İDARİ UYUŞMAZLIKLARDA ALTERNATİF ÇÖZÜM YOLU OLARAK İDARİ UZLAŞTIRMA KURULLARI

Nusret İlker ÇOLAK*

 

Özet: İdarenin yargısal denetiminde yaşanan sıkıntılar, hukuk devleti ilkesinin yaşama geçirilmesinin önünde önemli bir engel olarak durmaktadır. İdari nitelikteki uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında idari yargının yeterince etkin olamaması, kişilerin yargıya olan inancını olumsuz etkilemektedir. İdari yargı yerlerinin iş yükü nedeniyle gecikmesi sorununun çözülmesi gerektiği gibi, alınan kararların kabul gören kararlar olması da sağlanmalıdır. Özellikle bilirkişi raporlarının belirleyici olduğu yargı kararları tartışmalara yol açmaktadır. Bu sorunların üstesinden gelinebilmesi için alternatif çözüm yollarına gereksinim bulunmaktadır. Alternatif çözüm yolları içerisinde, İdari Uzlaştırma Kurulları yapılanması gereksinimleri karşılayacak niteliktedir. Kurullar bir yandan idari yargının iş yükünü azaltırken, diğer yandan idari uyuşmazlıkların süresi içerisinde ve adil bir şekilde çözüme kavuşturulmasını sağlayacaktır. İdari Uzlaştırma Kurullarının işlevselliği açısından hukuk eğitiminin üniversite eğitimi içerisinde bütüncül bir yaklaşımla ele alınması ve yeniden düzenlenmesi gerekir.

 

Anahtar Kelimeler: İdari Yargıda Sorunlar, İdari Uyuşmazlıklarda Alternatif Çözüm Yolları, İdari Uzlaştırma Kurulları, Hukuk Eğitiminin Düzenlenmesi

 

 

            İdarenin yargısal denetimine yönelik etkin başvuru yollarının varlığı, Hukuk Devleti İlkesinin yaşama geçirilmesi açısından zorunludur. İdarenin yargısal denetiminin beklentilerin gerisinde kalması, idarenin yargısal denetim yollarının kapalı olması kadar, Hukuk Devleti İlkesine aykırı bir durumdur.

İdarenin yargısal denetimine yönelik başvuru yollarının etkinliği, idari faaliyetlerden olumsuz etkilenen ya da etkilenme riski bulunan kişilerin kendilerini güvende hissetmelerini sağlayan başvuru yollarının varlığına inanmaları anlamına gelir. İdarenin yargısal denetim yollarının mevzuatta var olmasının ötesinde, bu yollara kolay gidilebilmesi, başvuruları engelleyecek idarenin yargısal denetimi gereğine aykırı koşulların bulunmaması, yapılan başvuruların adil, tarafsız bir şekilde çözüme kavuşturulması ve üretilen yargısal çözümün zamanında gerçekleştirilmesi koşullarının varlığı zorunludur. İdare karşısında kendini mağdur hisseden kişilerin yargısal çözüm yollarına başvurmak yerine, farklı çözüm yolları arayışına girilmesi bir hukuk devletinde asla düşünülmemesi gereken bir durumdur.

Ülkemizde idari yargının etkin bir başvuru yolu olduğu konusunda tereddütler bulunmaktadır[1]. İdarenin yargısal denetim yollarına yapılacak başvurularda alınan ücretlerin, özellikle bilirkişi ücretlerinin ve davalı idare adına ödenmesine hükmedilen vekâlet ücretlerinin fazlalığı, gelir dağılımındaki adaletsizlik dikkate alındığında alt gelir grubundaki kişiler bakımından yargısal yollara başvurunun önünde bir engel olarak durmaktadır. İdari yargı yerlerinin kuruluş gerekçesi olan, kamusal güç kullanan idare karşısında zayıf olan kişilerin korunması amacından saparak yargılama yapmaları, idari yargıya olan güveni sarsmaktadır. Bunlara ilave olarak, idari yargı yerlerinin uyuşmazlığı çözüme kavuşturma sürecinde özel nitelikli ve teknik uzmanlık gerektiren kimi uyuşmazlıklarda yetersiz kalması ve bilirkişilerin raporlarıyla sınırlı olarak karar almaları da, idari yargı yerlerine olan inancı olumsuz etkilemektedir. Bütün bunların ötesinde, idari yargının çalışma sürecinde yaşanan gecikmeler nedeniyle, verilen yargı kararlarının güncelliğini yitirmesi sonrasında idari yargı yoluna başvurmanın anlamsız hale geldiği yadsınamaz bir gerçektir.

İdari yargının etkinliğinin sağlanmasına yönelik olarak, uyuşmazlıkların adil bir şekilde ve gecikmeksizin çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Uyuşmazlıkların doğru tespit edilmesi ve adil bir çözüm üretilmesi ve bu çözümün zamanında gerçekleştirilmesi zorunluluğuna yönelik olarak, yeni çözüm önerilerinin getirilmesi kaçınılmazdır. Bu doğrultuda idari yargının iş yükünün azaltılmasına ve çözüm süresinin kısaltılmasına yönelik olarak yapılmakta olan İstinaf Sisteminin kurulmasına yönelik çalışmalara ek olarak, soruna etkin bir müdahale getirecek alternatif çözüm yolu önerilerinin de gündeme alınması gerekmektedir.

İdari yargının etkinliğinin sağlanmasına yönelik olarak getirilebilecek alternatif bir çözüm yolu da İdari Uzlaştırma Kurullarının oluşturulmasıdır. İdari yargı yoluna başvuru öncesinde kanunda düzenlenen uyuşmazlıklarda gidilmesi zorunlu bir başvuru yolu olarak, İdari Uzlaştırma Kurulu kurulması bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

I-İDARİ YARGIDA İŞ YÜKÜ VE ALTERNATİF ÇÖZÜM YOLLARI GEREKSİNİMİ

            İdarenin yargısal denetimi konusunda uzman bir yargı düzeni olarak öngörülen idari yargı düzeninin, zaman içerisinde kendinden beklenen etkinliği sağlayamaz hale geldiği ve idari yargıda uyuşmazlıkların çözümünün adil bir yargılama beklentisini karşılamaz hale geldiği açıktır. Yargılama sürecinin uzunluğu, yargı yerlerinin personel sayısının azlığı ve uzmanlık olarak yetersizliği, kararların tarafları tatmin etmekten uzak oluşu gibi sorunlar nedeniyle idari yargının yeniden düzenlenmesi gerekliliği bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır.

A-İdari Yargının İş Yükü ve Adaletin Gerçekleşmesine Etkisi

İdarenin yargısal denetlenmesine yönelik olarak, idarenin özel hukuku aşan ilişkilerinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesi görevini üstlenmiş olan idari yargı yerlerinin, iş yüklerinin kabul edilebilir bir düzeyde olmadığı, uyuşmazlıkların çözümünün adil yargılanma ölçeği dışına çıkma sonucunu doğuracak kadar uzadığı bilinmektedir[2]. İlk derece yargı yerleri tarafından verilen kararların özellikle temyizen incelenmesi sürecinde yaşanan gecikmeler, bir yargı yoluna başvurmanın temel gerekçesini ortadan kaldırmaktadır. Bu durum, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde koruma altına alınan, makul sürede yargılanmayı düzenleyen adil yargılanma hakkını da ihlal etmektedir[3].

İdari yargıda yaşanan gecikmenin çeşitli nedenleri olmakla birlikte, esas olarak gecikme, idari yargıya yapılan başvuruların sürekli olarak artmasından ve yargı yerlerinin gelen talepleri dahi karşılamakta yetersiz kalarak iş yükünün sürekli artmasından kaynaklanmaktadır[4]. Özellikle Danıştay idari dava dairelerinin gelen iş yükü sayısını karşılayacak oranda karar çıkaramadıkları ve iş yüklerinin sürekli artmakta olması karşısında[5], soruna acilen müdahalede bulunulması gerektiği tartışmasızdır.

İdari yargılama sürecinde yaşanan gecikme nedeniyle adaletin zamanında gerçekleşmemesi sorununa çözüm olarak, yargı yerlerinin sayısının artırılması, heyet halinde bakılan davalar yanında tek hâkimle karara bağlanan uyuşmazlık sayısının artırılması gibi öneriler getirilmiş olmakla birlikte[6], sorunun daha köklü bir çözüme gereksinim duyduğu açıktır.

 

 

B-İdari Yargının Etkinliği Açısından Alternatif Çözüm Gereksinimi

İdari yargı yerleri üzerinde var olan dava yükünün sürekli artmakta olduğu ve bu artış doğrultusunda ortaya çıkan sorunların önlenebilmesi için köklü değişiklikler yapılması gerektiği tartışmasızdır. İdari uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında yaşanan gecikmenin önlenmesi ve kararların niteliğinin artırılmasına yönelik olarak alınacak tedbirler arasında kuşkusuz idari yargı sisteminin yeniden düzenlenmesi de yer almaktadır. Ancak, idari yargı düzeninin yeniden düzenlenmesinin, idari uyuşmazlık miktarında yaşanan artışa çözüm olabileceği şüphelidir.

İdarenin denetimine ilişkin öngörülen alternatif yollar Avrupa Birliği sürecinde gündeme gelmiş ve bu doğrultuda kimi düzenlemeler yapılmıştır[7].

 

C-Yargı Yoluna Başvuru Öncesi Çözüm Yolları Gereksinimi

İdari faaliyetlerden doğan uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında idari yargının iş yükünün fazlalığı temel sorun olarak ifade edilebilir. Devletin üstlendiği faaliyetlerin alanının genişlemesi ve çeşitlenmesine bağlı olarak, İdari Yargının iş yükünün sürekli artmakta olduğu ve bu artışın kontrol altına alınması gerektiği bilinen bir gerçektir. İdari yargının yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalar, İdari Yargı yolunun etkinliğine belli oranda katkı sağlayabilirse de sorunu tamamen çözüme kavuşturma yeteneğine sahip değildir. İdari uyuşmazlıkların idari yargı yerine başvurulmadan da çözülebilmesine imkân veren alternatiflerin bulunması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

İdari uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında öncelikli olan konu, kişilerin kabul edebilecekleri adil bir çözümün üretilmesidir. Üretilen çözümün yargı yoluyla ya da alternatif bir yolla üretilip üretilmediği öncelikli değildir. Güncelliğini yitirmiş bir yargı kararının adil bir çözüm getirdiğini iddia etmek mümkün olmadığı gibi, yargı dışı yollarla sağlanan çözümlerin adil olamayacağını iddia etmek de mümkün değildir.

