevre Mahallelerinde Hobi Bahçeleri ve Altyapılı Mesire Yerleri Kurulmalıdır.

İstanbul’un köyleri, mahalle haline getirilmiştir ve büyükşehrin bir parçasıdır. Birçok ülkeyi geride bırakan nüfusu ve şehir merkezinde yok denilecek kadar azalan yeşil alanları nedeniyle İstanbul’da mesire alanı ihtiyacı had safhadadır. Şehrin uzak çevresinde yer alan ormanlık alanlarda mesire yeri ihtiyacının karşılanmasında doluluk ve altyapı sorunları nedeniyle zorluklar yaşandığı bilinmektedir.

İstanbul halkının doğaya olan özlemini azaltmanın bir yolu olarak, çevre mahallelerde hobi bahçeleri ve altyapılı mesire alanları hazırlanması yoluna gidilmelidir. Herkes kendilerine tahsis edilen bu alanlarda doğaya olan hasretini giderebilmelidir. Çevre mahallelerin de kalkınmasına büyük katkı sağlayacak bu yaklaşımla, İstanbul’un merkezi ve çevresi kaynaşmış olacaktır.

Mesire yeri ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak, şehir merkezine yakın alanlarda var olan parkların düzenlenmesi suretiyle kullanımların kontrol altına alınması da gerekmektedir. Altyapısı düzenlenmek suretiyle, şehir parkları içerisinde belli alanların kullanılmasına izin verilmesi, bütün alanların kontrolsüz kullanımından daha sağlıklı olacaktır.

Yapılacak bu projelerle, bir yandan ana kent merkezinde yaşayan kişilerin sağlıklı bir şekilde doğal yaşama ulaşmaları teşvik edilirken, diğer yandan köy nitelikli 151 kırsal mahallede yaşayan nüfusun ekonomik ve sosyal olarak kalkınması sağlanmış olacaktır. Kırsal mahallelerde yaşayanlar tarafından üretilen mal ve hizmetler, kent merkezinde yaşayanlar tarafından tüketilecek, buralarda yaşayan nüfus kalkınacak, aynı zamanda, kentin merkezinde yaşayanlar da sağlıklı doğal ortamlarda mutlu olabileceklerdir.

14.İstanbul’un Çevre Mahallelerinin Çiçek ve Fidan Yetiştirme Merkezleri Haline Getirilmesi Projelendirilmelidir.

İl sınırının büyükşehir belediyesi sınırı olmasıyla birlikte, büyükşehrin mahallesi haline gelen köylerin kalkındırılmasına yönelik olarak, İstanbul’un çiçek ihtiyacının bu yerlerden karşılanmasına yönelik bir projelendirilmeye gidilmesi gerekir. İstanbul şartlarında yetiştirilen ve İstanbul şartlarına uygun bitkilerin şehrin yeşil alanlarında değerlendirilmesi imkânı getirilmelidir. İstanbul’un kent kimliğine uygun ağaçlar seçilerek şehrin yeşillendirilmesinde İstanbul mahallelerinin katkıları büyük olacaktır.

Bu projeyle bir yandan çevre mahalle halkı el kapılarından kurtarılacak, diğer yandan, İstanbul’un yeşil sahalarında ve yol kenarlarında kullanılan fidanların şehrin florasına uygunluğu sağlanacaktır. Çınar, akasya, erguvan gibi, İstanbul’un doğal ağaçları tercih edilmelidir.

Kırsal mahallelerde fidan ve çiçek yetiştiriciliği, doğrudan büyükşehir belediyesinin projesi olarak, büyükşehir belediyesi iştirakleri aracılığıyla gerçekleştirilmelidir. Kırsal mahallelerde yaşayan kişilerin büyükşehre bitki ve çiçek tedarik eden kimi özel hukuk kişilerinin taşeronu yapılmasına fırsat verilmemeli, bu yönde var olan uygulamalar önlenmelidir.

15.Suç ve Yoksullukla Mücadele Amacıyla Gece Görüş Sistemi Kurulmalıdır.

İstanbul şehrinin birçok ülkeden fazla olan nüfusu ve geniş bir alana yayılmış yerleşim yapısı nedeniyle, takibi oldukça zor ve önemli bir konudur. Sosyal yaşam bakımından gece ve gündüzü farklı iki şehir karşımıza çıkmaktadır. Sorunlar genel olarak gecelerde daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durumdan hareketle, İstanbul’un gecelerini takip etmek üzere, etkin bir gece görüş sistemi kurulmalıdır. Kolluk açısından suç ve suçluyu takibe imkan veren bu sistem, belediye açısından yoksulluk ve yoksunlukla mücadele aracı olmalıdır. Sokakları gece görüş sistemiyle izleyen, 7 gün 24 saat görev yapan gönüllüler ve görevliler aracılığıyla, çaresizlik içerisinde olan ama bunu kimseye anlatmayan ya da anlatamayan kişilerin dertlerine derman olmak, şehrin sorunluluğunu almanın gereğidir. Şehrin emanetini devralan kişiler, toplumun sorununu, gece-gündüz demeden takip etme ve çözme yükümlülüğü altındadırlar.

Sosyal demokrat bir partinin, sosyal belediyecilik faaliyeti olarak, gece görüş sistemiyle, ihtiyaç sahiplerini tespit etmesi ve doğrudan müdahalede bulunması, bu yönde bir gönüllüler yönetimi oluşturması ne kadar anlamlı olacaktır. Seçim sandığına dahi gitmek istemeyen sosyal demokrat seçmen kitlesini heyecanlandıracak projelerle bir yandan katılımın artması sağlanırken, diğer yandan farklı partilere oy veren soysal demokratların yuvalarına dönüşlerin hızlandırılması, bu  ve benzeri projelerle mümkün olabilecektir.

16.Emekliler İçin Yaşamın Kolaylaştırılması ve Sosyal İlişkilerin Sağlanması Gerekir.

Emekli insanlar, ülkenin ve İstanbul’un bugününü borçlu olduğumuz büyüklerimizdir. Çalışma yaşamlarında, ülkeye, topluma ve şehre olan katkıları nedeniyle, bugün emekli olan büyüklerimizin sosyal yaşamlarını daha rahat devam ettirebilmelerini sağlama adına kültür merkezlerinden yararlanmalarını sağlayacak faaliyetler düzenlenmelidir. Bu yolla bu kişilerin kendilerini terk edilmiş hissetmelerinin önüne geçilebilecektir.

Emekli büyüklerimizin sosyal yaşamlarını daha rahat devam ettirebilmeleri için, hafta içi her gün 11-16 saatleri arasında, belediyenin sunmuş olduğu bütün ulaşım hizmetleri ücretsiz olmalıdır.

İstanbul’un nüfus istatistikleri içerisinde, 44 yaşından sonra, birçok kişi şehri terk etme sürecine girmektedir. Ömrünü İstanbul’a vermiş kişiler, orta yaşa ulaştıklarında başka yerlere gitme gereği duymaktadırlar. Bu veriler, belli bir dönemde memleketlerinde, belli bir süre İstanbul’da yaşayan nüfusun dışında kalan kişilere ilişkindir. Emekli insanların da huzur içerisinde yaşayabilecekleri, sosyal sorumluluk projesine katılabilecekleri bir İstanbul, partimizin politikaları açısından çok doğru bir proje olacaktır.

17.Evlilik Sırasında Çiftlerin Mutluluğunun Paylaşılması ve Aile Ağacı Sertifikası Verilmesi Suretiyle Bilinç Artışı Sağlanmalıdır.

Toplumsal dayanışmanın sağlanması ve idareye olan güvenin arttırılmasında evlilik birliğinin kurulma aşaması önemlidir. Çiftler, mutlu günlerinde yerel idareyi sadece nikahı kıyan idare olarak değil, aynı zamanda mutluluklarını paylaşan ve katkı sağlayan bir taraf olarak yanlarında bulmalıdır. Vakıf imkanları dikkate alınarak, evlenen çiftlere destek sağlanmalıdır. İlave olarak, evlenen her çifte bir evlilik ağacı dikilmek suretiyle sertifikası kendilerine nikah sırasında verilmelidir.

Her evlilik için bir çınar ağacı dikilmesi, ağacın üzerine çiftin isimlerinin yazılması ve ağaç kimlik numarası verilmek suretiyle ailelerle şehir ve yeşil arasında bir bağ kurulmalıdır. Toplumun yeşili sahiplenmesi ve koruma bilinci oluşturulması bakımından bu uygulama etkili olacaktır.

Yeşile karşı duyarlı nesillerin yetiştirilmesi, aile ağacı projesiyle desteklenebilecektir.

18.Tarihi-Kültürel Turizm Potansiyelinin Ortaya Çıkarılmasına Yönelik Olarak Toplama Temel Yabancı Dil Eğitimi Sunulmalıdır.

