ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KAMULAŞTIRMA YETKİSİ

Nusret İlker ÇOLAK*

GİRİŞ

Toplumdaki en büyük kamu tüzel kişiliği olan devletin görev ve sorumlulukları da büyüklüğüyle doğru orantılıdır. Devletin temel görevleri arasında ülkenin kaynaklarının verimli kullanılması sağlanarak ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasının gerçekleştirilmesi de vardır. Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın sağlanabilmesi için ülke kaynaklarının verimli bir şekilde değerlendirilmesi sağlanarak sanayinin geliştirilmesi devletin görevidir. Cumhuriyet tarihi boyunca devlet, ekonomik kalkınmanın sağlanmasını hedefleyen tedbirler almıştır[1].

Devlet, ülke kalkınması açısından büyük önem taşıyan sanayi yatırımları konusunda Cumhuriyetin kurulmasından günümüze uzanan süreçte öncü roller üstlenmişken, dünyada yaşanan, üreten devlet modelinden denetleyen ve planlayan devlet modeline geçişle birlikte özelleştirme uygulamalarına başlamıştır. Özelleştirme uygulamaları ile sanayi yatırım ve üretimini bırakan devlet, ülke sanayisinin kalkınmasını sağlayacak tedbirlerini uygulamaya koymuştur. Ülke sanayisinin gelişmesi amacıyla devlet, sanayicilerin yatırıma teşvik edilmesi uygulamasını başlatmıştır. Uygulama kapsamında yatırımcılara arazi tahsis edilmesi, alt yapı kurulması, vergi istisnası ve muafiyetleri tanınması ile planlı sanayi yatırımları yapılabilmesi için gereken tedbirlerin alınması ve benzeri yol gösterici ve destekleyici önlemler sanayi yatırımcısının hizmetine sunulmuştur.

Ülke sanayisinin kalkınmasına yönelik olarak alınan tedbirlerin içerisinde en önemlilerinden birisi de organize sanayi bölgelerinin kurulması yönündeki düzenlemedir. Sanayi yatırımlarının organize edilmesi, belli bir standart getirilmesi, sanayi kuruluşlarının alt yapı gereksiniminin hızlı ve gereksinimleri karşılayacak niteliklerde sunulması, sanayileşmenin oluşturacağı plansız kentleşmenin ve çevre sorunlarının önlenmesi gibi pek çok faydası olan organize sanayi bölgesinin hukuki durumunun ne olduğu ve hangi yetkilere sahip olduğu yeterince bilinmemektedir.

Organize sanayi bölgesi kurulması sürecinin başlatılması, müteşebbis heyetinin oluşturulması, yer seçimi ve kamulaştırma sürecinde yaşanan sorunlar organize sanayi bölgelerinin hukuki niteliğinin belirlenmesini zorunlu hale getirmiştir. Organize sanayi bölgelerinin hukuki niteliklerinin tespiti ortaya çıkan sorunların çözüme kavuşturulması açısından önem taşımaktadır. Özellikle, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının katılım, gözetim ve denetimi altında kurulan ve faaliyet gösteren organize sanayi bölgelerinin bakanlık tarafından kamu yararı kararı verildikten sonra özel mülkiyete konu taşınmazların kamulaştırılması sürecini takip etmesi noktasında itirazlar gelmektedir. Sorunların çözüme kavuşturulması için, organize sanayi bölgelerinin hukuki niteliğinin ne olduğunun bilinmesinin yanında, organize sanayi bölgelerinin sahip olduğu yetkilerin, özellikle de kamulaştırma sürecine ilişkin yetkilerinin, dayanağının ve sınırlarının açıkça ortaya konulmasında zorunluluk vardır.

I-ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ VE HUKUKİ DAYANAĞI

Batılı ülkelerin ulaştıkları refah düzeyinin sanayi devriminin bir sonucu olduğunu düşünen az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler, çeşitli yollarla sanayileşme çabası içine girmişlerdir. Sanayileşme çabası içerisinde olan ülkelerin tercih ettiği yol ne olursa olsun, uygulamada, özel sanayi yatırımlarının az ya da çok özendirilmesi, desteklenmesi ve korunması yönünde uygulamalara çok sık rastlanmaktadır[2]. Sanayi yatırımlarının gerektirdiği alt yapı hizmetlerinin daha iyi sunulabilmesi, yatırımcılara bedelsiz ya da uygun bedelle arsa tahsisi yapılabilmesi, sanayi yatırım ve üretimini bir bölgede toplayarak halk sağlığına yönelik olumsuzlukları azaltmak ve benzeri amaçlarla organize sanayi bölgeleri oluşturulmuştur. Organize sanayi bölgesi kavramının ne olduğu, hukuki dayanağı ve oluşumuna ilişkin uygulamanın bilinmesi ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması açısından önem taşımaktadır.

1-ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ

Organize sanayi bölgeleri kurulması yönündeki uygulama, devletin ekonomik yaşama dolaylı bir müdahalesidir[3]. Organize sanayi bölgeleri, ülkenin ekonomik kalkınmasında sanayinin taşıdığı önem nedeniyle desteklenmesi zorunluluğundan doğmuştur. Ülkenin sanayi yatırımlarının ekonomik kalkınmayı sağlayacak şekilde gerçekleştirilmesinin sağlanması amacıyla sanayi yatırımlarının planlı[4] bir şekilde yaşama geçirilmesi hedeflenmiştir. Planlı sanayi yatırımı uygulaması, genel olarak sanayi yatırımlarının teşvikini amaçlayan tedbirlerden biridir[5].

A-ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ KAVRAMI

Ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasında ön koşullardan olan sanayi kalkınmasının gerçekleştirilmesi gereği, devletin planlı sanayileşmeyle yakından ilgilenmesi sonucunu doğurmuştur. Sanayi yatırımlarının ülke ekonomisi ve kalkınması açısından taşıdığı önem ve plansız sanayi yatırımlarının neden olduğu çevre, genel sağlık vb. sorunların önlenmesi düşüncesi organize sanayi bölgelerinin devlet tarafından uygulamaya geçirilmesini doğurmuştur.

Organize sanayi bölgesi, idarenin koordinesi altında yürütülen, başlangıç hazırlıkları ve kurucu heyetin oluşturulması, en uygun yerin tespit edilmesi, gerekli alt yapının kurulması ve bir plan çerçevesinde sanayi yatırımının gerçekleştirilmesi gibi amaçları gerçekleştirmek üzere kurulan bir tüzel kişiliktir. Organize sanayi bölgesinde idare, sanayi yatırımlarının özendirilmesi, kolaylaştırılması, hizmet ihtiyacının hızlı ve verimli bir şekilde sunulması, inşaat ve yatırımların planlanması ve sanayi sektörünün denetlenmesi olanaklarını bir arada bulabilmektedir(Organize Sanayi Bölgesi Kanunu m.4). OSB yapılanması idarenin ekonomik alandaki görevlerinin koordinasyonunu gerçekleştirebilme açısından önem taşıyan bir uygulamadır[6].

B-ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ TANIMI

Organize sanayi bölgeleri, OSB Kanununda; “Sanayinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, kentleşmeyi yönlendirmek, çevre sorunlarını önlemek, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, imalat sanayi türlerinin belirli bir plan dâhilinde yerleştirilmeleri ve geliştirilmeleri amacıyla, sınırları tasdikli arazi parçalarının gerekli alt yapı hizmetleriyle ve ihtiyaca göre tayin edilecek sosyal tesisler ve teknoparklar ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dâhilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve OSB Kanunu hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgeleri” olarak tanımlanmıştır(OSBK m.3).

Organize sanayi bölgeleri, ülke kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılması sağlanarak, ülke kalkınmasına hizmet etmek üzere, idarenin katılımıyla yerleri belirlenen, kurucu heyetinde kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının da bulunduğu, gerekli alt yapı hizmetlerinin idare tarafından gerçekleştirildiği, kredi, muafiyet ve teşviklerden yararlanan tüzel kişiliğe sahip sanayi yatırım bölgeleridir.

2-ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN HUKUKİ DAYANAĞI

Organize sanayi bölgeleri kurulmasının hukuki dayanağı hem anayasal boyutta hem de yasal boyutta karşımıza çıkar. Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma hedefinin gerçekleştirilebilmesi için ülkenin kıt kaynaklarının verimli kullanılmasının[7] taşıdığı önem nedeniyle anayasal ve yasal metinlerde OSB kuruluşu konusunda doğrudan ve dolaylı hükümler yer almaktadır. Sanayi yatırımlarının olumlu yönlerinin teşvik edilmesi ve olumsuzluklarının giderilmesi gereği konunun anayasal ve yasal düzlemde düzenlenmesi sonucunu doğurmuştur.