İdari uyuşmazlıkların çözümüne yönelik olarak üretilecek alternatif çözüm yolları içerisinde öne çıkan, idari yargı yerlerine başvuru öncesi uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasına imkân sağlayan başvuru yolu ya da yolları olacaktır.

 

D-İdari Uzlaştırma Kurulları

            İdari Uzlaştırma Kurulları, idari uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasına yönelik olarak önerilen alternatif çözüm yolu, idari yargı yoluna gidilmeden önce başvurulması zorunlu bir idari başvuru yoludur. Bu yolla idari uyuşmazlıklar, çözüme kavuşturulacak idari uyuşmazlık konusunda yeterli bilgi, eğitim, uzmanlık ve tecrübeye sahip kişiler arasından oluşturulacak kurullar eliyle çözüme kavuşturulacaktır.

 

II-İDARİ UZLAŞTIRMA KURULLARI YAPILANMASI

İdari Uzlaştırma Kurulu, idari teşkilat içerisinde yer alacak olmakla beraber, idari yargıya başvuru öncesi idari nitelikli uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmak üzere görev yapacak bir yapıdır. Kendine özgü kuralları, çalışma yöntemi ve yapılanması bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanun koyucu İdari Uzlaştırma Kurullarının görev alanlarını dikkate alarak, uyuşmazlığın çözümlenmesinde en etkin ve adil kararın oluşturulmasına imkân sağlayacak şekilde düzenlemeler yapacaktır.

 

A-İdari Uzlaştırma Kurullarının İdari Teşkilat İçerisindeki Yeri ve Özerkliği

İdari Uzlaştırma Kurullarının kendilerinden beklenen görevleri yerine getirebilmelerinde ön koşul, bu kurulların doğru yapılandırılması ve etkiden uzak bir şekilde görevlerini yerine getirebilmelerine imkân sağlanmasıdır.

 

1-Kurulların İdari Teşkilat İçerisindeki Yeri

İdari Uzlaştırma Kurulları, Adalet Bakanlığı Teşkilatı içerisinde yer alan bir yapılanma olmalıdır. İdari Uzlaştırma Kurulları tarafından yürütülecek faaliyetler idari nitelikte olmakla birlikte, yapılacak görev idari uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması olduğundan bu konudaki çalışmaların, hazırlıkların, atamaların, idari ve teknik hizmetlerin Adalet Bakanlığı tarafından yerine getirilmesi yerinde olacaktır. Bakanlıkların görev dağılımına ilişkin düzenlemeler gereği[8], bu hizmetlerin Adalet Bakanlığı tarafından yerine getirilmesi gerekir[9].

İdari Uzlaştırma Kurulları, Adalet Bakanlığının merkez teşkilatı içerisinde bir birim olarak yapılandırılmak ve taşrada doğrudan merkeze bağlı olarak idari ve teknik hizmetlere yönelik birimleri bulunmak üzere oluşturulmak durumundadır.

Adalet Bakanlığı bünyesinde görev yapacak merkez teşkilatı (Kurullar Genel Müdürlüğü), idari uzlaştırma kurullarının görev alanının belirlenmesi ya da hangi konularda idari uzlaştırma kurulu oluşturulması gerektiğine karar verilmesi, kurullarda görev alacak kişilerin niteliklerinin tespiti ve listelerin oluşturulması, gerektiğinde atama yapma, kurulların nerelerde faaliyet yürütmesi gerektiği gibi konularda yetkili olacaktır.

Taşra birimleri ise, idari uzlaştırma kurullarının sekretaryasını, idari ve teknik hizmetlerini yürütmekle görevli ve doğrudan merkeze bağlı olacaktır. Kurullara yapılacak başvuruların alınması, karşı taraf idareye bildirilmesi, idarenin cevabının alınması, dosya sisteminin oluşturulması, vezne işlemlerinin yapılması, belirlenen temsilcilerin daveti, alınan kararların yazımı ve benzeri konuları, Hukuk Fakültesi mezunu taşra görevlileri yerine getirecektir.

 

2-İdari Uzlaştırma Kurullarının Özerkliği

Oluşum ve görevlendirilme noktasında Bakanlık tarafından karar alınmakla birlikte Kurullar idari özerkliğe sahip olacaklardır. İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak kişilerin nitelikleri yasada belirlenecek ancak, listelerin oluşturulması bu nitelik doğrultusunda Adalet Bakanlığı tarafından gerçekleştirilecektir. Bakanlık tarafından listelerin oluşturulmasından sonra kurullar özerk bir şekilde ve kanunda belirlenen yöntem kuralları doğrultusunda görevlerini yerine getirecektir. İdari uzlaştırma kurullarının karar alma sürecine müdahale edilme olanağı bulunmadığı gibi, kararları üzerinde yargı yerlerine başvuru dışında bir denetim de olmayacaktır.

İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak görevliler, çözüme kavuşturulacak uyuşmazlıklar konusunda yeterli eğitim, deneyim ve uzmanlığa sahip kişiler olacağından kararların kabul edilebilirliği de fazla olacaktır. İdari Uzlaştırma Kurulları kararlarının etkin bir çözüm yolu olarak kabul görmesinin önündeki en büyük engel, Kurulların özerkliğinin bulunmaması ya da özerkliğinin tartışmaya açık olmasıdır. Bu noktada İdari Uzlaştırma Kurullarının özerkliği, Kurulların başarılı olmasının vazgeçilmez koşulu olarak karşımıza çıkar.

 

B-İdari Uzlaştırma Kurulu Üyelerinin Belirlenmesi

İdari Uzlaştırma Kurullarının üstlendikleri görevleri beklentilere uygun bir şekilde yerine getirebilmesi için öncelikli konu, kurul çalışmalarında görev alacak üyelerin bu göreve uygun niteliklere sahip kişiler olmasıdır. İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak kişilerin sahip olmaları gereken niteliklerin neler olduğunun ve bu niteliklere sahip kişiler arasından seçimlerin nasıl yapılacağının kanun koyucu tarafından belirlenmesi gerekir.

 

1.İdari Uzlaştırma Kurulu Üyelerinin Niteliklerinin Belirlenmesi

İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak üyelerin sahip olması gereken nitelikler belirlenirken iki farklı noktanın göz önünde bulundurulması gerekir. İdari Uzlaştırma Kurulu üyeliklerine seçilecek kişilerin hem çözüme kavuşturulacak uyuşmazlık hakkında yeterli uzmanlığa sahip olması hem de yerine getirilecek görevin gerektirdiği niteliklere sahip olması koşul olarak aranacaktır.

 

a-Kurulun Görev Alanına İlişkin Nitelikler

Öncelikle İdari Uzlaştırma Kurulunun görev alanında kalan idari uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli olan uzmanlık, eğitim ve deneyim durumuna ilişkin niteliklerin belirlenmesi gerekir.

İlk olarak; İdari Uzlaştırma Kurulunda üye olarak görev alacak kişilerin çözüme kavuşturulmak istenilen idari uyuşmazlıkla ilgili bir yükseköğretim programından mezun olmaları gerekir. Mezun olunacak yükseköğretim kurumlarının ders programlarının yeniden yapılandırılması ve idari uyuşmazlıkları çözümleme formasyonunun kazandırılmasına yönelik dersler ilave edilmesi gerekir.

İkinci olarak; İdari Uzlaştırma Kurulunda üye olarak görev alacak kişilerin, kurulun görev alanında bulunan konularda uygulamada görev almış olması ya da akademik görevler üstlenmiş olması veya hukuk alanında yüksek yapmış olması görev alabilme koşulu olarak düzenlenmelidir. Görev alanında deneyim kazandıran işlerde görev almanın asgari süresinin kanun koyucu tarafından belirlenmesi gerekir. Akademik hayattan seçilecek üyelerin öğretim üyeleri arasından seçilmesi ve kurullarda görev alacak kişilerin kısa süreli hizmet içi ve bilgilendirme eğitimine alınması gereğinin düzenlenmesi gerekir.

 

b-Uzlaştırma Görevinin Gerektirdiği Nitelikler

İdari Uzlaştırma Kurulunda görev alacak kişilerin eğitim, uzmanlık ve deneyim koşuluna ek olarak, görev yapacakları işin gerektirdiği genel niteliklere de sahip olmaları gerekir. İdari Uzlaştırma Kurulunda görev alacak kişilerin tarafsızlıklarında şüphe edilmeyen kişiler olması kaçınılmazdır. Bu doğrultuda Uzlaştırma Kurullarında üye olarak görev alacak kişilerin özellikle kamu görevine alınmada aranan koşulları taşıyan kişiler olması gerekir[10].

İdari Uzlaştırma Kurullarında üye olarak görev alacak kişilerin uzlaştırma çalışmaları sırasında kendilerinden beklenen şekilde davranmaları, ortaya konulan çözümün kabul edilebilirliği, öncelikle uzlaştırma kurullarına başvurunun bir alternatif olarak kabul görmesi ve doğru seçilmelerine bağlıdır.

 

2-İdari Uzlaştırma Kurulu Üye Listelerinin Seçimi

İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak kişilerin niteliklerinin kanun koyucu tarafından belirlenmesi sonrasında, kanunda sayılan niteliklere sahip kişilerin seçiminin sağlanması bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. İdari Uzlaştırma Kurulu üyeliklerinin seçimi iki aşamada gerçekleşir. Bunlardan birincisi kurulda görev alabilecek kişilerin belirlenmesi, ikincisi ise bu kişiler arasından seçim yapılarak bir kurulun oluşturulmasıdır.

 

a-Uzmanlık Alanına Göre Görev Alacak Uzmanların Belirlenmesi

İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak kişilerin belirlenmesi sürecinde öncelikle, kurulun görev alanında bulunan idari uyuşmazlığın türüne göre, kanunda belirlenen niteliklere sahip kişiler arasından bir liste oluşturulması gerekir. Listenin oluşturulması görevi, kanunda belirlenen nitelikler doğrultusunda Adalet Bakanlığı tarafından yerine getirilecektir.