Tarih ve kültür turizmi, belli bir eğitim düzeyine sahip kişilerin tercih etmekte olduğu aktivitelerdir. İstanbul’un tarihini, konumunu, kültürel değerlerini, yaşantısını görmek üzere gelen kişilerin ihtiyaç duyacağı hizmetlerin ve kolaylıkların sunulması, ekonomik, sosyal, kültürel ve hatta siyasi açıdan önemli katkılar sağlayacaktır.

Yerel yönetimler olarak bir yandan ziyaretçilere yönelik hizmetlerin ulaşılabilir, yeterli ve nitelikli olması sağlanırken, diğer yandan turizm sektöründe faaliyet yürütenler başta olmak üzere, kitlesel olarak yabancı dil eğitim çalışmaları yürütülmesi gerekmektedir. Bu noktada, yerel yönetimler, kültür merkezleri, halk evleri, semt konakları, gençlik merkezleri ve benzeri yerlerde yabancı dil öğrenme ihtiyacını karşılayacak kursları ücretsiz olarak topluma sunma ve orta düzeyde dahi olsa okuma, yazma ve konuşmayı sağlayacak hale getirmelidirler.

Yabancı dil eğitiminin bilimsel yöntemler geliştirmek suretiyle, müracaat edenlerin durumları dikkate alınarak, en geç on iki ay içerisinde, sosyal yaşamın gerektirdiği seviyede eğitim verilebilecektir. Bu konuda hazırlanmış ve uygulanmayı bekleyen projeler mevcuttur. Talepte bulunan kişilere hiçbir maliyet yansıtılmadan, bir kamu hizmeti olarak yabancı dil eğitiminin sunulması mümkündür.

19.İstanbul ve Trafik Sıkışıklığı

İstanbul’un trafik sıkışıklığının çözümlenmesine yönelik olarak bu güne kadar çok şey söylenmiş bulunmaktadır. Herkesin hemfikir olduğu konu, yoğun bir trafik sorununun varlığıdır. Trafik sorununun bu hale gelmesinin sorumluğunu bir ya da birkaç döneme yüklemek mümkün değildir. İstanbul’un trafik sorunu on yılların sonucunda ortaya çıkan bir sorundur. İstanbul ilinde günlük trafiğe çıkan araç sayısı 474’dür. Bu rakam kente her gün 2.370 metresi çevre, 2370 metresi il/ilçe merkezleri olmak üzere 4.740 m yeni yol yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu rakamlar trafiğin mevcut halinin korunabilmesi için her yıl 1.730,1 km yeni yol açılması zorunluluğu getirmektedir.

On yıllardır yoğunlaşarak devam eden bu sorunun bir anda çözüme kavuşturulması kolay olmayacaktır. Sorunun çözümlenmesine yönelik olarak ikili bir bakış geliştirilmelidir. Analitik yaklaşımlarla, trafik sorununu büyüten hatalı uygulamaların tespit edilmesi birinci noktadır. İkinci nokta ise, trafik sorununun azaltılması ya da ortadan kaldırılmasına yönelik yeni çözümler üretilmesidir.

İstanbul’un trafik sorununun sürekli olarak büyümesine neden olan bir takım uygulamaların varlığı tartışmasızdır. Planlama mantığının değişmesi ve birincil önceliğin trafik sorununu artırmamak olması gerekir. Planlamayla belki trafik sorununu kökten çözmek mümkün olmayacaktır. Ancak, var olan sorunların artışının önlenmesi dahi bir katkı olacaktır.

Trafik yoğunluğunun dayanılmaz hale geldiği nokta, araçla Boğaz Köprülerinden geçme sürecidir. Boğaz Köprülerine olan talebin azaltılması noktasında yeterli çözümler sunulamamaktadır. Tercih edilebilir alternatif ulaşım seçeneklerinin topluma sunulması gerekir. Bu bağlamda, deniz ulaşımı konusunda analitik bir çalışma ve deniz ulaşımı master planı yapılmalıdır. Boğaz kullanılarak karşı yakaya geçme konusunda etkin çözümler üretilmesinin yanında, Boğaza paralel olarak sunulacak deniz ulaşım hizmeti imkanının da sağlanması gerekir. İDO ve şehir hatları konusunda yeniden çalışma yapılmalıdır. Maliyet fayda analizi yapılarak aksayan yönlerin düzeltilmesi gerekmektedir. Mevcut çalışma düzeninde maliyetlerin yüksek olmasına paralel olarak etkin ve tatmin edici ulaşım hizmetinin sunulmadığı yönündeki yakınmaların gereğinin yapılması gerekir.

İstanbul’da var olan bütün yolların, kıyıya paralel ilerlemesi yerine, kıyıya dik inen yolların da planlanması gerekir. Sahili/Boğazı takip eden ana yollarla kesişen ve kıyıya dik inen yeni ana yolların açılması bir seçenek olarak çalışılmalıdır.

İstanbul’un trafik planlamasında mühendislik yaklaşımlarının etkin olarak kullanılması sağlanmalıdır. Kavşak düzenlemelerinde mühendislik hizmetlerinin sağlayacağı çözümler, trafik yoğunluğunu azaltacaktır.

Otopark sorunu, kamu yapılarının, kamu hizmetlerine ayrılan yapıların ya da alanların bodrum katlarında yapılacak otoparklarla çözüme kavuşturulmalıdır. Özellikle deprem riski taşıyan kamu binalarından-okullardan başlanarak, bodrum katlarda, çevrenin ihtiyaç durumuna göre üç ve daha fazla katta otopark yapılmak suretiyle sorun çözümlenmelidir.

İstanbul’da trafik sorunu, yoğun bilimsel-teknik çalışma gerektiren ve yüksek miktarlarda ekonomik kaynağa ihtiyaç duyan bir çözüm süreciyle çözümlenebilecektir. Bu noktada, sorunun çözümlenmesine yönelik öneriler, açılacak uluslar arası bir proje yarışmasına konu edilebilir. Ortaya konulan çözüm önerileri ulusal ya da uluslar arası firmaların katılımıyla yapılacak bir ihale sonucunda, kamu hizmeti imtiyazı ya da yap-işlet-devret sözleşmesi kapsamında çözüme kavuşturulabilir.

20.Kentsel Dönüşüm İhtiyacı ve Uygulama Sorunu

Kentsel dönüşüm ihtiyacının en yoğun olduğu şehir İstanbul’dur. Bir başka ifadeyle deprem riski yüksek şehirlerin başında İstanbul yer almaktadır. Mevcut yapıların ciddi bir yüzdesi kaçak, büyük çoğunluğu ruhsatsız ve projesiz yapılmış, sonradan yapılan kanuni düzenlemelerle yasallık kazanmıştır.

Projesi olmayan, ruhsat alınmadan yapılan, inşa sürecinde denetim yapılmamış binaların doğal afetler karşısında dayanıklı olması beklenemez. Şehrin deprem kuşağında bulunması, fay hattına yakın olması nedeniyle olası riskleri önlemek için yenilenmeye ihtiyaç olduğu tartışmasızdır.

Doğal afet riskine ilave olarak, düzenli, sağlıklı ve estetik bir şehir ortaya çıkarılması, güvenli bir şehir yaşam düzeninin kurulması ve kamu hizmetlerinin etkin ve nitelikli bir şekilde sunulması için şehrin dönüşümünün sağlanması gerekir. Teknik ve sosyal altyapısı hazırlanmış, insanları mutlu eden düzenli, sağlıklı ve estetik bir şehir yaşamı için, mevcut yerleşim yerlerinde var olan sorunların ivedilikle giderilmesi gerekir. Bu gereklilik kentsel dönüşümle sağlanabilecektir.

Kentsel dönüşüm uygulamalarının bir gereklilik olduğunda tereddüt olmamakla birlikte, dönüşüm sürecinde ortaya konulacak uygulamaların, dönüşümün amacına hizmet edecek niteliklere sahip olması gerekir.  Dönüşüm bütüncül bir yaklaşımla gerçekleştirilmelidir. Bir yapıda, belli bir alanda, birkaç parselde ortaya konulacak çözümler, planlama bütünlüğünü ve donatı dengesini ortadan kaldırır. Kentsel dönüşüm konusunda karar mercii, dönüşümün yapılacağı alan ya da parselin bulunduğu yerin mahalli idaresi olması gerekir.

Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Ortaya Çıkan Toplumsal Algının Ölçülmesi Çalışmalarında Aşağıdaki Başlıklar Ön Plana Çıkmıştır.

