BİLGİ EDİNME HAKKININ SINIRLARI VE SINIRLAMA ÖLÇÜTLERİ

GİRİŞ

Ülkemizde bilgi edinme hakkı, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görevleri gereği sahip olduğu ya da olmak zorunda olduğu bilgi ve belgeleri talepte bulunan kişilerle paylaşmaları yükümlülüğünü getirmiştir. Bilgi edinme bir hak olarak yasal zemine kavuşturulurken, hakkın kullanılmasında öne çıkan temel düzenleme, idarenin, görevi gereği sahip olduğu ya da olmak zorunda bulunduğu bilgi ve belgeleri talepte bulunan kişilerle paylaşmasının zorunlu olmasıdır. İdare adına karar alan kişilerin bilgi ve belgeye ulaşma talepleri konusunda hukuka aykırı davranmaları durumunda hukuki, disipliner ve cezai yaptırımlar gündeme gelecektir.

Her hak gibi bilgi edinme hakkı da sınırsız kullanılabilecek bir hak değildir. Kişilerin bilgi edinme hakkını kullanma kapsamında idareye yaptıkları başvuruların her hangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın her türlü bilgi ve belgeye ulaşma hakkına sahip olma olanağı vermeyeceği tartışmasızdır. Kişilerin bilgi edinme haklarının yanında, kamunun ve diğer kişilerin hak ve özgürlükleri de hukuk tarafından korunma altına alınmıştır. Bilgi edinme hakkının kullanılması, kamunun ortak yararını ve kişilerin bireysel yararlarını dikkate alan adil bir dengeye dayanmalıdır. Çatışan ve yarışan yararlar arasından hangisinin öncelikli olduğunun belirlenmesi, hak ve özgürlüklerin yaşama geçirilmesinde yaşamsal öneme sahiptir. Hak ve özgürlüklerin çatışması durumunda nasıl hareket edileceğinin belirlenmemesi durumunda, ortaya çıkacak kargaşa hak ve özgürlüklerin ortadan kalkmasına yol açabilecektir.

Bilgi edinme hakkının toplumun ve kişilerin hak ve özgürlüklerini dikkate alarak oluşturulacak adil bir denge içerisinde kullanılması, bu hakkın anlamlı bir şekilde varlığını devam ettirebilmesi açısından önemlidir. Bilgi edinme hakkının adil bir denge içerisinde kullanılması, bu hakkın sınırlarının ve sınırlama ölçütlerinin belirlenmesiyle yakından ilişkilidir. Bilgi edinme hakkının kapsamının ne olduğu bilinmeden bu hak yaşama geçirilemeyecektir. Bilgi edinme hakkının kapsamının belirlenmesinde hakkın kullanılmasının hangi sınırlar içerisinde gerçekleşeceğinin bilinmesi etkili olacaktır.

Bilgi edinme hakkının yasal güvenceye kavuşturulması kadar bu hakkın sınırlarının ne olduğunun bilinmesine de ihtiyaç vardır. Bilgi edinme hakkının sınırlarının nerede sona erdiği bilinmeden hakkın anlamlı bir şekilde kullanılması olanaksızdır. Bilgi edinme hakkının sınırlarının belirlenmesinin yanında bu hakkın sınırlandırılmasında idarenin dikkate alacağı ölçütlerin bilinmesi de gerekmektedir. İdare, bilgi edinme hakkının sınırlandırılması konusunda karar alırken bu hakkın sınırlanmasında etkin olan ölçütleri dikkate alarak hareket etmelidir. Bilgi edinme hakkının hukuk sınırları içerisinde kullanılması, hukuk sınırlarını aşan kullanımlarının önlenebilmesi ve hukuk dışı sınırlandırmaların önüne geçilebilmesi için, bilgi edinme hakkının sınırlarının belirlenmesine ve bu hakkın sınırlandırılmasında kullanacak ölçütlerin belirlenmesinde zorunluluk vardır. Bu çalışmada, bilgi edinme hakkının yasal sınırlarının neler olduğu irdelenmiş ve sınırlandırmada kullanılacak ölçütler belirlenmeye çalışılmıştır.

 

 

 

I-BİLGİ EDİNME HAKKININ SINIRLARI

         Bütün haklar gibi, bilgi edinme hakkı da sınırsız değildir. Bilgi edinme hakkının kullanılmasının da sınırları vardır ve bu hak belirlenen sınırlara uygun kullanılmak zorundadır. Temel hak ve özgürlüklerin, daha verimli ve etkin kullanılabilmeleri amacıyla, özlerine dokunulmaksızın sınırlandırılması suretiyle kamusal çıkarlarla aralarında bir denge oluşturulması olanaklı ve kimi zaman da zorunludur[1]. Hakların sınırlanmasına yönelik düzenlemelerin yasayla yapılmasının zorunlu olduğu kuralı doğrultusunda(AY m.13), bilgi edinme hakkının sınırları da yasal düzenlemeyle belirlenmiştir. Ancak, her hak gibi, bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasında var olan güçlükler, sınırlamanın sadece kanun koyucunun iradesine bağlı olarak yapılmış olması nedeniyle ortadan kalkmış değildir[2]. Çünkü yasal olarak bilgi edinme hakkının sınırları belirlenmiş olmakla birlikte, yasal sınırlama nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğini belirleme ve belirlemeye görev karar verme idarenin takdir yetkisi kapsamında değerlendirilmeye devam etmektedir.

Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, kişilerin bilgi edinme haklarını yasal güvenceye kavuşturup, bilgi edinme hakkının kullanımına ilişkin idari usulü düzenlerken, bireysel yarar ile kamu yararı ve diğer bireysel yararlar arasında denge oluşturulmaya çalışılmıştır. Kişisel bir hakkın kullanılması, tartışmasız ki, kişilerin toplamı olan toplumun ortak yararını ortadan kaldırmamalıdır. Bunun yanında kişisel hakların kullanımı, diğer kişisel haklar dikkate alınarak kullanılmalıdır. Hak ve özgürlüklerin kullanılmasına ilişkin bu kurallar bilgi edinme hakkı için de geçerlidir. Yasa koyucu bilgi edinme hakkını düzenlerken, kamu yararı ve diğer kişilerin yararlarını dikkate alarak, hakkın kullanımının sınırlarını belirlemiştir. Bu sınırların belirlenmesinde, gizlenmesinde kamu yararı olduğu mutlak olan bilgi ve belgelerin açıklanmaması kuralı, mutlak istisna ve idarenin bilgiye sahip olduğunu ya da bilgiyi açıklamasındaki kamu yararından daha büyük bir kamu yararı bulunması durumunda bilginin açıklanmayacağı kuralı, kamu yararı testi[3], dikkate alınmıştır[4].