Bakanlık öncelikle her kurul türü için kanunda belirtilen niteliklere sahip kişilerin görev almak üzere başvuruda bulunmaları konusunda gerekli duyuru, ilan ve tebligatı yapar. Gerekli bilgilendirme sonrasında talepte bulunan istekliler hakkında değerlendirme yapılarak listeler oluşturulur.

 

b-Listelerden Taraflarca Üye Belirlenmesi

İdari Uzlaştırma Kuruluna başvuracak olan kişiler, gerekli açıklamaları, muhatap idareyi, uzlaşmazlığın dayanağı olan idari faaliyeti, başvurunun dayanağı olan hukuka aykırılıkları ve talebi içeren başvuru dilekçesini sunarken, Bakanlık tarafından belirlenen ilgili idari uzlaştırma kurulu üyelik niteliğine sahip kişiler listesinden bir üye seçerek kurulun ilk üyesini belirler.

Başvuru, ilgili idari uzlaştırma kurulu müdürlüğü tarafından muhatap idareye tebliğ edilir. İdare, iletilen başvuruya ilişkin savunmasını, eki belgeleri, açıklamalarını ve kendisini temsil edecek üyeyi bildiren dilekçesini süresi içerisinde kurul müdürlüğüne iletir.

Bildirimler sonrasında kurulun üyeleri belirlenmiş olur.

 

C-İdari Uzlaştırma Kurulu Başkanının Belirlenmesi

İdari Uzlaştırma Kurulu başkanının belirlenmesi ve taşıması gereken nitelikler, kurul üyelerinin niteliklerinden ve belirlenme yönteminden farklı düzenlenmelidir. Başkan idari uzlaştırma kurulunun çalışmasını yönetecek ve kararların oluşumunda esas aktör olacaktır.

 

1-İdari Uzlaştırma Kurulu Başkanının Nitelikleri

İdari Uzlaştırma Kurulu başkanının niteliklerinin doğru belirlenmesi, uzlaştırma kurullarının başarısıyla doğru orantılıdır. Kurul Başkanlarının taşıması gereken nitelikler belirlenirken hem kurulun görev alanına giren uyuşmazlıklar konusunda uzman olma, hem de kurul yönetmenin gerektirdiği niteliklere sahip olma aranmalıdır.

 

a-Yargılama Yapabilme ve Kurul Yönetebilmeye İlişkin Nitelikler

İdari Uzlaştırma Kurulu Başkanı olabilmek için öncelikle Hukuk Fakültesi mezunu olma şartı aranmalıdır. Hukuk Fakültesi mezunu kişiler arasından seçilecek bir başkan tarafından kurulun yönetilmesi, kurulun doğru işlemesi açısından gerekli bir koşuldur.

İdari Uzlaştırma Kurulu başkanlığına seçilmek için aranan nitelikler, hâkim olabilmek için gereken niteliklere benzer olarak düzenlenmelidir.

İdari Uzlaştırma Kurulu başkanlığı yapacak kişiler, Hukuk Fakültesi mezunu olma koşuluna ek olarak, kamu haklarından yasaklı olmamak, akıl ve vücut sağlığına ilişkin koşulları taşımak, göreve engel oluşturan bir mahkûmiyetinin bulunmaması ve görevin gerektirdiği tarafsızlığa aykırı davranışta bulunmamış olmak koşullarını taşımalıdır. Bu koşullara ek olarak, Uzlaştırma Kurulu Başkanlığına seçilecek kişileri için belli bir yaş koşulunun getirilmesi de yerinde olacaktır[11].

 

b-Uzlaştırma Kurulunun Görev Alanına İlişkin Mevzuata Hakim Olma

İdari Uzlaştırma Kurullarında başkan olarak görev alacak kişiler, görev alacakları kurulların ilgili olduğu idari uzlaşmazlık alanında gerekli hukuki deneyime sahip olacaklardır. Kurullarda başkan olacak kişiler, Hukuk Fakültesi mezuniyetine ek olarak, çözüme kavuşturulacak uyuşmazlık konusunda gerekli uzmanlığa da sahip olacaktır. Bu uzmanlığın belirlenmesinde iki ölçüt dikkate alınacaktır. Bunlardan birincisi, lisans eğitimine ek olarak alınan lisansüstü hukuk eğitimi almış olmak ya da sertifika programlarına devam ederek başarılı olmak,; ikincisi ise, kurulun görev alanıyla ilgili olarak kamuda uygulamacı olarak çalışmış olmaktır. Getirilecek olan düzenlemeyle Uzlaştırma Kurulunun görev alanına giren konuda uygulamada belli bir süre çalışmış olmak, hukuk mezuniyetine ilave olarak yeterli sayılacaktır. Belirli bir süre idari uyuşmazlığın ilgili olduğu alanda görev yapmış olma koşulu görev yapılan idari birime göre farklılık arz edebilecektir[12].

 

 

2-İdari Ulaştırma Kurulu Başkanının Seçimi

İdari Uzlaştırma Kurulu başkanının seçimi, üyelerin seçimine göre farklılık arz edecektir. Uzlaştırma Kurulu başkanlığına seçilebilecek nitelikteki kişilerin belirlenmesinden sonra, listeden başkanın seçiminde iki kademeli bir seçim yöntemi uygulanacaktır.

 

a-Başkanın Seçiminin Yapılacağı Listenin Belirlenmesi

İdari Uzlaştırma Kurulu başkanlığına seçilebilecek kişilerin belirlenmesinde, yine Adalet Bakanlığı yetkili ve görevli olacaktır. Bakanlık, Uzlaştırma Kurulu Başkanlığına seçilecek kişilerin listelerinin belirlenmesi konusunda daha özenli davranmak durumundadır. Bu kişilerin yasal niteliklerinin arasında yer alan Uzlaştırma Kurulu Başkanlığı görevinin gerektirdiği tarafsızlığa aykırı davranışta bulunmamış olması koşulunun detaylı bir şekilde araştırılması gerekir.

 

b-Başkan Seçiminin Yapılması

İdari Uzlaştırma Kurulu başkanının seçilmesi sürecinde öncelikle seçilmiş bulunan üyelerin seçim yapması, bu durumun mümkün olmaması durumunda Bakanlık tarafından atanma suretiyle başkanın belirlenmesi şeklinde iki aşamalı bir düzenleme getirilmelidir.

 

b.a. Üyeler Tarafından Seçilme

İdari Uzlaştırma Kuruluna yapılan başvuru ve cevaplaşma sürecinde başvurucu kişi ve karşı taraf idarenin belirlemiş olduğu birer üye, kendi arasında bir karara vararak, Kurulun görev alanına ilişkin hukukçu listesinden bir seçim yapma yoluna gidebileceklerdir. Mevcut kurul üyelerinin birlikte çalışacak oldukları kişileri listeden seçmelerine imkân verilmesi seçilecek kişinin niteliği bakımından oluşması muhtemel itirazları ortadan kaldıracaktır.

 

b.b. İdare Tarafından Seçilme

İdari Uzlaştırma Kuruluna atanan iki üyenin kendi aralarında anlaşamayarak bir başkan seçememeleri durumunda, Bakanlık Uzlaştırma Kurulunun görev alanına ilişkin hukukçu listesinden bir kişiyi başkan olarak Kurula atayacaktır. İdari Uzlaştırma Kurulu Başkanının idare tarafından belirlenmesi emredici kural olmayıp yedek kural olarak belirlenmiş bir düzenleme olacaktır. Esas olan seçilen iki Uzlaştırma Kurulu üyesinin kendi aralarında anlaşarak bir başkan seçmeleridir. Mevcut üyelerin kendi aralarında anlaşma sağlayamamaları durumunda, kurul çalışmalarının tıkanmasının önüne geçilebilmesi için Bakanlığa bu yönde bir yetki tanınması söz konusu olacaktır.

 

D-İdari Uzlaştırma Kurulu Üyeleri ve Başkanının Görevden Çekilmesi ve Reddi

İdari Uzlaştırma Kurulu üyeliğine ya da başkanlığına seçilen kişiler, çözüme kavuşturmak durumunda bulundukları uyuşmazlık veya taraflarla aralarında yakın ilişki bulunması durumunda, hâkimin reddi sebepleriyle[13] bağlı olmak üzere görevden çekilmek zorunda olacakları konusunda duraksama yoktur. Bir uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında görevlendirilen kişiler, çekilme nedenlerinin varlığı durumunda kendilerine yapılan tebligat üzerine gerekçelerini belirtmek suretiyle görevi kabul etmeme yükümlülüğü altında olacaklardır. Çekilme nedenlerinin varlığına rağmen göreve devam eden üye ya da başkan hakkında taraflar gerekçesini ortaya koyarak ret kurumunu işletebilecektir.

Çekinme nedenlerinin dışında, bir üye ya da başkanın görevini bağımsız ve tarafsız bir şekilde yerine getiremeyeceğine ilişkin ciddi şüpheler bulunması durumunda ilgili taraf, gerekçeleriyle birlikte görevli ve yetkili İdari İstinaf Mahkemesine[14] başvurarak üye ya da başkanın reddi isteminde bulunacaktır. Mahkeme istemi değerlendirerek kararını verecektir. Karar üye ya da başkanın reddi yönünde ise doğrudan mahkeme tarafından yeni bir atama yapılır. Üye ya da başkanın reddi talebiyle yapılan başvuruda, İdari Uzlaştırma Kuruluna seçilecek üyeler konusunda maddi ya da hukuki imkânsızlık ortaya çıkarsa uyuşmazlık İstinaf Mahkemesi tarafından doğrudan çözüme kavuşturulur.

 

E-Kurul Üyelerinin ve Başkanının Özlük Hakları

İdari Uzlaştırma Kurulunda görev alacak kişilerin yerine getirmek durumunda oldukları görev dikkate alınarak duruşma ücretlerinin belirlenmesi gerekir. Kurullarda görev alan kişilerin kararlarının yargısal denetimi ve taraflarca kabul edilebilirlik durumunu esas alan performans kriterlerine bağlı olarak, derece ve kıdem almaları sağlanmak suretiyle özlük haklarında kademeli bir düzenleme getirilmelidir.

İdari Uzlaştırma Kurulunda görev alacak kişilerin görevlerinde ortaya koyacakları tarafsız ve adil çözümlere bağlı olarak, başvurucuların ortaya koyacakları tercih, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen denetim ve İstinaf Mahkemesi tarafından gerçekleştirilecek yargısal denetim sonuçları esas alınarak, kurullarda görev alacak üyelerin ve başkanların özlük haklarının kıdeme bağlı olarak düzenlenmesi yoluna gidilebilir.