A-ANAYASAL DAYANAK

Organize sanayi bölgelerinin kurulması konusunda karşımıza çıkan anayasa hükümleri, devletin sanayi yatımları konusunda teşvik edici tedbirlere başvurması şeklinde karşımıza çıktığı gibi, sanayi yatırımlarının çevre ve toplum üzerinde oluşturacağı olumsuz etkilere karşı önlem alınması şeklinde de karşımıza çıkar.

Organize sanayi bölgeleri, planlı kalkınmanın sağlanması için devletin yerine getirmek zorunda olduğu görevlerin yerine getirilmesinde bir uygulama türü olarak karşımıza çıkmaktadır. 1982 Anayasası devletin, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı sağlama görevi kapsamında, sanayinin ülke çapında dengeli dağılımını sağlamakla görevli olduğu ve bu görevin yerine getirilmesi suretiyle ülke kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılması sağlanarak, ülke kalkınmasının gerçekleştirileceği düzenlemiştir(AY m.166). Anayasanın devlete yüklemiş olduğu, ülke kaynaklarının verimli kullanılması ve sanayinin yurt çapında dengeli dağılımının sağlanması görevi, sanayi yatırımlarına kolaylıklar sağlanması, alt yapı yatırımlarının devlet tarafından yapılması, sanayi yatırımlarının dengeli dağılımının sağlanması için teşvik edilmesi ve benzeri uygulamaların doğmasına neden olmuştur. Devletin gerçekleştirdiği sanayi yatırımlarının teşvik edilmesi yönündeki uygulamalar, teşvik maliyetinin azaltılması, teşvik uygulamalarının kontrol ve denetiminin sağlanması gibi gerekçeler organize sanayi bölgelerini doğurmuştur.

Toplumun sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu ve çevrenin kirlenmesinin önlenmesinin vatandaşların ve devletin ortak ödevi olduğuna ilişkin anayasal düzenleme de organize sanayi bölgelerinin ortaya çıkmasında etkili olmuş anayasal dayanaklardan biridir(AY m.56). Devlet, bireylerin yaşamlarını, ruh ve beden sağlığı içerisinde sürdürebilmeleri için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Devletin çevreyi koruma ve bireylerin sağlıklı bir şekilde yaşamlarını sürdürme konusundaki ödevlerinin yerine getirilmesinde, sanayi yatırımlarının çevre ve insan sağlığı üzerinde oluşturacağı risklerin azaltılması yaşamsal öneme sahiptir. Sanayi yatırımlarından kaynaklanan çevre kirliliğinin önlenmesi ve insanların sağlıklı bir çevrede yaşamaları sağlanarak toplum sağlığının korunması amacıyla devlet, sanayi yatırımlarının planlı bir şekilde yapılması, riski az alanların seçilmesi, kirlenmenin önlenmesi ve denetiminin etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesini sağlayacak yöntemler geliştirmekle yükümlüdür. Devletin bu yükümlülüğü organize sanayi bölgelerinin doğmasında etkili olan temel faktörlerden biridir.

Özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine uygun olarak sosyal amaçlar doğrultusunda faaliyet göstermesi, güven ve istikrar içerisinde varlığını devam ettirmesi için gereken tedbirlerin alınması devletin anayasal görevidir(AY m.48). Planlı kalkınma hedefinin gerçekleştirilmesi yönünde tedbirler almak gibi, özel teşebbüslerin desteklenmesi de ulusal kaynakların ekonomik kalkınma hedefleri doğrultusunda değerlendirilmesine katkı sağlayacaktır. Ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi yolunda özel teşebbüsün yatırımlara yönlendirilmesi özendirici tedbirlerle olanaklıdır[8]. OSB kurulması uygulaması, ulusal kalkınmanın sağlanması konusunda devlete verilen doğrudan ve dolaylı anayasal görevlerin bir yansıması olarak uygulama alanı bulmuştur.

B-YASAL DAYANAK

Organize sanayi bölgelerinin anayasal dayanağa sahip olmasının yanında, konunun yasal olarak düzenlenmesi zorunluluğu ve gerekliliği paralelinde, 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu[9] çıkarılarak, organize sanayi bölgelerinin hukuki statüsü yasa koyucu tarafından düzenlenmiş ve OSB tüzel kişiliklerinin hak ve yükümlülükleri belirlenmiştir. Organize sanayi bölgelerinin hazırlık ve kuruluş sürecinde idarenin aktif olarak yer alıyor olması, kurulduktan sonra merkezi ve yerinden yönetim idarelerinin aktif olarak tüzel kişilik içerisinde bulunmaya devam etmeleri ve denetim konusunda idarenin kullanacağı yetkilerin temel hak ve özgürlükler üzerinde oluşturacağı kısıtlama etkisi nedeniyle, OSB tüzel kişiliklerinin yasayla düzenlenmesi zorunluluğu doğmuştur.

C-AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİK SÜRECİ

Avrupa Birliği üyelik sürecinde, Türkiye için getirilen ve katılım öncesi yerine getirilmesi gereken koşullar arasında, ülke çapında ulusal kalkınmışlık düzeyinin yükseltilmesinin yanında, bölgeler arasındaki mevcut kalkınmışlık farkının ortadan kaldırılması zorunluluğu katılım sürecinin temel hedefleri arasında yer almaktadır. Türkiye bu temel hedefine giden yolda, planlı kalkınmanın alt yapısını oluşturma, gerekli teşkilatı kurma ve kalkınmışlık düzeyini artırma konusunda yatırımlar yapmakla yükümlü tutulmaktadır. Türkiye ile AB ülkeleri arasında var olan milli gelir farkının azaltılması suretiyle uyum sürecine katkı sağlanması, katılım ortaklığı perspektifine göre, ülke ekonomisinin katılım sonrasında rekabet edebilir düzeye gelmesine katkı sağlayacaktır[10].

4-ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ TÜRLERİ

OSB Kanunu, kurulacak organize sanayi bölgelerinin farklı şekillerde kurulabilmesine olanak sağlamaktadır. Organize sanayi bölgeleri öncelikle, idarenin aktif katılımı ile hazırlık ve kuruluş süreci tamamlanan organize sanayi bölgeleri ve özel organize sanayi bölgeleri olmak üzere ikiye ayrılır(OSBK m.4,26). Organize sanayi bölgeleri olarak düzenlenmiş bulunan ve özel organize sanayi bölgesi statüsünde bulunmayan bölgeler, karma ve ihtisas organize sanayi bölgeleri olarak ikiye ayrılırlar(OSBK m.14- Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği m.4).

A-KARMA ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ

Organize sanayi bölgeleri uygulamasında en sık görülen model, karma organize sanayi bölgesi olarak ifade edilen ve farklı sanayi iş kollarında üretim yapan tesislerin yer aldığı modeldir(OSB Uy. Yön. m.4). Özellikle, sanayi yatırımlarının yurt çapında dengeli dağılımının sağlanabilmesi amacıyla kalkınmada öncelikli bölgelerde karşımıza çıkan teşvikli bölgelerle, uzmanlaşmış bir sanayi yatırım bölgesi oluşturulması için yeterli talebin bulunmadığı yerlerde karma organize sanayi bölgeleri kurulur. Karma organize sanayi bölgesi olarak düzenlenmiş bulunan alanlarda sanayi yatırımı yapan herkes bulunabilmektedir. Her ne kadar farklı sanayi kollarından yatırımcıların bulunduğu sanayi bölgelerine karma organize sanayi bölgeleri denilse de, yatırım ve ülke kalkınması açısından düşünüldüğünde karma organize sanayi bölgeleri de aslında ihtisas yatırım bölgeleridir.

B-İHTİSAS ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ

İhtisas organize sanayi bölgeleri kendi içlerinde bir bütünlük taşıyan sanayi yatırımlarının toplandığı bölgeleri ifade eder. Aynı sanayi iş kolunda ve bu iş koluna dâhil alt sanayi kollarının üretim faaliyetinde bulunduğu organize sanayi bölgeleri ihtisas organize sanayi bölgeleridir(OSB Uy. Yön. m. 4). İhtisas organize sanayi bölgeleri özellikle ileri teknoloji yatırımları konusunda uygulama alanı bulan bir sanayi yatırımı uygulamasıdır. Ülkenin planlı kalkınmasını sağlamak üzere, sanayi yatırımlarının teşvik edilmesi yönündeki uygulama, sanayi kollarının ortak yatırım alanlarında buluşturulması ve sanayi kollarının ortak gereksinimlerinin karşılanması şeklinde uygulandığında verimlilik artacaktır. Bu nedenle ihtisaslaşmış organize sanayi bölgeleri kurulması uygulaması ülke kalkınması açısından önem taşımaktadır. Sanayi yatırımı ve üretimi artıkça, ülkenin sanayileşmesi geliştikçe, ihtisas organize sanayi bölgelerinin sayısı da artacaktır.