1-BİLGİ EDİNMENİN SINIRI OLARAK SIR KAVRAMI VE KAPSAMI

Devlet, yönetme işlevini yerine getirirken pek çok bilgi toplar, belgeler oluşturur. Bilimsel araştırmalardan, suç ve suçlularla ilgili bilgilere, vergi yükümlülerine ilişkin bilgilerden çevre korumaya kadar geniş bir bilgi ve belge birikimi devletin elinde bulunmaktadır. Elbette ki, devlet elindeki bilgi ve belgelerin bir kısmı gizli olan konulara ilişkin olabilir[5].

Bilgi edinme hakkı konusunda karşımıza çıkan sınırların içerisinde en dikkat çekici ve belirsiz olanı, genel sır, özelde de devlet sırrıdır. Ne anlama geldiği, kapsamının neler olduğu ve kapsamının belirlenmesinde idarenin sahip olduğu takdir yetkisinin nasıl kullanılacağı yeterince açık olmamakla birlikte Türk İdaresinin en sık kullanılan kavramı sırdır.

A-SIR KAVRAMI

Sır kavram olarak gizli kalması gereken bilgiyi ifade etmektedir. Yetkilendirilmemiş kişilerin öğrenmesi durumunda, bireysel ya da kamusal zararlara neden olacak bilgi ve belgelerin korunması sır olarak tanımlanır. Sır, kamuya açıklanmamış olan, açıklanması durumunda hak ve menfaatlerin zarar görmesine neden olacak bilgi ve belgeler demektir. Sır olarak korunması gereken bilgi ve belgelerin sonucunda yarar sağlayacak kamu ya da özel hukuk tüzel kişileri olabileceği gibi gerçek kişiler de olabilir.

B-SIR KAVRAMININ KAPSAMI

Sır, gerçek kişilerin bireysel yararları gereği gizli kalması gerekenden, tüzel kişilerin çıkarları için gizli kalması gerekene, kamu kurum ve kuruluşlarının yürütmekte oldukları kamu görevlerinin gereği gibi yerine getirilmesi için gizli kalması gerenden, ulusal güvenlik gerekçesi ile gizli kalması gereken bilgi ve belgelere kadar, geniş bir alana yayılmıştır. Sır kavramı, bir yanda kamusal yarar ya da zarar riski gereği korunacak bilgi ve belgeleri ifade ederken, diğer yanda özel hukuk tüzel kişilerinin hak ve menfaatleri gereği gizli kalması gereken bilgileri ifade eder. Sır kavramının odak noktasında ise, gerçek kişilerin hak ve özgürlüklerine yönelik olumsuz etkiler doğuracak bilgi ve belgelerin gizli kalması zorunluluğu yer alır.

a.Devlet Sırrı

Devlet sırrı kavramı tanımlanması zor bir kavramdır[6]. Kişilerin idarenin sahip olduğu bilgi ve belgelere ulaşma hakkını ve şeffaf yönetim anlayışını engellemekte kullanılan en etkili araç gizlilik ya da devlet sırrı gerekçesiyle gerçekleştirilen sınırlamadır[7]. Bilgi Edinme Hakkının sınırı olarak karşımıza çıkan sır kavramı içerisinde en öne çıkan kısım devlet sırrıdır. Adından da anlaşılacağı gibi devlet sırrı, devletin çıkarları gereği gizli kalması gereken bilgi ve belgelerdir. Bilgi Edinme Hakkı Kanununun devamı olarak hazırlanmış ve gündemde bulunan Devlet Sırları Kanun Tasarısı, devlet sırrını; “yetkili bulunmayan kişilerce hakkında bilgi sahibi olunması halinde, devletin güvenliği, milli varlığı, bütünlüğü, anayasal düzeni ve dış ilişkilerini tehlikeye düşürebilecek her türlü bilgi ve belgeler” olarak tanımlamıştır(DSKT m.3). Toplumun ulusal güvenliğini olumsuz etkileyecek bilgi ve belgelerin açıklanmasındaki yarar, gizli kalmasındaki yarardan daha önemsiz olduğu durumlarda devlet sırrı kavramı kısıtlama aracı olarak karşımıza çıkmaktadır[8].

Bilgi edinmenin toplumsal yaşamın vazgeçilmez gereksinimi olduğu konusunda duraksama olmamakla birlikte, devletlerin varlıklarını devam ettirme çabaları içerisinde, korunmasında ulusal yarar olan bilgi ve belgelerin gizli kalması gerektiği de açıktır[9]. Kişi hak ve özgürlüklerine yönelik en önemli kısıtlama tehdidinin devletten gelmesi nedeniyle, bilgi edinme hakkı konusunda yönetime karşı bir refleks olduğu bir gerçektir. Ancak, devletin varlığını devam ettirme ve kendini koruma refleksi olduğu ve olması gerektiği de göz ardı edilemez[10].

Devlet Sırrı Kanun Tasarısı kamu kurum ve kuruluşlarının ellerinde bilgi ve belgelerin devlet sırrı niteliğinde olup olmayacağına karar verecek mercileri de belirlemiş olmakla birlikte(DSKT m.6), bilgi ve belgelerin gizliliğine karar verme yetkisinin denetlenmesine ilişkin yeni bir hüküm taşımamaktadır. Yargı yerleri tarafından istenen bilgi ve belgelerin devlet sırrı niteliğinde olduğuna ilişkin kararın gerekçesi, ilgili yargı yerini tatmin etmemesi durumunda ilgili merciin üst amirine başvurulur, üst amirin kararı kesindir. Bu durumda devlet sırrı olduğu gerekçesiyle verilmeyen bilgi ve belgelerle ilgili olan ilgili hakkındaki isnat, yetkili yargı yeri tarafından dikkate alınmayacaktır(DSKT m.10). Getirilmek istenen bu düzenleme mevcut uygulamadan daha kısıtlayıcı bir uygulamadır. Üst amirinin kararının kesin olması şeklindeki düzenleme tasarısı, İYUK hükümleri kapsamında düzenlenmiş bulunan ve “idareden istenen bilgi ve belgelerin devlet güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya devletin güvenliği ve yüksek menfaatleri ile birlikte yabancı devletlere ilişkin ise başbakan veya ilgili bakanın gerekçesi ile birlikte söz konusu bilgi ve belgelerin verilmeyebileceği” düzenlemesinden daha kısıtlayıcıdır(İYUK m.20/III). Çünkü mevcut uygulamada yargı yerlerinin gizlilik kararını denetlemek istemesi durumunda denetlemeye bir engel bulunmazken, getirilmek istenen düzenlemede yargı yerlerinin bu yetkisi ellerinden alınmaktadır[11].