 

F-İdari Uzlaştırma Kurullarında İdari Hizmetler

İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak üyelerin bu konuda geçici görevli olacakları ve asli görevlerinin ya da uğraşlarının yanında bu görevi yerine getirecekleri dikkate alındığında, Uzlaştırma Kurulu idari hizmetlerini yerine getirecek olan Uzlaştırma Kurulu Müdürlüklerinin önemi daha iyi anlaşılacaktır. İdari Uzlaştırma Kurulu faaliyetlerinin yerine getirilmesini kolaylaştırmaya yönelik olarak, her kurulun görev yapacağı yerde müdürlükler kurulacaktır.

 

1-İdari Uzlaştırma Kurulları İdari Hizmetleri

İdari Uzlaştırma Kurulları idari hizmetleri, Kurulların görev yapacakları bölgelerde müdürlük olarak yapılandırılacaktır. Müdürlük makamına bağlı olarak idari personel görev alacaktır.

a-Kurul Müdürlüğü

İdari Uzlaştırma Kurulunda idari hizmetler, kurul müdürlükleri tarafından yürütülür. Kurul müdürleri Hukuk Fakültesi mezunları arasından istekli olanlardan atanabileceği gibi, Adalet Meslek Yüksek Okulu mezunları arasından seçilecek kişilere de belirli bir hazırlık eğitiminden sonra bu görev verilebilir.

b-İdari Personel

İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak idari personelin Adalet Meslek Lisesi mezunları arasından atanması kuralı getirilecektir. Yürütülecek idari hizmetlerin gerektirdiği niteliklere sahip idari personelin yetiştirilmesine yönelik olarak eğitim sisteminde yeni düzenlemeler yapılması yoluna gidilmesi gerekir.

 

2-İdari Uzlaştırma Kurulu İdari Hizmetlerinin Gözetim ve Denetimi

            İdari Uzlaştırma Kurulu idari hizmetlerinin denetlenmesi, Uzlaştırma Kurulu çalışmalarının ve kararlarının denetlenmesinden farklı bir nitelik taşır. Kurul kararlarının denetiminde İdari İstinaf Mahkemesi görevli ve yetkiliyken, idari hizmetlerin denetlenmesinde Bakanlık görevli ve yetkili olacaktır. İdari hizmetlerin denetim ve gözetim altında bulundurulması hizmetlerin etkin ve verimli işlemesi bakımından önemlidir. Bu noktada gerekli denetim mekanizmalarını kurmak suretiyle, uzlaştırma Kurulları Müdürlüklerinin denetimini Adalet Bakanlığı gerçekleştirecektir.

 

III-İDARİ UZLAŞTIRMA KURULLARININ BENZER KURUMLARLA KARŞILAŞTIRILMASI

İdari Uzlaştırma Kurulları, idari nitelik taşıyan ve kanun koyucu tarafından belirlenen uyuşmazlıklarda, idari yargı yerlerine başvurudan önce gidilmesi zorunlu olan bir idari başvuru yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kurulların idari yargı alanı dışında kalan uyuşmazlıkları yargılama yapılmadan çözüme kavuşturmak üzere oluşturulmuş bulunan kurumlarla benzer ve farklı yönlerinin bulunması normaldir. Kurumlar arasında benzer ve farklı yönlerin ortaya konulmasında yarar vardır.

 

A-Tahkim Yoluyla Karşılaştırılması

Özel hukuk uyuşmazlıklarının Tahkim Yoluyla çözüme kavuşturulması, idari uzlaştırma kurulu çalışmalarına çeşitli yönlerden benzerlikler taşımakla birlikte bu iki çözüm yolu arasında temel bir fark bulunmaktadır. Tahkim yolu tarafların özgür iradeleriyle gitmeye karar verecekleri, kurulun çalışma yöntemine hatta seçimine, seçilecek üyelerin niteliklerine varıncaya kadar belirleme imkânına sahip oldukları, çözüm sırasında uygulanacak usul kurallarını dahi belirleme yoluna gidebilecekleri iradi bir yol iken, İdari Uzlaştırma Kurulu kanuna dayanan zorunlu bir idari başvuru yolu olarak şekillenecektir.

Bir özel hukuk uyuşmazlığının tahkim yoluyla çözüme kavuşturulması yönünde taraflar arasına yapılacak yazılı anlaşmayla, tahkime gitme, hakemlerin belirlenmesi, kanunun emredici hükümleri dışında kalan konularda kural konulması mümkündür. Hakem kararlarına karşı temyiz yoluna gidilmesi kanunen mümkündür. Temyiz yoluna gidilmesi yetkili olunan konu ve sürenin dışında karar verme ya da tarafların iddialarını eksik olarak karara bağlama veya hiç karara bağlamama gibi bir eksiklik bulunması koşullarına bağlıdır. Tahkim anlaşmasında asıl olan uyuşmazlığın hakem heyeti tarafından çözüme kavuşturulmasıdır. Hakem kararlarına karşı yargı yoluna başvuru ancak sınırlı sayıda konuyla ilgili mümkündür. Buna karşılık idari uzlaştırma kurulu kararlarına karşı başvurucu aleyhine karar verilmesi durumunda İdari İstinaf Mahkemesine başvuru hakkı vardır.

 

B-Ceza Muhakemesinde Uzlaşmayla Karşılaştırılması

Ceza Muhakemesinde var olan uzlaşma yolu her şeyden önce şikâyete bağlı suçlarla, şikâyete bağlı olmamakla beraber Ceza Kanununda düzenlenmiş bulunan sınırlı sayıda suçla ilgili bir kurumdur[15]. Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiş bulunan uzlaşma kurumunda uzlaşma kararının yargısal denetimi söz konusu değildir. Ancak, uzlaşmayla mağduriyetin giderilmesine yönelik olarak kabul edilen edimlerin yerine getirilmemesi durumunda, uzlaşma kaldırılarak kamu davası açılması yoluna gidilmesi Kanun gereğidir.

İdari Uzlaştırma Kuruluna başvuru Ceza Muhakemesi Kanunundaki uzlaşma kurumuyla kıyaslandığında, ceza uzlaşmasının sınırlı sayıda belirlenen suçla ilgili olması, bir başka ifadeyle konu bakımından sınırlı olması ve uzlaşma kararının yargısal denetiminin bulunmaması bakımından İdari Uzlaştırma Kuruluna başvuru yolundan farklılıklar taşıdığı, uzlaştırmayı yapan merciin de savcılık ve mahkeme olması noktasında bir yargısal çözüm yolu olduğu ve bu yola başvurunun mağdurun kabulüne bağlı olduğu açıktır. Buna karşılık İdari Uzlaştırma Kuruluna başvuru bir idari başvuru yoludur. Kişilerin idari uyuşmazlıklarla ilgili çözüm arayışlarının ilk aşamasını oluşturur ve zorunlu bir yoldur. Bu yola başvurulmadan yargı yoluna gidilmesi mümkün değildir. Uzlaştırma Kurulu idari bir yapıdır ve tarafların iradelerine göre şekillenir. Kararlarına karşı İdari İstinaf Mahkemesine başvuru olanağı vardır. İdari Uzlaştırma Kurulu görev alanında bulunan bütün uyuşmazlıklar konusunda görevli ve yetkilidir.

 

IV-İDARİ UZLAŞTIRMA KURULLARININ GÖREV ALANLARI

İdari Uzlaştırma Kurulları, idarenin taraf olduğu bütün uyuşmazlıklarla ilgili kurulabilir. Hangi alanda idari uzlaştırma kurulu oluşturulması gerektiği konusunda karar verme kanun koyucunun takdirinde olacaktır. Adalet Bakanlığı kanunda yer alan düzenlemeler doğrultusunda Uzlaştırma Kurullarının nerelerde kurulacağını belirleyecektir.

 

A-İdari Uzlaştırma Kurullarının Görev Alanlarının Belirlenmesi

İdari Uzlaştırma Kurullarının kanuni düzenlemesi yapılırken hangi alanlara ilişkin idari uyuşmazlıklarda uzlaştırma kuruluna gidileceği her şeyden önce yasamanın tercihine bağlıdır. Ancak, kanun koyucunun uzlaştırma kurulu kurulmasına ilişkin düzenleme getireceği alanların belirlenmesinde belli kriterlerin getirilmesi gerekir.

İdari Uzlaştırma Kurulu kurulacak alanların belirlenmesinde, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için, karar verenlerin uyuşmazlık konusunda uzman ve deneyim sahibi olmasının şart olduğu durumlara öncelik verilecektir. Bir idari uyuşmazlık önüne geldiğinde idari yargı yeri, İdari Yargılama Usulü kapsamında karar verebilmek için bilirkişi incelemesi yaptırmak zorunda olduğu alanlar, idari uzlaştırma kurullarının kurulması gereken alanlar olarak kabul edilecektir. İdari yargı hâkiminin meslek formasyonu doğrultusunda çözüme kavuşturmakta zorlanacağı bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda bilirkişi incelemesi yaptırmaktadır. Bilirkişiler tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda mahkeme kararı oluşturulmaktadır.

İdari uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözüme kavuşturulması sırasında bilirkişi incelemesine göre karar verilirken ciddi bir tehlike karşımıza çıkmaktadır. Bu tehlike, idari uyuşmazlık konusunda uzman olan kişilerden oluşan bilirkişi heyetinin yaptığı değerlendirmeler doğrultusunda mahkeme kararı verilmesi ve yargı yerinin bilirkişi raporuna yargı kararı görüntüsü, gücü ve etkisi veren makam görüntüsüne bürünmesi tehlikesidir. Böyle bir kabul ortaya çıkması durumunda, idari yargının etkin ve tercih edilebilir bir başvuru yolu olduğunu iddia etme olanağı yoktur.  Uyuşmazlıkların yargı dışında çözüme kavuşturulduğu, idari yargı yerlerinin bilirkişi raporunun sonuç kısmını almak suretiyle karar oluşturdukları yönünde bir kanaatin belli konularda oluşmuş olduğu bilinmektedir.