Kentsel Dönüşüm Çalışmalarındaki Ankete Katılanlar Bakımından Ana Sorunlar Olarak;

• Rant Beklentisi

• Aşırı Yoğunluk

• İnsanların Yaşam Alanı Çevresinden Ayrılamama Kararlılığı

• Deprem Bilincinin Yetersizliği

• Merkezi Alanlarda Boş Alan Sorunu

• Hazine Ve Kamu Mülklerinin Toki Ve Özelleştirme İdarelerine Devri

• Risk Yönetimi Ve Kentsel Dönüşüme Dair Bir Fon Tesis Edilmemiş Olması

• Kiralama, Tahsis Ve/Veya Takas Amaçlı Depo Konutların Bulunmaması

• Siyasi İstismar, konuları ön plana çıkmıştır.

Anket çalışması sorucunda tespit edilen kamuoyu bakışı, kentsel dönüşümün temel hedefinden sapmış olduğunu, en azından algının bu yönde olduğunu ortaya koymaktadır.

Başkentten bakılarak, İstanbul’da kentsel dönüşüm projeleri hazırlanması, planlama ve imar hukukunun temel mantığına aykırı olduğu gibi, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına da aykırıdır. Kentsel dönüşümde yerel idarelerin bakış açısı önemlidir.

Kentsel dönüşümde, ruhsatlı ve iskanlı olan ve eski tarihli olması nedeniyle yenilenmesi gereken yapılarla, hiçbir izin alınmadan, projesiz ve ruhsatsız bir şekilde inşa edilmiş ve sonradan imar aflarıyla hukuka uygun kabul edilmiş yapıların aynı kategoride yer alması adil değildir. İlave olarak, binasının yenilenmesi konusunda ekonomik imkanları kısıtlı olan kişilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin, müteahhitle karşı karşıya kalmaları mağduriyetlere yol açmaktadır. Binalarda risk tespitinin malikler tarafından yapılması zaman zaman komşuluk ilişkilerini zedeleyen, komşuları birbirine düşman eden durumların ortaya çıkmasına yol açabilmektedir. Binaların yapım tarihleri dikkate alınarak, belli bir tarihten önce, örneğin 1950 yılından önce yapılmış binalarla, projesiz, ruhsatsız ve iskansız yapılmış binaların risk tespitlerinin doğrudan idare tarafından bir program çerçevesinde yapılması, riskin büyüklüğüne bakılarak dönüşümün öncelikli alanlarının belirlenmesi gerekir.

İstanbul’un kentsel dönüşüm ihtiyacının yerel yönetimlerin koordinasyonu altında, imar planlarında yer alan hükümler doğrultusunda, bir seferberlik ruhu içerisinde, imar adası veya daha büyük ölçeklerde, alanın ve yapıların risk durumu dikkate alınarak yapılması, çok daha sağlıklı olacaktır. Merkezi idare, Bakanlık ya da TOKİ yerine, büyükşehir ve ilçe belediyelerinin birlikte hareket edeceği bir yaklaşımla sorunun çözümlenmesi gerekir. Mevcut mevzuat buna imkan vermektedir. Sadece bu yönde bir iradeye ihtiyaç vardır.

Kentsel dönüşüm uygulamalarında vatandaşla müteahhit karşı karşıya bırakılmamalıdır. Müteahhitlerin gelir elde etme önceliği, deprem riskine karşı can ve mal emniyetini sağlama çabalarının başarısını sınırlandıracaktır. 1957 yılı öncesinde yapılmış binalardan başlamak üzere, projesiz, ruhsatsız ve denetimsiz yapılmış binaların ivedilikli idare tarafından denetimlerinin re’sen yapılması gerekir. Yapılan tespitler doğrultusunda sosyal devlet ilkesinin gereği olarak, müteahhitleri destekleyen ya da maliklere hibe veya maliyetsiz krediler verilmesi suretiyle dönüşümün yapılması tercihi ortaya konulmalıdır. Projeli, ruhsatlı ve iskanlı riskli yapıların dönüştürülmesinde kamu kaynaklarından teşvikler ve destekler sağlanmalıdır. Kentsel dönüşüm projelerinin şehrin planlama bütünlüğü içerisinde şekillendirilmesi gerekir.

Kentsel dönüşüm ihtiyacı, İstanbul’un temel gerçeklerinden biridir. Bu noktada, partimizin görüş ve politikaları doğrultusunda bir kentsel dönüşüm modeli tanımlanmalıdır. Sosyal odaklı bir kentsel dönüşüm modeli tanımlaması, seçmen tercihleri bakımından etkili olacaktır. Kentsel bütünlük içerisinde, herkes dahil edilerek, plan kararlarıyla teşvik edilerek, tarafları ikna edilerek, yerel ihtiyaçlar doğrultusunda bir kentsel dönüşüm uygulamasına ihtiyaç vardır. Partimizin yerel seçimlerde ülke genelinde kullanabileceği kentsel dönüşüm modeli içerisinde, her vatandaş kollanıp, yasal durumu ne olursa olsun, ruhsat ve iskan konusu da ne durumda olursa olsun, bütün yapılar, dönüşüme dahil edilerek, her yapının hukuki durumu, riskleri ve nitelikleri dikkate alınarak bir kentsel dönüşüm modeli ortaya konulmalıdır.

21.Yeşil Enerji Kullanımının Sağlanması İstanbul’un Sahip Olduğu İmkanlardan Biridir.

Enerji ihtiyacının ithal eden bir ülke olarak Türkiye’nin, mevcut doğal enerji kaynaklarını etkin kullanma mecburiyeti vardır. İthalat içerisinde en büyük pay enerji harcamalarından oluşmaktadır. Bir yandan dünyanın önemli enerji kaynakları ithalatçılarından biri olarak yüksek enerji girdileriyle baş etmeye çalışırken, diğer yandan sahip olduğumuz enerji kaynaklarını verimli kullanmama ya da hiç kullanmama gibi bir kaynak savurganlığı mevcuttur.

Doğal enerji kaynaklarının etkin kullanılmasında proje geliştirme yetki ve sorumluluğu merkezi idareye ait olmakla birlikte, şehrin enerji ihtiyacının bir kısmının doğal enerji kaynakları kullanılmak suretiyle sağlanması seçeneğinin kullanılması da bir gerekliliktir. Küçük ölçekli tüketicilerin kendi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak, güneş enerjisinden yararlandırılması, atıklardan enerji üretilmesi gibi konulara daha etkin bakılarak projeler geliştirilmesi ve yeşil şehir anlayışının İstanbul’a hakim olması gerekir.

Binaların projelendirilmesi ve ruhsatlandırılma sürecinde, yerel yönetimler tarafından geliştirilen projeler doğrultusunda, yeşil enerji üretimi ve kullanımının teşvik edilmesi konusu ivedilikle çalışılmalıdır. Bilimsel-teknik veriler ışığında doğal kaynaklar ve atıl kaynaklardan enerji sağlanması noktasında projeler geliştirilmelidir. Yeşil-yenilenebilir-atıl enerji kaynaklarının kullanılmasının temel gerekçesi, daha yaşanabilir bir şehir oluşturmaktadır. Ekonomik katkı sağlanması ya da enerji ihtiyacının iç kaynaklardan sağlanması ikincil bir gerekçedir.

Şehrin yenilebilir enerji kaynaklarından yararlandırılması ile atıl enerji kaynaklarından enerji üretme noktasında özel sektör-üniversite işbirliğiyle projeler geliştirmenin mümkün olduğunda tereddüt yoktur. Belediyeler tarafından geliştirilen projeler, imar planlama ve uygulama süreçlerinde ortaya konulan teşvikler ve desteklerle gerçekleştirilmelidir.

22.Taşeron İşçilerin Haklarının Korunması Sağlanmalıdır.

Belediye hizmetlerinin taşeron şirketlere verilmesi, İstanbul genelinde karşımıza çıkan bir uygulamadır. Yapılacak hizmetlerin bir firmaya verilmesi ve işlerin taşeronlar aracılığıyla yapılması şeklinde özetlenecek bu uygulamada hizmetin maliyeti yüksek olmakla birlikte, işçilerin kazançları düşük kalmaktadır. Bir başka ifadeyle, belediye bütçesinden çıkan maliyetin büyük bir kısmı firma sahiplerinin karı olarak ayrılmakta, kalan miktar işçilere ödenmektedir.

Türkiye sosyal bir devlettir. Sosyal devletin belediyelerin sosyal belediyecilik yapması gerekir. İşçilerin ortaya koydukları emek karşılığından ödenen paraların işçilere verilmesi gerekir. Belediye hizmetlerinde çalışan işçiler, geçim sıkıntısı içerisinde hayatlarını devam ettirmeye çalışırlarken, işçilerin haklarının ihaleyi alan şirketlere verilmesi kabul edilemez. Bu uygulama sosyal hukuk devletiyle bağdaşmadığı gibi, sosyal belediyecilik anlayışıyla da bağdaşmaz.

Belediye hizmetlerinin belediye işçileri eliyle yürütülmesi gerekir. Belediye hizmetleri için firmalara ödenen bedel işçilere ödenmek suretiyle belediye işçilerinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmeleri sağlanmalıdır.