b.Ticari Sır

Ticari sır kavramının bilgi edinme hakkının bir sınırı olarak karşımıza çıkmasının nedeni çatışan yararlar arasında denge oluşturulması zorunluluğudur. Bilgi edinme hakkını kullanan kişilerin çıkarları, diğer kişilerin ticari nitelikteki yararlarını ortadan kaldıracak ya da anlamsız kılacak şekilde hareket edilmesini gerektirmez. Böyle bir durumda elbette ki yarışan ve çatışan çıkarlar arasında adil bir denge oluşturulması zorunludur. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, “Kanunlarda ticarî sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticarî ve malî bilgiler, bu Kanun kapsamı dışındadır” hükmünü getirerek ticari sırların Bilgi Edinme Hakkının kullanılmasında bir sınır olduğunu açıkça ortaya koymuştur(BEHK m.23). Ticari sırların düzenlenmesi amacıyla hazırlanmış ve yasalaşmayı bekleyen Ticari Sırlar Kanun Tasarısı ticari sır kavramının kapsamını belirleyen hükümler içermektedir. Tasarıda yer alan düzenlemeye göre, ticari sır, banka sırrı ve müşteri sırları Ticari Sırlar Kanun Tasarısı kapsamında yer almaktadır(TSKTm.3,4,5). Bilgi Edinme Hakkı kapsamında bilgi edinme taleplerini yerine getirmekle yükümlü olan kurum ve kuruluşlar, ticari sır sınırına dikkat ederek bilgi verebileceklerdir. Bilgi verme yükümlüsü kurumların ticari sırları koruması hem bir hak hem de yasadan ve icabında fiili veya rızaya dayanan sözleşmeden doğan bir yükümlülüktür[12].

Bilgi edinme hakkı kapsamında kişilerin bilgilenme talepleri karşılanırken, ticari faaliyetlere ilişkin gizlerin ve ticari faaliyetin muhatabı müşterilere ait bilgilerin korunması, bilgi edinme özgürlüğü ve hakkı konusunda duyarlı ülkelerin uygulamalarında da öncelikli olarak yer almaktadır[13].

c.Özel Hayatın ve Haberleşmenin Gizliliği

Bilgi Edinme Hakkı kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarının görev gereği sahip olduğu bilgi ve belgelere ulaşmak isteyen kişilerle diğer kişilerin hakları karşı karşıya geldiğinden kabul edilebilir bir dengenin oluşturulması zorunluluğu vardır. Bilgi Edinme Hakkı Kanununun getirdiği düzenlemeye göre bilgi edinme hakkı, “Kişinin izin verdiği hâller saklı kalmak üzere, özel hayatın gizliliği kapsamında, açıklanması hâlinde kişinin sağlık bilgileri ile özel ve aile hayatına, şeref ve haysiyetine, meslekî ve ekonomik değerlerine haksız müdahale oluşturacak bilgi veya belgelerin açıklanmasını kapsamayacağı gibi, kamu yararının gerektirdiği hâllerde, kişisel bilgi veya belgeler, kurum ve kuruluşlar tarafından, ilgili kişiye en az yedi gün önceden haber verilerek yazılı rızası alınmak koşuluyla açıklanabilmesi ve haberleşmenin gizliliği esasını ihlâl edecek bilgi veya belgelerin,  Bilgi Edinme Kanunu kapsamı dışında” bulunması kurallarına uygun kullanılmak zorundadır(BEHK m.21,22).

d.Fikri Haklar

Bilgi Edinme Hakkı Kanununun getirdiği düzenlemeye göre, “Fikir ve sanat eserlerine ilişkin olarak yapılacak bilgi edinme başvuruları hakkında, Fikir ve Sanat Eserleri kanunu hükümleri” uygulanacaktır(BEHK m.24). Fikir ve sanat eserlerinin bilgi edinme başvurularının sınırını oluşturacağına ilişkin yasa hükmü yeterince açık olmadığı ve kapsamının dar olduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir[14]. Fikir ve sanat eserleri, fikri ve sınai mülkiyetin sadece bir kısmını içerdiğinden kapsam olarak dar kalmaktadır. Patent, faydalı model, marka, dizayn, fikir ve sanat eserleri bir bütün olarak bilgi edinme hakkının kullanılmasının sınırını oluşturacak şekilde düzenlenmeli ve uygulanmalıdır[15].

2-DİĞER SINIRLAMA NEDENLERİ

Bilgi Edinme Hakkının sınırlarının belirlenmesinde sadece sır kavramından yararlanılmamıştır. Sır kavramı dışında, disiplin soruşturması ve ceza kovuşturmasına ilişkin bilgi ve belgelerle, kurum ve kuruluşların iç işleyişlerini ilgilendiren yazışmalar ve kararlarla bilgi ve belge niteliğinde olmayan talepler bilgi edinme hakkının kullanılma sınırları olarak düzenlenmiştir.

A-ADLİ KOVUŞTURMAYA İLİŞKİN BELGELER

Açıklanması veya zamanından önce açıklanması hâlinde; suç işlenmesine yol açacak, suçların önlenmesi ve soruşturulması ya da suçluların yasal yollarla yakalanıp kovuşturulmasını zora sokacak, yargılama görevinin gereği gibi yerine getirilmesini engelleyecek,  hakkında dava açılmış bir kişinin adil yargılanma hakkını ihlâl edecek,  nitelikteki bilgi veya belgeler,  Bilgi Edinme Kanunu kapsamı dışındadır. Yargılamaya ilişkin süreçte, ceza, hukuk ve idari yargılamaya ilişkin usul kanunlarında yer alan düzenlemelerle, özel kanunlarda yer alan, yargılama kapsamındaki bilgi ve belgelerin açıklanmasına ilişkin düzenlemeler saklı tutulmuştur(BEHK m.20). Yargılama sürecini etkileyecek bilgi ve belgelerin açıklanması yasağının Bilgi Edinme Hakkının sınırı olarak düzenlenmiş bulunması, bilgi edinme hakkı karşısında kişisel ve toplumsal yararın da korunmaya değer olması gerekçesine dayanmaktadır. Adli kovuşturmaya ilişkin bilgi edinme başvuruları değerlendirilirken idare, başvurucunun bilgi edinmek istediği konuyla doğrudan bağlantısını araştırmalıdır. Doğrudan ilgili olmayan kişilerin talepleri dikkate alınmamalıdır. İlgisi tespit edilen kişilerin talepleri ise, kovuşturmanın sağlıklı yürütülmesine ve adil yargılanma hakkına yönelik olumsuzluklar taşıması durumunda bilgi edinme hakkı kanunu kapsamında düzenlenmiş bulunan sınırlamaya dayanılarak reddedilmelidir.