C-ÖZEL ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ

Karma ve ihtisas organize sanayi bölgelerinin hazırlık süreci, kuruluş aşaması, yönetim ve denetim aşamalarında idarenin katılımı ve rolü ön plandadır. Bundan dolayı, karma ve ihtisas organize sanayi bölgeleri kamu organize sanayi bölgeleri olarak ifade edilebilecek sanayi yatırım bölgeleridir. Buna karşılık, 4562 Sayılı ASB Kanunu, özel hukuk tüzel kişilerinin ve gerçek kişilerin özel nitelikli organize sanayi bölgeleri kurabilecekleri hükmünü getirmiştir(OSBK m.26).

Özel organize sanayi bölgeleri kurulması konusunda idare, kamunun katılımıyla kurulan organize sanayi bölgelerine göre daha az aktiftir. Özel organize sanayi bölgeleri kurulması konusunda idare daha çok izin verme ve görüş açıklama şeklinde hazırlık ve kuruluş çalışmalarına katılır. Özel organize sanayi bölgelerinin sahip olduğu yetkiler, kamunun katılımıyla kurulan organize sanayi bölgelerine göre daha sınırlıdır(OSBK m.26).

4-ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN KURULMASI

Organize sanayi bölgelerinin kurulması, hazırlık süreci, idarenin uygun görüşü ve yer tespitinin yapılması gibi bir dizi işlemden sonra Sanayi ve Ticaret Bakanlığının kararı ile gerçekleştirilir. Kamu kurum ve kuruluşlarının katılımıyla kurulan organize sanayi bölgeleri ile özel organize sanayi bölgelerinin kuruluş süreçleri arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır.

A-KAMU ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN KURULMASI

Kamu kurum ve kuruluşlarının katılımıyla kurulan organize sanayi bölgelerinin kuruluşu, merkezi idare, yerel yönetim temsilcileri ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla başlayan bir hazırlık süreci sonrasında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı kararıyla gerçekleşir. Organize sanayi bölgelerinin kuruluş süreci karmaşık bir dizi işlemi içermektedir.

a-Kurucular

Organize sanayi bölgeleri her ne kadar özel hukuk tüzel kişisi olarak tanımlanmışsa da, kamu kurum ve kuruluşlarının ağırlıklı katılımıyla oluşan bir tüzel kişiliktir(OSBK m.4,5). Organize sanayi bölgelerinin kuruluşunda, il özel idaresi, OSB’nin bulunduğu yer belediyesi varsa Büyükşehir belediyesi, sanayi ve ticaret odası veya sanayi odası ve ticaret odası ile, sanayicilerin kurduğu dernek veya kooperatiflerin en az birinin bulunması gerekir(OSBK m.4).  Organize sanayi bölgelerinin teklif sürecinde kurucu olarak kamu kurum ve kuruluşlarının belirleyici bir rolü bulunmaktadır. İl özel idaresi ve belediyelerin yanında sanayi odaları ve ticaret odaları da organize sanayi bölgelerinin teklif aşamasında bulunmaktadırlar. Özel hukuk kişileri olarak sadece sanayicilerce kurulan dernek ve kooperatifler organize sanayi bölgelerinin teklif edilme sürecine katılmaktadırlar. Sanayici dernek ve kooperatiflerinin organize sanayi bölgelerinin kuruluş sürecine katılabilmeleri için tüzük ve ana sözleşmelerinde, OSB kuruluşuna katılma konusunda yetkilendirilmiş olmaları gerekir.

b-Başvuru ve Kuruluş Aşaması

Belirtilen kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk kişilerinin gerekçeli başvuruları üzerine valilik makamı olumlu görüşünü de ekleyerek organize sanayi bölgesi kurulması teklifini Sanayi ve Ticaret Bakanlığına iletir. Organize sanayi bölgesi kurulması önerisi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının onayıyla kesinleşmiş olur. Organize sanayi bölgesi kurulması teklifi bakanlık tarafında imzalanmış olmakla organize sanayi bölgesi tüzel kişilik kazanmış olur(OSBK m.4).

Organize sanayi bölgesi kurulması teklifinde ağırlıklı olarak yerinden yönetim kuruluşları karar almaktadırlar. Yerinden yönetim kuruluşlarının yanında, özel hukuk tüzel kişileri de organize sanayi bölgelerinin kuruluşuna katılmaktadırlar. Organize sanayi bölgesi kurulması teklifinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına sunulabilmesi için olumlu görüş bildirmesi ve teklifi bakanlığa sunması gereken valilik makamı, il özel idaresinin de yönetim organı olması nedeniyle organize sanayi bölgelerinin kurulması konusunda en etkili makamdır. Valiler, organize sanayi bölgelerinin teklif sürecinde il özel idaresinin başı olarak görüşlerini ortaya koyarak belirleyici olabilme olanağının yanında, kendilerine rağmen şekillenen bir organize sanayi bölgesi teklifine olumlu görüş bildirmeyerek engel olma gücüne sahiptirler. Bu haliyle organize sanayi bölgelerinin kuruluş süreci, tam olarak katılımcı bir yapıya sahip değildir.

c-Yer Tespiti

Organize sanayi bölgelerinin kurulması sürecinde ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan yer seçim komisyonu Sanayi ve Ticaret Bakanlığının koordinasyonun da çalışarak, organize sanayi bölgesi kurulması yönündeki teklife uygun olarak yer belirlemesi yapar(OSBK m.4). Komisyon yer belirleme kararını oy birliğiyle alır. Yer seçim yapılırken varsa 1/25000 ölçekli plan dikkate alınır. Uygulamadaki mevzuat gereğince korunması gereken ve sanayi yatırımına izin verilmeyen alanlarda OSB kurulmasına izin verilmeyeceğinden bu alanlar yer tespiti incelemesine alınmaz. OSB alanı olarak belirlenen yerin çevre düzenlemesi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığıyla Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından ortaklaşa düzenlenen ilkeler doğrultusunda, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile ilgili belediye tarafından en geç bir yıl içerisinde gerçekleştirilir. Tespit edilen organize sanayi bölgesi yeri içerisinde Sağlık Bakanlığınca öngörülen sağlık koruma bandı bırakılır.

Yer tespiti yapılan, kuruluş protokolü hazırlanan ve ilgili valiliğin uygun görüşü doğrultusunda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanan OSB’ler tüzel kişilik kazanmış olurlar.

B-ÖZEL OSB’LERİN KURULMASI VE YETKİLERİ

Kamu kurum ve kuruluşlarının karar ve katılımıyla kurulan organize sanayi bölgelerinin yanında özel hukuk tüzel kişileri ve gerçek kişiler tarafından, özel nitelikli organize sanayi bölgeleri kurulması olanağı da yasada düzenlenmiştir(OSBK m.26). Kamu kurum ve kuruluşlarının katılımıyla kurulan organize sanayi bölgeleri, kamu kesimi açısından, kamu arazilerinin bedelsiz veya uygun bedelle verilmesi gibi bazı yükler oluştururken, özel organize sanayi bölgelerinin kuruluşunda gerekli harcamalar kurucular tarafından karşılandığından özel OSB’ler kamu yararına daha uygundur.

a-Kuruluşu

Özel organize sanayi bölgeleri, özel hukuk tüzel kişisi ya da gerçek kişiler tarafından OSB kurulması yönündeki protokolün, valilik makamının olumlu görüşü doğrultusunda Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanmasıyla tüzel kişilik kazanır. Ancak, özel organize sanayi bölgelerinin kuruluşunda yer seçim komisyonu oluşturulması yönünde uygulama yapılmaz; buna karşılık, kurucu ya da kurucular, OSB kurulacak yerin kurucuya ait olduğunu gösterir taşınmaz tapusunun ve bu yerin yer belirleme yönetmeliğine uygunluğunu gösterir onayın, kuruluş protokolüne eklenmesi gerekir(OSB Uy. Yön.m.8).

b-Yetkileri

Özel organize sanayi bölgeleri, kuruluş protokolünün Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanıp tüzel kişilik kazandıktan sonra, kurulduğu alanda diğer organize sanayi bölgelerinin sahip olduğu yetkilere sahiptir.  Özel organize sanayi bölgelerinin yetkileri arasında adına kamulaştırma yapılması ve yaptırılması yetkisi bulunmamaktadır(OSBK m.26). İşin doğrusu özel OSB’lerin kamulaştırma yapılmasına gereksinimleri de bulunmamaktadır. Çünkü özel OSB’ler kurulurken zaten, kurucu özel hukuk tüzel kişisi ya da gerçek kişi kurucu, mevzuata uygun OSB yerinin tapusuna sahip olmak durumundadır. Özel OSB kurmak isteyen özel hukuk tüzel kişisi ya da gerçek kişi, OSB kurulacak yere sahip olmadan böyle bir başvuruda bulunma olanağına sahip olamayacaktır. OSB kurulmasına uygun arsanın tapusuna sahip olmayan gerçek ya da tüzel kişilerce yapılan başvurular mevzuata aykırı olacağından değerlendirilmeye alınmayacaktır(OSB Uy. Yön.m.8).