23.Asgari Ücretle Çalışan İşçilerin Geçim Sorunu Belediye Hizmetlerinden İndirimli Yararlandırılması Projesi Geliştirilmelidir.

Asgari ücretle çalışan kişilerin, insanca bir yaşam düzenini kurma noktasında desteklenmeleri gerekir. Bu desteğin insan onuruna yakışır bir şekilde olması yapılması önceliklidir. İnsanların onurlarını zedeleyen her türlü ulufeler sosyal adaletle ve sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmaz. Herkesin insanca yaşamaya yetecek ekonomik kaynağa sahip olması gerekliliğine odaklanmış bir sosyal devlette, yapılan yardımlarla insanların onurlarının zedelenmesi kabul edilemez. Bu noktada kurumsal nitelikli desteklerin sağlanması önemlidir.

Asgari ücretli çalışana belediye hizmetlerinin indirimli sunulması, özellikle ulaşım hizmetlerinden indirimli yararlandırılması, trafik yoğunluğunun azaldığı saatlerde, akşam 20 sabah 06 arasında ücretsiz yararlanma seçeneğinin sunulması bir sosyal belediyecilik uygulaması olarak düşünülmelidir.

Ailelerin gelir-gider durumları dikkate alınarak, temiz ve atık su kullanma bedellerinde indirime gidilmesi, insanca-hakça bir yaşam için gereklidir. Belediye kaynaklarının analitik bir şekilde değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan artı değerlerin sosyal belediyecilik uygulamalarında değerlendirilmesi sağlanmalıdır. Asgari ücretlilerin desteklenmesi belediyelerin temel görevleri arasında yer almalıdır.

24.Mezarlık Alanlarının Düzenlenmesi Gereksinimi Karşılanmalıdır.

Mezarlıklar, bu şehri bize bırakan büyüklerimizin ebedi dinlenme mekanlarıdır. Dünyanın en güzel şehrini bize bırakanların mezarlarında huzur içerisinde olmalarını sağlamak gerekir. Şehrin yeşil alanlarının tüketilmesi sonrasında sıranın mezarlık alanlarına gelmesi riskiyle karşı karşıya bulunmaktayız. Kararlı bir yaklaşımla, mezarlık alanlarına müdahalenin ve mezarlıklar üzerinde yapılaşmanın önlenmesi gerekir.

Şehrin Türkler tarafından alınması sürecinde yoğun mücadelelerin yaşandığı yer olarak  kabul edilen Edirnekapı Bölgesinde var olan mezarlık alanı kullanılarak, hükümet tarafından finanse edilen bir sivil toplum kuruluşuna, kamu kaynakları kullanılarak yapılan binanın verilmesi örneğinde olduğu gibi, şehrin mezarlık alanlarına yönelen baskının ortadan kaldırılması Belediyelerin öncelikli hedefleri arasında yer bulmalıdır.

Yeni mezarlık alanlarının ağaçlandırılacak alanlarda kurulması, ağaçlandırılmış mezarlık alanlarının oluşturulması ve altyapı sorununun başlangıçta çözümlenmesi gerekir. Şehri planlarken bu yaklaşımların esas alınması ve bu doğrultuda düzenli mezarlık alanlarının oluşturulması, mezarlık ruhuna daha uygun olacaktır.

25.Sosyal Donatı Alanlarının Semtin İhtiyaçlarına Göre Şekillendirilmesi Gerekir.

İstanbul birçok kültürün bir arada yaşadığı bir şehirdir. Şehrin farklı semtlerinde kültür öbekleri bulunmaktadır. Sosyal altyapı alanları belirlenirken, semtlerin ihtiyaçları dikkate alınarak hareket edilmelidir. Sunulan hizmetlerin ihtiyaçlara uygunluğu, semtlerin sosyal donatı ihtiyaç analizlerinin sağlıklı yapılmasıyla sağlanabilir.

Hiçbir şekilde köken, inanç ya da kültür ayrımı yapılmadan, şehrin bütün insanlarına eşit ve adil bir şekilde kamu hizmetleri ulaştırılmalıdır. Bu gereklilik, semtlerin sosyal donatı ihtiyaçlarının ne olduğunun iyi ve doğru bir şekilde belirlenmesiyle sağlanmalıdır.

Sosyal belediyecilik faaliyetlerinin mahalle ve semt ölçeğinden başlatılması, seçim sürecinde ortaya koyacağımız bir harekat planı olarak düşünülmelidir. Her semtin altyapı ve üstyapı ihtiyacı farklıdır. Bu farklılıklar doğrultusunda hizmet planlamasının yapılması gerekir. Hangi semte ya da mahalleye hangi hizmetler ne düzeyde sunulacaktır sorusu üzerinde durulmalı, yapılacak analizler sonucunda hizmetler planlanmalı ve yürütülmelidir.

26.Halka Açık, Şeffaf Belediyecilik Temel Taahhüdüz Olmalıdır.

Belediyeler, tarihsel süreçte şehrin emanet edildiği insanların üstlendiği görevlerin günümüze yansımalarıdır. Şehrin emanetini almak, şehirde yaşayan bütün bireylerin sorumluluğunu üstlenmek anlamına gelir. Herkesin her türlü sorunu şehrin yönetimini üstlenmiş olan kişilerce çözüme kavuşturulmak zorundadır.

Hizmetlerin adil-makul-eşit-etkin bir şekilde sunulmasının sağlanması temel hedefinin yanında, şehri idare edenlerin hizmet ettikleri toplumun denetimine açık olmaları gerekir. Belediye saraylarında oturan yöneticilerin bir süre sonra kendilerini şehrin emanetçisi olarak değil sahibi gibi görme tehlikesi vardır. Bu tehlike ortadan kaldırılmak zorundadır.

Şehrin emanetçilerinin tamamen halka açık olmaları, kendilerini halk günleriyle sınırlandırmamaları gerekir. Her semtin, mahallenin örgütlenmiş bir şekilde işleyişe hâkim olması gerekir. Belediye yönetiminin semt-mahalle birimlerinin kişilerin yanında, sorunlara hızla müdahale edecek şekilde hazır bulunmaları sağlanmalıdır. Kişilerin sorunları birinci elden tespit edilerek çözüm sunulmalıdır.

Yerel hizmetlerin kuruluşundan işletilmesine kadar geçen süreçte gerçekleştirilen uygulamaların ve yapılan harcamaların toplum tarafından denetlenebilir olması sağlanmalıdır. Karar alma süreçlerinin katılıma açılması, ilgililerin görüşlerinin/beyanlarının alınması, komisyon, meclis ve encümen toplantılarının görsel medyaya açık olması ve belediyenin resmi web sitesinden izlenebilir olması gerekir. Bunu yapabilen bir idarenin alacağı kararların ve yapacağı uygulamaların toplum tarafından kabul edilmesi çok daha kolay olacağı gibi, kabullenilme düzeyi de çok yüksek olacaktır.

Belediyecilik hizmetleri ve faaliyetlerine ilişkin süreçlerin ve kayıtların izlenebilir olmasının sağlanması, katılıma önem veren demokrasi anlayışımızın gereği olacaktır. Her konu topluma açık olacak, isteyen istediği kamusal bilgiye kolaylıkla erişecektir.

27.Şehir Tiyatrolarının Özelleştirilmesi/Taşeronlaştırılması Uygulaması Yerine, Kamu Hizmeti Olarak Yürütme Anlayışı Tercih Edilmelidir.

Şehir tiyatroları ve ilave olarak yapılacak semt/mahalle kültür merkezleri, kentlilik bilincinin ve İstanbul’a dönüşmenin temel dinamikleri olarak kabul edilmeli ve plan ve programlar bu yönde hazırlanmalıdır. Şehir tiyatroları, görünenin ötesinde etkileri olan faaliyetlerdir. Bu faaliyetlerin kültürel kamu hizmetleri olarak idare eliyle yürütülmesi önemlidir.

Tiyatro faaliyetlerinin kültürel bir hizmet olduğunun öncelikle kabul edilmesi gerekir. Tiyatro faaliyetleriyle kişilerin sosyo-kültürel düzeylerinin yükseltilmesi mümkün olabilecektir. Kentli insan profilinin ortaya çıkarılması bakımından tiyatronun özel bir yeri ve etkisi vardır. Tiyatro gösterilerinin sadece belli kesim için ulaşılabilen bir faaliyet olmaktan çıkarılması ve bütün halkın kolaylıkla yararlanabileceği bir hizmete dönüştürülmesi öncelikli ve önemlidir. Bu noktada, mevcut yönetimin şehir tiyatrolarına ilişkin özelleştirme veya aracılar eliyle yürütmeye yönelik düzenlemelerinin yerine, toplumun kabul ve anlayışına uygun olarak, İstanbul kültürünü ve kimliğini yaşatan, kente katkı sağlayan nitelikli bir kültür hizmetine dönüştürülmesi projesi hazırlanmalıdır.