İdari yargı yolunun kişiler tarafından etkin ve kabul gören bir konuma gelmesinin önündeki engellerden biri olan, uyuşmazlığın bilirkişiler tarafından çözümlendiği yönündeki endişelerin giderilmesine yönelik olarak getirilecek düzenleme, aynı zamanda idari yargının iş yükü nedeniyle yaşanan gecikmeyi de ortadan kaldıracaktır.

 

B-Planlama, İmar ve Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına İlişkin Uyuşmazlıklar

            İdari Uzlaştırma Kurulu kurulması konusunda gereksinim duyulan ilk alan, imar planlaması, imar uygulaması ve kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik idari uygulamalardan doğan uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması konusudur. İmar planlaması, planların uygulanmasına yönelik programlar, programların uygulanması, imar haklarının kullanımı ile kültür ve tabiat varlıklarının korunması çalışmalarında ortaya çıkan uyuşmazlıklar ilk derece idari yargı yerinde çözüme kavuşturulurken, zorunlu bir gereksinim olarak bilirkişiye başvurma gereği ortaya çıkmaktadır. İdari yargı hâkiminin uzmanlık alanı dışında bulunan bu konularda karar oluşturulmasında bilirkişilerden yararlanma yoluna gidilirken, bilirkişilerin hukuk bilgisinden yoksun bir şekilde hazırlamış oldukları raporlar mahkeme kararının çerçevesini ve esasını oluşturmaktadır.

Bilirkişiler hazırlamış oldukları raporlarda çoğunlukla hukuki tespit ve mütalaalarda bulunulmaktadır. Tamamen teknik uzmanlık esasına göre oluşturulan bilirkişi heyetinde hukukçunun bulunmadığı açıktır. Hukukçu üyesi bulunmayan bilirkişi heyeti raporuna göre idari uyuşmazlık çözüme kavuşturulacaksa, bu yapının yeniden düzenlenmesi ve heyete hukukçu bir başkan atanmak suretiyle belirtilen uyuşmazlıkları çözmekle görevli bir uzlaştırma kurulu oluşturulması yoluna gidilmesi yaşanan sorunların aşılmasında büyük katkı sağlayacaktır.

 

 

V-İDARİ UZLAŞTIRMA KURULLARININ ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ

İdari Uzlaştırma Kurullarının başvuruları çözüme kavuşturma çalışmalarında uyulacak kuralların en azından çerçevesinin kanun koyucu tarafından belirlenmesi gerekir.

A-İdari Uzlaştırma Kurullarında Uygulanacak Usul Kurallarının Tespiti

İdari uzlaştırma Kurullarının kararlarında bir standart oluşturulabilmesi için, çalışma yönteminin düzenlenmesi gerekir. İdari Uzlaştırma Kurullarının uyacakları usul kurallarının belirlenmesinde çerçeve kuralların ve yardımcı kuralların belirlenmesinde farklı yöntemler kabul edilebilir.

 

1-Çerçeve Kuralların Belirlenmesi

İdari Uzlaştırma Kurulu çalışmalarında uygulanacak usul kurallarının kanun koyucu tarafından düzenlenmesi gerekir. Bir Uzlaştırma Kurulunun görevini yerine getirmesine yönelik olarak, yapılacak başvurularda usul ve şekle dair konular, başvuru, cevap, inceleme, karar vermeye, kararın duyurulmasına ve karara karşı başvurulara ilişkin süreler, incelemenin konusu ve sınırları, tarafların temel yükümlülükleri, Kurul Üyeleri ve başkanının sorumlulukları ve benzeri konular kanun koyucu tarafından düzenlenmelidir.

2-Kurul Tarafından Kural Belirlenmesi

İdari Uzlaştırma Kurulları görevleri kapsamında çözmek durumunda oldukları uyuşmazlıkla ilgili olarak, gereksinim duyacakları bilgi ve belgelerin elde edilmesine, çalışma sürecinde yapılacak incelemelere dair belli bir hareket serbestisi içerisinde olacaklar ve ortak kararlarıyla süreci yöneteceklerdir. Kanun koyucu tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde çalışmaların yürütülmesinden elbette ki Kurulun başkanı sorumlu olacaktır. Ancak, kanun koyucu tarafından açık hüküm konulmayan konularda yardımcı nitelikli kuralların belirlenmesinde Kurula belirli bir takdir hakkının tanınması uzlaştırma sürecinin etkinliği açısından yararlı olacaktır.

Kurul çalışmalarında yerinde inceleme yapılıp yapılmayacağı, yapılacaksa kimlerin, nasıl gidecekleri, incelemeye ilişkin kayıtlar ve benzeri konularda çalışma kurallarını Kurulun belirlemesi daha doğru olacaktır.

 

B-İdari Uzlaştırma Kurullarının Çalışma Zamanı

İdari Uzlaştırma Kurulları, kanun koyucu tarafından açıkça getirilen düzenlemeyle ya da idareye verilen yetki üzerine kurulacaklardır. Türleri belirlenen uzlaştırma kurullarının görev bölgelerinin belirlenmesinde ve müdürlüklerinin oluşumunda Bakanlık yetkili olacaktır. İl ya da bölge esasına göre şekillendirilecek olan Uzlaştırma Kurulu Müdürlükleri bünyesinde, yapılan başvurular doğrultusunda Kurulların oluşumu ve uyuşmazlıkları karara bağlaması yoluna gidilecektir. Böyle bir uygulama getirilmesi Kurul çalışmalarında verimliliği artıracaktır.  Uzlaştırma Kurullarının çalışma zamanı konusunda bir düzenleme aynı zamanda kısıtlama sonucu doğuracağından, çalışma zamanının düzenlenmemesi buna karşılık uyuşmazlığın Kurulun oluşumundan itibaren bir aylık bir zaman diliminde çözüme kavuşturulması koşulunun getirilmesi yeterli olacaktır.

C-Kurulların Kararları

            İdari Uzlaştırma Kurulları tarafından verilen kararlar üzerine başvurunun ve karşı taraf idarenin hakları farklı düzenlenmelidir. Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasına yönelik olarak Kurul tarafından verilen karar, başvurunun bütünüyle kabulü, kısmen kabulü, kısmen reddi ya da tamamen başvurunun reddi şeklinde olabilecektir.

 

 

VI-İDARİ UZLAŞTIRMA KURULU KARARLARININ NİTELİĞİ VE BAŞVURU YOLLARI

İdari Uzlaştırma Kurulları, idari uyuşmazlıkların yargı yoluna başvurulmadan çözüme kavuşturulmasına yönelik olarak düzenlenmiş alternatif bir çözüm merciidir. İdari Uzlaştırma Kurullarına başvuru, zorunlu bir idari başvuru yolu olduğundan Kurul kararı alınmadan idari yargı yoluna başvurulması mümkün olmayacaktır.

A-İdari Uzlaştırma Kurulu Kararlarının Niteliği

İdari Uzlaştırma Kurulu kararları, idari uyuşmazlığı idari olarak çözüme kavuşturan bir karardır. İdari Uzlaştırma Kurulu kararları idari olarak kesin bir karardır ve bu kararlara karşı gidilebilecek idari başvuru yolu bulunmamaktadır. İdari Uzlaştırma Kurulu kararlarına karşı idari yargı yoluna gidilebilecektir. Bir başka ifadeyle, İdari yargı yoluna gidilebilmesi için öncelikle İdari Uzlaştırma Kuruluna başvurulması gerekir. Kurula başvurulmadan açılacak idari davalarda yargı yerleri idari merci tecavüzü bulunduğu gerekçesiyle başvuruları ön koşullar açısından reddedeceklerdir.

İdari Uzlaştırma Kurulu kararları idari nitelikte olmakla birlikte uyuşmazlığı çözüme kavuşturan ve yargısal yollara başvurunun ön koşulu olan bir karardır.

B-Kurul Kararlarına Karşı Başvuru Yolları

İdari Uzlaştırma Kurulları tarafından verilen kararlar, kanun da belirlenen idari uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasına yönelik olarak verilen idari başvuru açısından kesin bir karardır. Uzlaştırma Kurulu kararlarına karşı gidilebilecek idari bir başvuru yolu bulunmamaktadır. Buna karşılık, Uzlaştırma Kurulu tarafından verilen kararlar nedeniyle hak ve menfaatleri olumsuz etkilenecek olan tarafın yargısal başvuru hakkına sahip olması gerekir.

İdari Uzlaştırma Kurulu kararlarına karşı yapılacak başvurularda, Kurul kararlarının niteliğine göre farklı seçenekler karşımıza çıkacaktır.

1-Başvurucunun Talebinin Bütünüyle Reddine Yönelik Kararlar

Başvurucunun talebin bütünüyle reddedilmesi durumunda, İdari İstinaf Mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulması imkânı tanınacaktır. İdare tarafından hak veya menfaatini olumsuz etkileyen bir uygulamayla muhatap olan kişiler, Uzlaştırma Kuruluna yaptıkları başvuru sonrasında, taleplerinin aksi yönünde bir karar verilmesi durumunda İdari İstinaf Mahkemesine süresi içerisinde başvuru hakkına sahip olacaklardır. İdari İstinaf Mahkemesine yapılan başvuruda idari uyuşmazlığın bütün yönleriyle değerlendirilmesi suretiyle yeniden karara bağlanmasını talep edebilecektir.

 

2-Başvurucunun Talebinin Bütünüyle Kabulüne Yönelik Kararlar

İdari Uzlaştırma Kurulu tarafından verilen kararlarda, aleyhine karar verilen tarafın başvurucu ya da muhatap idare olması durumlarında farklı başvuru yolları getirilmelidir. İdarenin bir uygulaması nedeniyle hak ya da menfaati olumsuz etkilenen kişilerin, bir başka ifadeyle kamu gücü karşısında zayıf konumda bulunan ve hukuk devleti tarafından koruma altına alınan tarafın aleyhine alınan Kurul kararları ile bu kişilerin lehine alınan Kurul kararlarında farklı başvuru yolu getirilmek suretiyle başvurucu lehine eşitsizlik oluşturulmasında sakınca bulunamamaktadır.

İdari Uzlaştırma Kuruluna yapılan başvuru sonrasında karar başvurucunun taleplerinin kabulü şeklinde ortaya çıktığında karara karşı idarenin itiraz hakkı olacaktır.  İdare bu karara karşı İdari İstinaf Mahkemesine itiraz yoluna gidebilecek ve kanunda yazılı sınırlı sayıda nedenden dolayı kararın incelenmesi mümkün olacaktır.