B-İDARİ SORUŞTURMAYA İLİŞKİN SINIRLAR

Kamu kurum ve kuruluşlarının kendi iç düzenlerini koruyabilmek için gerçekleştirdikleri disiplin soruşturmaları ile her türlü idari soruşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerin açıklanması, bilgi edinme hakkının sınırı olarak kabul edilmiştir. Bilgi Edinme Hakkı Kanunun getirdiği düzenlemeye göre, kamu kurum ve kuruluşlarının yetkili birimleri tarafından yürütülen idari soruşturmalara ilişkin bilgi ve belgelerin açıklanması ya da zamanından önce açıklandığında;

i. Kişilerin özel hayatlarına açıkça haksız müdahalede bulunulması sonucunun doğması,

ii. Kişilerin ya da soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatlarını ya da güvenliklerini tehlikeye atma riskinin bulunması,

iii. Soruşturmanın sağlıklı ve güvenli bir şekilde yürütülemeyecek olması,

iv. Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının elde edilmesini güçleştirmesi olasılığının bulunması durumlarının ortaya çıkacak olması, idari soruşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerin açıklanmasının sınırını oluşturmaktadır(BEHK m.19).

Kamusal görevlerin gereği gibi yürütülebilmesi için yapılması zorunlu olan disiplin soruşturmasına ilişkin bilgi ve belgelere ilişkin başvuruların, daha üstün bir yarar olduğu durumlarda reddedilmesi kamu yararı gereğidir. Konunun bir başka boyutu ise, idari soruşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerle doğrudan ilgili olmayan kişilere verilmemesi gerektiğidir. Daha üstün bir yarar olup olmadığına bakılmaksızın, idari soruşturmayla doğrudan ilgili olmayan kişilerin bilgi edinme talepleri, bilgi edinme hakkı kanununda açık hüküm bulunmamakla birlikte, olumsuz yanıtlanmalıdır.

C-KURUMLARIN İŞLEYİŞİNE İLİŞKİN BELGELER

Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır. İlgili kurum ve kuruluşların çalışanları kendi durumlarını etkileyen kurum içi belge ve bilgilere ilişkin bilgi edinme hakkına sahiptirler(BEHK m.25). Kamu kurum ve kuruluşların iç işleyişine ilişkin bilgi ve belgeler kurum çalışanları dışındaki kişileri doğrudan ilgilendirmemektedir. Bilgi edinme hakkının sınırlarının çok fazla geniş tutulmak yerine kişileri doğrudan ilgilendiren belgelerle sınırlı olarak uygulanması daha isabetli olacaktır[16].

D-TAVSİYE VE GÖRÜŞ TALEPLERİ

Kamu kurum ve kuruluşlarından talep edilen bilgi ve belgeler, tavsiye ve mütalaa talebi sayılabilecek bilgi ve belgelerse bu talepler Bilgi Edinme Kanunu kapsamı dışındadır(BEHK m.27). Kamu kurum ve kuruluşlarının yerine getirmekle yükümlü olduğu kamusal görevler, kamu düzenini yakından ilgilendiren görevlerdir. Kamu kurum ve kuruluşlarının görevlerini aksatması durumunda kamu düzeni olumsuz etkilenecektir. Kamu kurum ve kuruluşlarının tavsiye ve görüş isteyen talepleri cevaplamakla yükümlü olmaları durumunda, asli görevlerini yerine getirebilmeleri zorlaşacaktır. Bilgi Edinme Hakkının muhatabı olan kurum ve kuruluşlar hukuki yardım kuruluşu değil, kamusal görev yürüten kuruluşlardır. Kamu görevini aksatma pahasına kamu kurum ve kuruluşlarından tavsiye ve görüş taleplerine olumlu yanıt vermesi istenemez.

E-YARGI DENETİMİNE KAPALI İŞLEMLER

Yargı denetimi dışında kalan idarî işlemlerden kişinin çalışma hayatını ve mesleki onurunu etkileyecek nitelikte olanlar, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamına dahildir. Bu şekilde kişilere sağlanan bilgi edinme hakkı, yargı denetimine kapalı işlemin yargı denetimine açılması sonucunu doğurmaz(BEHK m.15). Yargı denetimine kapalı işlemlere ilişkin bilgi ve belgelerin ilgili kişilere açılması hukuk devleti açısından çok yerinde bir düzenleme olmuştur. İdarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine açık olduğu yönündeki düzenlemeye rağmen(AY m.125), kimi alanlarda idarenin yargısal denetimi yolunun kapatılmış olması karşısında hiç olmazsa kişilerin bu konuda bilgi edinme hakkına sahip olmaları hukuk devletinin gelişmesi yönünde olumlu bir adımdır. Ancak, hukuk devleti açısından önemli olan, idarenin eylem ve işlemlerinin bütünüyle yargı denetimine açılmasıdır. Demokratik bir hukuk devletinde idarenin yargısal denetimi konusunda sınırlayıcı kuralların bulunması gerekir.

3-YARGILAMANIN AÇIKLIĞI VE KİŞİSEL SIRLAR

Bilgi edinme hakkı kanunu kapsamında düzenlenmemekle ve kapsamına girmemekle birlikte, yargılama sürecinde kişisel bilgilerin korunmasının gerekliliği ülkemizde bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yargılama sürecine ilişkin kayıtlar ve belgeler dosyayla ilgisi bulunan her hangi kişilere ya da ilgisi olsun veya olmasın avukatlara açık bulunmaktadır. Normal koşullarda gizli kalması gereken bilgi ve belgelerin her hangi bir tedbir alınmaksızın, ulaşmaması ya da ulaşamaması gereken pek çok kişiye açık halde bulundurulması, bilgi edinme hakkının ruhuna aykırı olduğu gibi, anayasal güvenceye sahip pek çok temel hak ve özgürlüğe de haksız müdahale oluşturmaktadır. Yargılamaya ilişkin resmi bilgi ve belgelerin sır niteliği taşıması durumunda, bilgi ve belgeler verilmeyerek bir güvence sağlanmışken, aynı olanak özel hukuk kişilerine tanınmamıştır. Yargılama sürecine ilişkin gerçekleştirilecek bir düzenlemeyle, yargılama dosyasında korunmasız bir şekilde duran ve korunması gereken kişisel ve ticari sırların korunmasının sağlanması gerekir.