28.Aydınlatma

Aydınlatma, kentin birçok noktasında ortaya çıkan bir ihtiyaçtır. Birçok boyutuyla güvenlik ihtiyacıyla da yakından ilgili olan aydınlatma, başlı başına bir ihtiyaçtır. Kimi yapıların aydınlatılmasına yönelik görsel projelendirme ve uygulamaların ötesinde, kent insanının geceleyin hayatını devam ettirebilmesi için sokak ve caddelerde sağlıklı bir aydınlatma sisteminin kurulması gerekir.

Enerji tasarrufu nedeniyle birçok sokak, cadde ya da semtte aydınlatma faaliyetlerine son verilmiş ya da hiç projelendirilmemiş olduğu bilinmektedir. Bu noktada, belediye yönetiminin el değiştirmesiyle birlikte, yeşil enerji ya da dönüşümden gelen enerjilerin kentin ortak alanlarına yönelik projelerde kullanılması suretiyle toplumun farkındalığının da sağlanması mümkündür.

Aydınlatma özellikle çevre ilçelerde, güvenlik ve yaşam konforu bakımından daha da önemli hale gelmektedir. Bu ilçelerde görece olarak geniş araziler üzerinde dağınık bir şekilde kurulmuş bulunan yerleşimlerde, aydınlatma ihtiyacı daha yoğun olarak hissedilmektedir.

29.Güvenlik İhtiyacı

Güvenlik İstanbul genelinde az ya da çok karşımıza çıkan bir ihtiyaçtır. Asayiş sorunu olarak da ifade edilebilecek olan güvenlik sorunu, İlin sosyo-ekonomik-kültürel yapısının getirdiği bir sorun olduğu gibi, ilçelerin konumu ve diğer illerden gelen kişilerin hareket alanına sahip olmasından da kaynaklanabilmektedir. Güvenlik sorunu, özellikle sosyo-ekonomik sorunlarla birlikte kendini gösteren bir durumdur. Güvenlik sorunlarının kolluk güçleri tarafından çözümlenmesi esas olmakla birlikte, yapılan plan çalışmalarıyla, ihtiyaç doğrultusunda kolluk karakollarının konumlandırılması güvenlik sorununun çözümünün ilk aşamasını oluşturacaktır. Etkin yerlerde yapılandırılmış olan karakollar daha etkin olarak ihtiyaca cevap verecektir. İkinci olarak, mahalleler üzerinden, seçim sürecinde ve sonrasında görev yapacak mahalle gönüllüleri, güvenlik konusunda da kolluğa destek rolü üstlenecektir. Özel güvenlik elamanı görevlendirilmesi çözümün bir başka parçasını oluşturacaktır.

Güvenlik sorununun aşılmasında, teknolojik altyapıların kurulmasıyla takip sisteminin etkinleştirilmesinin belli oranda çözüme katkı sağlaması mümkündür. En azından MOBESE, Gece Görüş Sistemli kameralar ve benzeri elektronik sistemlerin kurulması, suç ve suçlularla mücadele konusunda hızlı yol alınmasını sağlayarak caydırıcı bir etkiyle çözüme katkı sağlayacaktır. Şehrin takibini sağlayan bu sistemler, yoksulluk ve yoksunlukla mücadele bakımından da etkili sonuçlar doğurabilecek bir takip imkanı verecektir.

30.Uyuşturucu ve Madde Bağımlılığı

Uyuşturucuyla mücadele yerel yönetimlerden çok güvenlik birimlerinin sorumluluk alanında olan ve adli boyutu olan bir konu olmakla birlikte, uyuşturucu madde kullanımı suretiyle mağdur olan kişilerin korunması belediyelerin sorumluluk alanındadır. Belediyeler öncelikle uyuşturucuya bulaşma sonucunu doğudan nedenleri ortadan kaldırmalıdır. İşsizliğin temel nedeni olan iş olanağı bulunan bir alanda mesleki yeterliliğe sahip olmama eksikliğinin giderilmesi, belediyeler tarafından açılacak mesleki-teknik-kültürel eğitim programlarıyla aşılabilecektir. Aile yapılarında ortaya çıkan sorunların çözümüne katkı sağlanmasıyla mutlu insanların bu yola sapması önlenecektir. Ailelerin ve çocukların uyuşturucu ve benzeri maddelere ilişkin risklere karşı bilinçlendirilmesi çalışmaları, bu yönde sosyal sorumluluk projelerinin geliştirilmesi ve benzeri önleyici projeler, uyuşturucu ve bağımlılık yapıcı madde sorununun çözümünde etkili olacaktır. İlave olarak, belediyeler, bağımlıların tedavisi konusunda gereken sağlık kuruluşunu doğrudan ya da teşvik suretiyle kurdurarak bu konuda görevinin gereğini yerine getirebilecektir.

Kentin sosyal, ekonomik, kültürel bakımlardan güçlü bir yapıya kavuşturulmasıyla birlikte, uyuşturucu madde bağımlılığı konusunda da ilerleme sağlanması beklenir. Uyuşturucu madde bağımlılığı konusunda sosyal sorumluluk üstlenmiş sivil toplum temsilcileriyle yakın bir şekilde çalışma önemlidir. Buna ilave olarak, kentin emekli nüfusunun bu alanda çalıştırılması, daha doğru bir ifadeyle süreçle bütünleştirilmesiyle, etkin bir önleme mücadelesi yapılması mümkün olacaktır. Sokaklarda yaşayan çocuk sayısı, her ne kadar merkezi idare tarafından reddedilse ve rakamlar gizlense de, gelecekte kenti yaşanmaz hale getirme potansiyeli taşımaktadır. Sokakta yaşayan, bağımlı olan ya da olmayan, bütün çocuklarımızın topluma kazandırılmasına yönelik yerel ölçekli sosyal projeler geliştirilmesi gerekir. Bu anlamda başarılı olmuş sivil toplum kuruluşlarıyla yakın işbirliği içerisinde hareket edilmesi gerekir.

31.Deprem Riskine Karşı Hazırlık ve Binalarda Güçlendirme

İstanbul afet riski altında bulunan bir yerleşim yeridir. Kentin büyüklüğü soruna çözüm üretilmesini de güçleştirmektedir. Afet riskiyle mücadele kapsamında kentsel dönüşüm çalışmalarına yönelik projelere ek olarak, dönüşüm çalışmalarının bugüne kadarki hızı da dikkate alınarak, yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesine yönelik çalışmaların da yapılması gerekir.

Deprem riskinin yoğunluğu sorunu, yapıların standartlara uygun olarak inşa edilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Öncelikle mevcut bina stokunun hızlı bir şekilde elde geçirilmesi gerekir. Elde edilen tespitler üzerinden projeler üretilmelidir. Güçlendirilerek mevcudiyetini devam ettirebilecek olanlarla, mutlak olarak yenilenmesi gerekenler ayrılarak çözüm sürecinin hızlı bir şekilde, tarafların ortak çalışmasıyla tamamlanması gerekir.

Yenilenmesi kaçınılmaz olan binalar, dönüşüm kapsamında ele alınarak, iyileştirme ve güçlendirmelerle sorunu giderilebilecek yapılara bir proje kapsamında hizmetler sunulması ve ilgili kişilerle işbirliği içerisinde uygulamanın tamamlanması mümkündür. Böylece, yerel yönetimler olarak, topluma karşı temel sorumluluklarımızdan biri olan, güvenli binalarda yaşanmasını sağlama görevimizi belli bir oranda yerine getirmiş oluruz. Depreme karşı, mevcut işleyişi içerisinde kentsel dönüşüm çalışmalarının tamamlanmasının beklenmesi durumunda, çok ağır sonuçlar doğması muhtemeldir.

32.Hava Kalitesinin İyileştirilmesine Yönelik Planlama ve İmara Yönelik Müdahaleler Belirlenmelidir.

Hava kalitesinin düşüklüğü, İstanbul’un bulunduğu alanın coğrafi yapısı ve konumundan doğan bir olumsuzluk olarak karşımıza çıkmakta olduğu düşünülebilirse de, kentin hatalı yapılaşmasıyla daha da büyüyen ve içerisinden çıkılmaz bir hale gelen bir soruna dönüşmüştür. Kentin rüzgar kanallarını kapatan yapılaşmalar, İstanbul yaşamını olumsuz olarak etkilemektedir. Şehrin havasını doğrudan etkileyen kuzeyli rüzgarların giriş kanalları plansız ve çok katlı yapılaşmaların sonucunda kapanmış, hızı kesilen hava akımlarının kente olumlu katkısı önlenmiştir. Yaşanan etkilerin sonucunda, kentin mikro klimatik yapısı ciddi olarak değişime uğramıştır. Kent içerisinde koruma altına alınmış kimi doğal koruma alanlarının zarar görmekte olduğu kurumsal üniversite raporlarında ortaya konulmuştur.