Uzlaştırma Kurulu kararlarına karşı idarenin İdari İstinaf Mahkemesine itiraz başvurusu, Uzlaştırma Kurulunun yetkisi dışına çıkması, görev alanında bulunmayan bir konuda karar vermesi, kanunla getirilen usul kurallarını ihlal etmesi, çekinme nedeniyle Kurul çalışmalarına katılmaması gereken kişinin katılımıyla karar alınması gibi nedenlere dayandıracak şekilde düzenlemelidir.

 

3-Kısmen Kabul Kısmen Ret Kararları

Kısmen kabul kısmen ret şeklinde verilen bir Uzlaştırma Kurulu kararına karşı taraflar menfaatleri doğrultusunda İdari İstinaf Mahkemesine gideceklerdir.

Kısmi kabul ve kısmi ret kararlarında taraflardan sadece birinin İstinaf Mahkemesine başvurması durumunda başvuruda bulunan tarafa göre, yapılacak incelemenin itiraz mı yoksa istinaf mı olduğu belirlenecektir. Sadece başvurucunun İdari İstinaf Mahkemesine başvuruda bulunması durumunda yapılacak incelemem istinaf incelemesi olup, karşı taraf konumundaki idare istinaf savunmasında bulunabilecektir. İstinaf Mahkemesi yapılan başvuruyu bütün yönleriyle inceleyecek ve başvurucunun talepleri noktasında karar verecektir. Başvurucunun istinaf isteminde yer almayan konulara ilişkin olarak İstinaf Mahkemesince bir karar verilmeyecektir. Buna karşılık başvurucu kısmen aleyhine olan karara karşı İstinaf başvurusunda bulunmayıp sadece idarenin itiraz yoluna gitmesi durumunda davalı konumunda bulunacak olan Uzlaştırma başvurusunda bulunan taraf, itiraz başvurusuna ilişkin savunmada bulunacaktır. İdari İstinaf Mahkemesi idare tarafından yapılan itiraz başvurusunu karara bağlayacak ve kanunda sayılan nedenlerin varlığı halinde Uzlaştırma Kurulu kararını bozarak, uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verecektir.

İdari Uzlaştırma Kurulu tarafından verilen kısmi kabul kısmi ret kararına karşı tarafların karşılıklı olarak itiraz ve istinaf yoluna başvurmaları durumunda İdari İstinaf Mahkemesi, tarafların istemleri doğrultusunda inceleme yapacaktır. Öncelikle idarenin itirazlarını değerlendirecek ve bozmayı gerektirecek bir aykırılık bulunması durumunda uyuşmazlığı yeniden esastan inceleyerek karara bağlayacaktır. İtiraz başvurusunun yerinde görülmemesi durumunda, İdari İstinaf Mahkemesi sadece uzlaşma başvurusunda bulunan tarafın talepleri doğrultusunda istinaf incelemesi yapacaktır.

 

VII-İDARİ UZLAŞTIRMA KURULLARI KURULMASININ GEREĞİ OLARAK HUKUK EĞİTİMİNİN VE İDARİ YARGI DÜZENİNİN YENİDEN DÜZENLENMESİ

A-Hukuk Eğitiminin Yeniden Düzenlenmesi

İdari uyuşmazlıkların yargı dışında alternatif yollarla çözüme kavuşturulmasına yönelik yapılacak düzenlemelerin olduğu kadar mevcut yargı yapılanmasının sorunlarının aşılabilmesi noktasında da hukuk eğitiminin iyileştirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Hukuk eğitiminin iyileştirilmesine yönelik olarak yeniden düzenlenmesi kapsamında, hukuk fakültelerinin düzenlenmesinin yanında Uzlaştırma Kurulunda görev alacak ve hukuk fakültesi dışındaki fakültelerden mezun üyeler açısından diğer fakültelerde hukuk derslerinin okutulması, lisansüstü programlarının yeniden şekillendirilmesi, adalet meslek yüksekokulları ve adalet meslek liselerinin yeni duruma göre sayısının artırılması ve müfredatının güncellenmesi konuları yer almaktadır.

1-Hukuk Fakültelerinin Yeniden Düzenlenmesi

İdari Uzlaştırma Kurullarının kendilerinden beklenen başarıyı ortaya koyabilmelerinin ön koşulu bu göreve uygun hukukçuların varlığıdır. Uzlaştırma Kurullarında görev alacak kişilerin bu Kurulların ilgili oldukları konuda yeterli eğitime sahip olmaları zorunludur. Bu zorunluluğun gereği olarak öncelikle hukuk fakültelerinin yeniden düzenlenmesi gerekir.

 

a-Eğitim Süresinin Yeniden Düzenlenmesi

Hukuk fakültelerinin beklentileri karşılayacak hukukçular yetiştirebilmesi için, müfredatın ve eğitim yönteminin güncel ihtiyaçlar doğrultusunda düzenlenmesi gerekir. Bu gereklilik doğrultusunda yeniden şekillendirilecek olan hukuk fakültesi eğitim sürecinde dört yıllık lisans eğitiminin yeterli olmayacağı açıktır. Özellikle mezuniyet öncesi öğrencilerin uygulamayı görebilmesi imkân sağlayacak mahkeme stajlarının fakülte eğitimiyle koordinasyon içerisinde yürütüleceği ilave en az bir yıllık sürenin lisans eğitimine ilave edilmesi suretiyle eğitim süresinin beş yıla çıkarılması gerekir.

b-Müfredatın ve Eğitim Yönteminin Yeniden Düzenlenmesi

Hukuk fakültelerinin müfredatının ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenmesi zorunludur. Güncelleme, ekonomik, siyasi, teknolojik, kültürel değişime uygun olarak ihtiyaçların belirlenmesi suretiyle yapılmalıdır. Küresel süreçler sonrasında ortaya çıkan yeni durumların ve bilgi toplumunun gereksinimlerinin müfredata yansıtılması gerekir.

b.1.Müfredatın Düzenlenmesi

Değişime paralel olarak ortaya çıkan gereksinimlerin Ceza Hukukuna, İdare Hukukuna, Medeni Hukuka, Ticaret Hukukuna, Milletlerarası Hukuka etkileri dikkate alınarak anabilim dalları altında yeni bilim dalları oluşturulmalı ve zorunlu olan bu eğitimler verilmelidir. Mülkiyetin kişilerin yaşamında işgal ettiği yere ve öneme uygun olarak, gayrimenkullere ilişkin hukukun yeterince ve doğru öğretildiğini söylemek mümkün değildir. Planlamaya ilişkin konular, imara ilişkin konular, kültür ve tabiat varlıkları kapsamında yer alan mülkiyet hakları üzerinde fakülte boyunca yeterli eğitim almadan mezun olanların yanında hiç eğitim almadan mezun olan kişiler de bulunmaktadır. Gayrimenkul konusunda eksiksiz eğitim verdiğini iddia edebilecek bir hukuk fakültesi bulmak çok zordur. Benzer şekilde üyelik sürecinde bulunduğumuz Avrupa Birliğine ilişkin olarak yeterli bir hukuk eğitiminin verildiği söylenemez. AB üyelik hedefine ulaşıldığında, federal bir görünüm almaya başlayan Avrupa Birliğinde AB kamu görevlisi olarak istihdam edilebilecek düzeyde hukukçularımız bulunduğu konusunda ciddi tereddütler bulunmaktadır.

Hukuk fakültelerinin müfredatının yeniden düzenlenmesi gereği doğrultusunda yapılması gereken, öncelikle okutulması zorunlu olan derslerin belirlenmesidir. Zorunlu olan ders sayısı olabildiğince sınırlı tutularak, güncel ihtiyaçlar doğrultusunda seçimlik derslerin belirlenmesi gerekir. Belirlenecek seçimlik derslerin sayısının ihtiyaçları karşılayacak düzeyde geniş belirlenmesi gerekir. Belirlenen seçimlik derslerin kontenjanı hukuk fakültelerinin her sınıfta bulunan öğrenci sayısının belirli bir yüzdesiyle sınırlandırılması ve bu yöntemle her dönem olabildiğince çok seçimlik dersin açılması sağlanmalıdır. Öğrenciler almak istedikleri seçimlik dersler konusunda sınıf sınırlandırılmasına bağlı kalmadan seçim yapabilmelidirler. Zorunlu olarak okutulması gereken temel derslerin dışında okutulacak olan seçimlik derslerin oranı, zorunlu derslerden daha yüksek olmalıdır.

Zorunlu olan derslerin dışında verilecek seçimlik derslerde belirli bir yüzdeyi bir anabilim dalına bağlı olarak açılan seçimlik derslerden alan öğrencilere diplomalarına ek olarak sertifika verilmesi uygulaması yapılmalıdır[16]. Bütün diplomalar aynı hakka sahip olmakla birlikte, öğrencilerin ilave bir değer olarak bu sertifikalara sahip olmalarına imkân sağlanmalıdır.

 

b.2.Eğitim Yönteminin Düzenlenmesi

            Hukuk fakültelerinin müfredatının güncel ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden düzenlenmesi doğrultusunda belirlenen seçimlik derslere ilişkin olarak, öğretim yöntemi teori ve pratiğin birlikte yürütülmesine yönelik belirlenmelidir. Öğrencilerin belli bir yüzdesiyle sınırlı olarak açılan bir seçimlik derste ilgili öğretim elamanları, derslerin ihtiyaçları karşılayacak şekilde yürütülmesini sağlamakla yükümlü olacaklardır. Öğretim elamanları seçimlik dersler sırasında gereksinim duyacakları oranda idareden ve yargı yerlerinden de yararlanabileceklerdir.