II-ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ

Organize sanayi bölgelerinin hukuki statüsünün ne olduğunun bilinmesi, uygulanacak hukuk ve uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması açısından önem taşımaktadır. Organize sanayi bölgelerinin bir tüzel kişilik olduğu konusunda duraksama bulunmamakla birlikte, tüzel kişiliğin kamu hukukuna mı, yoksa özel hukuka mı tabi olduğu konusu yeterince açık değildir. Organize sanayi bölgeleri yasa koyucu tarafından özel hukuk tüzel kişisi olarak tanımlanmasına rağmen(OSBK m.5), kuruluş aşamasında, mutlak olarak kurulduktan sonra da belli bir süre kamu kurum ve kuruluşlarının yönetime hâkim olmaları, yasanın verdiği yetkiye dayanılarak idari işlemle kurulmuş olmaları, sahip olduğu üstün yetkiler, tanınan ayrıcalıklar ve çalışanların hukuki durumları dikkate alındığında özel hukuk tüzel kişiliği tanımlamasının tam olarak yerine oturmadığı görülmektedir[11].

Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu, OSB’leri adına kamu yararı gerekçesiyle kamulaştırma yapılan veya yaptırılabilen özel hukuk tüzel kişileri olarak tanımlamıştır(m.5)[12]. Yasa koyucunun özel hukuk tüzel kişiliği olarak kabul etmesine karşılık, aynı kanun içerisinde organize sanayi bölgelerinin kuruluş protokolünün neredeyse tamamen kamu tüzel kişilikleri tarafından şekillendirilmiş olması(m.4), adına kamulaştırma yapılabilen ya da yaptırılabilen bir tüzel kişilik olarak tanımlanması(m.5), organlarının ve bu organların işleyişinin yasa koyucu tarafından ayrıntılı olarak düzenlenmiş olması(m.6-11), mali konulara ilişkin ayrıntıların yasada alması(m.12-17), faaliyet konularında vergi, resim ve harçlardan muaf tutulması(m.21) ve OSB görevlilerinin, tüzel kişiliğin parasal değerleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı, yargılanmasında kamu görevlisi olarak kabul edilmeleri(m.22) yönünde düzenlemeler de getirmiştir. OSB tüzel kişilikleri için belirlenen taşınmazların hazine ya da diğer kamu tüzel kişilerine ait olması durumunda taşınmazların bedelsiz ya da pazarlık yöntemiyle devredilebileceği ve devamında özel hukuk kişilerine ait taşınmazların kamulaştırma kanununa göre kamulaştırılabileceği düzenlenmiştir(m.4). Bu düzenlemeden anlaşılan mülkiyeti kamuya ait taşınmazların mülkiyetinin kamulaştırma harici yollarla OSB tüzel kişiliğine geçeceğidir.

Organize sanayi bölgeleri, idareyle olan ilişkilerinde özel hukuk tüzel kişilerinden farklı uygulamalara ve muafiyetlere muhatap olmaları, kamu yararı amacına yönelik olarak faaliyet göstermeleri ve kar amaçlarının bulunmaması, organlarının faaliyetlerinin ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi tercih edilerek kanuni idare ilkesinin uygulama alanı bulduğu izleniminin verilmesi nedeniyle özel hukuk tüzel kişiliklerinden farklı bir görünüme sahiptirler[13].

Organize sanayi bölgeleri tüzel kişiliğinin kamulaştırma süreci içerisinde yer alması başta olmak üzere, sahip olduğu ayrıcalıklar ve yetkiler dikkate alındığında özel hukuk tüzel kişiliğinden çok kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşuna benzemekte olduğu söylenebilir. Hatta organize sanayi bölgelerinin kuruluş ve işleyiş sürecinde sahip olduğu yetkiler ve ayrıcalıklar kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarından daha fazladır. Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının kuruluşlarında, meslek kuruluşunun ait olduğu meslek mensupları aktif görev alırken, organize sanayi bölgelerinin kuruluşlarında kamu kurum ve kuruluşları ağırlıklı olarak görev almaktadırlar. Ayrıca, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının çalışma şekilleri, toplantılar, devam, üyeliklerin düşmesi vb. konular, ayrıntılı olarak yasa koyucu tarafından düzenlenmezken[14], organize sanayi bölgelerinin çalışma yöntemleri ayrıntılı olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.

OSB tüzel kişiliğinin kamu tüzel kişiliği karakteri taşımasında asıl etken, OSB’lerin kuruluş sürecini tamamlayarak yönetimin katılımcılara geçmesine kadar olan süreçte sahip olduğu yetkilerdir. OSB içerisinde bulunan işletmelerin 2/3’nün faaliyete geçmesi üzerine, OSB bölge müdürlüğünce konuya ilişkin faaliyet belgelerinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına iletilmesi üzerine toplanan ilk genel kurulda müteşebbis heyetin, yönetim ve denetim kurullarının görevi sona erer. Üretime geçmiş işletmelerin salt çoğunluğu müteşebbis heyetin görevine devam etmesini isterse müteşebbis heyet OSB katılımcılarının temsilcisi üyelerin de katılımıyla görevine bir yıl daha devam eder. Genel kurul toplama hakkını elde etmiş olan OSB tüzel kişileri ilk genel kurul toplantısında OSB kuruluş protokolünü OSB ana sözleşmesi olarak değiştirerek gerçek anlamda bir özel hukuk tüzel kişisi haline gelirler. OSB tüzel kişiliğinin genel kurul toplama hakkını elde etmesinden sonra OSB müteşebbis heyeti OSB hakkında karar alma yetkisini kaybeder. Buna rağmen karar almaları durumunda aldıkları kararlar geçersizdir. OSB’ler katılımcıların en az üçte ikisinin üretime geçmesine bağlı olarak genel kurul toplama hakkını elde ettikten sonra, karar organlarının işleyişinde OSB Kanununda aksine bir hüküm bulunmaması durumunda, Türk Ticaret Kanunun Anonim Şirketlere ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır(OSBK m.25).

Yasa koyucunun OSB Kanununda getirmiş olduğu, açıklanan düzenlemeleri nedeniyle organize sanayi bölgelerinin, genel kurul oluşturma hakkı elde edeceği ana kadar kullanmakta olduğu yetkiler nedeniyle özel hukuk tüzel kişisi olarak tanımlamak oldukça zordur. Genel kurul toplama hakkını elde eden OSB’lerin özel hukuk tüzel kişisi olduğu ve işleyişin özel hukuk hükümlerine göre yürütüleceği, OSB organlarının işleyişinin Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri doğrultusunda gerçekleşeceği konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, genel kurul toplama yeterliliğine ulaşmamış OSB’lerin işleyişinde hakim olan ilkelere ve bu OSB’lerin kullandığı yetkilere bakıldığında özel hukuk tüzel kişisi olarak faaliyet göstermedikleri, kamu yararı amacına/ülke kaynaklarının ülke kalkınması için verimli kullanılması amacına yönelik olarak faaliyet gösteren bir kamu tüzel kişisi görünümünde olduğu kolaylıkla görülecektir.

OSB’lerin kuruluşundan itibaren özel hukuk tüzel kişisi olarak tanımlanması yerine, genel kurul toplama hakkının doğmasına kadar kamu tüzel kişiliği olarak kabul edilmesi ve genel kurul oluşturma yeterliliği sağlandıktan sonra gerçekleştirilen ilk toplantıda, OSB kuruluş protokolünün OSB ana sözleşmesi olarak değiştirilmesi sırasında kamu tüzel kişiliğinin sona ereceği ve OSB ana sözleşmesinin kabulüyle birlikte özel hukuk tüzel kişiliğinin kazanılacağı yönünde bir düzenleme yapılması daha yerinde olacaktır.