İlave olarak, şehirde kullanılan yakıt türü ya da türlerinin de belli bir oranda hava kirliliğine neden olduğu gözlemlenmektedir. Hava kirliliği ya da kalitesinin düşüklüğü konusunda asıl olarak kente var olan üretim tesislerinin payı ve E5, TEM ve Sahil Yolları ve benzeri ana arterlerde ve kent içi yollarda var olan yoğun araç trafiği ve çoğu zaman yolların tıkanmış olması ilçenin hava kirliliği konusunda soruna kaynaklık etmekte oluşu da dikkate alınmalıdır. Bahse konu sorunların çözüme kavuşturulmasıyla birlikte hava kirliliği ya da kalitesizliği sorunu da ortadan kalkacaktır. Öncelikle sanayi tesislerinin üretim faaliyetlerinin dönüşüm sağlanmak üzere sona erdirilmesi teşvik edilmelidir. İkinci olarak kentsel alanda var olan yapı stokunun iyileştirilmesiyle birlikte doğal gaz sistemleriyle ısınma sağlanarak kirliliğin önüne geçilebilecektir. Doğal gaz ısında sistemlerinin masraflı oluşu karşısında, özellikle yoğun yapılaşma ve yerleşimlerin bulunduğu merkezi ilçelere hizmet vermek üzere, kentsel ısıtma sistemlerinin bir tercih olarak kullanılabileceği ve bu sistemin ısınma maliyetlerini %20-25 seviyelerine düşüreceği projelendirilebilir. Bu yolla ekonomik sorunları olan toplum kesiminin ısınma sorununa sosyal belediyecilik adına bir çözüm sunulurken kentin hava kirliliği sorununa da çözüm üretilmiş olacaktır. İstanbul’un trafik sorunundan kaynaklanan hava kirliliği, ancak büyükşehir tarafından oraya konulan trafik altyapı sistemlerini iyileştirme projelerinin başarıya ulaşmasıyla çözümlenmiş olacaktır.

33.Sosyal ve Kültürel Yaşamın Güçlendirilmesine Yönelik Projeler Geliştirilmelidir.

Sosyal yaşamın güçlendirilmesi, kentli insanın kentiyle bütünleşme gereksiniminin karşılanması bakımından önemlidir. İstanbul açısından en önemli konu, kentsel alanların dönüştürülmesinden de öncelikli olarak, sosyal dönüşümün sağlanmasıdır. Yürütülecek projelerle İstanbul’a dönüşün önü açılmalıdır. Kent insanının İstanbullu olma bilincine kavuşturulması, sosyal ve kültürel yaşamın güçlendirilmesiyle mümkün olabilecektir.

Sosyal ve kültürel projeler, kentli insanın kentine sahip çıkma bilincine erişmesini sağlayacaktır. Kentine sahip çıkan kişiler, kentinde var olan sosyal sorunların çözümlenmesinde de aktif olma gereği duyacaktır. Sosyal ve kültürel yaşamı zenginleşen bir İstanbul, birçok sosyal sorunun da üstesinden gelmiş olacaktır. Sosyal ve kültürel olarak güçlenen yaşamıyla İstanbul, kent insanının orta yaştan itibaren terk etme eğilimine girdiği bir yerleşim yeri görüntüsünden kurtulacaktır.

34.Ulaşım Hizmetlerinin Yeniden Projelendirilmesine İhtiyaç Vardır.

Mevcut merkezi ve yerel yönetim, elbirliği içerisinde, kentin ulaşım hizmetlerini, kendi gereksinimleri doğrultusunda planlamış bulunmaktadırlar. Yapılan planlamanın ve uygulamaların da, kentin ulaşımına katkı sağladığından tereddüt yoktur. Ancak, sınırlı imkanlarla, 17 milyonluk bir insan kitlesinin yaşamakta olduğu bir kentin ulaşım ihtiyacının karşılanmasında, çok daha analitik davranılması gerekir. Hazırlanan projelerin bir altyapı analizinin yapılması sonrasında karar alınması gerekir. Henüz ilgili ve uzman kurum ve kuruluşların görüşleri alınmadan, bir açık hava toplantısından heyecanlanarak proje açıklaması yapan bir idarecinin sözü yerine gelsin diyerek ulaşım çözümlerinin belirlenmesi, beklenen düzeyde ulaşım ihtiyacına çözüm sunamayacağı gibi, kentsel alanlar ve kentin özgün değerleri üzerinde de ağır baskılar oluşturacaktır.

Ulaşım sistemlerinde raylı sistemin temel tercih olarak belirlenmesi önemlidir. Bu yönde yapılan projelerin ulaşım ihtiyacının karşılanmasında önemli katkılarının olması beklenmektedir. Bununla birlikte, raylı sistemlerin güzergahlarının belirlenmesinde ihtiyaç, maliyet ve faydaya ilişkin analizlerin etkinliği üzerinde tereddütler bulunmaktadır. Karayolu ulaşımı konusunda, yürütülmekte olan iki temel boğaz geçiş projesi, kentin ulaşım ya da trafik sıkışıklığı sorununa dikkate değer katkı sağlamaktan uzaktır. Bu projelerden 3. Köprü, İstanbul’da yaşanabilmesi için korunması zorunlu kuzey ormanları doğal alanlarının ağır bir şekilde zarar görmesine yol açmaktadır. İkinci proje olan boğaz lastik tekerlekli tüp geçit projesi ise, tarihi yarımada da yer alan tarihi değerlerin yok edilmesi ya da ciddi olarak zarar görmesi sonucunu doğuracak hatalı bir projedir. Bu proje, gerekli etütler yapılmadan hazırlanmış, koruma bölge kurulunun olumlu görüş vermemesi üzerine, kurulun üye yapısı üzerinde oynanmış ve konuya hakim olmayan, uzmanlığı bulunmayan, tarihi yarımadanın değerlerine yabancı kişiler tarafından karar alınmak suretiyle ihale sürecinden sonra eksiklikler tamamlanmıştır.

Marmaray projesi önemli bir proje olmakla birlikte, yeri itibariyle beklenen katkıyı sağlaması zor gözükmektedir. Marmaray için seçilen güzergah deniz yolu ulaşımına alternatif oluşturan bir seçimdir. Etkisi deniz yolları üzerinde olacaktır. Boğaz köprülerine olan talep üzerinde çok bir etkisi olmayacaktır. Belli oranda, Harem-Sirkeci arabalı vapur hattında rahatlamaya yol açabilecektir. Marmaray için seçilen güzergah, bu ulaşım sisteminin kentle bütünleştirilmesinde zorluklar yaşanmasına yol açacaktır. Kaldı ki daha şimdiden, İstanbul kimliğine karşı işlenmiş olan bir cinayet olarak tanımlanabilecek, Haliç Metro Geçiş Köprüsünü sonuç vermiştir. Bu köprünün projesini çizdiğini bir marifet gibi ifade eden ve sahiplenen bir büyükşehir belediye başkanı tarafından yönetilmek, kent için büyük talihsizliktir.

Ulaşım planlamasında deniz yollarının payının düşürülmesinin planlanması, anlaşılabilir olmaktan uzaktır. Ulaşım başlığı altında yer alan verilerde de görüleceği üzere, şuan %4 ün üzerinde bulunan, ulaşımda deniz payının, 2013’ e kadar, %2 civarına indirilmesi hedeflenmektedir.

Bütün bu tespitler doğrultusunda, ulaşım ihtiyacının yoğunlaşma alanları belirlenerek, yeniden bir planlama yapılmasına ihtiyaç vardır. Yeniden planlama elbette var olan yatırımların devamı sağlanarak şekillendirilecektir. Bununla birlikte önemli görülen düzenleme ve düzeltmelerin de yapılması gerekecektir. Bu noktada, ulaşım ihtiyacının karşılanmasında en önemli öncelik, bütünleşik bir sistemin kurulması, deniz ulaşımının etkin olarak kullanılmasıyla yeni hatlar üzerinden rahatlama sağlanması ve bu hizmetin imtiyaz sözleşmesi de dahil, özel hukuk kişilerinin katılımıyla yürütülmesi yönünde bir çalışma yapılmalıdır.

35.Eğitim

Eğitim faaliyetleri bir milli eğitim faaliyeti olmakla birlikte, sonuçları itibariyle yerel yönetimleri doğrudan ilgilendiren bir kamu hizmetidir. Olayın dışında gibi gözüken belediyeler, topluma karşı eğitim-öğretim hizmetlerinde yaşanan aksamaların muhatabı oldukları gibi, ortaya çıkan aksaklıklardan doğan sonuçlarla mücadele bakımından da konuyla doğrudan ilgilidir.