Eğitim-öğretim yönteminin çağdaşlaştırılmasının yanında hukuk fakültesi öğrencilerinin yaz dönemlerinde istedikleri yerdeki idari teşkilat içerisinde ve yargı yerlerinde staj yapmaları uygulaması getirilmelidir. Bu uygulamaya ek olarak, beşinci yılda mezuniyet öncesi yargı yerlerinde ve kamu kurum ve kuruluşlarında staj yapılması zorunluluğu getirilmesi ve bu doğrultuda bir mezuniyet tezi hazırlanmasına ilişkin düzenlenme yapılması gerekir.

c-Lisansüstü Eğitimin Yeniden Düzenlenmesi

Hukuk fakültelerinde yapılacak müfredat ve eğitim yöntemi düzenlemelerine ek olarak, hukuk alanında yapılacak lisansüstü eğitimin de yeniden düzenlenmesi gerekir. Bu düzenlemede esas olarak, anabilim dalı esasına göre yüksek lisans eğitimine yer verilmelidir. İhtiyaçlar doğrultusunda özellikle yargı yerlerinin ve uzlaştırma kurullarının gereksinimleri doğrultusunda; İdare Hukuku, Anayasa Hukuku, Ceza Hukuku, Medeni Hukuk ve benzeri alanlarda yüksek lisansa hatta doktora eğitimine imkân verecek düzenlemeler getirilmelidir. Bu düzenlemeler doğrultusunda lisansüstü eğitimde tezli ve tezsiz ayrımı yapılarak hukuk fakültesi mezunları dışındaki kişilerin de eğitim almalarına imkân verilmelidir.

2-Mezuniyet Sonrası Sınavlar

Hukuk eğitiminin mevcut sorunları bir yana, hukuk fakültesi sayısında yaşanan artışa paralel olarak, fakülteler arasında eğitim seviyesi açısından ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Hukuk fakültesi mezunlarının hiçbir ölçüye ve ölçmeye gereksinim duyulmadan avukatlık hakkına sahip olmaları yargının sorunlarından biridir. Avukatlık hakkını elde edebilmek için bir giriş sınavının var olmasının yanında, avukatlık mesleğinde bulunan kişiler arasında da bir kademelenme getirilmelidir.

Bu yönde getirilecek bir uygulama, yargılama faaliyetlerinin her aşamasında hukuk fakültesi mezunu kişilerin, hâkim ve savcıların dışındaki kadrolarda da görev almalarının önünü açacaktır. Bu yönde getirilen bir düzenlemeyle, hukuk fakültesi mezunlarının İdari Uzlaştırma Kurulu müdürlüklerinde görev alabilmelerinin önü açılmış olacaktır.

 

3-İdari Uzlaştırma Kurullarıyla İlgili Programlarda Hukuk Eğitimi

İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak uzmanların yetiştirilmesi sürecinde öncelikle lisans eğitimlerinin düzenlenmesi gerekir. Lisans eğitimi sonrasında yapılacak yüksek lisans ve doktora eğitimiyle de sürecin desteklenmesi gerekir.

a-Lisans Düzeyinde Düzenleme

İdari uzlaştırma Kurullarının görev alanlarına ilişkin lisans programlarında eğitim almakta olan kişilerin meslekleriyle ilgili temel hukuk derslerini lisans sırasında almaları yönünde düzenlemeler yapılması gerekir. İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alabilecek meslek mensuplarının eğitimine yönelik olarak özellikle teknik üniversiteler bünyesine hukuk eğitiminin düzenlenmesi gerekir. Mevcut mühendislik ve mimarlık bölümlerinin hukukla iç içe olduğu, hukuk eğitimi alınmadan alınacak eğitimin eksik kalacağı açıktır. Maden mühendisliği bölümünde doğal kaynaklar hukuku, inşaat ve mimarlık fakültelerinde imar planlaması ve imar uygulamaları, gayrimenkul ve idare hukuku tam olarak okutulmadan mezun olunmasının eksik kalacağı ortadadır. Bu eksikliğin giderilmesine yönelik olarak müfredatı yeniden düzenlenecek hukuk fakültelerinin teknik üniversiteler bünyesinde de açılması suretiyle, Uzlaştırma Kurulunda görev alabilecek uzmanların yetiştirilmesi yolu açılmalıdır.

b-Lisansüstü Eğitimde Düzenleme

İdari Uzlaştırma Kurullarının görev alanlarıyla ilgili lisans eğitimini tamamlayan kişilerin, Kurulların gereksinim duyacakları uzmanlığa sahip olabilmeleri için lisansüstü eğitim programlarının yeniden düzenlenmesi gerekir. Bu doğrultuda iki seçenek karşımıza çıkar. Bunlardan birincisi Uzlaştırma Kurullarının görev alanıyla ilgili bölümlerden mezun olanlar hukuk alanında yüksek lisans yapmaları imkânının verilmesidir. İkincisi ise, bu kişilerin kendi alanlarında yapacakları lisansüstü programların müfredatının yeniden düzenlenmesi suretiyle hukuki konularda gerekli eğitimi almalarının sağlanmasıdır.

4-Adalet Meslek Yüksekokulları ve Adalet Meslek Liseleri

İdari Uzlaştırma Kurulu müdürlüklerinin gereksinim duyacakları idari personelin sağlanmasına yönelik olarak adalet meslek yüksekokulu ve adalet meslek liselerinin sayısının ve eğitimlerinin yeniden şekillendirilmesi gerekir.

a-Adalet Meslek Yüksekokulları

İdari Uzlaştırma Kurullarının kendilerinden beklenen görevleri gereği gibi yerine getirebilmesi için, idari işleyişin sorunsuz olması gerekir. İdari Uzlaştırma Kurullarının idari işleyişinde en önemli kişi Kurul müdürüdür. Kurul müdürünün görevin gerektirdiği nitelikleri taşıması gerekir. Kurul müdürlüklerinin personel ihtiyacının karşılanmasında temel kaynak adalet meslek yüksekokullarıdır.

İdari Uzlaştırma Kurullarında müdür olarak görev alacak kişilerin bu görevin gerektirdiği nitelikler doğrultusunda eğitimlerinin sağlanabilmesi için adalet meslek yüksekokulu sayısının ve müfredatının yeniden düzenlenmesi gerekir. Adalet meslek yüksekokullarının sayısı artırılmalı ve müfredat ise İdari Uzlaştırma Kurullarının idari personel gereksinimi doğrultusunda düzenlenmelidir.

b-Adalet Meslek Liseleri

İdari Uzlaştırma Kurullarının idari personelinin görevlerinin gerektirdiği niteliklere sahip olmaları, Kurulun başarısı açısından zorunludur. Kurulun idari hizmetlerinin aksaksız yürütülmesi ancak bu konuda eğitimli memurların görevlendirilmesiyle mümkündür.

Bu doğrultuda ortaya çıkacak ihtiyaçlar doğrultusunda nitelikli elaman yetiştirilmesine yönelik olarak adalet meslek liselerinin kurulması ve müfredatının belirlenmesi gerekir.

 

B-İdari Uzlaştırma Kurulları Kurulmasının Gereği Olarak İdari Yargıda İstinaf Mahkemelerinin Varlığı

İdari Uzlaştırma Kurullarının kurulması sonrasında kararların yargısal denetimine yönelik olarak getirilen öneriler doğrultusunda, hem itiraz başvurusunu karara bağlamak hem de istinaf incelemesini gerçekleştirmek üzere İdari İstinaf Mahkemelerinin kurulması gerekir.

Bu doğrultuda kurulan idari istinaf yargı yerlerinin, Kurulların oluşum gerekçesi olarak ortaya konulan sorunlardan uzak tutulması gerekir. Verilecek yargı kararlarının adil bir çözüm olarak kabul görmesi, karar verecek merciin bu konuda yetkin olmasıyla doğru orantılıdır. Yargı yerlerinin görev konularında yetkinliğinin sağlanmasına yönelik olarak getirilecek çözümler arasında görev dağılımı da yer almaktadır. İdari Uzlaştırma Kurullarının görev alanları doğrultusunda, idari istinaf mahkemeleri bünyesinde imar, planlama, kültür ve tabiat varlıklarını korumaya ilişkin uyuşmazlıkları karara bağlamak üzere özel bir dairenin oluşturulması gerekir. Oluşturulan imar, plan, kültür ve tabiat varlıklarına ilişkin uyuşmazlıklar konusunda görevli/yetkili İdari İstinaf Mahkemesi dairesi, görev alanında bulunan uyuşmazlıklar konusunda uzmanlaşmak suretiyle alacağı kararların kabul edilebilirlik seviyesini yükseltecektir.

 

SONUÇ

İdarenin yargısal denetiminin ülkemiz uygulamasında ciddi etkinlik sorunu yaşamakta olduğu tartışmasızdır. Hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez gereği olarak idarenin yargısal denetiminin etkin ve tercih edilen bir başvuru yolu olarak var olması gerekir. İdarenin yargısal denetiminde hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan engellerin bulunduğu gerçeğine ek olarak, idari yargının işleyişine ilişkin sorunların varlığı da hukuk devleti ilkesinin yaşama geçirilmesini olumsuz etkilemektedir.

İdari yargının işleyişinde yaşanan sorunlar arasında, iş yükü nedeniyle yargılamanın gecikmesi, idarenin faaliyet alanlarının çeşitlenmesi ve karmaşıklaşmasına bağlı olarak ortaya çıkan uzmanlaşma gereksiniminin karşılanamaması öne çıkmaktadır.

İdari yargı yerlerinde görülmekte olan dava sayısı, uyuşmazlıkların ilgili olduğu alan sayısının artması ve karmaşık hale gelmesine bağlı olarak hem artmakta hem de çeşitlenmektedir. İdarenin yargısal denetiminin gerçekleştirilmesini sağlamaya yönelik olarak ortaya konulacak performansın tatmin edici bir düzeye ulaşabilmesi için idari yargı yerlerinin etkin, verimli ve tercih edilebilir bir çalışma ortaya koyması gerekir. Bu etkinliğin sağlanmasın yönelik olarak yargılama sürecinin hızlandırılmasını sağlayacak çözümlerin üretilmesi önemlidir. Çözümler arasında yargının yeniden şekillendirilmesi kadar, yargı yoluna başvurmadan önce gidilebilecek alternatif çözüm yollarının düzenlenmesi de önem taşımaktadır. İdari uyuşmazlıkların hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulması amacına ulaşılmada yargı dışı yolların daha etkin olduğu açıktır.