 

III-ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN YETKİLERİ VE KAMULAŞTIRMA

Organize sanayi bölgeleri, kendi görev alanları içerisinde, imar planı hazırlamaktan inşaat ruhsatı vermeye, arazilerin pazarlıkla satışının sağlanmasından kamulaştırma sürecine aktif olarak katılmaya kadar pek çok yetkilerle donatılmış bulunmaktadır. Organize sanayi bölgelerinin sahip olduğu yetkiler iki başlık altında incelenebilir. Birinci başlıkta, organize sanayi bölgelerinin genel olarak sahip olduğu yektiler, ikinci başlıkta ise, önemi ve uyuşmazlık nedeni olmasından hareketle kamulaştırma yetkisi incelenebilir.

1-ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN YETKİLERİ

Organize sanayi bölgeleri tüzel kişilik olarak, kuruldukları bölgede geniş yetkilere sahiptir. OSB tüzel kişiliğinin sahip olduğu yetkiler arasında önemli kamusal yetkiler de bulunmaktadır.

A-İMAR VE PARSELASYON PLANLARI YAPMA YETKİSİ

Organize sanayi bölgesi sınırları içerisinde OSB tüzel kişilikleri mevzii imar planı ve parselasyon planı yapma yetkisine sahiptir. OSB tarafından hazırlanan planlar ve plan değişiklikleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığının onayına sunulur. OSB tarafından hazırlanan planlar ve plan değişiklikleri il idare kurulunun kararıyla yürürlüğe konulur(OSBK m.4). OSB tüzel kişilikleri tarafından yapılacak imar planları OSB alanının büyüklüğüne göre 1/5000 veya 1/2000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilir(OSB Uy. Yön.m.53). OSB sınırları içerisinde imar uygulamalarında 1/1000 ölçekli imar uygulama planı esas alınır. İmar planları hazırlanırken OSB’nin özelliği ve gelecekteki ihtiyaçları göz önüne alınarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan imar planı teknik şartnamesine göre hareket edilir(OSB Uy. Yön.m.55).

OSB alanlarındaki arsaların parselasyon işlemleri OSB Uygulama Yönetmeliği hükümlerine göre OSB tüzel kişilikleri tarafından gerçekleştirilir(m.62-66).

B-RUHSAT VERME YETKİSİ

OSB sınırları içerisinde yürürlüğe giren mevzii imar planına göre arazi kullanımı, yapı ve tesislerinin projelendirilmesi, inşası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinler OSB`ce verilir ve denetlenir(OSBK m.4). Yasa koyucu, OSB alanlarındaki arazilerin kullanılmasına ilişkin izinler, yapı ve tesislerin projelendirilmesi, yapılarla ilgili inşaat ruhsatları ve kullanım izinleri konusunda OSB tüzel kişiliğini yetkilendirmiştir. OSB yönetimi vermiş olduğu izin ve ruhsatlara aykırı kullanım ve yapılaşma olup olmadığını da denetlemekle yükümlü ve yetkilidir.

OSB sınırları içerisinde inşaat yapacak olan katılımcılar, OSB bölge müdürlüğüne gerekli belgeleri hazırlayarak başvuruda bulunmak ve ruhsat almak zorundadırlar. Gerekli inşaat izni alınmadan yapılan inşaatlar kaçak inşaat olarak muamele görür(OSB Uy. Yön.m.69). Mevcut binalarda esaslı tamir ve tadilat yapılması imar planı ve yürürlükteki mevzuata uygun olarak olanaklıdır. Mevcut binalarda yapılacak tamir ve tadilatlar için de inşaat ruhsatı alınması zorunludur(OSB Uy. Yön.m.70).

Ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılmış yapılar OSB tüzel kişiliği tarafından tanınan süre içerisinde mevzuata uygun hale getirilmediği takdirde yapının mevzuata aykırı kısımları derhal OSB tarafından yıktırılır ve masraflar katılımcıdan alınır(OSB Uy. Yön.m.76). OSB tüzel kişiliği tarafından yapılacak yıkımlar 4562 OSB Kanunu kapsamında düzenlenmiş bulunan plan ve ruhsata aykırılıklara ilişkindir. 3194 Sayılı İmar Kanununda düzenlenmiş bulunan yıkım ve idari para cezası verme yetkisi OSB tarafından kullanılamaz[15].

C-ALT YAPI KURMA VE İŞLETME YETKİSİ

OSB`lerin ihtiyacı olan elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi alt yapı ve genel hizmet tesislerini kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma, üretim tesisleri kurma ve işletme hakkı sadece OSB`nin yetki ve sorumluluğundadır. OSB sınırları içerisindeki tesis ve işletmelerin altyapı gereksinimi konusunda bağımsız hareket etme olanakları yoktur. OSB tüzel kişiliği tarafından sağlanan hizmetleri OSB’lerden almak zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak, atıkların ortak arıtma tesisinin kabul edebileceği standartlara düşürülmesi amacıyla münferiden ön arıtma tesisi yapılması gereksinimi söz konusu olursa bu tesisler katılımcılar tarafından kurulur.

OSB`de yer alan kuruluşlar, alt yapı ihtiyaçlarını OSB`nin tesislerinden karşılamak zorundadır. OSB`nin izni olmaksızın alt yapı ihtiyaçları başka bir yerden karşılanamaz ve bu amaçla münferiden tesis kurulamaz. Bu kuruluşlar kendilerine tahsis edilen alt yapı kullanma hakkını başka kuruluşlara devir ve temlik edemez ve başkalarının istifadesine tahsis edemez(OSBK m.20).

D-ARSA SATIŞI VE TAHSİSİ YETKİSİ

Organize sanayi bölgelerinde arsa satışları ve tahsisleri OSB’ler tarafından gerçekleştirilir. Organize sanayi bölgelerinde arsa satışları, müteşebbis heyetin belirleyeceği ilkeler doğrultusunda yönetim kurulunun yetki ve sorumluluğu altındadır. Arsa satışları konusunda Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bilgi verilir(OSBK m.15). Arsa satışı talebinde bulunan kişilerce kurulacak işletmelerin OSB standartlarına uygun olma ması durumunda talepler reddedilir(OSB Uy. Yön.m.90-94).

Katılımcılara arsa tahsisi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelik hükümleri doğrultusunda OSB müteşebbis heyeti tarafından gerçekleştirilir. Bakanlık gerekli gördüğü takdirde, OSB`de yer tahsis edilecek özel ya da tüzel kişilerin temel vasıfları ile iştigal konularını kuruluş protokolünde belirleyebilir(OSBK m.18). Katılımcılara tahsis veya satışı yapılan arsalar hiçbir şekilde tahsis amacı dışında kullanılamaz. Bu arsalar katılımcılar ve mirasçıları tarafından borcun tamamı ödenmeden ve tesis üretime geçmeden satılamaz, devredilemez ve temlik edilemez.

Arsanın borcu bitirilmeden ve üretime geçilmeden satılamayacağı, devredilemeyeceği ve temlik edilemeyeceği tapuya şerh edilir. Arsa tahsis ve satışının şirket statüsündeki katılımcılara yapılması halinde, borcu ödenmeden ve tesis üretime geçmeden arsanın satışını ve spekülatif amaçlı işlemlerle mülkiyet hakkının devrini önlemeye yönelik tedbirleri almakla Bakanlık yetkilidir. Ancak, arsa tahsisi veya satışı yapılan firmanın tasfiyesi halinde, firmanın katılımcı vasfını taşıyan ortağına veya ortaklarına tahsis hakkının devri mümkündür. Bu konudaki işlemlerin muvazaalı olup olmadığını tetkikle ve sonucuna göre gerekli tedbirleri almakla Bakanlık yetkilidir.

Organize sanayi bölgelerinde arsa satışı ve tahsisi konularındaki yasaklara aykırılığın mahkemece tespiti halinde, arsa kimin tasarrufunda olursa olsun tahsis veya satış tarihindeki bedeli ile geri alınarak bir başka katılımcıya tahsis ve satışı yapılır. Geri alınan arsalarla ilgili olarak alınmış olan ödemeler ödeme tarihindeki miktarıyla sınırlı olarak ödenir. Zam, faiz vb. her hangi bir ek ödeme yapılmaz(OSB Uy. Yön.m.98).