Yerel yönetimler bakımından eğitim-öğretim hizmetleri denilince, okul çağındaki nüfusun dışındaki kişilerin eğitim ihtiyacında rol üstelenme, milli eğitim hizmetlerinin altyapısını oluşturma ya da güçlendirme, eğitim çağındaki çocukların bu hizmeti alabilmesinin önündeki engelleri kaldırma, ailelerine destek sağlama ve okul çağındaki çocuklara yönelik tamamlayıcı eğitimler sunulması faaliyetleri, bir bütün olarak anlaşılmalı ve bu yönde plan-projeler üretilmelidir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ve merkezi idarenin il birimlerinin, mücadele etmek zorunda olduğu kaldığı birçok durumların eğitim-öğretim hizmetlerinin gerektiği şekilde sunulmamasından kaynaklandığı değerlendirilmektedir. Büyükşehir Belediyesi olarak, eğitim-öğretimin altyapısının yanında, sosyal olarak ailelerin ve okul çağındaki çocukların desteklenmesi yönünde projeler üretilmelidir. İlave olarak kentlilik bilincinin, sosyal ve kültürel düzeyin yükseltilmesi ve işgücünün nitelikli hale getirilebilmesi için, yaygın eğitim faaliyetlerinin projelendirilmesi ve uygulanması gerekir. Bu noktada ihtiyaçların tespitinin yapılmasında 933 mahallenin muhtarlarından yararlanarak, yerel yönetim faaliyetlerini en küçük yerel yönetim biriminden başlatmak üzere bir çalışma düzeni kurulmalıdır.

36.İşgücünün Nitelikli Hale Getirilmesi ve İstihdam Sağlanmasına Yönelik Projeler Geliştirilmelidir.

İşsizlik, İstanbul genelinde yoğun olarak karşımıza çıkan bir sorundur. Bununla birlikte işsizlik, Kâğıthane, Sultangazi, Sancaktepe, Sultanbeyli gibi ilçeler için, çok daha yoğun etkileri olan bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. İlçe sınırları içerisinde ya da yakın çevrede var olan üretim tesislerinin, ticari birimlerin ve işletmelerin iş gücü ihtiyacını karşılamak üzere yapılacak bir ihtiyaç analizine bağlı olarak, mesleki ve teknik eğitim verilerek, işgücünün nitelikli hale getirilmesi bir sosyal proje olarak düşünülmelidir.

Verilen eğitim sonrasında nitelikli hale gelen işgücünün uygun alanlarda ve ekonomik olarak daha uygun koşullarda istihdamı sağlanabilecektir. Sertifikalı uzman işgücünün istihdamı kolaylaşacaktır. İlave olarak, hizmet sektöründe çalışacak kişilerin nitelikli hale getirilmesine yönelik eğitim ve kurs faaliyetlerinin de işsizliği azaltan bir etkisi olacaktır. Aile yardımcılığı, hasta ve çocuk bakımı gibi aile içerisinde çalışma ya da iş yerlerinde yardımcı hizmetler konusunda yetişimi insan gücünün çok daha iyi şartlarda istihdam şansı bulacağı projelendirilerek eğitimler verilmelidir.

Büyükşehir projeleriyle eğitimden geçirilen ve sertifika verilen kişilerin istihdamı konusunda, bir idari birim kurularak, işe aracılık etme görevi üstlenilebilir. Bu yolla, hem istihdam edilenlerin hakları korunabilecek, hem de istihdam sahipleri, özellikle eve ya da ofise yardımcı alan kişiler kendilerini güvende hissedeceklerdir.

37.Tapu Tahsis ve 2B Uygulamasında Halkın ve Haklının Yanında Yer Alacağımızın Ortaya Konulması Gerekir.

İstanbul’un temel sorunları arasında olmasa da, bu iki sorun, seçmen tercihleri bakımından partimizle mevcut iktidar arasındaki dengeyi kuvvetli bir şekilde değiştirebilecek bir etkiye sahiptir. Mevcut yönetim uzun zamandır yürürlükte bulunan tapu tahsis belgesi verilmesine ilişkin mevzuat hükümlerinin gereğini yerine getirmemiştir. Belediyelerin bu duyarsızlığının sonucunda, birçok aile mağdur durumdadır. Sadece bu konularda çözüm projesinin ortaya konulması dahi birkaç ilçenin mevcut partiden partimize geçmesi ve büyükşehir belediyesinin kazanılması sonucunu doğuracaktır. Tapu tahsis belgelerinin tapuya dönüştürülerek kişilere tapularının verilmesi zaten kanundan gelen bir zorunluluktur. Buna rağmen mevcut iktidar bu işlemleri gerçekleştirmeyerek yüz binlerce insanı mağdur etmiştir. Hukuka saygılı bir sosyal demokrat parti olarak, bizim bu sorunu çözmemiz çok anlamlı olacaktır.

İstanbul genelinde karşımıza çıkan mülkiyete ilişkin sorunlardan bir diğeri de 2B arazileri sorunudur. İdare, gelir elde etmek ve bütçe açığını kapatmak amacıyla, Anayasayı dahi değiştirerek getirmiş olduğu bir düzenlemede, sosyal Devletin gereklerini tamamen göz ardı ederek, arazileri fiyatlandırmıştır. Önce yükseltip sonra indirim yapmak şeklinde gerçekleşen göz boyamalara rağmen halk, büyük bir sıkıntı içerisinde ve yoğun bir öfke birikimi mevcuttur. Bu noktada, çok fazla bir şey yapılabilmesi mümkün olmamakla birlikte, en azından mağduriyet içerisindeki bu kişilerin yanında olduğumuzu göstermek dahi etkili olacaktır. Bu sorunun yaklaşık 151 kırsal mahallenin bütününde var olduğu değerlendirilmektedir.

38.Otopark

Otopark altyapısı, kentin teknik altyapı ihtiyaçları arasında öne çıkmaktadır. Kent trafiğinin doğru işlemesi, yolların etkin olabilmesi için araçların seyir halinde olmadığı zamanlarda otopark alanlarına bırakılması önemlidir. Otopark altyapısı, inşai faaliyetlerin yapılması sırasında öncelikle çözümlenmesi gereken bir ihtiyaçtır. İnşai faaliyet için idareden izin almak üzere başvuran kişilerin, yapacakları inşai faaliyetin gerektirdiği otopark ihtiyacını projeleri içerisinde çözümlemeleri ya da bedelini idareye ödemeleri gerekir. Bu güne kadar gerçekleşen uygulamalarda esas olarak inşaat sahipleri, otopark ihtiyacının karşılanması konusunda gereken harçları idareye vermişlerdir. Buna karşılık ilgili idareler, almış oldukları otopark harçlarıyla gerekli altyapı tesislerini kurmak yerine, farklı alanlarda sarf etmişlerdir. Bu gün yaşanan otopark sıkıntısının ana nedenini bu yaklaşım ve uygulamalar oluşturmaktadır.

İstanbul’da toplam 3.863 otopark bulunmaktadır. Bu otoparkların araç park kapasitesi 365.859 araç olup, talebi karşılama konusunda fazlasıyla yetersizdir.

İnşaat aşamasında 5, projesi yapılmış 22 ve planlanan 677 otoparkın tamamlanması halinde dahi kapasite 674.123’e çıkabilecektir.

İstanbul’un toplam otopark kapasitesinin reel olarak 205.100 araç olmasının ya da 365.854 araç olmasının çok bir önemi bulunmamaktadır. Zira İstanbul’da bulunan araç sayısı milyon civarındadır ve bu rakamın yaklaşık 2 milyonu otomobillerden oluşmaktadır. İstanbul’da bulunan araç sayısıyla otopark kapasitesi arasındaki bu uyumsuzluğun sorumlusu, İstanbul’da inşaat sektörüne altın on yılını yaşatan mevcut yönetimdir.

İstanbul genelinde var olan otopark sorunu, yolların işgal edilerek araçların park alanına dönüştürülmesi sonucunu doğurmaktadır. Yollara araç park edilmesi nedeniyle birçok yol, hatta cadde işlevini yerine getiremez hale gelmiştir. Buna rağmen, bu süreçten sorumlu yerel yönetimler, sanki bu durum çok normalmiş gibi, yollara araç park edilmesini organize etmek üzere bir Büyükşehir İştiraki kurarak, neden oldukları sorundan da rant çıkarmayı başarmışlardır. Yeni büyükşehir yönetiminin ortadan kaldırması gereken konuların başında bu uygulama gelmektedir. Toplumla alay eder gibi yürütülen, yola yerel yönetimler eliyle araç park ettirme rezaletinin bir an önce sonlandırılması gerekir.