A-KİŞİSEL SIRLAR VE YARGI SÜRECİ

Yargılama dosyasında yer alan ve kişisel yaşama ait gizli bilgileri içeren bilgi ve belgelerin korunmasına yönelik bir düzenlemenin bulunmaması, özel hayatın gizliliğiyle bağdaştırılması olanaksız olan bir durumdur. Kamuoyunun ilgisini çeken çekmeyen pek çok kişisel bilgi ve belge kitle iletişim araçlarında haber olarak yer bulurken, çoğunlukla kaynak yargılama dosyası olmaktadır. Özellikle yargılamanın konusunun aile hukukuna ilişkin olduğu durumlarda, doktor raporları, adli tıp kurumu testlerine ilişkin sonuçlar, aile sırlarına ilişkin taraf ya da şahit ifadeleri vb. bilgi ve belgeler yargılama dosyasında yeterli koruma tedbirleri alınmadan, neredeyse tamamen korumasız olarak durmaktadır. Kişiler taraf oldukları bir uyuşmazlıkla ilgili olarak, gizli kalmasını istedikleri bilgi ve belgeleri vermekten kaçınma olanağına kimi zaman sahip olabilirlerse de, her zaman bu olanağa sahip değillerdir. Ayrıca, kişilerin gizli kalmasını istedikleri ve gizli kalmasında çıkarları bulunan bilgi ve belgeleri yargı yerine vermeyerek aleyhlerine karar çıkmasıyla, bilgi ve belgenin toplum tarafından öğrenilmesi arasında bir tercihe zorlanması kabul edilemez. Bu durumda olması gereken, kişilerin yargılama aşamasında korumaya çalıştıkları çıkarlarıyla kişisel sırlarının ya da öğrenilmesini istemedikleri bilgilerin korunması arasında bir tercihe zorlanması değil, yargılama dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin mahkeme kararıyla kişisel olduğuna karar verilenlerin korunmaya alınmasıdır.

B-TİCARİ SIRLAR VE YARGI SÜRECİ

Kişisel bilgiler kadar ticari nitelikteki bilgiler de korumasız olarak yargılama dosyasında yer almaktadır. Bilişim çağında ve bilgi toplumunda, ticari bilgilerin ve sırların korumasız bir şekilde ortada durması, bu bilgi ve belgelerin korunmasında çıkarı bulunan kişilere zarar vermesi kadar kamuoyuna da zarar verecektir. Özel hukuk tüzel kişilerine ilişkin ticari bilgilerin yargılama dosyasından kolaylıkla alınması olanağı şirketin durumunu olumsuz etkilemenin yanında, genel olarak ülke ekonomisini olumsuz etkileme riski de taşımaktadır. Yargı yerleri uyuşmazlıkları çözüme kavuştururken, kişilerin ticari sırlarını ortaya dökmekten ve haksız rekabete yol açmaktan kaçınmalıdırlar. Yargı yerleri, uyuşmazlığı çözüme kavuştururken, kişilerin ticari faaliyetlerine ilişkin olan ve ticari sır sayılabilecek gizli bilgi ve belgelere ihtiyaç duyuyorsa, bu bilgi ve belgelerin korunması yönünde karar vererek[17] gerekli tedbirleri almakla yükümlü olmalıdırlar.

II-BİLGİ EDİNME HAKKININ SINIRLANMASINDA ÖLÇÜTLER

Kamu kurum ve kuruluşlarıyla kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları, Bilgi Edinme Hakkı kapsamında kendilerine yapılan başvuruları yanıtlamakla yükümlü tutulmuşlardır. Kurum ve kuruluşların yükümlülüklerinin kapsamının ne olduğu ve bilgi verme yükümlülüğünün sınırlarının neler olduğu yasa koyucu tarafından belirlenmiş olmakla birlikte, talepler konusunda idarenin belli oranda takdir yetkisi bulunmaya devam etmektedir[18]. Bilgi edinme hakkı mutlak bir hak olmadığı gibi, bilgi edinme hakkının sınırları olarak kabul edilen sınırlama nedenleri de mutlak değildir[19]. Bu nedenle, sınırlamaya ilişkin ilkelerin yasal olarak belirlenmesi kadar, yasal sınırlama durumlarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda idarenin sahip olduğu takdir hakkını hangi kriterlere göre kullanacağı da önem taşımaktadır. İdarenin hukuka aykırı olarak bilgi edinme hakkını kısıtlamasının önüne geçilebilmesi için bu ölçütlerin belirlenmesinde yarar vardır.

İdare, bilgi edinme hakkı konusunda gelen talepleri değerlendirirken, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında yapacağı değerlendirmelerde bazı ölçütlerden yararlanmak durumundadır. İdarenin yararlandığı ölçütlerin belirlenmesi, bilgi edinme talebinde bulunan vatandaşa kolaylık sağlayacağı gibi, idarenin işlerini de kolaylaştıracaktır. Bilgi edinme taleplerinin yanıtlanması ya da reddedilmesinde dikkate alınacak ölçütlerin açıkça ortaya konulduğu bir ortamda kişiler, gereksiz başvurularla kamu kurum ve kuruluşlarını meşgul etmeyeceklerdir. Bu durumda kamu kurum ve kuruluşlarının iş yükünde bir rahatlama sağlanmış olacaktır.

1-KAMU YARARININ SINIRLAMAYI GEREKTİRMESİ

Bilgi Edinme Hakkı başvurusunda talep edilen bilgi ve belgenin açıklanması durumunda kamu yararının olumsuz etkilenecek olması halinde bilgi ve belgenin açıklanmaması gerekir. İdarenin görevi gereği sahip olduğu bilgi ve belgelerin açıklanması durumunda kamu yararının durumdan olumsuz etkilenme riskinin bulunması durumunda, bilgi edinme talepleri olumsuz yanıtlanacaktır.

Kamu yararı gerekçesine dayanılarak yapılan sınırlamada idare, bilgi ve belgenin açıklanması durumunda kamu yararının çok ciddi şekilde zarar görüp görmeyeceğine ve başvurucunun kişisel yararının üstünlüğüne göre karar verecektir. Burada kamusal yararla bireysel yarar arasında adil bir denge kurulmaya çalışılarak karar verilmelidir. Bilgi Edinme Hakkı kapsamında idare başvuran kişilerin talep ettikleri bilgilerin devlet sırrı olduğuna karar veren idari merciler, kamu yararının sınırlamayı gerektirmesi durumunda bu kararı alabileceklerdir. İdari merciler, bilgi edinme talebine konu bilgi ve belgenin devlet sırrı kapsamında olup olmadığı kararını verirken, kamu çıkarları ile kişilerin çıkarları arasında adil bir denge kurmaya çalışmalıdırlar.