2-ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ VE KAMULAŞTIRMA

Organize sanayi bölgeleri konusunda en fazla uyuşmazlık, OSB adına yapılan kamulaştırmalarda ortaya çıkmaktadır. Organize sanayi bölgelerinin hazırlık, kuruluş ve işleyişi kadar, arsa gereksiniminin karşılanması konusu da karmaşıktır.

A-ARSA GEREKSİNİMİ VE YER TESPİTİ

Organize sanayi bölgelerinin kurulmasında en önemli aşamalardan birisi de OSB’nin kurulacağı yerin tespit edilmesidir. Organize sanayi bölgelerinin verimli bir şekilde işlemesi, sanayi yatırımı yapacak kişilerin OSB’ye yatırım yapmak isteyip istememeleri, OSB kurulmasının doğurduğu olumsuzlukların önlenmesi ya da neden oldukları sorunların azaltılması, OSB’lerin kurulacağı yerlerin isabetli seçilmesiyle yakından ilgilidir.

Çevre kirliliğinin önlenmesi ve toplum sağlığının korunması açısından organize sanayi bölgelerinin uygun yerlerde kurulması önem taşımaktadır. Bunun yanında, OSB yeri olarak belirlenen mevkiin, yatırımcıların tercih edecekleri yerler olması ve yatırım, üretim ve ulaşım olanaklarına sahip yerler olması gerekir. OSB müteşebbis heyetinin katılımıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığının koordinasyonu altında çalışacak olan yer tespit komisyonu OSB kurulması için en uygun yeri tespit eder ve kuruluş protokolüyle birlikte Bakanlık onayına sunulur. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı OSB kuruluş protokolünü onaylayarak OSB’nin tüzel kişilik kazanmasını sağladığında aslında kamulaştırma kararına konu en iyi taşınmazı da tespit etmiş olmaktadır.

B-ARSA GEREKSİNİMİNİN KARŞILANMASI

OSB kurulurken en uygun yerin tespit edilmesi çalışmaları yapılır. Yer tespiti yapılırken, OSB kurulacak alanın kamu ya da özel hukuk kişilerine ait taşınmazlar olup olmadığı konusu dikkate alınmaz. Yer tespiti yapılıp OSB kuruluşu için en uygun yer bulunduktan sonra, tespit edilen taşınmazların mülkiyetinin OSB adına kazanılması için gerekli çalışmalar başlatılır. OSB kuruluşunda gerekli olan arsalar kamu tüzel kişilerinin malı olabileceği gibi özel hukuk kişilerinin de malı olabilmektedir. OSB kuruluşunda yer seçimi kararı sonrasında gereksinim duyulan arsalar, kamu ya da özel hukuk kişilerin mülkiyeti altında bulunan taşınmazlardan, OSB Kanunu ve Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre karşılanabilir.

a-Hazine, Kamu Kurum ve Kuruluşlarından Karşılanma

OSB kuruluş sürecinde yer tespit komisyonunun incelemesi sonrasında seçilen arazinin mülkiyetinin hazine veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait olması durumunda, OSB kurulacak il, kalkınmada öncelikli iller kapsamında olursa arsa bedelsiz olarak, diğer illerde ise harca esas değeri üzerinden, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen ilkeler doğrultusunda, bedeli peşin veya taksitle ödenmek üzere pazarlık yöntemiyle satılabilir(OSBK m.4).

Mülkiyeti hazineye veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan taşınmazların OSB tüzel kişiliklerine verilmesi konusunda idare destekleyici bir tavır ortaya koymak durumundadır. Çünkü OSB kurulması, ulusal kaynakların verimli kullanılması suretiyle planlı kalkınmasının sağlanabilmesi için gereksinim duyulan sanayi yatırımlarının özendirilmesi amacına yöneliktir. OSB kurulmasında öncelikli olarak kamu yararı gerekçesiyle hareket edilmektedir. Kamu yararı gerekçesiyle oluşturulan sanayi yatırım bölgeleri olan OSB konusunda idarenin teşvik edici roller üstlenmesi son derece doğaldır.

b-Özel Mülkiyetten Karşılanma

OSB kuruluş protokolünün hazırlanmasının ardından müteşebbis heyette bulunan kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla oluşan ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığının koordinasyonu altında çalışmalarını yürüten yer tespit komisyonu OSB yeri olarak özel mülkiyete konu taşınmazları da seçebilir. Özel mülkiyette bulunan taşınmazların OSB yeri olarak belirlenmesi durumunda taşınmazlar pazarlık usulü ya da kamulaştırma yoluyla OSB tüzel kişiliği mülkiyetine geçer(OSBK m.4).

OSB tüzel kişiliğinin kuruluş amacı, ulusal kaynakların verimli kullanılmasının sağlanması suretiyle planlı sanayi kalkınmasını sağlayarak, kamu yararını gerçekleştirmek olduğundan OSB adına kamulaştırma yapılmasında her hangi bir sorun bulunmamaktadır. OSB tüzel kişilikleri adına kamulaştırma yapılması sürecinin normal kamulaştırmalardan farklı olması nedeniyle, kamulaştırma sürecinde uyuşmazlıklar yaşanmaktadır.

C-KAMULAŞTIRMA

Özel hukuk kişilerine ait taşınmazların mülkiyetinin malikin rızası olmaksızın kamu yararı gerekçesiyle[16] sonlandırılarak mülkiyetin idareye geçmesi anlamına gelen kamulaştırma[17] yöntemi idarenin yerine getirmekle yükümlü olduğu görevlerin gerektirdiği taşınmazların sağlanması amacına yönelik olarak kamu gücüne dayanılarak kullanılan bir yetkidir[18]. İdarenin kamu gücüne dayanarak gerçekleştirdiği kamulaştırma işleminin mülkiyet hakkı üzerindeki etkisi nedeniyle konu, kanuni idare ilkesine uygun olarak özel bir kanunda düzenlenmiş ve kamulaştırma yetkisinin kullanılmasında geçerli olacak idari usul kuralları ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Kamulaştırma işleminin mülkiyet hakkını sonlandırıcı etkisi nedeniyle konu, 05.05.2001 Tarih ve 4650 Sayılı Kanunla değiştirilmiş 04.11.1983 Tarih ve 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununda ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş ve idarenin kamulaştırma işlemi tesis ederken uyması gereken idari usul kuralları yasa koyucu tarafından belirlenmiştir[19].

OSB lehine yapılacak kamulaştırmalarla ilgili olarak OSB Kanununda özel bir düzenleme yer almamakta, kamulaştırma konusunda Kamulaştırma Kanunu hükümlerinin geçerli olacağı hükmü bulunmaktadır(OSBK m.4). OSB adına kamulaştırma yapılma süreci normal kamulaştırma sürecine göre farklılıklar taşımaktadır. Kamulaştırma konusu taşınmazların henüz OSB tüzel kişiliği oluşmadan belirlenmesi nedeniyle OSB lehine yapılacak kamulaştırma süreci farklı yorumlanmakta ve uyuşmazlıklara temel oluşturmaktadır.

a-Kamulaştırma Yetkisi

OSB lehine yapılacak kamulaştırmalarda yetki, Kamulaştırma Kanunu hükümleri perspektifinde değerlendirme yapıldığında(KK m.5,6), Sanayi ve Ticaret Bakanlığına aittir. OSB adına yapılacak kamulaştırmalarda kamu yararı kararı OSB müteşebbis heyetinin başvurusu üzerine Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından alınır(OSBK m.5). OSB Kanunu hükümlerine göre, OSB’ler adına kamulaştırma yapılan veya yaptırılabilen özel hukuk tüzel kişileridir ve kamulaştırma masrafları ile kamulaştırma bedelleri OSB tüzel kişiliği tarafından ödenir(m.5).

OSB Kanununda getirilmiş bulunan bu düzenleme, OSB tüzel kişiliğini kamulaştırma konusunun aktif süjesi haline getirmiştir. Adına kamulaştırma yapılabilen veya yaptırılabilen tüzel kişilik denildiğinde, doğrudan ilgili bakanlık tarafından yapılacak kamulaştırmaların yanında, bahse konu tüzel kişilerin de ilgili bakanlık tarafından alınan kamu yararı kararı doğrultusunda kamulaştırma sürecinin devamını sağlayacak işlemleri gerçekleştirebileceğini anlamak doğru olacaktır. Çünkü OSB Kanununda yer alan ve bu çalışmada incelenen yetkiler, ayrıcalıklar ve muafiyetler dikkate alındığında, OSB’lerin özel hukuk tüzel kişisi olarak tanımlanmış olmasına rağmen, özel hukuk sınırlarını aşan bir konuma sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca, OSB tüzel kişiliği adına yapılacak kamulaştırmalar konusunda uygun taşınmazın daha önceden belirlenmiş olması durumu dikkate alındığında kamu yararı kararından sonraki aşamaların daha çok bir prosedür tamamlama işlemleri dizisi olduğu sonucuna ulaşılacaktır. OSB tüzel kişiliğinin yasa koyucu tarafından kamulaştırma bedelini ve masraflarını ödemekle yükümlü olması zorunlu olarak kamulaştırma sürecinde yer alması sonucunu doğurmaktadır.