İdari uyuşmazlıkların yargı dışı alternatif yollarla çözüme kavuşturulması düzenlemesinin gerekçeleri arasında, adaletin gecikmeksizin gerçekleştirilmesi ihtiyacının yanında, ortaya konulan çözümün adaleti gerçekleştirecek nitelikte olması zorunluluğu da bulunmaktadır. İdari uyuşmazlıkların karmaşık ve teknik bir nitelik taşıması durumunda idari yargı yerlerinin doğrudan adil bir çözüm üretmesi zor olmaktadır. Bu noktada imar ve kültür-tabiat varlıklarını koruma uygulamalarına ilişkin uyuşmazlıklarda olduğu gibi, bilirkişi incelemesi yapılmakta ve bu doğrultuda karar verilmektedir. Bahse konu uyuşmazlıklarla ilgili yargılamalarda bilirkişi raporları belirleyici hatta bu doğrultuda karar verilmesi zorunlu hale gelmiştir. Bilirkişi olarak seçilecek kişiler konusunda her idari yargı yeri kendi tercihleri doğrultusunda bilirkişi belirlemek suretiyle inceleme yaptırma yoluna gitmektedir. Bilirkişi atanacak kişilerin nitelikleri ve bilirkişi raporlarına ilişkin ortak bir uygulama bulunmamaktadır.  Bu durum, idari yargı kararlarının tartışmaya açılması sonucunu doğurmaktadır ve soruna ivedi olarak çözüm bulunması gerekmektedir.

İmar, planlama, kültür ve tabiat varlıklarını koruma uygulamalarına ilişkin uyuşmazlıkların alternatif yollarla çözüme kavuşturulmasına yönelik olarak İdari Uzlaştırma Kurulu oluşturulması yerinde olacaktır. İdari Uzlaştırma Kurulları yoluyla idari uyuşmazlıkların hızlı ve adil bir şekilde çözüme kavuşturulması imkânı doğacaktır. Kurullarda görev alacak üyelerin ve kurul başkanı olacak kişilerin niteliklerinin kanun koyucu tarafından Kurulun görev alanının gerektirdiği nitelikler, eğitim ve uzmanlıklar dikkate alınarak belirlenmesi gerekir.

İdari Uzlaştırma Kurullarının verimli bir şekilde işlemesi ve kendilerinden beklenen görevleri yerine getirebilmesi için hem kurullarda görev alacak uzman üyelerin ve başkan olacak hukukçuların hem de idari personel olarak görev alacak görevlilerin gerekli eğitim altyapısına sahip olması gerekir. Gerekli eğitimin sağlanmasına yönelik olarak İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak uzman üyelerin eğitim alacakları lisans programlarının ve bağlantılı lisansüstü programların ihtiyaçlar doğrultusunda düzenlenmesi gerekir. Kurullarda başkan olarak görev alacak hukukçuların Kurulların görev alanlarının gerektirdiği uzmanlık doğrultusunda eğitilmesine imkân sağlayacak şekilde, hukuk eğitiminin öğretim yöntemi ve müfredat açısından yeniden düzenlenmesi gerekir. İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak idari personel gereksiniminin karşılanmasına yönelik olarak, Adalet Meslek Yüksekokullarının ve Adalet Meslek Liselerinin sayısının artırılması ve müfredatının düzenlenmesi gerekir.

Hukuk eğitiminin lise, yüksekokul ve lisans düzeyinde yeniden düzenlenmesine ek olarak, Kurullarla bağlantılı meslek mensuplarının hukuk eğitimlerinin sağlanması amacıyla, lisansüstü eğitim programlarının da yeniden düzenlenmesi gerekir. Düzenleme kapsamında, kurullarda uzman üye olarak görev alacak meslek mensuplarının yüksek lisans yapmalarına fırsat verecek şekilde hukuk anabilim dalları hatta bilim dalları düzeyinde programlar açılması gerekir.

İdari Uzlaştırma Kurulları tarafından verilen kararlara karşı, kanunda sayılan sınırlı sayıdaki nedenler doğrultusunda karşı taraf konumundaki idarenin itiraz hakkı, buna karşılık başvurucuya istinaf mahkemesine başvuru hakkı getirilmelidir. Bu yolla idari yargının iş yükü ciddi seviyede azalmış olacaktır. Yapılacak başvuruları incelemek üzere idari yargı düzeninin yeniden düzenlenmesi ve İdari İstinaf Mahkemelerinin kurulması gerekir. İstinaf Mahkemeleri içerisinde imar, planlama ve kültür ve tabiat varlıklarının korunması uygulamalarından doğan uyuşmazlıklar konusunda görevli ve yetkili bir dairenin kurulması yerinde olacaktır.

Belirtilen düzenlemeler yapıldıktan ve eksiklikler giderildikten sonra, İdari Uzlaştırma Kurullarının görev alanlarında kalan idari uyuşmazlıkların hızlı, adil ve kabul gören çözümlere kavuşturulması mümkün olacaktır.



*Doç. Dr. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Anabilim Dalı Başkanı

[1] ÜNLÜÇAY, Mehmet. İdarenin Yargısal Denetimi ve Hukukun Üstünlüğü. Danıştay Dergisi, Yıl: 34, Sayı:107, 2004.

[2] 2000 yılı itibariyle Danıştay’a temyize giden dosyaların geri dönüşlerinin beş yılı bulduğuna ilişkin eleştiriler, bizzat idari yargı teşkilatında görev yapan hakimler tarafından dile getirilmiştir. Bakz. YET, Orhun. İdari Yargının Etkinliğine İlişkin Sorunlar, 2000 Yılı İdari Yargı Sempozyumu, www.danistay.gov.tr e.t. 30.10.2009

[3] Bu konuda bakınız: ÇİFTÇİ, Erhan. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Işığı Altında Adil Yargılanma İlkesi ve İdari Yargı. Danıştay Dergisi, Yıl: 33, Sayı: 106, 2003

[4] İdari yargının iş yükünün artışı konusunda bakınız; GÜRAN, Sait. İdari Yargıda Yapılanma ve Yönetim Konuları, 2001 Yılı İdari Yargı Sempozyumu, www.danistay.gov.tr e.t. 30.10.2009

[5] YET, Orhun. İdari Yargıda Yapısal Değişim. 2000 Yılı İdari Yargı Sempozyumu, www.danistay.gov.tr e.t. 30.10.2009

[6] BAŞPINAR, Ahmet. İdari Yargıda Makul Süre İçin Öneriler. 2004 Yılı İdari Yargı Sempozyumu, www.danistay.gov.tr e.t. 30.10.2009

 

[7] Örneğin Belediyelerin denetimine yönelik olarak Kent Konseylerinin oluşturulması, 03.07.2005 Tarih ve 5393 Sayılı Belediye Kanununun 76.Maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanun 13.07.2005 tarih ve 25874 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[8] 27.09.1984 Tarih ve 3046 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun, 3.maddesinde Bakanlıkların Kurulmasında uyulması zorunlu esasları;

“a) İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür. Teşkilatlanmada görev ve yetkilerin tespitinde bu bütünlüğün bozulmaması,

b) Bakanlıkların kuruluş ve teşkilatlanmalarında etkili bir idare, iş bölümü, kontrol ve koordinasyonun sağlanması,

c) Aynı ve benzer hizmet veya görevlerin tek bir bakanlık tarafından veya sorumluluğunda yürütülmesi, atıl kapasite ve kaynak israfının önlenmesi” olarak düzenlenmiştir.

[9] 29.03.1984 Tarih ve 2992 Sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun düzenlemesine bakıldığında, uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin oluşturulacak uzlaştırma kurullarının, çeşitli alanlarda görev alabilecek olması, işleyişinin koordinasyonu, kayıt ve dosya hizmetleri, alt yapı hizmetleri, personel hizmetleri ve benzeri konularda yapılacak işlerin Bakanlığın görev alanıyla doğrudan ilişkili faaliyetler olduğu görülecektir.

[10] İdari Uzlaştırma Kurullarında görev alacak kişilerin niteliklerinin belirlenmesinde ikili bir ayrım yapılmakta ve üye olarak görev yapacak ve kurulun görev alanında uzman personel ile kurul başkanı olarak görevlendirilecek hukukçunun seçimine ilişkin nitelikler farklı düzenlenmektedir. Üye olarak görev alacak uzmanların 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 48.maddesinde Genel şartlar başlığı altında düzenlenmiş bulunan:

1. Türk Vatandaşı olmak,

3. …

4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak,

5.  Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.

6. …

7. 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek akıl hastalığı bulunmamak” koşullarını taşımaları gerekir.

 

[11] Getirilecek düzenlemede, Uzlaştırma Kurulu başkanlığına seçilecek kişiler listesinde görev alabilmek için 35 yaşını tamamlamış olmak koşul olarak düzenlenebilir.

[12] İmar Planlama ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını koruma uygulamaları konusunda ortaya çıkan uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması sürecinde görev alacak kişilerin görev sürecine ilişkin olarak bir dönem görev yapmak yeterli olacak ancak, Koruma Bölge Kurulu üyelik görevinin süresi ile yerel yönetimlerde üstlenilecek görevlerde süre eşit olmayacaktır. Kurul üyeliğinde süre üç yıl(KTVKK m.55) iken yerel yönetim organlarında beş yıl olacaktır.

[13] Hakimin davaya bakmaktan yasaklı olduğu haller, hakimin reddi konularında bkz.:1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu m.28-27.

[14] İdari İstinaf Mahkemeleri; Bölge İdare Mahkemesi yapılanmasında değişiklik yapılarak, ilk derece idari yargı yerlerinin kararlarına karşı istinaf başvurusunda bulunmak suretiyle, dosyanın başvuru doğrultusunda yeniden karara bağlanması görevini üstlenecek ikinci kademe yargı yeridir. İdari yargıda istinaf kurulmasına ilişkin çalışmalar devam etmektedir. İdari Uzlaştırma Kurullarının oluşturulması durumunda, İdari İstinaf Mahkemesi olarak, Bölge İdare Mahkemelerinin yeniden yapılandırılmış olması gerekir.

[15] 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uzlaşma konusunda hükümler içermektedir. Kanunda yer alan düzenlemeye göre; belirli suçlar için uzlaşma öngörülmüştür. Uzlaşma savcılık aşamasında sağlanabileceği gibi, mahkeme aşamasında da sağlanabilir(m.253,254).

[16] Hukuk fakültesi lisans eğitimi süresince alınan derslerin belirli bir oranını bir anabilim dalından, örneğin, %10-%20 oranları düzeyinde krediyi idare hukukunda alana idare hukuku, hatta imar ve planlama konularında alanlara imar ve planlama hukuku, AB konusunda alanlara AB Hukuku sertifikası verilmesi düzenlenebilir. Bu düzenleme sonucunda sertifika almaya hak kazanan öğrencilerin hangi sertifikaya sahip olduğu diplomasına not olarak belirtilir.