2-KAMU YARARININ AÇIKLAMAYI GEREKTİRMESİ

İdarenin sahip olduğu bilgi ve belgelerin açıklanmasında kamu yararı bulunması durumunda bilgi ve belgeler başvuran kişilerle paylaşılmalıdır. Kamu yararı gereği toplumun bilgi edinmesi gereken bir bilgi ve belgeyi elinde bulunduran idare, bu konuda bilgi edinme başvurusu bulunmasına bağlı olarak, bilgi ve belgeyi talep edenle paylaşabileceği gibi, bilgi edinme talebi bulunmadan da sahip olduğu bilgi ve belgeyi kamuoyuyla paylaşabilir. Kamu kurum ve kuruluşlarının görevleri gereği sahip oldukları bilgi ve belgeleri açık kamu yararına rağmen kamuoyunun bilgisinden uzak tutması, idari görevlerin kamu yararı amacına yönelik olarak gerçekleştirileceği kuralına aykırı olacaktır. Bilgi ve belgelerin açıklanmasında kamu yararı bulunan durumlarda idare, bu bilgi ve belgeleri kamuoyuyla paylaşmakla yükümlüdür. Bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasında, bilgi ve belgelerin açıklanmasında var olan açık kamu yararı dikkate alınarak hareket edilmelidir.

3-AÇIKLAMADA KAMU YARARININ BULUNMAMASI

Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının görevleri gereği sahip oldukları ya da olmaları gereken bilgi ve belgelerin açıklanmasında kamu yararı bulunmaması durumunda idare, bilgi ve belgelerin açıklanmasıyla yükümlü tutulmamalıdır. Varlık nedeni olan ve yerine getirmekle yükümlü olduğu kamusal görevlerle uğraşmakta olan idare, açıklanmasında kamu yararı bulunmayan bilgi ve belgelere ilişkin bilgilenme başvurularıyla meşgul edilmemelidir. Bilgi edinme başvurusuna konu bilgi ve belgelerin açıklanmasında olması gereken kamu yararı, kişilerin bireysel menfaatleri ve ilgileri nedeniyle bilgilenme taleplerini de içerir. Çünkü kişilerin bilgi edinme taleplerinin karşılanması ve bilgi edinme hakkının yaşama geçirilmesinde kamu yararı olduğu açıktır.

İdarenin görevi gereği sahip olduğu bilgi ve belgelerin açıklanmasında kamu yararı bulunmaması, toplumsal ya da kişisel olarak bilgi ve belgelerin açıklanmasında yarar bulunmaması demektir. Toplumsal ya da kişisel bir yarar bulunmaması durumunda idare, elinde bulunan bilgi ve belgeleri açıklamakla yükümlü olmamalıdır. Bilgi Edinme Hakkının sınırlandırılmasında idare, yasalarda yer alan sınırlandırma nedenlerini değerlendirirken bilgi ve belgelerin açıklanmasında kamu yararı bulunup bulunmadığını da dikkate alarak hareket etmelidir.

4-BİLGİ VERMENİN KİŞİSEL YARARLA ÇATIŞMASI

Bilgi edinme hakkının kullanılmasına ilişkin başvurular üzerine idare, talep edilen bilgi ve belgelerin kişilerin yararlarının zarar görmesine yol açmasını önlemek için talebi geri çevirebilir. İdarenin temel hak ve özgürlükler konusundaki yükümlülükleriyle bilgi edinme hakkı kapsamındaki başvuruları yanıtlama yükümlülüğü dengelenerek hareket edilmelidir. Bilgi edinme başvurusunun konusu, üçüncü kişilerin haklarına yönelik bir olumsuzluk içermekteyse idare bu başvuruları reddetmelidir[20]. İdare, görevi gereği sahip olduğu ya da olması gereken kişisel bilgileri, ilgisiz kişilere vermeme dışında, bu bilgilere hukuk dışı yollarla ulaşmak istenmesi durumunda ortaya çıkacak sorunların önüne geçebilmek üzere gerekli tedbirleri almakla da yükümlüdür. Küresel toplumun üyesi olan kişiler, bilgi çağında, bilgi ve belgelere ulaşma gereksinimi kadar, kişisel bilgilerinin güvende olmasına da gereksinim duyarlar[21].

Bilgi edinme talepleri, üçüncü kişilerin daha özel sayılabilecek ve daha öncelikli bir yararıyla çatışırsa idare durumun gerektirdiği değerlendirmeyi yapacak ve ortada bilgilenme hakkı karşısında korunması gereken hukuken geçerli bir yararın bulunması durumunda başvuru reddedilecektir. Kamu görevi gören meslek mensuplarının görevi gereği edindikleri bilgileri vermekle yükümlü tutulamayacakları yönündeki kabule rağmen, idarenin bilgi edinme taleplerini üçüncü kişilerin zararına olsa da yanıtlamak zorunda olduğunu kabule olanak yoktur[22]. Adaletin sağlanması faaliyetlerinde dahi kişilerin çıkarlarının gerektirmesi durumunda bilgi ve belgelerin açıklanmasına sınırlama getirilebilirken[23], bilgi edinme başvurularının kişisel yararların zarar görmesi pahasına kullanılması gerektiğini iddia etmeye olanak yoktur.

5-BİLGİ VE BELGENİN BAŞVURUCUYU İLGİLENDİRMEMESİ

Bilgi edinme başvurusunda bulunan kişilerin talep ettikleri bilgi ve belgeler başvurucuyu doğrudan ilgilendirmemesi durumunda idare, bilgi edinme talebini geri çevirmelidir. Her hak gibi bilgi edinme hakkı da kötüye kullanılamayacaktır. Bilgi edinme hakkının birincil amacı kişilerin kendilerine ilişkin resmi bilgi ve belgelere ulaşmalarının sağlanması suretiyle, hak ve menfaatlerini korumalarını sağlamaktır. Kişilerin kendilerini ilgilendirmeyen konularda bilgilenme merakı içerisinde olmaları doğal kabul edilmekle birlikte, kamusal çıkarları korumak ve kamu yararını gerçekleştirmek yükümlülüğü altında bulunan idarenin toplumun merakını gidermekle yükümlü tutulması kabul edilemez.

Kişilerin resmi bilgi ve belgelere ulaşma hakkı, temel olarak kişisel bilgi ve belgelere ulaşmak olarak kabul edilmelidir. Bilgi edinme hakkının öncelikli hedefi kişilerin kendilerini doğrudan ilgilendiren kişisel bilgilere ulaşmalarının sağlanmasıdır[24].