Özay, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının kamulaştırma yetkisini irdelerken, kamulaştırma işleminde en önemli aşamanın kamu yararı kararı verilmesi aşaması olduğunu, kamulaştırma kararı verildikten sonra, aslında bir özel hukuk tüzel kişisi olan meslek kuruluşlarının kamulaştırma yapabilmesinin olanaklı olduğunu ifade etmektedir[20]. OSB tüzel kişilerinin kamulaştırma konusunda sahip olduğu yetkiler, OSB kuruluş protokolünün ilgili bakanlık tarafından onaylanmasına/onaylı özel plan ve projesine göre yürütülecek bir faaliyete bağlı, uygun taşınmazın tespit edilmesi ve kamulaştırmaya başlandığı anlamına gelen bir kamu yararı kararı sonrasında kullanılan yetkiler olduğundan hukuka uygundur.

b-Kamulaştırma Yöntemi

Kamulaştırma işlemi karma bir işlemdir. İdari ve adli aşama olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır(KK m.5-7,10,14). İdari aşamada kamu yararı kararı ve onaylanması, uygun taşınmazın tespiti, kamulaştırma kararının verilmesi, takdir ve uzlaşma komisyonları aşamasından oluşur. İdari aşamada kamulaştırma işlemi uzlaşmayla sonuçlandırılamadığı takdirde idarenin başvurusuyla beraber adli yargı aşaması başlar. Kamulaştırmanın idari aşamasında kamu yararı kararının alınması ve onaylanması, uygun taşınmazın tespiti ve kamulaştırma kararları önem taşımaktadır. Özel hukuk kişilerinin mülkiyet hakkının kamu yararı nedeniyle sınırlandırılması yolu olan kamulaştırma işleminin idari aşamasında, mülkiyet hakkının sınırlandırılmasında kamulaştırma yapılmasını gerektiren kamu yararı kararının alınması ve bu kamu yararına uygun taşınmazın belirlenmesi öne çıkan idari kararlardır. Kamu yararı kararının verilip onaylandıktan ve bu yarara en uygun taşınmaz belirlendikten sonra, taşınmazın kamulaştırma bedelinin idare tarafından belirlenmesinden sonra kamulaştırma kararı verilerek durumun ilgililere tebliğ edilmesi ve uzlaşma yoluyla kamulaştırmanın tamamlanması sürecinde, mülkiyet hakkının sonlandırılması açısından belirleyici olan aşamalar, kamu yararı kararının alınması, kesinleşmesi ve uygun taşınmazın belirlenmesi aşamalarıdır.

OSB yer tespit komisyonu tarafından seçilen ve özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmazların kamulaştırılması süreci[21], normal kamulaştırma sürecinden farklılıklar taşımaktadır. Normal kamulaştırmalarla OSB lehine yapılan kamulaştırmalar arasındaki en önemli farklılık uygun taşınmazın kamu yararı kararı verilmeden önce belirlenmiş olmasıdır. OSB lehine yapılan kamulaştırmalarda, kamulaştırılacak taşınmazın yer tespit komisyonu kararıyla önceden tespit edilmiş olması dikkate alındığında, idarenin kamu yararı kararının kesinleşmesinden sonraki aşamalarda gerçekleştirilen işlemlerin mülkiyet hakkı üzerinde açık ve ağır bir sınırlama/sonlandırma etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenlerle OSB lehine yapılacak kamulaştırmalarda, kamu yararı kararı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından verildikten sonraki aşamada, OSB tüzel kişiliği, kamulaştırma sürecinin devamı olan işlemleri gerçekleştirebilecektir. OSB tüzel kişilerinin, kamulaştırma masraflarını ve taşınmazların kamulaştırma bedellerini ödemekle yükümlü olduklarından dolayı, taşınmazların kıymetlerinin takdiri aşamasıyla kamulaştırma işleminin uzlaşmayla sonuçlandırılması görüşmelerine aktif olarak katılmaları doğal kabul edilmelidir.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından alınan kamu yararı kararı, kamu yararı gerekçesiyle kuruluş protokolü hazırlanmış, yer tespiti yapılarak en uygun taşınmazlar belirlenmiş ve onaylanarak tüzel kişilik kazanmış OSB’nin, taşınmaz gereksinimin karşılanması amacına yönelik olarak alınmış bir kamulaştırmaya başlama kararı niteliğindedir. OSB’lerin tüzel kişilik kazanmaları sürecinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından/kontrolünde gerçekleştirilen işlemlerin bakanlıklarca onaylı özel imar planlarına benzetilerek(KK m.6), müteşebbis heyetin başvurusu üzerine alınan kamu yararı kararını da kamulaştırmaya başlama kararı olarak yorumlamak daha yerinde olacaktır. Aksi takdirde, kamu yararına yönelik bir faaliyet için, yer tespiti yapılıp ve uygun taşınmaz belirlendikten sonra kamu yararı kararı alınması tutarsız bir davranış olacaktır.

SONUÇ

Ulusal kaynakların verimli kullanılarak ülkenin ekonomik kalkınmasını sağlayacak şekilde yatırıma dönüştürülebilmesi için bir plan çerçevesinde hareket edilmesi önem taşımaktadır. 1982 Anayasası kaynakların verimli bir şekilde kullanılması suretiyle ulusal kalkınmanın gerçekleştirilmesi görevini devlete yüklemiştir. Devlet planlı kalkınma çalışmaları çerçevesinde ülkenin sanayi yatırımlarını da planlayarak ülkenin sanayi açısından kalkınmasını ve sanayi yatırımlarının ülke genelinde dengeli dağılımını teşvik edici tedbirleri almakla yükümlüdür. OSB’ler, planlı ve dengeli sanayileşmenin gerçekleştirilmesi amacına yönelik olarak ortaya çıkmış tüzel kişiliklerdir.

OSB Kanununda özel hukuk tüzel kişisi olarak tanımlanmış olmasına karşılık OSB’ler, hazırlık, kuruluş ve genel kurul toplama hakkını veren yatırımların tamamlanması ve işletmeye açılması oranına ulaşılarak ilk genel kurul toplanana kadar geçen sürede daha çok bir kamu tüzel kişisi görünümündedir. OSB’lerin kuruluş protokolüne göre faaliyetini sürdürdüğü dönemde sahip olduğu yetkiler, tanınan muafiyetler, yönetiminde hakim olan kurum ve kuruluşlar ve tüzel kişilik organlarının faaliyetlerine hakim olan ilke ve kuralların yasa koyucu tarafından açıkça belirlenmiş olduğu dikkate alındığında bütünüyle bir kamu tüzel kişisi olarak kabul edilebilecektir. OSB katılımcılarının en az üçte ikisinin yatırımlarını tamamlayıp genel kurul oluşturma yeterliliğine sahip olduktan sonra ilk genel kurulda, OSB kuruluş protokolünün OSB ana sözleşmesi olarak yeniden düzenlenmesi, müteşebbis heyetin görevinin sona ermesi ve OSB organlarının katılımcılar tarafından yeniden seçilmesi sonrasında işleyişe Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı yasa koyucu tarafından açıkça ifade edilmiştir(OSBK m.25). Bu düzenlemeler, OSB tüzel kişiliğinin ilk genel kurul toplantısına kadar yasa koyucu tarafından, özel hukuk tüzel kişisi olarak kabul edilmediğini, yasa hükmüne rağmen(OSBK m.5), açıkça ortaya koymaktadır. OSB tüzel kişiliğinin ilk genel kurul toplantısında kamu kurum ve kuruluşlarının ağırlıklı temsilcilerinden oluşan müteşebbis heyeti feshederek kuruluş protokolünü OSB ana sözleşmesi olarak değiştirmesi karşısında, OSB tüzel kişiliğinin ilk genel kurul toplantısına kadar kamu tüzel kişiliği görünümünde olduğunu kabul etmek gerekir. OSB tüzel kişiliğinin iki aşamalı düzenlenerek; ilk genel kurula kadar kamu tüzel kişisi, kuruluş protokolünün değiştirilip OSB ana sözleşmesi olarak kabul edilmesinden itibaren de özel hukuk tüzel kişisi olarak kabul edilmesi daha yerinde olacaktır.