39.Gürültü Kirliliği

Gürültü kirliliği büyük kentin getirdiği bir sorun olmakla birlikte, Şişli, Zeytinburnu ve Küçükçekmece İlçelerinde yoğunlaşmış ve acil olarak çözüm üretilmesi gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Gürültü kirliliğinin önlenmesi, kaynaklık eden sorunların ortadan kaldırılmasıyla çözümlenebilecektir. Gürültü kaynağı sanayi ve ticari faaliyetlerin ilçeden uzaklaştırılmasıyla birlikte belli oranda iyileşme sağlanacaktır. Sanayi alanlarının dönüşümünün sağlanması İlçenin acil ihtiyaçlarından biri haline gelmiştir. Buna ilave olarak, trafikten kaynaklanan gürültü sorununun aşılması, trafik sıkışıklığına çözüm üretilmesiyle belli oranda mümkün olabilecektir. Bunlara ilave olarak, yapıların gürültü kirliliğine karşı niteliklerinin artırılması önemlidir. Yapıların gürültü yalıtımının yapılmasına bağlı olarak, en azından konutunda oturan insanların gürültü kirliliğine karşı korunması mümkün olabilecektir.

İstanbul genelinde, inşa edilecek binaların standart özellikleri, yeşil enerji, afet güvenliği, gürültü kirliliğini önleme ve benzeri noktalarda, ortaya çıkan sorunlara çözüm üretecek şekilde, sağlıklı bir kent yaşamının birinci koşulu olarak, yeniden düzenlenmelidir. Yeni yapılanma standartlarıyla birlikte, insanların yaşamlarının sahne aldığı yapılar, daha güvenli ve sağlıklı hale gelecektir. Yapıların standartlarının yükseltilmesiyle birlikte, gürültü kirliliğinin önlenmesi ihtiyacına da belli oranda çözüm üretilmiş olacaktır.

40.Seçmen Bilgi Sisteminde Gerçekliğin Sağlanması

Seçmen bilgi sistemine müdahalede bulunulduğu, seçim sonuçlarının maniple edilmek istenildiği ve bu durumda belli oranda başarılı olunduğu bilinmektedir. Oluşturulacak bir hukuk ekibiyle, bu sorunun üzerine gidilmelidir. Öncelikle, Anayasa, İdare ve Ceza Hukuku alanlarında uzman öğretim üyelerinin danışmanlık ve koordinasyonu altında, gönüllü avukatların katılımıyla oluşturulan çalışma grubunun varlığı gerekir. Yapılanma doğrultusunda hukuk takımında bulunan avukatlar bir ön eğitimden geçirilerek etkin müdahale ve mücadele açısından donanımlı hale getirilecektir.

Sandık sandık, mahalle mahalle çalışılmak suretiyle sorunlar tespit edilecek, merkezle paylaşılacak ve müdahalede bulunulacaktır. Sosyal demokrat bir parti olarak, sosyal demokratların ve bütün halkın oylarına sahip çıkmak bizim sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluğun gereğini yerine getirmek üzere, bir ortak çalışma platformu oluşturulmuş, bu yapı altında çalışacak onlarla ifade edilecek sayıda akademisyen öğretim üyesinin katılımı sağlanmış ve bir danışma-çalışma grubu oluşturulmuştur. Oluşturulan danışma-çalışma grubuna bağlı olarak, seçim süreciyle birlikte, gerekli mücadeleler başlatılacaktır.

41.Seçim Sürecinde Çalışma Sistemi

Seçim sürecinde çalışma sistemi iç içe geçen ve birbiriyle doğrudan bağlantılı daireler şeklinde gerçekleştirilecektir. Hane düzeyinde seçmen ziyaretleriyle başlayan süreç, sokak ölçeğinde devam edecek, mahalle ve semt sorunlarına yönelik çözümler sunulmasıyla ilçelere yönelik projeler oluşturulacaktır. Bütün bu çalışmaların sonucunda anakent için gerekli seçim çalışmaları şekillenecektir. Bu seçim çalışması, anakent, ilçe, semt, mahalle, sokak ve hane şeklinde bu güne kadar yapmış olduğumuz ihtiyaç, çözüm ve proje çalışmalarının seçim sürecinde tümevarım olarak yürütülmesi modelidir.

İstanbul genelinde, büyükşehir ve ilçe belediyeleri açısından sorunlar, çözümle ve projeler, son şekli verilmiş ve basılı olarak sunulmuş bulunmaktadır. Tümden gelim şeklindeki bu üç halkanın devamı olan mahalle ölçeğindeki çalışmalarımız, bir bilimsel çalışma olarak, Yerel Yönetimlerin Yerelleşmesi, Muhtarlara Söz Hakkı başlığı altında devam etmektedir. Bu çalışmalar tamamlanmak üzeredir. Veriler toplandıktan sonra gerekli analizler yapılarak, seçim çalışmalarında mahalle ölçeğinde ihtiyaçlar ve projeler üzerinde konuşma imkanımız olacaktır. Sokak ve hane ölçeğinde ise, sahaya yayılacak on binlerce gönüllüyle birlikte ihtiyaç ve çözüm önerilerini ortaya koymak mümkün olabilecektir.

VIII. TARAFIMIZDAN BUGÜNE KADAR YAPILMIŞ OLAN FAALİYETLER

 Seçim sürecine gelinceye kadar, sivil toplum faaliyeti ve bilim insanı sorumluluğu altında ilçelerde ve semtlerde bilgilendirme çalışmaları yapılmıştır.

Başkanı bulunduğum, Çocuk Suçlarını Önleme Derneği çatısı altında 50 binin üzerinde aileye çocuklarını tehlikelere karşı koruma konusunda eğitim verilmiştir. İstanbul genelinde okullarda bütün rehber öğretmenler ve idarecilere çocuk istismarı konusunda eğitimler verilmiştir. Yüz binlerce afiş ve poster hazırlanarak, çocuklarımızın tehlikelere karşı korunmasının sağlanması bakımından son derece önemli olan, güvenlik kuralları, yurtdışı uygulamalar da araştırılarak, on dört güvenlik kuralı İstanbul genelinde bütün öğrencilere sunulmuştur.

Tapu tahsis belgesi olup da tapu alamamış insanların sorunlarına çözüm üretilmesi adına, Beyoğlu, Beykoz ve Kağıthane ilçelerinde muhtarlar ve kanaat önderi kişilerin başkanlığında bilgilendirme ve çözüm toplantıları yapılmıştır. Hiçbir karşılık beklenmeden yapılan bu toplantılarda, katılımcıların sorunlarının üzerinde durulmuş, çözüm önerileri sunulmuş ve sorunun ilçe düzeyinde çözümlenmesine yönelik projeler oluşturulmuştur.

Kurucusu bulunduğum, Kentsel Dönüşüm ve Hukuku Platformu faaliyetleri kapsamında, özellikle Gaziosmanpaşa ilçesinde, kentsel dönüşüm konusunda, toplumu bilgilendirmeye yönelik olarak, sivil toplum kuruluşlarınca organize edilen toplantılarda gönüllü olarak katılımlar ve bilgilendirmeler gerçekleştirilmiştir. Bu yönde partimizin il ve ilçe teşkilatları aracılığıyla çalışma talebimiz, il yönetimince uygun görülmemiştir.

Kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulu üyesi ve başkanı olarak görev yaptığım beş yıllık dönemde, Fatih(Eminönü) ve Zeytinburnu ilçelerinde toplumun sorunlarına çözümler sunulmuştur. Özellikle kurul yönetiminde dosyaların bekletilmesinin önlenmesi ve şeffaflığın sağlanması yönündeki çabalarımız memnuniyet doğurmuştur.

İstanbul’un güvenli ve huzurlu bir şehir haline gelmesinin sağlanması amacıyla, sosyo-ekomomik-kültürel bakımdan desteklenmeye ihtiyacı olan ilçelere yönelik sosyo-ekonomik-kültürel araştırma ve iyileştirme projesinin başlatılmasına yönelik hazırlıklarımız tamamlanmış bulunmaktadır. Bu yolda ortaya konulacak bir projenin hem İstanbul genelinden, hem de bu ilçelerden yoğun destek bulacağı tahmin edilmektedir.

Mahallelerin sorunlarının belirlenmesi ve çözüm önerilerimizin ortaya konulmasına yönelik olarak başlatmış bulunduğumuz, Yerel Yönetimlerin Yerelleşmesi/Muhtarlara Söz Hakkı isimli bilimsel projemiz devam etmektedir. Verilerin toplanması sonucunda analizler yapılarak, projeksiyonlar oluşturulması ve çözüm projelerinin ortaya konulması mümkün olacaktır. Elde edilen sonuçlar öncelikle partimizin seçim çalışmalarında kullanılacak olmakla birlikte, kamuoyuyla da paylaşılması planlanmaktadır. Kamuoyuyla olan paylaşım, projeye bağlı olarak şekillenen seçim çalışmalarına karşı seçmen farkındalığını artıracaktır.