SONUÇ VE ÖNERİLER

Bilgi Edinme Hakkı Kanunuyla düzenlenmiş bulunan bilgi edinme, kamu kurum ve kuruluşlarıyla kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarına yapılan bilgi edinme başvurularıyla kullanılan bir hak olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilgi edinme hakkı idareye, bilgi edinme başvurularını yanıtlama yükümlülüğü getirir. İdare hem bilgi akışını engellememe yükümlülüğü, hem de bilgilenme taleplerine yasal sınırlar içerisinde olumlu yanıt verme yükümlülüğü altındadır. İdare, görevi gereği sahip olduğu ya da olması gerektiği bilgi ve belgeleri başvurucularla paylaşma yükümlülüğü kadar, kamuoyunu ilgilendiren konularda düzenli olarak bilgilendirme yapmakla da yükümlüdür ve yükümlü olmalıdır. İdarenin görev alanına ilişkin düzenli bilgi verme yükümlülüğü altında olması, bilgilenme başvurularının kişisel bilgi ve belgelerle sınırlandırılmasına olanak sağlayacaktır. Bilgi edinme hakkı kanununda düzenlenen bilgi edinme, hem bireysel bilgiler konusunda hem de kamuoyunu ilgilendiren konularda başvuru yapılabileceği şeklinde anlaşılmaya uygundur. Ancak, bilgi edinme hakkının kullanılması konusunda her bilginin başvuruya konu edilmek zorunda kalınması, idarenin asli görevlerini yerine getirmesini olumsuz etkileyebileceği gibi, bilgi edinme hakkının kullanımını da güçleştirecektir. Bunun yerine, kamu kurum ve kuruluşlarının, bilgi verme yükümlüklerinin, düzenli olarak görevlerinin kamuoyunu ilgilendiren boyutunda kamuoyuna açıklamalarda bulunmayı ve bilgi edinmeyi kolaylaştıran ve kurumsal bilgilere ulaşmayı sağlayan bilişim alt yapısı kurmayı içermesi ve kişisel bilgilenme dışında kalan başvuruların kabul edilmemesi, kamu yararı ve hizmet gereklerine daha uygun olacaktır.

Bilgi edinme hakkının sınırları düzenlenirken açıklanması durumunda, idari soruşturma ve adli kovuşturma sürecini olumsuz etkileyebilecek ve kişilerin zarar görmesine neden olabilecek bilgi ve belgelerin açıklanamayacağı düzenlenmiştir. Diğer yandan ticari sır sayılabilecek ve idarenin elinde bulunan bilgi ve belgelerin açıklanamayacağı düzenlenmiştir. Buna karşılık idari soruşturma ya da adli kovuşturma sürecinde gerçek ya da tüzel kişilerin ekonomik çıkarlarını olumsuz etkileyecek bilgi ve belgelerin açıklanmaması konusu açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu eksikliğin giderilmesi ve adli kovuşturma ya da idari soruşturma sürecinde soruşturma ve kovuşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi ve kişilik haklarının korunmasının yanında ekonomik çıkarların da korunmasını sağlayacak sınırlamalar getirilmelidir.

Bilgi edinme hakkının sınırları belirlenirken, yargılama sürecinde ortaya çıkabilecek olumsuzluklar dikkate alınmamıştır. Yargılama sürecinin yargılama erkinin görev alanına girmesi nedeniyle bu konunun bilgi edinme hakkı kanunu kapsamında düzenlenmemesi bir gereklilik olarak kabul edilebilir. Ancak, yargılama dosyalarında bulunan bilgi ve belgelerin ilgili ilgisiz pek çok kişi tarafından görülebilmesi/örnek alınabilmesi ve yargılamanın açıklığı ilkesi gereği bu kişilerin bu bilgileri diledikleri gibi açıklayabilmeleri kişisel ya da ticari çıkarları olumsuz etkilemektedir. Yargılamanın aleni olmasındaki kamu yararı ile kişisel çıkarlar arasında bulunması gereken denge, yargılamanın açıklığı lehine, tamamen ortadan kalkmış durumdadır. Yargılama sürecine ilişkin olarak yaşanan bu aksaklıklar ve hak ihlalleri, yargılama usullerini belirleyen kanunlarla bilgi edinme hakkı kanunu arasında bir paralellik kurularak çözüme kavuşturulmalıdır.

Bilgi edinme başvurusu üzerine idare, bilgi edinme taleplerinin karşılanıp karşılanmayacağına karar verirken, bilgi edinme hakkının yasal sınırları içerisinde kullanılmasını sağlamalıdır. Bilgi edinme hakkının yasal sınırlar içerisinde kullanıldığını belirlemeyi sağlayan ölçütler dikkate alınarak başvurular yanıtlanmalıdır. Bilgi edinme başvuruları değerlendirilirken, başvurunun konusu ile başvurucunun kişisel ilgisi, talep edilen bilginin açıklanmasında kamu yararının bulunup bulunmadığı, bilginin açıklanmamasında kamu yararının olup olmadığı ve bilgi edinme talebi olumlu yanıtlandığı takdirde daha üstün ve öncelikli kişisel çıkarların zarar görüp görmeyeceği konuları dikkate alınarak hareket edilmelidir.



[1] Çağlayan, Ramazan. İdare Hukuk Açısından Bilgi Edinme Hak ve Özgürlüğü. İdari Usul Kanunu Hazırlığı, Uluslararası Sempozyumu, Ankara 1998, IV.Oturum, s.234

[2] Kapani, Münci. Kamu Hürriyetleri, 7.Baskı, Ankara 1993, s.230

[3] İngiltere’de 2000 yılında yürürlüğe giren, Freedom of Information Act düzenlemesinde,  bilgi edinme hakkının kullanılmasına, mutlak istisna(örneğin m.26,27) ve teste tabi istisna(örneğin m.29,31) olmak üzere iki grup istisna getirilmiştir. Teste tabi, bilgi verme yükümlülüğü istisnasında idare, bilginin paylaşılmasının sağlayacağı kamu yararıyla bilginin saklanmasının sağlayacağı kamu yararının hangisinin daha üstün ve ağırlıklı olduğuna karar vermek durumundadır. İdare, yarışan ve çatışan kamu yararlarından hangisinin üstün olduğuna karar vererek, bilgi edinme talebini yanıtlayacaktır. Freedom Of Information Act’te  www.hmso.gov.uk/legislation  adresinden ulaşılabilir.