OSB protokolü doğrultusunda müteşebbis heyet tarafından alınan kararlar doğrultusunda idare edilen OSB tüzel kişiliğinin, yer tespit komisyonu tarafından belirlenen uygun taşınmazlar hakkında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen kamu yararı kararı doğrultusunda kamulaştırma işlemini devam ettirmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Çünkü OSB lehine gerçekleştirilecek kamulaştırmalarda, yer tespiti komisyonu kararıyla uygun taşınmaz kamu yararı kararı verilmeden önce tespit edilmiş bulunmaktadır. Tespit edilmiş bulunan taşınmazlarla ilgili olarak, müteşebbis heyetin başvurusu üzerine bakanlık tarafından alınan kamu yararı kararından sonraki aşamada, kamulaştırma masrafını ve bedelini ödeyecek olan OSB tüzel kişisinin kıymet takdiri ve uzlaşma aşamasında yer almasının hukuka aykırı bir yönü bulunmamaktadır. Bunun yanında, OSB kuruluş protokolü doğrultusunda Sanayi ve Ticaret Bakanlığının koordinasyonu altında müteşebbis heyet temsilcilerinden oluşan yer tespit komisyonu tarafından gerçekleştirilen uygun taşınmazların belirlenmesi anlamına gelen yer tespit kararından sonra adı geçen bakanlık tarafından alınan kamu yararı kararı nitelik olarak, bakanlıklarca onaylı özel plan doğrultusunda yapılacak kamulaştırmalardaki kamulaştırmaya başlanılması kararına benzemektedir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından kamulaştırmaya ilişkin kararlar sonrasında OSB tüzel kişiliği tarafından gerçekleştirilen kamulaştırma sürecinin devamını sağlayan işlemlerde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.



*Yrd. Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İdare Hukuku ABD Öğretim Üyesi

[1] 1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresi, sanayi yatırımlarının teşvik edilmesi yoluyla ekonomik kalkınmanın sağlanmasını hedefleyen bir dizi kararlar almış ve konuyu ulusal bağımsızlık sürecinin temel hedefleri “Misak-ı Milliye” benzeterek, “Misak-ı İktisadi Esasları” adını vermiştir. Ekonomik bağımsızlığı sağlayacak misak-ı iktisadi ilkelerinin yaşama geçirilmesinde, siyasi bağımsızlık yolunda temel hedefleri belirleyen misak-ı milli kadar başarılı olamadığı, hatta tam bir başarısızlık olduğu yönünde eleştiriler bulunmaktadır. AKGÜNER, Tayfun., Özel Girişim Özgürlüğü ve Yatırımları Teşvik Tedbirleri. İstanbul 1981, s.10.

[2] DURAN, Lütfi. İdare Hukuku Ders Notları. Fakülteler Matbaası, İstanbul 1982, s.353

[3] Sanayinin organize sanayi bölgeleri aracılığıyla teşvik edilmesi suretiyle ekonominin dolaylı olarak yönlendirilmesi görevi Sanayi ve Ticaret bakanlığına verilmiştir. TAN, Turgut. Ekonomik Kamu Hukuku. TODAİ Yayını, Ankara 1984, s.87,88. Devletin ekonomik yaşama doğrudan müdahaleleri konusunda bakınız. ULUATAM, Özhan/TAN, Turgut. Türk İktisat Politikasının Hukuki Çerçevesi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Ankara 1982, s,97-122. Ekonomik kalkınmanın sağlanması suretiyle toplumsal yaşamın düzenlenmesi/gereksinimlerinin karşılanması amacıyla devlet, sanayi yatırımları konusuyla doğrudan ilgili olmuştur. Bakınız: AZRAK, A. Ülkü. Millileştirme ve İdare Hukuku. İÜ Hukuk Fakültesi Yayını, İstanbul 1976, s.51,52.

[4] Planlı yatırım; önceden belirlenmiş hedeflere, belirlenen zaman diliminde ulaşabilmek için, yatırım faaliyetlerinin yönlendirilmesi anlamına gelir. ULUATAM/TAN, a.g.e., s.15.

[5] Devletin yatırımcılara uyguladığı teşviklerin çeşitleri konusunda bakınız. AKGÜNER, a.g.e., s.160-163

[6] Tan, a.g.e., s.108.

[7] YILDIRIM, Turan. Türkiye’nin İdari Teşkilatı. Alkım Yayınları, 4. Baskı, İstanbul 2005, s.109.

[8] Yıldırım, Turan. Türk İhracat Rejimi ve İlgili Mevzuat.  Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul 1991. s.116

[9] 12.4.2000 tarih ve 4562 sayılı OSB Kanunu, 15.4.2000 tarih ve 24025 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır

[10] Türkiye İçin Katılım Ortaklığı Belgesi. 14. Nisan 2003 Tarihinde AB Konseyi Tarafından Kabul Edilen Metin, Avrupa Birliği İle İlişkiler Genel Müdürlüğü Yayını, Nisan 2003, s.23

[11] Kamu tüzel kişisi ile özel hukuk tüzel kişileri arasındaki farklar sayılanlarla sınırlı değildir. Tüzel kişiliğe katılma konusunun serbest olup olmaması konusu da bir belirleme ölçütüdür. Kamu tüzel kişileri ile özel hukuk tüzel kişilerinin karşılaştırılması için bakınız. YILDIRIM, Teşkilat, s.18-25. Ayrıca bakınız. DURAN, a.g.e., s.71,72.

[12] OSB Kanununun 5.maddesinde düzenlenmiş bulunan ve kamulaştırma yaptırılabilen tüzel kişi ifadesi, Kamulaştırma Kanununun 1.maddesinde yer alan düzenleme kapsamında değerlendirildiğinde, OSB’lerin kamu tüzel kişisi olarak kabul edildiği sonucuna ulaşılacaktır.

[13] OSB tüzel kişiliğinin özel hukuk tüzel kişisi mi yoksa kamu hukuku tüzel kişisi mi olduğu konusunda ortaya çıkan duraksamalar olduğu açıktır. Özay; “çağdaş devletin ekonomik ve sosyal alana giderek fazla el atması nedeniyle tüzel kişiliklerin kamu/özel ayrımının gittikçe zorlaştığını ve ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüm yerinin de farklı yargı düzeni olabildiği” görüşündedir. ÖZAY, İl Han. Gün Işığında Yönetim. Filiz Kitapevi, İstanbul 2004, s.124

[14] 4389 Sayılı Bankalar Kanununda Düzenlenmiş bulunan Türkiye Bankalar Birliği, bankacılık sektöründe faaliyet gösteren bir kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu ve kamu tüzel kişiliği olarak düzenlenmiş bulunmakla birlikte, tüzel kişiliğin çalışma yöntemi ayrıntılı olarak düzenlenmemiştir.

[15] Danıştay 6. Daire, E:2001/4866, K:2002/5400 ve 20.11.2002 Tarihli kararı. Karar kişisel olarak elde edilmiştir.

[16] OSB tüzel kişiliği adına yapılacak kamulaştırmanın Bakanlık-OSB tüzel kişiliği ekseninde ya da il özel idareleri tarafından yapılması arasında, amacın kamu yararı olması açısından fark bulunmamaktadır. Danıştay 6. Daire, E:1998/2146, K:1998/2922 ve 2.6.1998 Tarihli karar. Karar kişisel olarak elde edilmiştir.

[17] ASYALI, Yaşar. Kamulaştırma Mevzuatı. Ankara 1977, s.2.

[18] ONAR, S. Sami. İdare Hukukunun Umumi Esasları. İstanbul 1966, C.III, s,1513.

[19] 04.11.1983 Tarih ve 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu, 18.11.1983 Tarih ve 18215 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

[20] ÖZAY, İl Han. Günışığında Yönetim, Alfa Yayınları, İstanbul 2002, s.468-470.

[21] Normal kamulaştırma sürecinde, önce kamu yararı kararı verilir, kamu yararı kararı onaylanır, kamulaştırma amacına en uygun taşınmaz ve taşınmazın kamulaştırma bedeli belirlenir ve kamulaştırma kararı verilerek durum ilgililere tebliğ edilir(KK m.5-7).