[4]Kaya, Cemil. 2000 Tarihli İngiltere Bilgi Edinme Hakkı Yasası Üzerine Bir İnceleme.  GS Ü. Yıldızhan Yayla Armağanı, 2002, s.334

[5] Montana, John. The Freedom of Information Act,  ARMA    Records  Management  Quarterly,  Prairie

Village, April 1998, Vol. 32

[6] Çağlayan, Ramazan. İdare Hukuk Açısından Bilgi Edinme Hak ve Özgürlüğü. İdari Usul Kanunu Hazırlığı, Uluslararası Sempozyumu, Ankara 1998, IV.Oturum, s.236

[7] Küçük, Adnan. İfade Hürriyetinin Unsurları. Ankara 2003, s.21

[8] Avustralya Hükümeti, 11 Eylül terör olayları sonrasında tutuklanarak Guantanamo Körfez Üssüne götürülen kişilere ilişkin bilgi edinme başvurularını, ulusal güvenliği ve ülkenin uluslararası ilişkilerini olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle geri çevirmiş veya bilgilere ulaşılmasını engellemiştir. Herman, Jack R. Freedom From Information?, Australian Press Council News, August 2004, Vol.16, No.3

[9] Ülke olarak bir yasal düzenleme gerçekleştirirken aşırı tepkisel yaklaşımlar sergilediğimiz bir gerçektir. Temel hak ve özgürlüklerin korunması konusunda ilk hukuki belgelerin ortaya çıktığı ülke olarak kabul edilen İngiltere’de de bilgi edinme hakkının kullanılması konusunda ulusal çıkarları koruma amaçlı sınırlamalar bulunmakta hatta kabine çalışmalarına ilişkin notların kamuoyuna açık olmasının kamu yararına zarar verdiği gerekçesiyle sonlandırılması ya da sınırlandırılması gerektiği savunulmaktadır. White, Michael. Blair Backs Restrictions on Freedom of Information,  The Guardian, August 7, Saturday 1999.

[10] 11 Eylül terör olayları sonrasında batı demokrasileri, devlet sırrını kabul eden ve devlet yönetiminde gizlilik öngören yasal düzenlemeler yapma yoluna gitmektedirler. Akdeniz, Yaman. Defne Sarısoy’la yapılan ve NTV-MSNBC’de yayınlanan, 27.4.2004 Tarihli Röportaj.  www.ntv.com.tr/news 01.04.2005 tarihinde alınmıştır.

[11] Devlet Sırları Kanun Tasarısı, devlet sırrı niteliğinde olduğu iddia edilen bilgi ve belgelerin gerçekten bu nitelikte olup olmadığına ilişkin yargı yerlerinin denetim olanağını ortadan kaldırmanın yanında, İYUK’ta sayılmış bulunan başbakan ve bakanlıklara, Cumhurbaşkanlığını, Genelkurmay Başkanlığını, Milli Güvenlik Kurulu ve Genel Sekreterliği, Misyon Şefleri ve Milli İstihbarat Teşkilatını da eklemiş ve bilgi ve belgelere devlet sırrı niteliği tanıma yetkisini genişletmiştir(DSKT m.6).

[12] Kaya, Aslan. Bilgi Edinme Hakkı Paneli Tebliği. Adı geçen Yayın, s.129.

[13]Özgürlükler konusunda dünyanın en gelişmiş uygulamalarından birine sahip olduğu iddiasındaki ABD’de, banka müşterilerine ilişkin sırların yeterince korunamadığı gerekçesiyle yeni yasal düzenlemeye gidilmiştir. Mark, S Public. The Impact of teh Gram-Leach-Bliley Act-Disclosure of Nonpublic Personal Information on the Financial Institution and the Consumer. Journal of American Academy of Business, Cambridge, September 2003, Vol. 3

[14] Kaya, adı geçen tebliğ, s, 141.

[15] Kaya, aynı yerde

[16] Özay, İl Han. Bilgi Edinme Hakkı Paneli II. Oturum Kapanış Konuşması, Adı geçen Yayın, s,122,123.

[17] Avustralya’da bir mahkeme, görülmekte olan bir ticari davada, halkı, basın mensuplarının duruşmayı izlemesine izin vermedi ve avukatların yargılama sürecinde edindikleri bilgileri açıklamalarını yasakladı. Ilginç olan durum ise, yargılamayı izlemelerine izin verilmeyen basın kuruluşları arasında uyuşmazlık tarafı şirketin gazetesi de bulunmaktaydı. Herman, Jack R. Freedom From Information?, Australian Press Council News, August 2004, Vol.16, No.3

[18] Bilgi Edinme Hakkı Kanunuyla artık devlet yönetiminde takdir hakkı döneminin kapandığı, bundan böyle devlet adına gerçekleştirilen uygulamaların kamuoyu denetiminden saklanamayacağı ve takdir hakkının sınırlandırılmış olduğu yönündeki coşkulu yaklaşım fazla iyimser bir yaklaşımdır. Bu konuda bakınız; Öymen, Onur. Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Meclis Tutanakları. 08.10.2003 Tarihli, IV. Birleşim, II.Oturum, 4.madde üzerine şahsı adına konuşması. www.tbmm.gov.tr/tutanak

[19] Çağlayan. A.g.t. s,237

[20] Hastalara ilişkin bilgi ve belgelere ulaşma amacına yönelik bir bilgi edinme başvurusunun yanıtlanması durumunda hastaların bu bilgi paylaşımından zarar görecekleri açıktır. Hasta kayıtlarının verilmemesi bir yana idare, bu kayıtların ilgisiz kişilere ulaşmasının engellenmesi amacıyla gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Blair, Patricia D.  Make Room for Patient Privacy. Nursing Management, Chicago, Jun 2003, Vol.34.

[21] ABD’de, eğitim, sağlık vb. konulardaki bilgileri içeren kişisel bilgi kartları hazırlanması yönündeki ugyulamaların yaygınlaştırılması çabasına karşılık kamuoyu bu uygulamaya güvenlik gerekçesiyle karşı çıkmaktadır. Dranove, David/Kessler, Daniel/McClellan, Mark/ Satterthwaite, Mark. Is More Information Better? The Effects of “Report Cards” on Health Care Providers. The Journal of Political Economy, Chicago, Jun 2003, Vol.111.

[22] Cashwell, Craig S/Shcherbakova, Julia/ Cashwell, Tammy H. Effect of Client and Counselor Etnicity on Preference for Counselor Disclosure.  Journal of Counseling and Development, JDC, Alexandria, Spring 2003, Vol.81.

[23] ABD’de yargılama sürecinde bilgi ve belgelerin gizlilik kuralının nasıl işleyeceğine ilişkin emredici kurallar uygulamaya konulmuştur. Fox, Mark D/Forte, Chris E. Privacy Issues From the Judicial Perspective: Requirements for Protective Orders,  Defense Counsel Journal, Chicago Jan. 2003, Vol.70.

[24] Herman, Jack R. Freedom From Information?, Australian Press Council News, August 2004, Vol.16, No.3.